Yatırım gelir mi?
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ve ekibi yarın New York’a gidecek. Bakan Mehmet Şimşek çevrimiçi katılacak. “Yatırımcı Günleri” dizisinin ilkini yapacaklar, ABD’nin dev şirketlerinden Türkiye’ye yatırım yapmalarını isteyecekler.
Çağımızın ekonomi dinamiklerini anlamak için son derece önemli bir örnek-olay…
Görüşmeler 200 yıllık dev finans şirketi JP Morgan’ın binasında yapılacakmış. Toplam büyüklükleri 50 trilyon doları bulan ABD’li şirketlerin yöneticilerine ekonomimizi anlatacaklar, Türkiye’ye yatırım getirmeye çalışacaklar.
Gaye Erkan para politikasına ilişkin sunumlar yapacak. Merkez Bankası Başkan Yardımcılarının da katılıyor olması, bu toplantıya ne kadar önem verdiklerini gösteriyor.
SADECE PARA POLİTİKASI
İlk dikkat çeken, sunumların “para politikası” ile sınırlı olması. İşte, Gaye Erkan’ın konuları: "Para Politikası ve Enflasyon Görünümü… Dezenflasyon Patikası… Döviz Rezervleri Stratejisi… Bankacılık Sektörü ve Makro ihtiyati Çerçeve.”
Erkan ayrıca “Türk Varlıklarına İlişkin Yatırımcı Görüşleri Paneli"nde konuşacak.
Dikkat ettiniz mi “yapısal reformlar” yok! Yani hukuk, kurumlar, ihale mevzuatı gibi konular... Soranlar olursa nasıl cevap verdiklerini haberlerden öğreneceğiz.
Halbuki temel sorun burada.
Yedi aydır doğru para politikaları uygulanıyor. Maliye politikaları gevşek de olsa doğru yönde. Ama Ortadoğu sermaye dışında yatırım gelmiyor. Ortadoğu sermayesi ile sadece protokoller, anlaşmalar imzalandı… Halbuki hem hukuki güven hem kurumsallık açısından gelişmiş ülkelerden yatırım gelmesi çok daha önemli.
GÜVEN SORUNU
Yatırımcının gelmemesinin asli sebebi güvensizliktir. Ekonomi çevrelerinde etkili Financial Times, “2019’dan bu yana beş defa Bakan değiştiren Erdoğan’ın”, Şimşek’in ortodoks politikalarına ne kadar süre sabredeceği konusunda yatırımcılarda “güçlü şüpheler” olduğunu yazdı. (10 Ekim 2023)
Son olarak da Bloomberg, “Türkiye'de mayıs ayındaki seçimlerin ardından göreve gelen yeni ekonomi yönetiminin uyguladığı politikalar sonrasında büyük değişiklikler yaşansa da yabancı yatırımcılar bu politika değişikliğinin kalıcı olup olmadığı konusunda endişeli” diye haber yaptı. (12 Aralık 2023)
Bu konuda saygın Türk iktisatçıların da birçok açıklamaları var. Yatırım dünyası siyasi iktidarların sözlerinden ziyade, kendilerinin güvendiği iktisatçıların ve kurumların değerlendirmelerine bakarlar.
Elbette Şimşek ve Erkan bu sorunu çok iyi biliyorlar ama güven yaratacak kurumsal reformlardan hiç bahsetmiyorlar. Çünkü bu alan onların değil, “siyaset”in alanı! Zaten güvensizlik te bu yüzden.
KURUMLAR SORUNU
Cumhurbaşkanı Erdoğan da görüyor bu güven sorununu. “Ekonomi yönetimine güvenimiz tam” diye açıklama yaptı. (5 Ocak)
Ama zaten sorun da “güven”in, Cumhurbaşkanının sözüne bağlı olması, kurumlaşmaması… Mesela Merkez Bankası’nın bağımsızlığı… Merkez Bankası, kanunen hâlâ bağımsız ama 703 Sayılı KHK ile ve hemen ardından CB Sisteminde 3 Sayılı CB Kararnamesiyle cumhurbaşkanına istediği an görevden alma yetkisi verildi. İki yılda dört başkan değiştirerek bağımsızlık sıfırlandı.
TÜİK’ten diğer bütün kamu kurumlarına, durum bu… Bu böyle olduğu müddetçe “güven” kurumsallaşamaz. Yargının siyasallaşması başlı başına çok ağır bir sorun.
Şimşek bu sorunları elbette çok iyi bilir ama bu konularda bir program ortaya koymuyor. Yetkisinin para ve maliye ile sınırlı olduğu anlaşılıyor. Halbuki merhum Kemal Derviş’in 14 Nisan 2001’de açıkladığı paket, başta Merkez Bankası’nın bağımsızlığı olmak üzere yapısal, kurumsal reformlar içeriyordu, başarılı olacaktı. Özü siyasi çıkar tutkularının ekonomiyi bozmasını kurumlar ve kurallarla önlemekti.
Yazımın başında bu gezinin önemli bir örnek-olay olduğunu söylemiştim. En önemlisi zihniyet meselesi… Dünyanın bizi kıskandığını, dış güçlerin ekonomimize saldırdığını zannedenler, umarım, ekonomideki ağır sıkıntıların sebebinin, hamasetle süslenmiş yanlış politikalar olduğunu görürler. Rasyonel ekonomi ve kurumsal devlet yönetiminden başka çıkış olmadığı fark ederler.