Milli dayanışma
Belli başlı TV ve radyo kanallarından yayınlanan “Türkiye Tek Yürek” bağış kampanyası başarılı bir “milli dayanışma” örneğidir. 86 milyarı kamu kesiminden, 29 milyarı şirketler ve şahıslardan olmak üzere 115 milyar lira toplandı. Kabaca 6 milyar dolar. AZ para değil bu.
Felaketler, milletlerde milli dayanışma duygusu yaratıyor.
Balkan Harbi ve Birinci Dünya savaşı yıllarında “dayanışmacılık” (tesanütçülük) bizde çok etkili bir fikri ve siyasi hareket haline gelmişti.
6 Şubat depreminde de seferber olduk. AFAD çalışanları canla başla çalıştılar. Sivil kurtarma ve yardım faaliyetlerini de unutmamak lazım. Türkiye’nin her yerinden TIR’lar dolusu yardım aktı. “Madenciler” Zonguldak’tan Maraş’a 30 saatte ulaşabildiler, birçok can kurtardılar... Haluk Levent’in öncülük ettiği AHBAP, örnek bir sivil sorumluluk ve kurtarma-yardım hareketidir.
KAMU BAĞIŞLARI
Elbette “Türkiye Tek Yürek” kampanyası kutlanmayı hak ediyor. Fakat kamu kuruluşlarının bağışları daha titiz kurumsal kurallara uygun düzenlenmeliydi.
Merkez Bankası, iki ay sonra bütçeye aktaracağı bilanço karı 30 milyar lirayı şimdi “bağış” olarak kampanyaya verdi!
Devlet hayatında kamu işlemlerindeki kural ve teamüllerin güvenilirliği anlık işlerden daha önemlidir.
Kural ve teamüllere uyulsaydı, 128 Milyar dolar harcanmasaydı… Merkez Bankası’nın böyle felaket günleri için tutulan “ihtiyaç akçesi” seçim ekonomisi için bütçeye aktarılıp harcanmasıydı, şimdi deprem yaralarını sarmada devletin de milletin de eli daha güçlü olmaz mıydı?
Demek ki, kuralların ve kurumların güçlü olması, felaket anlarında da güçlü olmayı sağlar.
‘BİZDEN’ TUTKUSU
Birkaç eleştirel tiviti olan sanatçılar ve sunucular “Türkiye Tek Yürek”ten dışlandı!
Canlı yayınlarda yüreği yanan depremzedeler eleştirel bir söz söylemeye kalktığında yayınlar kesildi…
“Türkiye Tek Yürek”kampanyasına 500 bin lira bağışlayan Haluk Levent’e ekranlar ve mikrofonlar açılmadı! Niye? ismi duyulmasın, yardımı bilinmesin!
Son olarak, CNN Türk’te kuruluşundan beri daha çok çevre, tarım ve ekonomik gelişme konularında başarılı haberler ve programlar yapan Cem Seymen, bir eleştirel tiviti yüzünden “istifam istendi, istifa ettim” diyerek ayrıldı…
Ve TV’ler üzerindeki RTÜK baskısı…
Niye? Kurtarma ve yardım denilince herkes “biz”i ve “bizden” isimleri görsün, duysun diye!
Bu vahim tavır “Türkiye Tek Yürek”diye ifade edilen doğru ilkeye aykırı olduğu gibi dışlayıcı da oluyor maalesef.
Demek ki, kapsayıcı olmak daha bereketli, daha üretken olmayı sağlar, ayırımcılıktan sakınmak lazım
DEVLETLÛ TAVRI
Mansur Yavaş Ankara Belediyesi’ni seferber etmişti, Hatay Havaalanını onarıyorlardı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın tepkisi:
“Devletin yapamadığını belediyeden gelen bir tane araç yapacak. Bu kadar mı acizleştiniz. Adana’da da gördük bunları. Siz kimsiniz havalimanındaki çalışmaları yapacaksınız!”
28 Şubatçılar da 1999 depreminde İslami STK’ları yardım faaliyetlerinden uzak tutmak istemişlerdi.
Güç şunun elinde veya bunun elinde, “devletlû” tavırları değişmiyor.
Partili Cumhurbaşkanı’nın yanında muhalefet liderleriyle “Tek Yürek” tablosunda yer alması, olgunlaşmış demokrasilerde normal sayılırdı, bizde maalesef henüz ancak hayal edebiliriz.
Demek ki, oy için değil, fiilen milletle, milletin bütün kesimleriyle ele ele verebilmek gerekiyor.
ÖNÜMÜZDE BÜYÜK ZORLUKLAR
110 milyar lira elbette önemli, elbette kutlamak lazım ama unutmamak da lazım.
Kamu kaynaklarından bağış olarak aktarılan 86 milyar, hangi hizmetlere gidecek idiyse şimdi o hizmetlere bu miktar kaynak bulmak gerekecek.
Dahası, depremin ekonomiye maliyetini karşılamak için çok daha geniş kaynaklar ve tabii dışarıdan kaynak sağlanmasına da ihtiyaç var.
18 bin can kaybettiğimiz 1999 Gölcük depreminin ekonomiye maliyeti DPT’ye göre 15 – 19 milyar dolar, Dünya Bankası’na göre 12 – 17 milyar dolardı. TÜSİAD 15 milyar dolar hesaplamıştı.
6 Şubat depremi için daha çok kaynak gerekecek sanırım.
Demek ki, ‘dış güçler’ lafını bırakıp iktisadi rasyonalizme dönmek, rasyonel program ve diplomasi yapmak gerekiyor.