Montella’nın şarkısı
Aslında şarkı güzel başladı. S. Kuntz döneminin karamsarlığının yerini ümit almıştı. O günler de Uğurcan Çakır’ın performansı ile Hırvatları 1-0 forvetsiz geçişimizin de çok üstünde durmamıştık.
Ancak ne oldu ise sonrasında oldu. Kamuoyu baskısı ile milli takıma çağrılan gençlerin oynaması TFF ve Altıntop tarafından istenmedi ve önlerine afaki bir 2028-2032 hedefi kondu. Önce Semih süre alamadan ihtiyaç var diyerek U21’e gönderildi. Semih çıktı İtalya’ya da golünü attı.
Gariplikler bununla da bitmedi; büyük umutlarla Almanya yerine milli takımımızı seçen Can Uzun sadece 14 dakika oynatılıp evine gönderildi.
Bundan sonra hangi gurbetçi milli takımı seçer ki?
Hazırlık maçlarında 4-6-0 çöktü ve kamuoyu baskısı ile Cenk, Bertuğ ve Semih kadroya girdi. Ancak TFF tepesi ile kavgalı Beşiktaş’ın yıldızları tek kalemde yok sayılırken özellikle Semih’e karşı bir itibarsızlaştırma çabasına girişildi.
Tarihin en kötü Beşiktaş’ında 35 maça 12 gol 4 asist sığdıran Semih kendi kulvarında büyük bir yetenek olan ama gol becerisi 100 yılın Galatasaray’ında 55 maçta 7 gol 11 asisti ancak bulan Barış Alper’e göre yetersiz ilan edildi. Daha önce Galatasaray’da forma bile giyemeyen Halil Dervişoğlu’na bile milli forma verilmişti.
Aslında hedef sadece Semih değildir, Arda Güler de hedefteydi ancak, kamuoyu baskısı, Real Madrid etiketi ve hepsinin ötesinde Arda’nın sonuçlara direkt etkisi bu planı altüst etti. Portekiz yenilgisi de Arda’sız bir takımın düşünülemeyeceğini gösterirken, Cenk’in “forvetsiz maç kazanılmaz” ikazına rağmen 4-6-0’dan vazgeçilmez. Ve Arda gibi bir yetenek forvetsiz oyuna mahkum edildi.
Sırf daha fazla oynansın diye yoldan geçenin alındığı 6 gruplu, son 16’ya kalamayanın dövüldüğü bir EURO 2024 izledik.
İşte biz böyle bir formatta dokuz doğurarak son 16’ya kaldık ve Avusturya ile eşleştik. Turu Arda’nın dehası ve Mert Günok’un mucize kurtarışları ile geçince yine pek çoğumuzun gerçeklere sırtını döndü.
Merih’in işareti de her şeyin üstünü örttü.
Arda ve M. Günok Hollanda maçında da oyunu bir yere kadar getirse de geçebileceğimiz bir turu adeta bekleyerek rakibe hediye ettik.
Şahsi kanaatim Montella, kadroyu kendisi kursaydı forvetsiz oyun saçmalığına düşmez, verimsiz oyuncularda ısrar etmezdi. Barış Alper’in her çizgiden forvete çekildiğinde verimsizleştiğini, Kenan Yıldız’ın bir nokta da artık tıkandığını görür ve gencecik bir yıldızın bu denli ağır eleştiriler almasına izin vermezdi.
Ama o can havli ile 2-1’den sonra herkesi sahaya sürdü. Semih’i de 89’da aldı. Semih biten maçta bir gol pozisyonuna girerken, 4 Hollandalının arasından attığı kilit pasla da takımı pozisyonuna soktu.
Ama turnuvanın yıldızı TRT Spor’a göre ne Arda ne de diğerleri! 5 maçı golsüz ve asistsiz geçen bir başka isim.
Mücadelesine hayranız ama mücadele esassa daha mücadeleci olan Necip Uysal’ın defalarca milli formayı giymesi gerekirdi ama o hemen hiç A milli olamadı...
Bizim çocukları tebrik ederken TFF ve Altıntop cephesine ise yazıklar olsun demek düşer bize.
Ve işin garibi TFF yönetimi yola devam etme hazırlığında.
Bu işin buraya doğru gittiğini açıkçası turnuva sırasında TRT yayınlarındaki, kelime bulmakta zorlanıyorum, saçmalıklar aslında bize gösterdi.
1982’den beri TRT’den büyük turnuvaları izlemiş birisi olarak ilk kez bu denli uzaktan kumandalı yorum yapılan bir turnuva gördük. Geçmişte Güneş, Denizli, Terim ve Avcı gibi pek çok isim TRT ekranlarında en sert şekilde eleştirilebilmişken ne hikmetse bu turnuvada Montella onca hatasına rağmen skor yazarlığı ile koruma şemsiyesi altına alındı. Saçma sapan yönlendirmelerle bazı oyuncuların piarı yapıldı ve TRT sayfaları buna alet edildi.
Ve son noktada kirli oyun Servet Yardımcı’nın TFF Başkan adaylığından çekilmesine kadar uzandı. Merih’in cezasının faturası uydurma beyanlarla ona kesildi.
Görünen o ki; Aziz Yıldırım’ın dediği gibi “her şeyi yapıp bir şey olmamış gibi kenara çekilenler” yine kazanmış görünüyor.
Çok az kulüp dışında kimsenin sempati beslemediği bir yönetimle Türk futbolu nereye gider bilemiyorum ama bildiğim bir şey varsa seneye her statta hakem dövülür, sahaya yağmur gibi yabancı madde yağar.
Nasılsa kötü tezahürata verilen ceza sahaya girme ve yabancı madde atmaktan daha ağır.