Menemen soğansız olmaz siyaset bucaksız!..

Siyaset yazmak bu ülkede gerçekten çok sıkıcı çünkü bir kere ne yaparsanız yapın bazı şeyler hiç değişmiyor ve iklim sizin özgürce konuşmanıza da mâni oluyor. Hakikat, gerçekte kimsenin umurunda değil. Hiçbirimiz de (olan biteni anlamaya çalışan ve bunlarla dertlenenler) ne Musa ne de Hızır olduğumuz için olan bitenlerin hikmetine yeterince varamıyoruz.

Musa Peygamber gibi zahiri hukuk nazarı ile de baksak, Hızır (A.S) gibi mana nazarı ile de baksak sonuç değişmiyor. Tabii ki biz de kendi cüz’i bilgi ve birikimimizle bakıyoruz, yoksa biz ne Musa’yız ne de Hızır!..

Halimiz belli ama her ne hikmetse bize ayar verenler sanki her iki makama da ermişler. Yıllar önce açılım süreçlerinde, açılım süreçlerinden birinin başında olan eski bir dostumuzla yapılabileceklerle ilgili fikir alışverişinde bulunurken dostumuz “söylediklerin ilkesel olarak çok güzel ve kulağa hoş geliyor ama senin bilmediğin çok önemli şeyler var!” demişti. Ben de kendisine gülerek “Devletlü olunca sanırım büyük bir aydınlanma yaşadınız, keşke bizi de bilgilendirseniz de biz de sizin gibi aydınlanıversek!” demiştim.

Köşe yazarları olarak, bazen yazdığımız makalelerde sevgili liderlerimizi politikaları nedeniyle eleştirdiğimiz için eleştirilebiliyor ve had bildirmekle suçlanabiliyoruz. Haşa kimseye ne had bildirme ne de ders verme derdindeyim, en azından kendim için böyle. Başkalarını bilemem.

Mesela ben kendimce çok güzel menemen yaparım. Ne de olsa serde Beşiktaşlılık var menemen de bizim sembollerimizden biri. Bir gün Feda Dönemi teknik direktörümüz Sayın Samet Aybaba ve o dönem futbolcularımızdan birkaçına şöyle ağızlara layık bir menemen yapıp, birlikte yemek isterim…

Ama orada da bir sorun var. Sevgili Vedat Milor’un menemen ikilemi çıkıyor ortaya!..

Menemen soğanlı mı soğansız mı olacak!.. Soruyu gördüğümdeki tepkim “soğansız menemen olur mu?” olmuştu. Meğer benim soğan bulamadığım zaman soğansız yaptığım menemen de baya bir moda imiş. Gerçi şu an soğan pahalı, domates zaten pahalı. Doğal olarak maliyeti düşürebilmek için birinden vazgeçmek şart. Hem soğansız menemen olur ama domatessiz menemen zaten olmaz!..

Bu arada harika salçalı, yumurtalı soğan yemeği yaparım. Bakın şimdi canım çekti ama o da bugünkü fiyatlarla nerede ise etli yemek fiyatına denk geliyor. En iyisi soğan ucuzlayana kadar kalsın.

Hakikaten Samet Aybaba ve Olcay Şahan menemeni nasıl severler? Soğanlı mı soğansız mı?

Şimdi birilerinin, memleketin bir kısmını birileri ile iltisaklı kabul edip, hiçbir özeleştiri yapmadan ve geçmişin sorumluluklarını üstlenmeden ötekileştirmeleri yetmezmiş gibi ardından da mesaj verir gibi bucak bucak gezmeleri eleştirilince kendilerine had mı bildirmiş olunuyor?

Buradan sayın Vedat Milor’a meydan okuyor ve diyorum ki “Para varsa, MENEMEN SOĞANSIZ OLMAZ!” Gerçi o da kaliteli domates ve biber yoksa lezzet için soğan diyor ama olsun, ben öyle ya da böyle soğanlı diyorum!..

Neyse canım siz menemeni nasıl seviyorsanız öyle yiyin. Keşke memleketin her meselesi soğanlı mı soğansız mı kadar basit olsa…

İş memleket meselesi olunca çok basit olan meseleler bile çok karmaşık hale gelebiliyor. İktidara talip olmanın bir bedeli olduğunu işe soyunanlar herhalde bizden daha iyi biliyor olmalı. Yok yani öyle üç kuruşa beş köfte…

Tüh be memlekette kuruşun da adı kalmadı!.. Ne çabuk döndük 80’li 90’lı yıllara değil mi?

Efendiler, 25 KURUŞA ÇİKOLATA KALMADI MEMLEKETTE!..

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum