Kızıl Goncalar yergi mi övgü mü?
Türkiye’de hapishaneler tıklım tıklım dolu. Resmi rakamlara göre 31 Mart 2022’deki mahkum sayısı 341 Binden fazla, %87.6’sı hükümlü. Ceza İnfaz Kurumu sayısı 2022’de 399 ve yeni yapılan cezaevlerine ve aflara rağmen doluluk oranı %100’ün üzerinde. Personel sayısı 2016’dan 2022’ye 48 Binden 71 Bine çıkmış ama onlar da “bir dokun, bin ah işit” durumundalar.
2022’deki resmi suç kaydı 1.112.501.
Hırsızlık 271.930 ile başı çekiyor.
Konut dokunulmazlığı ihlali: 96.135
Kasten yaralama: 81.106
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ve bağlı suçlar: 136.435
Mala zarar verme: 62.239
Dolandırıcılık: 50.714
Kasten öldürme: 47.263
Nitelikli yağma: 43.460
ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI: 18.181
CİNSEL SALDIRI: 6.058. Liste bu şekilde uzayıp gidiyor.
Bu kadar istatistiki bilgiyi neden paylaştım? Son günlerde hepimizin malumu Kızıl Goncalar dizisi fazlası ile gündemde. Milli ve manevi değerlerimiz nedense çok kolay darbe alıyor.
Halbuki, Devletin verdiği resmi rakamlar gösteriyor ki ülkemizde her türlü suç tavan yaparken biz varsa yoksa zevahiri kurtarma derdindeyiz. Rakamlar elimizde olmasa sanırsınız cennetteyiz.
Geçen gün denk geldiğim yerli bir dizide iki dakikada sanki koyun boğazlarcasına en az 20 kişi iki kahraman(!) tarafından öldürüldü. Vaziyet Kurtlar Vadisi’ni bile geçmiş ve birçok dizide de durum bu ama sosyal medya ve RTÜK nedense bu konularda duyarsız. Bırakın dizileri kuşak yayınlardaki rezilliklerden binlerce Amerikan suç ve ahlaksızlık dizisi çıkar.
Haber bültenleri her akşam silahlı saldırı, kapkaç ve darp haberleri ile dolu!..
Ancak, ne zaman gerçek hayatla, sokakla ilişkili bir dizi ortaya çıksa anında toplu bir hezeyan yaşıyoruz.
Bir kaşık suda kıyametler kopuyor. Dizilerimizde, filmlerimizde, edebiyatımızda nedense bazı konularda oldukça sterilize bir anlatım bekliyoruz.
Hemen her dizideki bir rol üzerinden (polis, asker, memur vs.) birileri aşağılandığını düşünebiliyor ve bu meslek grupları ayağa kalkıyor. Halbuki, roldeki karakterler az ya da çok hayatın her alanında karışılabileceğimiz tipler çoğu kez.
Rüşvetçi polisimiz yok, işini yapmayan askerimiz yok, liyakatsiz memurumuz yok!.. Vatandaşımız zaten pirüpak!..
Herkes işini dört dörtlük yaptığı için de cezaevlerimiz tam kapasite dolu.
Kurtlar Vadisi veya Amerikan yapımı 24 dizisi gibi diziler devletin yasal yollarla yapamadığını illegal yollarla yapmasını meşrulaştırırken rahatsız olması gereken hiç kimse rahatsız olmamış ve “Devletimiz böyle şeyler yapar mı?” diye sormamıştı.
Kızılcık Şerbeti sırasını savmışken bu kez de yerini Kızıl Goncalar’a aldı.
Yayınlanan bölümlerinde öyle aman aman bir tarafı hakir gören, tahkir eden bir üslup açıkçası görmedim.
Sonuç da bu bir dizi ve dizide de her türlü absürtlük olabilir. Seyircinin yapacağı beğenmezse kanal değiştirmek olmalı.
Dizi sektörünü takip edenler bilir, Türkiye bir dizi çöplüğü. Her yıl onlarcası daha sezonun ortasını göremeden final yapıyor. Neden, çünkü izlenmiyor.
Olumlu, olumsuz tepkiler dizilerin ömürlerini uzatıp, kısaltabiliyor. Öyle ki bazen izlenme rekorları bile yola devamı sağlamayabiliyor. Bir dönem ATV’de yayınlanan ve izlenme rekorları kıran Kasaba dizisi sırf birileri rahatsız oldu diye baskı ile sonlandırılmıştı.
İlk iki bölümde tarikatları neyin rahatsız ettiğini açıkçası anlamadım. Aslında anladım da bu kadar tepkilik bir durum var mı onu anlamadım.
Mesela dizideki şeyh karakteri seküler doktordan daha ayakları yere basan bir tip. Börekçiye verilen ceza aslında bir cemaat övgüsü ama nedense ‘biz sahtekar mıyız’a odaklanıldı.
İnsan her an nefsine karşı mücadele içinde değil mi ki, bir faninin şaşırmasına şaşırıyoruz!
Buradaki itiraz neye? Cemaat-Tarikat işletme işletmez vs. ise bilemiyorum ama realite pek öyle demiyor…
Kızların okutulmaması, erken yaşta evlendirilmelerinin iftira olduğunu da kimse söyleyemez. Bu toplumun pek çok kesiminde bunlar var maalesef.
Eksiksizlik sadece Allah’a mahsussa bizlerde eksiklik olması normal. Normal olduğu için yukarıdaki rakamlar ortaya çıkıyor ancak bu da bizde olması gereken bir şeylerin de eksik olduğunu gösteriyor. Bu kadar çok suçun işlendiği bir yerde hiçbir şey olmamış gibi davranmak maalesef patolojik bir durum.
Bırakın diziler bir şeyleri paylaşsın, açık iftira olmadıkça kendi senaryosunu yazsın. Beğenmezseniz kendi dizinizi çekersiniz. Yayınlayacak onlarca kanal var.
Bir dönem Kanal 7 ve malum kanallarda hemen her akşam hidayet hikayeleri işleyen mini diziler vardı.
Çevremde bu kanalların dünya görüşünü paylaşmasa da bu dizilerin müptelası birçok insan vardı ve ben bile bazen takılıp sonuna kadar izlerdim.
Toplum olarak ve toplum adına devlet gücünü kullananlar hemen her alanda ve çeşitli sebeplerle ortaya çıkabilecek tepkilere bakarak bu tür durumlarda orantısız tepki gösterirse bu işin sonu, gücü elinde tutanlar-tutacak olanlarca temel hak ve özgürlüklerimizin keyfe keder kısıtlanması olacağını unutmamak gerek.
Beğenmiyorsak yapılacak şey merhum Özal’ın dediği gibi kumandanın değiştir tuşuna basmak olmalı.