Bırakın gençler meslek edinsin
Türkiye gerçekten sıra dışı bir ülke ama bunu iyi anlamda söylemiyorum. Sağcı solcu fark etmeksizin kendi doğrularımıza hapsolmuş ve dünyayı anlamaktan uzağız. Hele bazılarımız var ki soğuk savaş dönemi antikalarına benziyor. O yüzden ülkemizde fikirlerin tartışması yerine sürekli münakaşa, kavga, hep ben bilirimcilik var.
Eğitimle ilgili bunca yıldır yazıp çiziyorum ve geçen hafta Birgün gazetesinde okuduğum bir haber bana “bu kadar da olmaz artık” dedirtti. Gazetenin ve görüşü alınan eğitimcimizin dünya görüşü çerçevesinde haberi veriş şekilleri aslında beni çok da şaşırtmadı…
Emekten, eşitlikten, adaletten bahseden insanların eğitim söz konusu olduğunda fırsat eşitliği fikrini inanılmaz derecede temelsiz bir şekilde abartarak kullanmaları insanı gerçekten dumura uğratıyor. Aynı şey üniversitelerin anlı şanlı eğitim hocalarında da var. Bunlara göre sanırsınız çocukların hemen hemen hepsi birer Einstein, Edison, Sancar, İbni Sina ama kör olasıca öğretmenler ve eğitim sistemi bunları yok ediyor. Doğrudur yok edilen birçok değer vardır ama herhangi bir sistemin zaten %100 başarılı olma gibi bir ihtimali de yoktur. O çok beğenilen Finlandiya’da bile mutlaka zayiatlar vardır.
İşin komiği pek çok muhteşem insan eğitim sisteminden dışlanmış kişiler arasından çıkmış, mesela Edison okuldan atılmıştı…
Neyse biz habere gelelim;
“MEB eliyle çocuk işçilik
MESEM’lerde ‘eğitim alan’ çocuk sayısı yıl içinde 159 binden 900 bine yükseldi. Eğitimci Bozdoğan MEB’in özendirmesiyle durumun bu noktaya geldiğini söyledi.”
Haberin içeriğinde Sayın Bozdoğan: “Bu tarihsel bir hata. Bakanlar ya da yöneticiler değişse de bu politika devam ediyor. Özellikle lise seviyesinde daha az sayıda öğrenciyle eğitim yapmak istiyorlar. Çocukların önemli bir bölümünün MESEM’ler ya da meslek liseleri aracılığıyla piyasaya ara eleman yetiştirilmesi bu yönelimin ana hedefi. Buradaki temel mesele tüm öğrencilerin eşit eğitim hakkı varken büyük bir bölümü bu politika nedeniyle bu hakkı kullanamıyor. Bu yeni yönelim piyasanın gereksinimlerini karşılıyor ama öğrencinin gereksinimini karşılamıyor.”
Acaba tarihsel hata bu çocukların meslek edinme becerisi ile erken tanışmaları mı? Bozdoğan herhalde farkındadır ki bugün milyonlarca üniversite mezunu işsiz ve binlerce öğretmen adayı atanamadığı için polis, bekçi, asker olmak için sırada. Binlerce genç askerde teskere bırakabilmek için can atıyor. Market kasiyerliği için bile torpil dönüyor.
Ülkenin üçte ikisi asgari ücret ya da biraz üstünü alıyorken “ağaç yaşken eğilir” misali erkenden el becerisi ve mesleki bilgi edinen bu çocukları neden “çocuk işçilik” diye yaftalarsınız ki? Eğer bu süreçte çocuklara tanımınız içinde gizlediğiniz kötü davranışlar var ise bunlara dikkat çekip şartların düzeltilmesini talep etmek yerine “bu kadar çocuğun burada ne işi var?” diye mi soracaksınız.
Bir eğitimci olarak hiç mi lise ve üniversite sınavlarındaki istatistiklere bakmadınız. Her yıl yüzbinlerce genç hemen her soru türünden “0” çekiyor ve siz bu çocukların bu değirmende öğütülmesine engel olacak bir çabayı “Bu yeni yönelim piyasanın gereksinimlerini karşılıyor ama öğrencinin gereksinimini karşılamıyor” diyerek küçümsüyorsunuz.
Bu öğrencilerin %90’nının gereksinimi ileride kendi ayakları üzerinde durabilmektir. Herkesin beyaz yakalı olabileceği bir dünya yok ve bu öğrenciler bu şekilde ileride asgari ücretli üniversite mezunu olmak yerine kalifiye eleman olarak piyasada elleri daha güçlü olacak.
MEB, kırk yılda bir doğru adım atmış, bırakında bu adım sayesinde gençlerin bir kısmı zorunlu eğitim batağı ve üniversite okuma kandırmacasına kurban gitmesin. Korkmayın sizin zannettiğiniz anlamda kendisinde ışık gören çocuk oraya gitmez, gitse bile niyet ederse üniversiteye de gider!..