Ya gelmeseydi Yaren Leylek?
Karanlıkta debelenmekten yorulduk. Birbirimize dert yanmaktan yorulduk.
Dağ gibi biriken sorunlara çözüm beklemekten yorulduk. Suyun başından kalkmayanlardan yorulduk.
Toksik tiplerden yorulduk. Kendi dünyasından başka kimse yokmuş gibi davrananlardan yorulduk.
‘Hak, hakikat’i dilden düşürmeyip tam tersi yaşam sürenlerden yorulduk.
Şimdi kim içeri girecek, kime sıra geldi sorusunu sormaktan yorulduk.
Ve bir canım var o da elimde gezer dururum demekten yorulduk.
Neyse ki dün Yaren Leylek geldi de yüreğimizdeki tonlarca ağırlık uçtu gitti.
Yüreğimize bir ferahlık, esenlik geldi.
Yaren Leylek’le kendi gerçekliğimizi fark ettik. Ne zamandır unuttuğumuz özümüzü hissettik.
Birden bir masalın içine düştük. Ve tutulduk masala, hiç bırakmak istemedik. En son çocukken böyle hissetmiştik.
Kilometrelerce öteden gelen bir ‘canın canına’ kavuşma anına ortak olduk.
İşte o an yüreğimizde kuşlar öttü, çiçekler açtı, neşe ortaya çıktı ve güzelim bahar geldi.
Ya gelmeseydi Yaren Leylek? Ne yapardık?
Günlerdir Adem Amca ile birlikte bizlerde Yaren Leylek’in yolunu gözledik. Yolda başına bir şey mi geldi diye de için için korktuk.
Yaren’in gelmemesinden korktuk, ama asıl bu cenderenin içinden çıkamamaktan korktuk. Umutların tamamen tükenmesinden, dertlere bulanmaktan korktuk.
Ve şu anki ‘delilik halinin’ devam etmesinden korktuk.
Sosyal medyaya en son baktığımda milyonlar Yaren Leylek’in Adem Amca’nın kayığına geldiği anı izlemiş, yorum yapmış, beğenmiş.
Ne acayip… Yedi kat eller olarak Adem Amca ile birlikte sevindik.
Meğer ne özlemişiz köklenmeyi, neşelenmeyi, umutlanmayı, birlik olmayı…
Meğer milyonlar olarak ortak bir hikâyeye, ortak bir gelecek hayaline ne kadar çok ihtiyacımız varmış.
Akşamdan sabaha her cümlesinde ayrıştıran, köşeleri tutmuş toksik tipler milyonların Yaren Leylek’e verdiği tepkiye iyi baksın.
Ve toplumsal psikolojiyi iyi okusun.
Umut bitmez…
Dünya döndükçe ay hep karanlıkta kalmayacak ya
Ta uzaklardan mis gibi taze çiçek kokuları geliyor, kalkın, canlanın der gibi
Her devir yeni dönemi besler, eskisi yaşanır, yenisi gelir
Niceleri ‘gördüğüm her şey benim’ dedi de dediğiyle kaldı
Bir bakmışsın altınlar pul olmuş, yaldızlar kararmış
Ve vakitsiz açılmış narçiçekleri gibi bir başına kalmış…














