Çıldırtıcı kullanmak
Çok duymuşsunuzdur "Çağımız insanlarının yüzde bilmemkaçı sakinleştirici kullanıyor." sözünü.
Evet doğrudur. Yaşadığımız hayatın temposu ve bu tempo içinde oluşan sıkıntılar çoğu insanı ister istemez sakinleştirici kullanmaya itiyor; çünkü insan bünyesi tempoya da sıkıntıya da ancak bir noktaya kadar dayanabiliyor. O noktadan sonrası vücudun duruma isyan eden savunma mekanizmalarını sakinleştiricilerle baskılamaya çalışmakla geçiyor. Elbette kimi insanlar bu tedaviden fayda görüyor, inkar etmeyeceğim ama sakinleştirici kullananacak hâle gelmeden önce yapılacak bazı şeyler var, onlardan söz edeceğim. Ben bu anlattıklarımı bir cümle ile ifade etmek istesem herhalde "Çıldırtıcı kullanmayın!" cümlesini seçerdim. Peki ne demek istiyorum, açıklayayım:
Mesela her insanın bir vücut temposu vardır. Bu tempoyla nereye kadar dayanabildiğini nerede dayanamadığını kendisi bilir ama yine de bazı insanlar bile bile, bazı insanlar da mecbur olduklarını düşündükleri için bu temponun üstünde çalışırlar. Sonra bir yerde pes eder tabi vücut. Kısacası kullandıkları çıldırtıcı artık onları sakinleştirici kullanmaya ya da bir sürü psikosomatik hastalıkla uğraşıp ilaç kullanmaya mecbur bırakır. Bu kendini hasta edecek kadar aşırı tempoyla çalışmanın altında yatan etmenlerden biri Allah'ın rızık verici olduğuna yeteri kadar güvenmemek olmalıdır, oysa Allah kulunun rızkına kefildir. Bir diğeri biriktirme tutkusudur.
Biriktirme tutkusuyla oyalanıp dururken sağlıkları heder olur da farkında olmazlar. Bir diğeri de mükemmel yaşama arzusu olabilir. Böyle kişiler her şeyin en iyisine, en lüksüne sahip olup mükemmel bir yaşama kavuşacaklarını umarken tersi durumlara düşebilirler. Bir başka çıldırtıcı kişinin çevresindeki haddini bilmeyen insanlardır; çünkü her insanın kendine özgü ve özel sınırları vardır, bu sınırları fütursuzca yerle bir eden hadsiz insanlar kişinin çıldırtıcısı olur. Özellikle kadınlara uygulanan 'çok zayıf ve güzel olmak zorundasınız' baskısı bu tür bir çıldırtıcıdır, erkekler için de 'mutlaka çok başarılı ve zengin bir adam olmalısınız' baskısı bunun muadilidir.
Hadsiz insanların bir başka türü de herkesi ne yapıp edip kendi dediğine getirmeye çalışan, kendi isteklerinin gerçekleşmesi dışında başka hiçbir amacı olmayan egoist insanlardır, oysa hiçbirimiz bahsettiğim baskılara veya başka insanların sözlerine göre hayatımızı biçimlendirmek zorunda değiliz. Yine mesela nüfusu çok fazla olan şehirlerdeki sorunlar da birer çıldırtıcıdır. Toprağa basamazsınız, bazı sokaklarda gök yüzünü bile göremezsiniz, trafikten çıkamazsınız. Bu çıldırtıcılardan da uzak durmak gerekir aslında. Tabi aklıma gelenler dışında birçok çıldırtıcı daha vardır. Çıldırtıcınızı tespit edip uzak durmak sizin elinizde.
Sözün sonu, sakinleştirici kullanmak istemiyorsanız öncesindeki dönemde çıldırtıcılardan uzak durun, çıldırtıcı kullanmayın!