Arkadaşlık ve dostluk
Arkadaş, Türkçe kökenli bir sözcüktür. Birbirine arka çıkan, destek olan kişileri ifade etmek üzere, “arka” sözcüğüne “daş” ekinin getirilmesiyle türetilmiştir. Birbirine karşı sevgi, saygı ve anlayış gösteren kişiler arasındaki duygusal ve sosyal bağı ifade eder. Arkadaşlar, birbirleriyle vakit geçirmekten, sohbet etmekten ve ortak ilgi alanları üzerinde etkileşimde bulunmaktan zevk alırlar.
Dostluk, arkadaşlıktan daha derin ve daha anlamlı bir ilişkidir. Dost, kişinin hayatındaki en güvenilir, en samimi ve en güçlü bağları kurduğu kişidir. Dostlar, hem iyi zamanlarda hem zor zamanlarda yan yana olurlar.
Dostluk, arkadaşlığın güven, sadakat, fedakârlık, bağlılık gibi değerlerle güçlenmiş halidir.
ARKADAŞ VE DOST ARASINDAKİ FARKLAR
Arkadaşlık ve dostluk arasında sıkı bir ilişki vardır. Arkadaşlığın dostluk boyutuna ulaşmasına dönük dört önemli göstergeyi şöyle özetleyebiliriz:
Dostluk, arkadaşlıktan daha derindir. Arkadaşlık yüzeysel ilişiklerle sınırlı olurken dostluk derinlikli ve daha duygusal ilişkileri içerir.
Zor zamanlarda arkadaşlık ilişkileri daha sınırlı olurken dostlar özellikle bu zamanlarda arkadaşlarının yanında olurlar.
Arkadaşlıklar daha kısa süreli olurken dostluklar süreklidir. Mesafeler uzaklaşsa da dostlar dostluklarını sürdürürler.
Arkadaşlar daha çok günlük yaşamın meşguliyetleri ve eğlenceleri ile sınırlı olurken, dostlar günlük yaşamın dışında hayatın her alanında birbirine destek olur, mutluluklarını ve üzüntülerini paylaşırlar.
Arkadaşlıklarda saygı ve fedakârlık sınırlı olurken, dostluklar saygı ve fedakarlıkta adeta sınır tanımazlar.
Özetle, arkadaşlık daha genel, sosyal bir bağ iken, dostluk daha derin, güvene dayalı ve sürekli bir ilişkidir. Bir kişi hem arkadaş hem dost olabilir. Dost, arkadaştan farklı olarak daha sağlam ve anlamlı bir bağ sunar. Her dost bir arkadaştır ancak, her arkadaş dost değildir.
DOSTLUK NASIL OLUŞUR?
Dostluk içinde bulunulan şartlara göre kendiliğinden doğal süreçte gelişebileceği gibi, gayeli ve iradî olarak da kurulabilir. Bunların ilki ikincisinden daha güçlüdür. Zira ikincisi bağlı olduğu gayenin elde edilmesiyle sona erebileceği halde birincisi tabii sebeplere dayandığı için süreklidir. Dostluk genellikle ruhî yapıları, karakterleri uyuşan kimseler arasında gerçekleşir; birbiriyle uyuşan iki kişi arasındaki münasebetler gittikçe gelişerek iyi niyet, sevgi, güven, dayanışma gibi ahlâkî ve sosyal faktörlerin tesiriyle en sonunda kişinin kendi benliğini dostunun benliğinden ayrı görmeyeceği “aşk” derecesine kadar ulaşabilir (1). Şüphesiz Allah’ın (cc) dostluğu dostluğun zirve noktasıdır. Ne mutlu zirveye ulaşan aşıklara.
DOSTLARIN ÖZELLİKLERİ
Türk-İslam kültüründe iyi dostluk ilişkileriyle ilgili ahlak ve muaşeret kurallarına geniş yer verilmiştir (1, 2). Kültürümüze göre iyi dostların özellikleri:
Akıllı olmak: Akıllı kişilerle dost olunur, ahmaklarla dost olunmaz. Akıllı hem kendisine hem arkadaşına faydalı olurken, ahmak hem kendine hem arkadaşına zarar verir.
Ahlaklı olmak: Güzel ahlaklı kişilerle dost olunur. Günah işlemeyi adet haline getiren fasıklarla ve yalancılarla dostluk kurulamaz. Fasık, arkadaşını bir lokmaya hatta daha azına satıverir. Yalancı ise serabı andırır, uzağı yakın, yakını da uzak gösterir.
Malıyla yardımcı olmak: Dost, dostunun ihtiyacı olduğunda, dostu yardım istemeden, dostuna yardım eder. Cömertlik dostluğun şanındandır. Cimrilik ise şeytani bir vasıftır. Cimri, kendisine en çok muhtaç olduğu bir anda arkadaşını yüzüstü bırakır. İkram ve hediyeleşme de dostluğun mali boyutuna girer.
Fiilen yardımcı olmak: Dost, bedeni ve zihni gayretiyle sıkıntısını giderebilecekse, dostunun bir ihtiyacını gidermek için yardımdan kaçınmaz. Yardımcı olurken de muhatabının minnet duymasını hissettirecek tutum ve davranıştan kaçınır.
Konuşmak: Dostuyla konuşmak, muhabbet etmek dostluğu güçlendirir. Dostunun hoş taraflarını anlatmak kardeşliğe has bir meziyettir. İyiliği emredip kötülüklerden sakındırmak da bu kapsamdadır. Ancak, bu görev dostunu uluorta rencide edecek şekilde değil, uygun ortamda, uygun zamanda, uygun üslupta yerine getirilir. Öte yandan özellikle idarecilerle ilişkide olan kişilerin konuşma bahanesi ile yalakalık yapmaları da gerçekte dostluk değil kötülük olarak tanımlanmalıdır.
Susmak: Bazen susmak da dostluğun gereğidir. Dostunun kusurlarını bilmezlikten gelmek, onunla mücadele ve münakaşaya girişmemek susmanın gereğidir. “Ayıpsız dost arayan dostsuz kalır” düsturunca bazen susmak dostluğu pekiştirir.
Yapıcı olmak: Dost bozguncu değil, yapıcıdır. Bozmaz, bozulanı da onarır.
Kul hakkına saygılı olmak: Kul haklarına saygılı olmayanlar arkadaşlarının haklarına karşı da saygılı olmazlar.
Cesaretli olmak: Doğruları cesaretle savunmak, yanlışlara da cesaretle karşı çıkmak dostluğun gereğidir. Korkaklarla dost olunmaz. Zira korkaklar sıkıştıkları anda arkadaşını belanın içinde bırakıp sıvışırlar.
Sevgi ve merhamet sahibi olmak: Sevgisiz ve merhametsiz olanların dostlukları da sahtedir.
Ziyaret etmek: Özellikle tebrikleşme, taziye ve hastalık hallerinde ziyaretler dostluğun gereğidir.
Affetme, bağışlayıcı olma: Yanılmak ve hata yapmak insanın fıtratında var. Dostlar birbirinin hatalarını bağışlarlar
Af dilemek: Tövbe etmek nasıl güzel bir erdemse, bir hatadan sonra muhatabından af dilemek de güzeldir. “Affetmeyen affolunmaz” düsturunca affedici olmalıyız.
Teşekkür etmek: Dost karşılık beklemese de yapılan iyiliklere ve yardımlara teşekkür etmek de muhatabın görevidir.
Kırgınlıklara son vermek: Akrabalar ve dostlar arasındaki kırgınlıklara son vermek düşmanlıkları önler, dostlukları artırır.
Dua etmek: İnancımıza göre, kişinin kardeşi gıyabında yapacağı dua ile Allah (cc) arasında perde olmadığına göre, dostlarımız için sık sık dua etmeliyiz.
Farklı görüşlere saygılı olmak: Arkadaş veya dost olmak her konuda aynı düşünceye sahip olmayı gerektirmez. Homojen, tek tipleşmiş topluluklarda farklı renkler solar, kişilikler zayıflar, toplum durağanlaşır. Dost, dostunun iradesine ipotek koymaya çalışmaz, tersine hür iradenin tecelli etmesini teşvik eder.
Yük olmamak: Dostlar gerektiğinde birbirlerine her an yardımcı olmalıdır. Ancak bu mükellefiyet kardeşine külfet olmanın gerekçesi olmamalıdır. Dost, dostunu Allah’ın rızası için sevmeli, mevki, mal, ayrıcalık beklememelidir. Hz. Ali’ye (ra) atfedilen şu söz konuyu net bir şekilde açıklıyor: “Dostların en kötüsü senin için zahmetlere giren, seni maslahatçı duruma sokan ve özür dilemeğe mecbur kılan kişidir.”
…
Günlük yaşantımızda; akrabalarımızla, komşularımızla, okul arkadaşlarımızla, iş arkadaşlarımızla, mensup olduğumuz sosyal gruplarla pek çok arkadaş ediniriz. Arkadaşlıklarımızın bir kısmı dostluğa dönüşür. Dostluğa dönüşen arkadaşlıklarımızın derinlik seviyeleri birbirinden farklıdır.
Dostluk çabası ve seviyesi mükemmellik yolculuğuna benzer. Sürekli gayret ve yenilenme ister. Gayretsiz arkadaşlık ilişkileri dostluğa dönüşmez.
Dostlukları geliştirmek istiyorsak önce bizim gayret etmemiz ve dostluğa layık olmamız gerekir.
Arkadaşlarımızın bol, dostlarımızın çok ve dostluklarımızın derin olması dileğiyle.
Mustafa Çağrıcı. Dostluk. İslam Ansiklopedisi.
İmam Gazali. İhya’ul Ulum’id Din. Tercüme: Dr. Sıtkı Gülle. Huzur Yayınevi. Istanbul-1998