Söyleyecek sözleri kalmadı!
Bazen söz biter derler ya. İşte hükümet için tam da o noktadayız.
Neden mi?
Anlatayım!
Pazartesi günü sosyal medyada bir konut hikâyesi anlatmıştım. Tekrar edeyim.
“2008 Aralık ayında Mecidiyeköy’de tam Cevahir AVM’nin arkasında 3+1 bir daireye taşınmıştım. Aylık kira 1300 TL idi biraz pazarlıkla 1.250 TL’ye indirmişlerdi. On yıl oturdum o evde. On yılın sonunda 2018 Eylül’de bir süreliğine Rusya’da bir üniversitede çalışacağım için evden çıktım. 2008 Aralık ‘ta 1.250 TL ile başlayan kira aradan geçen on yılın sonunda 2.600 TL olmuştu. Yani kira yüzde 108 artmıştı.
Hafta sonu yürüyüş yaparken bir baktım on yıl boyunca oturduğum ev yeniden kiralık.
Merakıma yenildim, emlakçıyı aradım ve aynı eve bugün ne kadar kira istediklerini sordum. Telefonda 15.000 TL diye bir ses duydum. Ne kadar sürede verirsin sence bu fiyatla dedim. Birkaç güne gider hocam dedi. 10 yılda kirası yüzde 104 artan dairenin kirası sadece 3,5 yılda yüzde 477 artmış...”
Bu paylaşımın ardından birçok farklı yanıt geldi. Özellikle ev sahipleri de oldukça dertli olduklarını ifade ettiler. Onların derdi de mevcut kiracıların kira artış oranının enflasyonun çok altında kalması idi.
Enflasyonun yüzde 70 olduğu bir ortamda kira artışlarının üst limitini belirleyen 12 aylık TÜFE artış ortalaması ise yüzde 34 oldu.
Özellikle kira geliri ile geçinen vatandaşlarımız için bu da haklı bir serzeniş idi.
Ancak madalyonun bir de ters yüzü var.
Eylül ayına geldiğimizde durum tam tersine dönecek. Enflasyonda baz etkisi ile her şey aynı devam ederse ancak biraz gevşeme görmeye başlayacağız. Siz gevşeme dediğime de bakmayın bu arada. Eylül’de yüzde 90-100 arası bir enflasyon olma ihtimali yüksek. Ardından yılsonunda biraz gevşeme ile yüzde 70’lerde yılı kapatma olasılığımız da yine oldukça yüksek.
Kira limitini belirleyen 12 aylık ortalama TÜFE artışı yüzde 100’ün üzerine çıkacak. Yani maaşlar yüzde 60-70 bandında artarken mevcut kiracı için de kiralar en iyi ihtimalle iki katına çıkacak.
Gördüğünüz üzere dengeler tamamen bozulmuş durumda ve daha da bozulacak.
Nedeni ise ne ev sahipleri ne de kiracılar!
Asıl neden ise üç haneye doğru giden ve hükümetin de sadece bu gidişatı izlediği yüksek enflasyon ortamı.
Zamanı değişse de gördüğünüz üzere hepimizi mağdur ediyor bu enflasyon.
***
Şimdi gelelim kötü tesadüfe.
Bu hikâyeyi paylaşmamın birkaç saat sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan yine düşük faizli konut kredisi müjdesi verdi.
Enflasyon yüzde 100’e doğru koşarken, bu fiyat artışlarına çözüm bulunması gerekirken bize verilen müjde daha yüksek konut fiyatlarına neden olacak, dolayısıyla daha yüksek kira beklentisi oluşturacak bir konut kredisi müjdesi.
Zaten daha açıklamanın üzerinden birkaç saat geçmeden satıştaki konut fiyatları ilk etapta yüzde 10-15 arttı! Artan konut fiyatları da elbette dönecek kiraları vuracak. Göreceğiz ki yeni kiralamalarda talep edilen kiralar daha da yükselecek.
Anlaşılan o ki hükümetin yüksek enflasyona ilişkin bir çözümü kalmamış. Siyaseten de eski ezberlerden kurtulamıyor. Düşük faizli konut kredileri ile yeniden vatandaşın desteğini alacağını düşünüyor. O vatandaşın bu kredilerin taksidini ödeyebilecek bir alım gücü kalmadığının dahi farkında değil.
Ve yukarıda da anlattığım gibi hükümetin bu uygulaması beklediğinin tam tersi sonuç verecek.
İnsanları ev sahibi yapayım diyerek adım atan hükümet, birçok insanın evinden olmasına neden olacak!
Buradan bir kez daha söyleyeyim.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Ne siz, ne de etrafınızdakilerin ürettiği çözümler artık çözüm olmuyor, bilakis sorunu derinleştiriyor. Ülkenin geniş kesimlerini bu politikalarla yoksullaştırdınız ve şimdi de neredeyse evsiz barksız hale götürüyorsunuz.
Ve enflasyonu doğru yöntemlerle düşürmek üzere adım atmadığınız sürece de bu böyle devam edecek.
Ya bu yaklaşımı acilen değiştirin ya da artık lütfen ülkeyi seçime götürün!