Onların tek derdi var, bizim çok!
"Enflasyon fevkalade ciddi boyutlara ulaşmış durumda, yüzde 70’e dayandı. Dünyada da öyle Almanya’da yüzde 30 dayandı. Bunun birçok sebebi var bir tanesi pandemi, enerji fiyatlarında artış var ve bizim ülkemizin hazırlıksız yakalanması.”
Kim diyor bu cümleleri?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin!
İşin aslını söylemek gerekirse bana da sorsanız Almanya ile ilgili yanlış bilgi geçen kısım hariç aynısını söylerdim.
Yani salgının etkisi var mı? Elbette var!
Enerji fiyatlarının etkisi var mı? Elbette var!
Ama asıl etki işte o en sondaki kısımda. Yani hazırlıksız yakalanmakta. Hatta belki bir adım ileri gidersek hazırlık yapılması gerekirken bir de tam tersine hareket eden bir ekonomi yönetimimiz oldu.
Nitekim yapılan hesaplamalar da bu yönde. Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakan Kara’nın yaptığı hesaplamalara göre yaşadığımız yıllık yüzde 70’lik enflasyonun yüzde 20’si dünyadaki gelişmelere bağlı olarak gerçekleşiyor, yüzde 50’lik kısmı ise bizim “hazırlıksız yakalanmamız” nedeniyle!
Hazır Bakan Bilgin de bunu söylemişken biz gidelim bir de aynı kabinenin bir diğer bakanı olan Hazine ve Maliye Bakanı’nın açıklamasına bakalım.
Ne diyor Nureddin Nebati?
“Enflasyon ile mücadele timlerimiz birçok sektöre ilişkin denetimlerini kesintisiz bir şekilde sürdürüyor. Enflasyonist ortamı fırsatçılığa çevirmeye çalışan kimseye izin vermeyeceğiz.”
Enflasyon yüzde 70 olmuş biz hala fırsatçı peşinde koşuyoruz.
İnsanın aklına tek soru geliyor!
Acaba Bakan Bilgin’in hazırlıksız yakalandık dediği eksik kalan hazırlıklar, Bakan Nebati’nin sürekli söylediği enflasyon denetim timleri miydi?
Yoksa aslında mesele başka da Bakan Bilgin açık açık söyleyemedi mi?
***
İşin bir de başka bir boyutu daha var!
Enflasyonun bu seviyelere çıkmasının kısa vadedeki en önemli nedeni olan TL’nin değer kaybı!
Aralık ayında yaşanan on günlük travmayı bir kenara koyarsak TL, dolara karşı eylül başından aralık başına kadar geçen üç aylık süre içerisinde yüzde 60 değer kaybetmişti ve 1 dolar 13 TL civarında idi.
Aralıktaki o rekor seviyeleri ise on gün içinde gördük ve sonra kur korumalı mevduat önlemleri geldi.
O önlemlerden sonra dolar/TL Rusya-Ukrayna savaşına kadar 13,50 seviyesinde kalmıştı. Mart ayı başından itibaren de kademeli olarak artmaya devam etti ve bugün 15,50 seviyesine doğru gelmiş durumda. Yani bu üç ay içerisinde de yine yüzde 15 değer kaybı daha var. Bu değer kaybı daha da devam edecek gibi görünüyor.
Bu süre içerisinde en önemli girdilerden biri olan enerji maliyetleri de artmaya devam etti. Yani küresel gelişmeler de üzerimizde negatif etki yaptı.
Dolayısıyla enflasyonist baskı yine artıyor.
Şimdi bütün bunları düşününce insanın aklına ise tek bir soru geliyor.
Yine mi hazırlıksız yakalanacağız?
Yoksa biz zaten elimizdeki politika seti ve politikacıların bakış açısı ile zaten hep hazırlıksız mıyız?
***
Geldiğimiz noktada siyasetçilerin ne yapmaya çalıştıklarını anlamak mümkün değil.
Zaten siyasetçilerin de seçimden başka derdi kalmadı gibi!
Ama o konuda siyasetçilerle halk hemfikir.
Biz de dört gözle o seçimi bekliyoruz!
Ama bizim seçime giderken siyasetçilerden farklı olarak çok ciddi bir geçim derdimiz var!