Hesap kitap işleri!
Hepimiz enerji zamlarını konuşuyoruz. Elektriği ayrı dert, doğalgazı ayrı. Bir de tabii düzenli gelen akaryakıt zamları var başımızda.
Salı gece itibariyle motorine 80 kuruş, dün gece itibariyle de benzine 71 kuruş zam geldi. Elektrikte de, doğalgazda da, akaryakıtta da hükümetin zamlara ilişkin açıklaması bütün dünyada yaşanan enerji krizinden bizim de payımızı aldığımız. Haklılar haklı olmasına da maalesef biraz eksik bir haklılık bu. Çünkü enerji krizinden öte bu fiyatları etkileyen asıl krizi biz kendimiz yarattık.
TL’yi serbest düşüşe bırakarak…
Bakın veriler de bunu doğruluyor.
Akaryakıt fiyatlarında belirleyici üç temel faktör var. Birincisi dünyadaki petrol fiyatlarının belirlediği uluslararası akaryakıt fiyatları. Buradaki fiyat değişimlerinde bizim bir etkimiz yok. Dünyada piyasalardaki arz ve talebe göre fiyat belirleniyor.
İkincisi akaryakıtı yurtdışından aldığımız için dövizle ödeme yapıyoruz. İçeride ise TL cinsinden satış yapıyoruz. Dolayısıyla dolar/TL kuru belirleyici oluyor.
Üçüncüsü ise vergiler. Özellikle de özel tüketim vergisi.
Yani bu üçünde değişim olduğunda bizim de pompa başında akaryakıta ödediğimiz fiyat değişiyor. Şimdi hükümet diyor ki dünyada enerji fiyatları artıyor. Evet, doğru!
Mesela Eylül 2021’de petrolün varil fiyatı 70 Dolar civarında idi. Biz bu 70 Dolar’ı kur 8,3’larda iken 581 TL olarak ödüyorduk. Şubat 2022’ye geldiğimizde ise petrolün varil fiyatı 90 Doların üzerinde. Yani eğer Dolar/TL sabit kalsa idi 90 * 8,3= 747 TL ödeyecektik. Ancak hesapta bir aksilik oldu ve biz TL’nin değer kaybı nedeniyle şu an 13,5’tan bu hesabı yapmak zorunda kalıyoruz.
Yani kur Eylül ayındaki seviyesinde kalsa idi 747 TL ödeyeceğimiz petrolün variline 1.227 TL ödüyoruz. Her bir varilde sadece 480 TL’ye yakın kur artışından ötürü fark ödemiş oluyoruz.
Yani anlayacağınız dolar çıksın canım ne olacak denmesinin bedeli gördüğünüz gibi oldukça yüksek.
İşte tam da bu yüzden petrol fiyatları değişmediğinde de biz yine zamla karşılaşıyorduk.
Petrol fiyatının sabit kaldığı dönemden bir örnek vereyim. Eylül ayında petrolün varil fiyatı 70 Dolar demiştim ya, kasım ayında da işte o civarlardaydı. Hatta kısa bir süre altına bile düştü.
Ancak biz eylül ayında 7,74 TL ödediğimiz benzinin litresine kasımda 9,67 öderken ve motorinin litresine eylülde 7,28 TL öderken 9,78 ödedik. O dönemdeki 2 TL’ye yakın fiyat artışının temel nedeni de TL’nin değer kaybı idi.
Yani dünyada enerji fiyatları artmıyorken de biz benzin ve motorinde yüzde 30’luk fiyat artışı yaşamayı faiz indirimi ısrarıyla başardık.
Şimdi bu örneği verince yeni bir soru gelebilir aklınıza. Kur korumalı mevduat uygulamasının duyurulduğu 20 Aralık 2021 gününden bu yana Dolar/TL 13,5 civarında. Ancak o zamandan bu zamana da hala zamlar gelmeye devam ediyor! Bu neden, bu da mı hükümetin yüzünden diyeceksiniz?
Birlikte bakalım!
KKM’nin duyurulduğunun ertesi günü yani 21 Aralık’ta benzin 11,60 TL ve motorin ise 11,49 TL! Bu hafta gelen son zamlarla beraber benzinin litre fiyatı 15,17 TL’ye ve motorinin fiyatı da 15,43 TL’ye çıktı.
Benzinin fiyatındaki artış 3,57 TL! Sadece bir buçuk ayda yine yüzde 30 fiyat artışından bahsediyoruz.
Motorindeki durum da benzer. Fiyat artışı litre başına 3,94 TL ve artış oranı yüzde 34,2…
Ve o gün bugündür dolar 13,50’lerde dolanıyor. Yani TL değer kaybetmiyor. Ancak buna rağmen biz hala zamları görmeye devam ediyoruz.
İşte burada da kur değil ama diğer faktörler devreye girdi.
Birincisi evet petrol fiyatlarındaki artış. Aralık’ta 80 Dolara yaklaşan petrolün varil fiyatı 90 Doların üzerine çıktı. Yüzde 12 civarı bir artış var.
Petrol fiyatları yüzde 12-15 civarında artarken benzin ve motorin neden yüzde 30-35 zamlandı?
İşte onun nedeni de aralıkta yapılan ÖTV artışı. Yukarıda gördüğünüz 3,5-4 TL arası zammın 2 TL’den az fazlası ÖTV nedeniyle geldi.
Eğer hükümet ÖTV’yi yeniden uygulamasaydı pompa fiyatları bugün benzinde son zamla 13,14 ve motorinde 13,38 TL olacaktı!
Ama olmadı! Olamadı!