Haşvîlik sorunumuz
Haşvîlik, İlahiyat alanının dışında pek bilindik bir isimlendirme değil… Bu yüzden, önce Haşvîlik nedir sorusundan başlayalım, daha sonra bunun nasıl bir sorun olduğunu anlatmaya çalışalım. Arap dilinde “yastık, minder gibi şeylerin içine konulan dolgu malzemesi, gereksiz ve anlamsız söz/görüş” gibi manalar taşıyan “haşv” kelimesine nispet ekinin ilavesiyle oluşan “Haşvî/Haşviyye” isimlendirmesi, İbn Teymiyye’nin dediği gibi belli bir gruba veya belli bir görüşe işaret etmemekle birlikte, genel olarak avamilik ve cahilliği imler. Daha özelde ise dinî alanda manasız görüşlere sahip kimseleri niteler. Özünde zem/yergi vurgusu taşıyan Haşviyye isimlendirmesi zamana, zemine ve bu isimlendirmeyi kullanan kişinin niyet ve maksadına göre az çok farklı göndermelere sahip olsa da klasik İslâmî kaynaklarda “dinî konularda nasların zâhirî manalarına bağlı kalıp akıl yürütmeyi terk etmek, itikâdî ve amelî konularda Hz. Peygamber’e atfedilen tüm rivayetleri peşinen kabullenmek Haşviyye’nin temel görüşüdür” şeklinde geçen tanımlama, spesifik olarak Ehl-i Hadis (Selefiyye) ekolünü “Haşviyye” olarak kodlar.
***
İbn Rüşd’den Ebü’l-Muîn en-Nesefî’ye, İbn Asâkir’den Sübkî ve Nevbahtî’ye kadar çok farklı ekollere mensup âlimlerin de tercih ettikleri bu kodlama bize göre de doğru bir kodlamadır. Yani Haşvîlik spesifik olarak Ehl-i Hadis (Selefiyye) ekolünce temsil edilen dinî anlayış ve söylem tarzına uygun bir sıfattır. Ehl-i Hadis Haşvîliği gerçekten ciddi bir sorundur ve bu sorun günümüz Türkiye’sinde adeta Lale devrini yaşayan sığ “Ehl-i Sünnetçilik” söylemine de damga vurmuştur. Ehl-i Hadis patentli Haşvî zihniyetin günümüz Türkiye müslümanlığına armağan ettiği temel sorunlardan biri, dinin özel mülkiyet gibi telakki edilmesi ve inhisarcı bir dille Allah adına konuşmakta beis görülmemesidir. Gerek Hatîb el-Bağdâdî’nin Ehl-i Hadis’i “Allah’ın insanlar arasındaki mutemet temsilcileri (ümenâ), şeriatın temel direkleri (erkân), dinin bekçileri (hazene)” gibi sıfatlarla anması gerekse sistematik Selefîliğin meşhur temsilcilerinden İbn Kayyim el-Cevziyye’nin Selefî bir yaklaşımla İslam fıkıh düşüncesini ele aldığı eserini “İ’lâmü’l-Muvakkıîn an Rabbi’l-Âlemîn” diye adlandırması manidardır. Eserin isminin “Allah adına bildirimde bulunanlar” anlamında “A’lâmu’l-Muvakkiîn” diye okunması da mümkündür. Fakat her iki ihtimalde de eserin ismi “Allah adına konuşma ve bildirimde bulunma”yı anlatır. Ehl-i Hadis ve Selefî gelenekteki “Allah adına konuşma” cesareti, dinî alanda nasların zâhirî manalarına sadık kalınması ve buna bağlı olarak re’y ve te’vilin reddedilmesiyle ile irtibatlı bir husus olmalıdır. Re’y ve te’vili reddedip salt nas ve habere (rivayet) sadakat fikrini benimsemek, Ehl-i Hadis ve Selefiyye’ye büyük bir cesaret ve özgüven aşılamıştır. Ehl-i Hadis ve Selefî zihniyetteki özcü ve insiharcı söylem de bu özgüvenle alakalıdır. Bu inhisarcı söylem tarzı aynı zamanda Ehl-i Hadis ekolünün Arabiliğin temsilciliği rolünü üstlenmesi ve İslamiyet’i Araplara ait etno-kültürel bir unsur olarak görmesi ile de alakalıdır. Ehl-i Hadis Arabiliğinin karşısında Mevâlî (Gayri Arap müslümanlar) yer alır. Özellikle Emeviler döneminden itibaren Arapların kendilerini seçilmiş millet olarak algıladıkları, buna mukabil Mevâlî’ye “Bizim sayemizde İslam’la müşerref olmuş marabalar” gözüyle bakıp ikinci sınıf tebaa muamelesi yaptıkları birçok kaynakta kayıtlıdır. O dönemlerde seçkin Arap dostlarımız kendilerini devlet idaresi ve fetihçilik gibi büyük işlere layık görürken, Mevâlî’ye ilimle meşguliyet gibi önemsiz(?) işleri havale etmişlerdir. Kısacası, Arabilikle memzuc Ehl-i Hadis Haşvîliği anlamsız bir gurur ve kibirle maruftur, denilebilir. Ehl-i Hadis’ten Ahmed İbn Hanbel, Ebû Saîd ed-Dârimî gibi meşhur figürlerin dinî alanda kendilerinden farklı düşünen çevreleri ya “Zenâdıka” (zındıklar) ya da “vatan haini, din düşmanı” gibi bir manaya gelen “Cehmiyye” diye nitelemeleri söz konusu kibrin tezahürleridir. Bu kibir son dönem İslam dünyasında geniş ufuk sahibi oldukları düşünülen Reşid Rızâ, İzzet Derveze gibi birçok Arap ilim-fikir adamının yazıp çizdiklerinde de teşhis edilebilir. Daha açıkçası, anılan isimler de tıpkı eski Ehl-i Hadis ekolü gibi hem kendilerini Arap narsizmiyle tanımladıkları ve hem de kendi nazarlarında çağdaş “Mevâlî’ye tekabül eden Osmanlı-Türk alerjisinden dolayı atopik bir bünyeye sahip oldukları, bu yüzden de İslam dinine ait tüm unsurları bir tür antihistaminik gibi algıladıkları söylenebilir. Reşid Rızâ’nın Suûdî krallığına derin muhabbet ve Vehhabilik güzellemesi denebilecek şekilde içeriklendirdiği “el-Vehhâviyyûn ve’l-Hicâz” adlı risalesi ile İzzet Derveze’nin Hac 22/78. ayetin tefsirinde “Arap milletinin seçilmişliği”ne dair söyledikleri okunduğunda, burada anlatmaya çalıştığımız husus kesinlikle daha iyi anlaşılacaktır.
***
Çok tuhaf ve ironik olan şu ki günümüz Türkiye’sinde çok sık duymaya alıştığımız bir retorik olarak Ehl-i Sünnetçiliğin de dinî anlayış, kavrayış ve söylem tarzı itibariyle sözde Hanefî-Mâtüridî kökenli olmasına rağmen özde Ehl-i Hadis Haşvîliğini temsil etmesidir. Bu durum bir yönüyle Stockholm sendromu (kendi celladına âşık olmak) denen durumu akla getirmektedir. Çünkü günümüz Türkiye’sindeki Ehl-i sünnetçilik de tıpkı Ehl-i Hadis Haşvîliği gibi hem kibir kurum satmakla ve hem de eski Mevâlî ulemanın İslam’ı farklı kültürel dünyalara taşıma saikiyle çok sık kullandıkları akıl, re’y ve te’vili dışlamakla temayüz etmektedir. Dinî alanda akıl, re’y, te’vil (hermenötik çaba) gibi imkânlar dışlandığında, gelenek fetişizmine dayalı biçimde tebliğ ve temsil edilen din kaçınılmaz olarak müzelik hâle gelmekte ve bu hâl de maalesef orta veya uzun vadede izmihlali müjdelemektedir. Kanımca, genç nesillerin kurumsal dinden giderek uzaklaşmalarının arka planında İslam’ın yerel ve küresel düzeyde çok kötü biçimde temsil/takdim edilmesi kadar hâl-i hazırdaki egemen Sünnî söylemin ruhuna sirayet eden Haşvîliğin de çok önemli rol oynadığı şüphesizdir. Bu anlamda Haşvîlik, dillerde vird-i zeban gibi dolaşan kurumsal dinî söylemin günümüz sosyolojisinde hemen hiçbir anlamlı karşılığının bulunmaması, din namına anlatılan hemen her şeyin ancak sembolik sermaye olarak kullanılabilecek birer tarihi eser gibi durması ve bu yüzden de genç kuşakların gerçek yaşam dünyasına hiçbir şekilde dokunmaması diye ifade edilebilir.















isterseniz yazıyı anlamak için biraz çaba sarfedin. En azından yanınızda bir sözlük bulundurun. Bence çok zor değil ve yazıyı anlamak için bu çabaya değer.
Yanıtla (0) (0)Hocam malumunuz bu aralar ataturkun harf devrimi gundemimizi mesgul ediyor bu konuda yorumunuzu mrrak ediyorum....
Yanıtla (0) (0)Kaleminize kuvvet.çok önemli tesbitler ve çok deyerli bilgiler.teşekkür ediyorum.
Yanıtla (0) (0)alakasız bir yorum olacak belki. ancak biz gazetenin internet sitesinde Davutoğlu'nun kuracağı partinin kurucular kurulu listesinde Mustafa Öztürk ismi geçiyor. Umarım isim benzerliğidir ve o şahıs siz değilsinizdir. Hocam siyasetin kirini ilmi sayu gayretinize bulaştırmamanızı temenni ederim.
Yanıtla (0) (0)Ne garip; ehl-i sünneti haşvicilik ile yereceksin, güncel deist akımı sünni söylemin ve ehl-i sünnete atfettiğin haşviciliğin sonucu olarak ilan edeceksin, sonra da sanki ehl-i sünnette akıl, reyin dışlandığını ima edeceksin. Tüm bunlara da ağdalı bir anlatımla anlaşılması zor tadı vereceksin; oldun derin feylesof. Kur'an-ı Kerim ve İslam'ın anlaşılmaması; hatta yanlış anlaşılması için İslam tarihi ile yaşıt saldırıları ve bu saldırıların kaynağını, usullerini, plan ve projelerini ve sözcülerini de çok kıymetli aklınız ve stratejik değerlendirmeleriniz ile paylaşmanızı bekliyoruz.
Yanıtla (1) (0)İlk yorum eksik kalmış, sonunda diyeceğim şuydu; nerdeyse 30 a gelmişim, inanç konusunda aileme ters düşsem, neredeyse aforoz edilirim adım gibi eminim, ufak mevzularda bile verdikleri tepkilerden. Böyle din, inanç olmaz.
Yanıtla (0) (0)Yazının faydasına bir örnek sunmuş genç adam. Teşekkürler Sayın Öztürk ...!!!!!
Yanıtla (0) (0)Gençlerin perişanlığının sebebi, gencin kendine "ben neye inanıyorum?İnanıyor muyum?" sorusunu sormasına müsade etmeden, aile büyükleri ve imam-hatip özelinde üzerindeki yetki sahipleri tarafından yapılan inanç dayatması. Kurumlar, alimler seviyesinde değil ama çok basitçe daha aile çevresinde, hocanın dediği gibi dini kendi mülkü gibi hastalığı sebebiyle, bir genç çıkıp da ben buna şuna inanmıyorum, bu benim kafama yatmadı demeye görsün. Sonuçları ne olacak?! Ben tamamı inançlı bir ailede yetiştim, neredeyse 30'a geldim; çıkıp da ben sizin inandığınız gibi inanmıyorum, şunlar şunlar aklıma ya
Yanıtla (0) (0)Nüzul sebebine takan arkadaş sözüm sana; Kuran’ın anlaşılması nüzul sebebine muhtaç mıdır? Değildir. Elimizde doğruluğu kesin nüzul sebebi var mı ? Yoktur Pek çok ayetin nüzul sebebi var mı? Yoktur Sebebi nüzul rivayetleri bize ulaşmasa idi biz Kuran’ı anlayamayacak mıydık? Elbette hayır. Sözün özü Kuran belli zaman ve mekan diliminde inmiştir ama mesajı mekanlar ve zamanlar üstüdür.
Yanıtla (0) (0)"Burası köy camisi değil" diyerek kibrini sergilemiş birisi. Peki Mustafa Hoca akademik dergiye mi yazmış bir gazete köşesine mi? Gazete de yazıyor ise bazı kelime seçimlerinde tüm halkı gözetmeli. Örnek; antihistaminik.
Yanıtla (0) (0)Kardeşim sen şirki çok yanlış anlamışsın. Halife isimleri edeben biraz daha küçük yazılabilir. Ama bunun şirk ile hiç bir alakası yok.
Yanıtla (0) (0)Cehalet tam gaz devam ettiğine göre başka bir ihtimal var mı?
Yanıtla (0) (0)Bu yazıyı ve yorumları okuyan bir genç ( okuyacak bir genç çıkarsa tabi ki) dinimiz böyle miymiş diye isyan eder.Ondan sonra da ne namaz ,ne oruç kalır . Bakınız gençlerin ve özellikle imam -hatipli gençlerin perişanlığına.
Yanıtla (0) (0)Garip! işi karıştırıyorsun. Nuzül sebebi, o ayeti anlaman için önemlidir. ister Allahın adıyla oku, istersen Allahın adıyla okuma. işin okuma kısmı ayrı. benim bahsettiğim okuduğuyun ayeti doğru anlama kısmı. Onun için de ayetin hangi şartlarda ne için indiğini bilmen lazım. son cümleyin ise hiçbir anlamı yok. üflüyorsun
Yanıtla (0) (0)1-Haşevi tasvirleriyle nereye varabiliriz. 2-Ehli sünnet gibi 1400 yıllık selim bir caddeyi yan yollarla karıştırmanın faydası kime? 3-İnsansız din iman olur mu? Yüzyıların insan kusularını icmal ne işe yarar. 4-Tebbet suresi kıyamete kadar bir ders.İnsanın yakınındaki hakikata kör, düşman oluş sırrını açıklar.Peygamberimize çocukken çorba içirdiğinden nimet sahibi/ varlıklı olmanın sapıtmaya yatkınlığını anlatır. 5-Şu hulafai raşid isimlerine takanlar; siz hangi mezhep meşreptensiniz.Biz sade müslümanız demeyin.O isimlerin Resul'ün hürmetine orda.Resul'de O'na selam eden Rabbi'nin.
Yanıtla (0) (0)Hasvi=Yobaz. Aynı kapıya çıkar. Zihin yapısı belli.Basma kalipci Düşünmeyen Zihin, Zombi :))..Selefi, Ehli Sünnet diye Doktrinci BUZ GİBİLER,,BUZ..Zombi karakter. Konuşun onlarla Nezaket, Kibarlik, Zerafet, Beyefendilik,Espri,Ince Zeka,Hikmet vb arama.Sadece Doktrin dayayıp Kuşatma, Kiskac taktikleri. Kendileri gibi Zombi istiyorlar. İbn ı Teymiye denilen adamı Zikreder,Maskeli Vehhabizm Kelin ilacı olsa Başına sürer.:). Gölge etmeyin başka ihsan istemez. !.Burası ANADOLU İRFANI. Hiçbir zaman yemez o ayaklar. :).
Yanıtla (0) (0)Nüzul sebebine göre oku demiyor ki Kuran Yaradan Rabbinin adıyla oku... Kainatı, geçmişi, gördüklerini birleştir ve kendinle birlikte idrak et. Bu hayat niye verilmiş? Düşünüp bul, İman et ve her çeşit iyilik yap Sana verilen aklı, tartışma, yanlış arama ile harcama.. Her an oku....
Yanıtla (0) (0)Hanbeli de akıl devre dışıdır kör bir taklitçidir.
Yanıtla (0) (0)Çok komiksiniz
Yanıtla (0) (0)sız yazının ozunu anlayamadan yorum yapmıssınız. Yazıyı sakın kafayla, mumkunse bu konulara ve ozelıkle termınolojısıne hakım bır kısınının yardımıyla tekrar okuyun.
Yanıtla (0) (0)hoca demezse fakir desin. Allah ile aynı oranda ve aynı seviyede halife\insan ismi yazmak şirktir.
Yanıtla (0) (0)Mustafa Karataş verelim Kemal amcam.
Yanıtla (0) (0)Burası köy camisi değil, biz de emekli ihtiyar amcalar değiliz. Akademik olup en sade yazılardan biri olmuş. Teşekkürler hocam...
Yanıtla (0) (0)ehlisunne ve ehlihadis ve selefilik(Kur'an ve sunnetin sahabe tabiin anlayış ve yaşayışı) kavramlarına itiraziniz çok anlamlı... Kur'an ve sünnetin özü la ilahe illallah tır.ve Allah'a ait esmai Hüsna ve hakları gaspedenlerden alıp Allah'a CC vermenin adıdır.ebu cehillerin,leheplerin ve modern çağdaşları in hesabına gelemeyen de budur zaten...
Yanıtla (0) (0)Sizin yazınizda Resulullah sav inen sahih İslam'ın İsrailoğulları ve hristiyanların kitaplarını tahrif Edip kendi peygamberlerinin pratiği, sünnetini bırakıp yazıda insanlara onerdiginiz gibi akillariyla dinlerini anlamaları yöntemiyle olsa olsa ancak ehlikitap tecrübesi yaşanır.sizin gibilerin anlamadığı orjinal,sahih İslam ancak Kur'an ve sünneti peygamber ve ashabın uygulamasının (icmainin) olduğu gibi almak ve korumakla olur.onada selefilik vb kavramlar takarak elestiriyorsunuz.ehlusunnet itikadı kuffara anladığı dil ve pratikle canına okudular.batinin kuyruk acısı olmasını sizin gibi batı
Yanıtla (0) (0)Hocam, tartışmalar İslam'ın ilk asırlarına ne kadar da benziyor. Ehl-i hadis, kendisinden olmayanları Mürcie, Harici, Zındık, Mutezile ve benziri nitelemelerle ötekileştiriyordu. İthamlara maruz kalanlar da Ehli Hadis'i Haşviye olarak ötekileştirmeye çalışıyordu. Sonuçta haşviye galip geldi. Mutezile, felasife yok oldu. Mürcie, Ehli Rey dönüşerek kendi çizgisinin Haşviyesini oluşturdu. Tarih tekerrür mü edecek bilmem. Yine mi Haşviye galip gelecek?
Yanıtla (0) (0)09:20! bir ezber cümle daha. kuranda ayetlerin nüzul sebebi diye bir kavram var. Yani ayetler, ne için, hangi durumda indirildiği bilinmeden anlaşılamaz. Nüzul sebeplerini de ancak bu konularda bir eğitimi veya araştırması olan kişiler bilebilir. Yani kuran, aslında tam da hacılara, hocalara indirilmiş. sıradan insanlara değil.
Yanıtla (0) (0)Eğer başlangıçtaki İslam tatbikatı dokunulmaz, yorum kaldırmaz olarak anlaşılırsa İslama müzelik antika muamelesi yapmak kaçınılmaz hale gelir. Bu takdirde İslam, tarihin bir döneminde yaşanmış, dondurulmuş ve korunması gereken bir “din” olarak algılanır. Birileri bu korumayı Allah adına yapmaya kalkarsa böyle bir “İslamın” bugün bize rehberlik etmesine imkan ve ihtimal kalmaz. Bu gün bu “müslümanlar” İslamı hayatın dışına atmak için uğraş veriyorlar ve Mustafa hoca da bunlarla mücadele veriyor. Allah da herkesi görüyor...
Yanıtla (0) (0)Mustafa hocam, Yazınız için teşekkürler. Günümüz müslümanları değerlerinden arındırılmış bir İslam yaşamakla meşguller. Değersiz ve şekilci bir İslam. Adaletsizlik, helal olmayan kazanç, iftira, kayırmacılık, zulüm ve daha niceleri artık Müslümanların çoğu için sorun degil. Bütün bunlar namaz, hac, bol zekat, camii yaptirmak, oruç, hatimler, tesbihler ve dualarla (insanı cennete direk sokabilen) yıkanabilecek seyler. Dolayısıyla değerlerle ne diye uğraşsın ki cahil toplumlar. Değerlerle yaşamak zor. İbadetler ise nisbi olarak kolay şeyler.
Yanıtla (0) (0)ehli sünnet diye diye selefilik satıyorlar...
Yanıtla (0) (0)Sen çok yaşa Hocam.Selam
Yanıtla (0) (0)Bugün İslam dünyasının birikmiş sorunlarının altında bu zihniyet yatıyor.
Yanıtla (0) (0)Tanıyor musun kendisini?
Yanıtla (0) (0)Dünyada binlerce ebu leheb var goremiyormusun?!!!..surede anlatılan insan profilini idrak edemiyor musun? Tebbet Suesinin iki kişiye indirildiğini sanıyor.. Vah ki ne vah....
Yanıtla (0) (0)yazıniza Resulullah sav "benim kardeşlerime selam olsun"buyurmasi üzerine ashab onlar kim ya Resulullah demekerine"onlar beni görmedikleri halde bana ve getirdiklerime iman edenler" diye buyurmuş ve ashab ta Resulullah sav içinde Arap olmayan nice insana kardeş dediğini duymuştur.esaen yazar Arap düşmanlığı yapmıştır.ayrimcilik yapmıştır.yazarin dedikleri doğru olsaydı Osmanlı devleti gibi devletlerde Arap, türk düşmanlığı yaşanırdı,ama yaşanmadı.imam malikin "ilk kavmi ne kurtardiysa son kavmide(türk, Arap, Kürt,İngiliz.....) o kurtaracaktır" sözü de yazarı yalanlamaktadir.ayrimcilik yok
Yanıtla (0) (0)yazara bu yazdıklarına cevaben yalnızca Tevbe süresinde geçen,"müşrikleri bulduğunuz yerde öldürdünüz" ayetin bolca edebiyat yaptığı ve ayetleri,İslami o günkü ortamla sinirlandirmamak gerekir daha geniş bakışla yorumlanmali,sünnete,hadislere,âlimlere bakilmamali sığlık içinde olmamaliyla bu ayete yazarın kafasındaki nice insanlar, müşrik,kâfir gördüklerini yok etmeye çalışıp katliamlar yaparlardı.fakat bu ayetin sebebi nuzulune (sünnete) bakıldığında Medine İslam devleti ve savaş hukukunun olduğu bir ortamda indiği gerçeği ile ayet sinirlandirilmaktadir.
Yanıtla (0) (0)İPİ ELİNE GEÇİREN KENDİ SÜNNETİNİN ADINI EHLİ SÜNNET KOYMUŞ.....ÜMEYYE OĞULLARI GİBİ , AYNI BU GÜNÜN MUKTEDİRLERİ , ŞIHLARI , HAZRETLERİ , HOCAEFENDİLERİ GİBİ.... FETOŞ BEN EHLİ SÜNNETİM DİYOR , IŞİD EHLİ SÜNNET BENİM DİYOR , MENZİL TÜCARLARI VE BİNLERCE İRİLİ UFAKLI ÇIKAR AMAÇLI SUÇ ÖRGÜTLERİ .... HEPSİNİN YOLU EHLİ SÜNNET !!..
Yanıtla (0) (0)Hocam daha sade anlaşılır bir dil ile yazılar yazsanız. daha verimli olur diye düşünüyorum..
Yanıtla (0) (0)Kısa değil ama daha anlaşılır bir dil iyi olur hani.
Yanıtla (0) (0)İZZET DERVEZE TEFSİRİ,AYET:22/78;"...Bu noktada şu hususu vurgulamakta yarar vardır: Bu ayetlerin, İslam toplumu ve insanlık alemi içinde, Araplara yüklediği misyon, Arapların diğer kavimlerden üstünlüğü, başkalarını sömürmesi ya da Arap ırkının egemenliği anlamına gelmez. İslam bütün müslümanlan ve hatta tüm beşeriyeti haklar ve görevler bağlamında kardeş ve eşit bilir. Renklerinin, cinslerinin, sınıflarının, yaşadıkları zaman ve bölgelerinin farklılığına rağmen Allah katında, insanların en üstünü en çok Allah'tan korkup sakınanıdır...." tefsirinde, müfessir,böyle de bir açıklama yapmış.
Yanıtla (0) (0)Hocam yazılarınızın çoğu şöyle bir sonuç veriyor: Akıllının biri kuyuya bir taş atıyor; kırk deli de onu çıkarmaya çalışıyor. Hadi buyrun, bu hafta da haşvilik taşını çıkarın muhteremler...
Yanıtla (0) (0)Günümüzde köleliğin bir versiyonunun yaşanması ,Kuran'ın köleliği kaldırdığını nerden okudun.kendi söylemek istediğini Kuran'a söyletiyorsun.Uygulama dediğin gibi mi? peygamgerin,sahabelerin köleleri yok mu? sen doğru analdın peygamber ,sahabe yanlış anladı öyle mi!? Sen farklı deyince gerçekler farklı olmuyor.
Yanıtla (0) (0)Hocam! Camilerimizdeki arapça yazılarda veya arapça yazılıp asılı panolarda HALİFE isimlerinin ALLAH ile yanyana konulmasının sebeb-i hikmetini ve dindeki yerini biz MEVÂLİ'lere ne zaman anlatacaksınız?.. Lutfen!.
Yanıtla (0) (0)Sn Hocam, yazinizi iki defa okudum, yine de tam olarak anlayabildigimi soyleyemem, dili biraz agir olmus gibi. Ama yine de (anlayabildigim kadari ile) yazinin mesaji icin tesekkurler.
Yanıtla (0) (0)Kuran ne zaman üstüdür ne de mekan üstü ne de evrenseldir. Bunu anlamak çok kolay olmasına rağmen inancın körleştirdiği akıllar 14 asırdır göremiyor görmek istemiyor. Tebbet süresinin nesi zaman ve mekan üstü?
Yanıtla (0) (0)Kafir zaten kafir. Niye onunla uğraşsın. Mustafa Hoca, kanayan yaraya parmak basıyor. Şu an ki en büyük sorunu ortaya koyuyor.
Yanıtla (0) (0)Müthiş bir yazı. Tespitler çok isabetli. Ehli Sünnet Haşviliği en güçlü dayatma dönemini yaşıyor. Diyanet bu haşviliğin bayraktarlığını trilyonlarca bütçe kullanarak yapıyor. Eğitimde, basında, günlük hayatta din diye haşvilik dayatılıyor. Tabi bir de tarikatlar ayağı var. Bu böyle değil diyenler hemen damgalanıyor. Sonuçta gerçek İslam en garip günlerini yaşıyor.
Yanıtla (0) (0)Bugün köleliğin dünyada emeğin sömürüsü şeklinde var olduğunu, köleliğin Kuran da kaldırılmasına yonelik ayetleri ve diğer benzer elestirileri anliyamiyorsaniz bu nice okumakdır. Kuran insanlara indirildi.Hocalara, şıhlara ve profesörlere değil.
Yanıtla (0) (0)Sayın hocam yazdıklarınıza katılmamak bilmemenin ve düşünmemenin delili. Ancak internetten indirdiğim izzet derveze'ye ait tefsiru'-hadis adlı eserin 22/78 ayetinin tefsirine baktım .Mevzu_u bahisle ilgili açıklama göremedim .Eserin yaınevi vb.bilgileri mevcut değil. Selam ile
Yanıtla (0) (0)Katılıyorum.
Yanıtla (0) (0)"Ahmed İbn Hanbel, Ebû Saîd ed-Dârimî gibi meşhur figürlerin dinî alanda kendilerinden farklı düşünen çevreleri ya “Zenâdıka” (zındıklar) ya da “vatan haini, din düşmanı” gibi bir manaya gelen “Cehmiyye” diye nitelemeleri söz konusu kibrin tezahürleridir." demeniz yazınızda vermeye çalıştığınız haşvilik eleştirisinin yanında hiç olmamış. İmam Hanbel kibirli biri olamaz.
Yanıtla (0) (0)Hocanın yerinde olmak istemezdim, biraz açık anlaşılır yazıyor, "Seviyeyi düşürdün Hoca" diye eleştiri alıyor; biraz ilmi yazıyor; "çok ağır, ürkütücü yazı" diye tenkide muhatap oluyor. Mustafa Hocam, Allah yardımcın olsun...
Yanıtla (0) (0)Adsız Bey, "İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır" diye güzel bir söz vardır, malumunuz. Ama İslam dünyasının bugünkü hali bu sözün "İğneyi başkasına, çuvaldızı kendine batır" diye anlaşılmasını gerektiriyor. Mustafa Hoca da bunu söylemek istiyor NETEKİM.
Yanıtla (0) (0)Sayın yazar haklı yönleriniz olmakla birlikte ahmed bin hambel hakkında kibirli idi demek aşırı bir durum. kendinizin de ilmi kibriniz çok açık belli oluyor yazdıklarınızı okurken Gençlerin dinden uzaklaşmasında dinin ibadet harıç kısmının sekülerleştirilmesi, dolayısıyla bir bütün olarak kişiyi güzelleştirememesi de ayrıca bir etken diye düşünüyorum
Yanıtla (0) (0)Günümüz Türkiyesinde oluşan veya oluşturulmak istenen bu dini söylemin, mevcut siyasi konjonktürden etkilenmediğini söyleyebilir miyiz. Yoksa "bu siyasetin tabiatında var" deyip durumu mazur mu görmeliyiz. Saygılar hocam..
Yanıtla (0) (0)Demek ki değişen pek bir şey yok, ben i İsrailin seçilmişliği,arapların seçilmişliği,kureyşin seçilmişliği,bizimkilerin ne mutlu türküm diyene seçilmişliği...vs vs Ne zaman İSLAM olacaksak bilemiyorum.İmtihan galiba
Yanıtla (0) (0)Sayın Hocam, benim gibi yaşı yetmişi aşmış kimselerin anlamakta zorlandığı bir yazı diliniz var. e demek istediğim anlaşılmıştır herhalde.
Yanıtla (0) (0)mustafa hocam islama cok buyuk hizmetin oluyor masallah hep kafirleri elestiriyorsunuz
Yanıtla (0) (0)Hay kalem ve diline sağlık hocam.Şöyle ağır ve klas duruş ile görüntüsüyle bir kudsiyet, saygı, giz havası taşıyorken müslüman imajı,eğlencelik, nefret, ironi aracı haline geldi sahipleri sayelerinde! Bu imaja gençler, zararlı olduğu kabulü ile yaklaşMıyo, kötü siyasi, dini lider örnekleri yüzünden! Yani almayım kalsın kategorisinde din! Belkide Haşviyeci taife İslama, Müslümana bu yönüyle iyilik yapmış gibi.Tarihe gömülmeye mahkum örneği temsil yüzünden.Öre yandan günümüz şartlarında ihtiyaç duyulan İslami anlayış ve yaşam biçimini örneğini acilen ürerilmesi gereği var!İşimiz var yani!
Yanıtla (0) (0)hakikaten de kölelik ile ilgili ayet gibileri zaman üstü, oruç gibi ayetler de mekan üstü? iyi de içliyi öven ayet mi yoksa içkiyi haram kılan ayet mi aman üstü? yoksa ikiside mi zaman üstü? kuranın herbir ayeti Allah tarafından korunuyor mu yoksa recm işe işgili ayet kayıp mı? yahudilerin üstün yaratıldığını söyleyen ayet mi yoksa yahudileri kesmemizi isteyen ayet mi zaman üstü? yoksa hepsi mi zaman üstü?
Yanıtla (0) (0)Yine geldik Kur’an Bilim ilişkisine, yahut akıl ile iman... Akla ve ilme ters bir İslami söylem İle Kur’an’a aykırı bilimsel bir görüş yahut buluş batıldır. Yani Hocam Kur’an ile bilimin yolu ayrışmaz kesişir. Ayrıştığı düşünülen her nokta basit inkarlara dayanır
Yanıtla (0) (0)hocam lütfen biraz daha basit ve kısa yazınız. ürkütücü görünüyor yazınız.
Yanıtla (0) (0)Modern Haşviler kendi resiflerinin dışına uzanamadıkları için maalesef dillendirdikleri söylemin bütün dünyaya meydan okuyan aziz bir söylem olduğu zehabına kapılıyor. Oysa lise çağlarındaki gençler arasında trajik bir durum var. Ve maalesef İlahiyatçılarımız dahil (ki çoğu kendi çocuğunu ikna edemiyor) gençleri ikna edecek bir söyleme sahip değiliz.
Yanıtla (0) (0)Haşvilik. İlk kez duyuyorum ve tam isabet bir kavram. Teşekkürler hocam.
Yanıtla (0) (0)Sayın Öztürk, yazılarınızı her hafta düzenli takip ediyorum. Tespitinize katılıyorum. Hatta "Ehli Sünnetçilik" den bazıları ayetlerle, hadisleri eşit seviyede görüyorlar ve bu düşünceye göre yorum yapıyorlar. Peygamberden sonra, uygulamalar Peygamberler zamanından hep farklı olmuştur. Bu imtihandır zaten. Örnek vermek gerekirse, Pavlus İncil'i özünden bile koparmıştır. Bu nedenle ne sünneti farkında olmadan ayetle eşit yorumlayanların, ne de sizin gibi ayetleri felsefe ile tevil edenlerin Pavlus olmasına müsade etmeyecektir, zaman üstü Kuran.
Yanıtla (0) (0)