Ben melâmet hırkasını…

İnsanoğlu egosu şişkin bir varlıktır yahut şişkin ego insanoğlunda çok yaygın görülen bir hastalıktır. Tasavvuf bu hastalığın etiyolojisini “nefs” kavramına bağlamıştır; fakat bu bağlantı Kur’an semantiği açısından yanlıştır. Çünkü nefs Kur’an’da insan bütünlüğünü ifade eden bir lafızdır ve bu lafzın semantik örgüsünde “insanın şeytani tarafı” gibi bir delalet yoktur. Bununla birlikte insan kendi şeytanını iç dünyasında taşıdığından çoğunlukla kendi benliğiyle ve benliğin sınırsız istekleri ve dürtüleriyle sınanan bir varlıktır. İnsanın sınanması ve ayartılması kişiliğin ilk iki yapısal bileşeniyle, Freud’un kişilik kuramına göre alt benlik (id) ve benlikle (ego) irtibatlı olmalıdır. Üst benliğimiz manevi ve ahlâkî değerlerden beslenmesine rağmen belki de en tabii ve iptidai tarafımız olan alt benliğimiz ile benliğimiz çoğu zaman baskın konumdadır. Bundan dolayı da çoğu zaman olması ve yapılması gerekenin ne olduğu gayet iyi bilinmesine rağmen bunun gereğini ifadan kaçınılır.

Örnek vermek gerekirse, birileri tarafından zulme, ihanete, gadre maruz bırakılma hâlinde sergilenmesi gereken erdemli davranış sabır ve aftır. Nitekim zulme maruz kalma durumunda sabretmek ve affetmek, Şûrâ 42/43. ayette her kişinin değil, er kişinin kârı olarak tanımlanır. Fakat gelin görün ki pek çoğumuz Kur’an’daki bu tanımlamanın ahlâkî değerini gayet iyi bilmesine rağmen ego şişkinliği yüzünden sabretmek ve affetmekte çok zorlanır, zaman zaman da intikam arzusuyla yanıp yakılır. Hatta zalim ve hain kimsenin perişan hâle düşüp sürünmesinden haz duyma ve onun perişanlığıyla ferahlama beklentisine duçar olunur. Hele de beynimizin kategorilerle öğrenmesi ve düşman kategorisi oluşturmayı daha çabuk becermesi dikkate alındığında vicdan, ahlak ve erdem çoğu zaman rafa kaldırılır.

Kabullenmek istemesek dahi bu durum insani bir durumdur; fakat aynı zamanda narsist kişilik bozukluğuna da hamledilebilecek türden hastalıklı bir durumdur. Sağlıklı olan durum narsist kişiliğin tımar edilmesi, egodaki şişkinliğin giderilmesi ve hatta egonun kimi zaman izmarit gibi ezilmesi olmalıdır. Ayrıca hiç kimsenin perişan olup sürünmesinden haz duyulmamalı, yine hiç kimsenin mutsuzluğu bizim mutluluk vesilemiz olmamalıdır. Hayatı engin gönüllü bir insan olarak yaşamak için egonun mutlak surette terbiye edilmesi temel ahlâkî sorumluluk olarak kavranmalıdır. Evet, olması ve yapılması gereken budur; fakat hayat tecrübemiz çoğu zaman başka türlü vuku bulur. Kendi adıma itirafta bulunmam gerekirse, bendeniz egosu biraz şişkin bir insanımdır. Bu benim en büyük nakisalarımdan ve kusurlarımdandır. Ancak nakisam ve kusurumun hem farkındayımdır hem de bu nakisa ve kusurun izalesi için çabalamaktan vazgeçmemek gerektiği inancındayımdır. Dahası, şişkin egonun bana yaşattığı her kötü tecrübeden sonra bu nakisamı/kusurumu kabullenip bir dahaki sefere onunla yüzleşmeme çabasındayımdır. Bu çabanın istenen sonucu verip vermediği ayrı bir konudur; fakat insanın kendi nakisaları ve kusurlarıyla hesaplaşması da çok önemli bir husustur.

Şişkin ego illetini tedavi etmenin İslam kültüründeki mücerrep yol ve yöntemlerinden biri, Kul Nesîmî’nin “Ben melâmet hırkasını kendim giydim eynime / Ar u namus şişesini taşa çaldım kime ne…” diye başlayan mısralarında da işaret edildiği üzere melâmet ve melâmî haldir. Arap dilinde “kınamak, ayıplamak” anlamına gelen melâmet kelimesi tasavvuf literatüründe bir makam ve bir tasavvufî anlayışın adı olarak yaygın bir kullanım alanına sahiptir. Hicrî üçüncü yüzyılda Merv, Belh ve Nîşâbur gibi şehirleri kapsayan alan Horasan bölgesinde ortaya çıkıp özellikle Nîşâbur’da yaygınlık kazanan bu tasavvuf anlayışını benimseyenler ehl-i melâmet, melâmî, melâmetî diye isimlendirilir. Tasavvuf literatüründeki bilgilere göre ilk zamanlar “mahzûnîn” diye nitelendirilen, Allah yolunda “kınayanın kınamasından korkmama”yı (Mâide 5/54) temel ilke olarak benimseyen Melâmîlerin başlıca özellikleri şunlardır:

Benliği horlamak; başkalarının kusurlarıyla ilgilenmeyi bırakıp kendi kusurlarıyla meşgul olmak; benliğe ait her türlü iddiayı ortadan kaldırmaya ve sırf gönül dünyasını mamur kılmaya çalışmak; isyan da etse itaat de etse benliği her hâlükârda itham edip siygaya çekmek; seyr-i sülûk tecrübesini halk ile tahalluk, Hak ile seyr hâlinde yaşamak, yani sıradan bir insan gibi halkın arasına katılmak ve fakat Hak’tan bir an bile gafil olmamak; hizmet ve hürmet görmeye hor bakmak; her türlü gösterişten ve dünyevi payeden uzak durmak; ibadet ve taatleri ifa ettikten sonra hemen unutmak; taatlerden haz duyarak benliğe pay çıkarmamak; kibir, ucb ve riyadan alabildiğine kaçınmak; hüzünle yoldaş olmak…

YORUMLAR (78)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
78 Yorum
  • Bir okur / 12 Kasım 2022 14:48

    Oldukça feyiz alınabilecek bir makale doğrusu. Lütfen, artık derin düşünebilme yetimize ihanet etmeyelim. Ne söylendiğine takılmadan, ne söylenmek istediğine yoğunlaşalım. Sığlık ve bu sığlığın getirdiği körlük bizi maalesef çok çok gerilere itti her bakımdan. Daha da geç olmadan bu körlük illetinden kuttulalım Allah aşkına.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 02.02.2019 16:50

    Yazınız güzel olmuş birilerinin hoşuna gitmeyebilir ama gerçekten okuduğum zaman anladığımı söyleyebilirim,

    Yanıtla (0) (0)
  • Divan ı Hikmetten / 31.01.2019 19:50

    Dertsiz insan insan değil, bunu anla; aşksız insan hayvan cinsi, bunu dinle.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 31.01.2019 07:42

    Deveyi hamuduyla götüren ve her iktidardan beslenen tarikatlardan belli... Muhteşem bir nefis terbiyesi...

    Yanıtla (0) (0)
  • Güven / 30.01.2019 10:27

    Sayın yazar sizin bahsettiğiniz Freud'un kuramları 19 yüzyıl pskiyatri kuramıdır. Günümüzde bütün psikolojik hadiseler beynimizdeki nöronların elektrik akımına indirgenme durumuna gelmiştir. Buna mukabil hala beynin tam devre şeması ortaya konmuş değildir. Sonuçta benim kanaatime göre sadece şükretmek insanoğlunun kurtuluşuna yeterlidir. "Sonra (onların) önlerinden arkalarından, sağlarından sollarindan onlara sokulacağım ve sen, çoklarını sükredenlerden, bulmayacaksın."Araf süresi. Teorik olarak Allah'ın yarattığına ihtiyacı olamaz.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 27.01.2019 23:40

    12.30, Öztürk'ün anlattıklarınızı bilmediğini sanmıyorum. Öztürk, görüş değil inanç farklılıklarını ortaya koyuyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • Lemiya / 27.01.2019 20:43

    Melamet deyince aklımıza A. Gölpınarlı gelir. Kendisinin viraj konusudur, ilgilendikten ve eseri yazdıktan sonra tüm yaşamı değişmiştir. Ben yıllardır İslam'da heterodox yapılar üzerine okurum. Sizi bir kaç hafta önce duydum. Aklıma ilk gelen Melametlere neler yapıldığı idi... Neyse dünyanın en derinlikli kişisel yaşam felsefesidir. Hani derler ya modası asla geçmez.. Anlamayana ne anlatsın melamet....

    Yanıtla (0) (0)
  • Öztürk, senin aklın karışık... / 27.01.2019 17:50

    Sayın Öztürk, sen bu işlerle akıl karışıklığına devam et. Ateistler ve deistler liman olarak Amerikan Emperyalizme sığınıyor...

    Yanıtla (0) (0)
  • Ahmet Melik / 27.01.2019 13:12

    Her nefis ölümü tadıcıdır ayetinde işaret edilen bütün olarak insan mıdır ? Yoksa tasavvufun nefs kavramında yer bulan yönümüdür ? Nefs insanın bütünü ise ruh bunun neresinde ? Ölüler sizi duyar hadisinde kastedilen nedir ? Kehf süresi 63-83 ayetlerini mescidde anlatan Resulu Kibriya (S.A.V.) hadisi keşke kardeşim Musa sabretseydi de Batın alemine dair biraz daha birşeyler öğrenseydik derken insanın batın yönü ile nelere işaret etmiştir?

    Yanıtla (0) (0)
  • Okuyucu / 27.01.2019 12:30

    Sayın Hocam tasavvuf nefsi şeytanlaştırmamıştır. Nefsi terbiye etmeyi, onu dizginlemeyi, onun şişkin, kendinden başkasını tanımayan azgın ve hayvani tarafını törpülemeyi hedeflemiştir. Allah “ insana ruhumdan üfledim, ona bütün isimleri öğrettim” diyorsa ve insanı meleklerden üstün tutuyorsa demek ki insan için daima ümitvar olmalıyız. Saygılarımla

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 27.01.2019 07:34

    Kuran her algı seviyesine göre, herkesin mealinden anlayacağı şekilde gönderilmiş ki; her birey ayrı hesap verebilsin. Malumat, kişisel algı, felsefe ile modern tarikat olmuşsunuz. Türk gençliğini deizme ateizme sürükleyen Şengör gibilerine bilimsel makale yazında, ilminizin insanlığa bir katkısı olsun.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 27.01.2019 03:20

    Retorik-perestlikten geçebilir misin, ey can. Zâhir- Bâtın Es-sulh u hayr, değil mi yâni!

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 23:52

    10.06, Cahil dediğini anlayacak çapta değilsin. Çapın olsa anlatırdık.

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhtefi. .. / 26.01.2019 22:24

    21:03.Insiyator..:)) biri kullandı Hoşuma gidmedi. Degistirdim.Aynı neşe ve mesrepte olan birisi bile olsa. Tabela kişiye aittir .Ahlak başlığın cook (birebiriz o konuda) guzel fakat İNSAN tam Mükemmel yaratılmıştır. Ademe bütün isimleri öğrettik der Yaradan. Haa burada İrade sana.bana aittir. Seçecegiz pek tabi Makamımızı. !.Mükemmel olmasak nasıl SORUMLU olacağız. onun icin Esref i Mahlukattir..Doğru Beleş bişey yok. :))..İnsanin Yaptığından başka biseyi yoktur. Necm/39. .acizane.

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhtefi. .. / 26.01.2019 20:22

    09.56.Burada insan günahkar dogar diyen ve öldürülen Tanrisina ..Tanrının oglu diyen..sonrada o öldürülen Tanrının oğlunun onları kurtarackmis. Falanda, filanda kokuları geliyor. .İnsan hiç şüphesiz Eşref ı Mahluktur. .ve Hiç şüphesiz Ona inanmayanin , Herkes biliyor kim odugunu. !....felsefe ise başka şeydir....saygılar. .acizane. . .

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 19:33

    Engin Bey, yüz kelimeyle konuşma kısıtlılığınız var diye bir yazarın sizin bilmediğiniz kelimeleri kullanması ne zamandan beri kibir oldu? Arkadaş, yazıda eleştirecek hiçbir şey bulamadığınız zaman "benim bilmediğim kelimeleri kullanmak ne çok şey biliyorım manasında bir kibirdir" diyecek kadar pervasızlaşabilüyorsunuz. Ayıptır yazıktır.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 19:28

    Yorumcuyu tebrik ediyorum. Bence doğru çok bir yerden bakıyor. Maalesef hayata sürekli kötümser bakmayı telkin eden bir kültürümüz var. Kötümserlik küçük sıkıntıların bile altında kalmaya götüren bir ruh çöküntüsüdür ve bir müslümanın daima ümidini yaşatması gerektiği yolundaki Kur'an telkinine aykırıdır.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 18:12

    Bu yazinizi okuyan nakis kimseler belki ha işte böyle yolla geldi falan diyecekler ama bu yazi sizi ancak ehli Hak gözünde yüksek yere oturtur

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU H. Çeşitcioğlu / 26.01.2019 17:37

    Sayın hocam tebrikler.Nefsinin kusurunu bilmek gibi meziyet olmaz.İtiraf etmekse daha farklı fazilet.Siz teşhisinizi koymuşsunuz.Gerisi gelir.Allah yar ve yardımcın olsun.

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhtefi. .. / 26.01.2019 17:28

    Tasavvufa baştan olumsuzlayip sonunda Tasavvuf Ekolunun Zirvesi Olan MELAMİLİGİ ovmek biraz garib olmuş.Ama olsun olacak inşallah bir gun. :))... **Tasavvuf bu hastalığın etiyolojisini (nedenbilim)“nefs” kavramına bağlamıştır; fakat bu bağlantı Kur’an semantiği (anlambilim) açısından yanlıştır. **.demişsiniz. Epizodik bellek (Anisal bellek) açısından haklısınız. Fakat islemsel bellek(prosedurel bellek) acisindan yanlıştır çünkü bu bellek problemleri çözmek için belirli bir sırayı izlemek gerekir (transdisiplener) .gibi.

    Yanıtla (0) (0)
  • HACI MURAT / 26.01.2019 14:40

    Mustafa Bey'in yazılarına çoğunlukla eleştirel yaklaşıyorum.Ama "Ben melâmet hırkasını..."başlığını atmış olmasından dolayı da alkışlıyorum. Her ne kadar melâmet hırkasını eynine giymeyi tam göze alamasa da.Yazıda anlatılan,kişinin başkalarının ayıp ve kusurlarından ziyade kendi ayıp ve kusurlarını görmesi meselesi her insan için,hepimiz için önem arzetmektedir. Klasik eserlerin çoğunda insanın nefis ve şeytan isimli iki düşmanının olduğu, vurgulanır.Tasavvuf, nefisle sulhu olmayan bir cenktir.

    Yanıtla (0) (0)
  • HACI MURAT / 26.01.2019 14:25

    "Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki..." diye başlayan hadislerde nefisle insanın kendisi, canı kastediliyor.Ama şu 2 ayette başka bir şey anlatılıyor: "Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz..(Kaf,16) "...NEFİS AŞIRI DERECEDE KÖTÜLÜĞÜ EMREDER..."(Yusuf,53) Kuşeyri’ye göre nefis beden kalıbına tevdi edilen ve kötü huyların mahalli olan bir lâtife (sır) dir. "Nefs mûtî oluncaya kadar adâvet edilir,mûtî olunca da rıfk ile muamele edilir." Nefis insan için gereksiz bir şey de değildir,insanın bineği

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 13:58

    Çocuk için hayat oyundur. Oyun söz konusu olunca, oyunu kiminle oynadığının hiç bir önemi yoktur. O, oyun sanıp, kafasını, aslanın ağzına sokabilir mesela ve buna kahkaha da atabilir. Oyuna başlayınca, partnerinin az önce canını yakmasını unutmamıştır, fırsat bulunca İNTİKAM almak için bir kenara yazmış, şimdi oyunun zevkini çıkarmanın peşindedir. Yarın endişesi taşımaması da masumluğundan değil, bilgisizliğindendir.

    Yanıtla (0) (0)
  • HACI MURAT / 26.01.2019 13:43

    Tin 6'da "iman edenler ve salih amel işleyenler" esfele safiline indirilenlerin dışında tutuluyor.Bu ayırım da "esfele safilin" nitelemesinin yaşlılığı,güçten kuvvetten düşmeyi ifade etmediğini göstermektedir sayın yorumcu.

    Yanıtla (0) (0)
  • HACI MURAT / 26.01.2019 13:03

    "Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü azaltırız). Hâlâ düşünmeyecekler mi?"(Yasin,68) Yaşlılık bu ayette de ifade buyurulduğu üzere bir noksanlıktır, "esfele safilin"değildir.Esfele safilin bir noksanlığı değil,kötü bir durumu ifade eder.(Önceki yorumumdaki sure adı Yunus olarak çıkmış ama ayet numarası olan 25 çıkmamış)

    Yanıtla (0) (0)
  • Hüseyin Hüsnü Atılgan / 26.01.2019 12:56

    Sayın hocam, Hani bir söz vardır " herkes kendi kapısının önünü temizlese yaşam alanınımızda kirli yer kalmaz" Bu bağlamda, herkes kendi nefsini temizlemeye gayret etse başkalarının kusur ve ayıbı ile uğraşmaz, uğraşacak insan bulamaz... Makalenizin bu yönde bendeniz de olumlu yansımaları oldu. Teşekkürler...

    Yanıtla (0) (0)
  • Engin Harputlu / 26.01.2019 12:36

    Yazınızda günümüzde bir çok kullanılmayan kelimeler kullanarak yazmak veya yazınızı osmanlıca-arapça kelimelerle doldurup çok şey biliyor gözükmekte bir ego tatmini tatmini değilmi. Ne olacak bu haliniz.

    Yanıtla (0) (0)
  • ÖTÜKENLİKURT / 26.01.2019 12:31

    HÜZÜNLE YOLDAŞ OLMAK! Anlayamam, kabul edemem, aklıma söz geçiremem! Neden mutlulukla değil de hüzünle! Bugün İslam alemi hüzünle öyle yoğrulmuş halde ki, bu değerlendirmeye göre muhteşem bir konumdalar! Çok mal edinmenin hoş görülmemesi, bir lokma bir hırka zihniyeti, sonunda sefil ve perişan bir İslam aleminin doğumuna zemin hazırlamıştır! Eğitim arttıkça ibadet azalıyor diyen fesli deli Kadir'in dostu Diyanet Başkanı da bence hüzüne davetiye çıkarıyor! Ben müslümanların mutlu ve mesut olması gerektiğine inanıyorum...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 12:21

    Allah'ın Tin'de söylediği, biz insanı güzel bir surette, "taze" bir biçimde yarattık, sonra o yaşlandı, beli büküldü, ihtiyarlığın çirkinliğine ve çaresizliğine mahkum oldu. "EN GÜZEL BİÇİM" fiziki özelliktir, ahlaki içerik taşımaz.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 11:48

    Yazar, nefsin insanın bütünlüğünün adı (Mesela Yusuf 54) olduğunu söylüyor. İnsanın terbiyeye muhtaç olduğunun da altını çiziyor. Nefs bizatihi kötülüğün merkezi/kötülük üretimhanesi olsa idi, Allah nefse takvayı (KÖTÜLÜKTEN SAKINMA YETENEĞİNİ) ilham eder miydi ? Rabbim diyor ki : İnsan (=nefs) iyiliğe de, kötülüğe de meyyaldir. Siz nefsinizdeki takva imkanı ile, nefsinizdeki heva ve hevesle mücadele edin. Şunu da söylüyor, kurumsal tasavvuf, kullarıma, nefs tezkiyesi diye hela temizleten, sokaklarda ciğer sattıran, bir zulümhanedir.

    Yanıtla (0) (0)
  • HACI MURAT / 26.01.2019 11:50

    "Biz,gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik."(Tin,4-5) İnsanın başlangıcı da kötü olsaydı, sonra aşağılara indirilmesi anlamlı olmazdı.İşte başlangıçtaki bu iyilik ve güzellik çocuk insanla ilgili olsa gerektir.Çocuk masumdur.Canını yakan biriyle bile acısı diner dinmez, daha göz yaşları kurumadan oyun oynamaya başlar.Yarın endişesi taşımaz.Din,iyiliğe ve kötülüğe istidadı olan insanın iyiliğe yönelmesini,iyiliğin galip gelmesini ister."Allah selam yurduna (cennete) çağırıyor.." Yunus

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 11:46

    Sevgili Öztürk, İd, ego, süperego tanımlamaları özünde eksiktir ve insanın zihinsel işleyişlerini “benlik/kendilik” vb. Kavramları acıklamaklamaktan ıraktır. Kişinin içine dönmesi sadece kendisiyle meşgul ve kendi acılarına dönmesi anlamına gelmemelidir kanımca. Sizin algı kapılarınız inanılmaz acık olsa da zannediyorum ve üzülerek söylüyorum ki kendi kişisel tarihinde hüzün hastalığına saplandığınızı düşünüyorum. Bu durum bir süre sonra herseyde kendini tekrar etme kusuruna sebep oluyor ve üretkenliğinizi azaltıyor. Mahzun olmak m

    Yanıtla (0) (0)
  • HACI MURAT / 26.01.2019 11:06

    Şu ayette nefsin insanı kötülüğe sevkeden bir yapıda olduğu vurgulanıyor: “BEN NEFSİMİ TEMİZE ÇIKARMAM,çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç,NEFİS AŞIRI DERECEDE KÖTÜLÜĞÜ EMREDER.Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir"dedi.(Yusuf,53) Kur'an,nefsi tezkiye etmek gerektiğini de bildiriliyor:"Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını ilham edene andolsun ki,NEFSİNİ ARINDIRAN KURTULUŞA ERMİŞTİR."(Şems,7-9) Demek ki nefsin tezkiyesi,arındırılması, ıslahı mümkün.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 11:01

    Ben de aynen böyle düşünüyorum

    Yanıtla (0) (0)
  • Âmidî / 26.01.2019 10:54

    Çok güzel yerlere değinmiş hocamız.Cok yekün bir tasavvuf birikimimiz olmasına karşın kahir ekseriyetimiz uzak duruyor.Efendim biz sadece Allah a ibadet ederiz,amenna...Ashabı kiram peygamberimize mi ibadet ediyordu? " Alimler peygamberlerin varisleridir" Tabi her şeyin orjinal olduğu gibi sahtesi de var.Sahte şeyler de olacaktır.Hasan i Basri den başlamak üzere sayısız Allah dostları tarihimizde vardır kıyamete kadarda olacak.Şeytan a.l o yola yönelmemek için ademoğluna her türlü vesveseyi verilecektir.Minel cenneti vennas

    Yanıtla (0) (0)
  • metin p. / 26.01.2019 10:34

    ÖRGÜTLÜ OLUP DÜŞMAN MEDENİYET VE DEVLETLERİN SİYASİ PROĞLAMLARINI YÜRÜTENLERE HOŞGÖRÜYLE BAKMAK ZELİL VE AHMAKÇA BİR TAVIRDIR.AYNI ZAMANDA ONLARI CESARETLENDİRMEK ANLAMI TAŞIR.ÖZELLİKLE BAZI DEMOKRAT KILIKLI TÜRK YAZARLARININ PKK HDP VE BİLEŞENLERİNİ SEMPATİK VE GÜZEL GÖSTERMELERİNİ İZLİYORUZ VE MANİDAR BULUYORUZ.

    Yanıtla (0) (0)
  • "BANAL" DİYEN CAHİLE / 26.01.2019 10:06

    Hocanın vurguladığı, insanın ruh ve nefs diye bölünmesinin, Kuranî olmadığı, sofizmin Yunan ve Hind felsefelerinden etkilenerek ortaya attığı bir iddia olduğu. Yusuf 53'ü delil göstermişsin. 54'e niye bakmıyorsun. Orada melik, "KENDİME" derken لِنَفْس۪يۚ (Nefs) kavramını kullanıyor. Hoca da tam bunu söylüyor : "...nefs Kur’an’da insan bütünlüğünü ifade eden bir lafızdır."

    Yanıtla (0) (0)
  • metin p. / 26.01.2019 10:01

    AFFETMEK ÇOK GÜZEL ŞEYDİR.BÜYÜKLÜK AFFETMEKTEDİR.ANCAK AFFETTTİĞİNİ EVE DAVET EDİP ONLARI ONURLANDIRMAK ONURSUZLUKTUR.HAKARETİ BİR NEVİ ÖDÜLLENDİRMEK VE TEŞVİK ETMEKTİR.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 10:04

    Tasavvuf ilmini freud un ide ve ego kavramları ile izaha çalışmak gaflettir. Yazının kurgusu özürlü olmuş.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 10:00

    Hocam bir dergah açın da el alalım etek tutalım seyrü sülük eyleyelim

    Yanıtla (0) (0)
  • KULLA İLİŞKİSİNDE AHLAKLI OLMAYAN DİNDAR,DİNBAZD / 26.01.2019 09:56

    İnsan eşref-i mahlukat değildir. Şeref vehbi değil, kesbi bir haslettir. Ahsen-i takvim, ahlaki nitelik değildir. Çocuk masum değildir; sadece güçsüzdür. Her çocuğun bariz iki özelliği vardır : Bencillik ve kıskançlık. Allah insanı "kötü" olarak yaratmıştır. Dinin amacı bu kötü yaratığı "adam" etmektir. Din insanı “iyi” yapma mektebidir. Örneğin, namaz bir "araç"tır; amaç "kötülükten korunmak"tır. Kuran’ın ilk toplumsal emri adalettir. Allah adaleti emrettiğinde, Müslümanların elinde henüz tek bir şeri hüküm yoktur.

    Yanıtla (0) (0)
  • okur / 26.01.2019 09:42

    Hoca Hoca... birileri tarafından gadre uğradığını bildik, gördük, anladık... velakin, bana biraz abartıyorsun gibi geliyor. Macun gibi sündürdükçe sündürüyorsun. Bunu yapıcı anlamda söylüyorum: Bu ülkede artık gadre uğradım, mazlumum, bakın linç ediyorlar, dediğinizde, üstelik bunu uzattığınızda "mağdur edebiyatı" yapıyor diyecekler nitekim siz de oraya doğru gidiyorsunuz. Mağdur edebiyatı yapmayın!

    Yanıtla (0) (0)
  • Firari / 26.01.2019 09:30

    Kürkçü dükkanına geri döndük çünkü tasavvuf Said Havva ın ifadesiyle, '' Terbiyetuna er Ruhiyye''dir. Neymiş ruhumuzun terbiyesi. E tasavvuf kültürü 1000 yıllık Anadolu irfanıyken saolsunlar tsi kalmadı bu irfanın ruh fukaralığımız bu yüzden. Yazar doğru yapmış fakat İrşad mürşid ilişkisini kendi kendine yaşayınca kibri hiçbirimiz tedavi edemiyoruz. Bakalım sonumuz nolur...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 09:18

    din, idin süper egoyu da, egoyu da ayakta uyutmasıdır. nefse cihat elbisesini giydir de, gör bakalım, neleri yapıyor, hiç vicdanı sızlamadan

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 08:31

    Naçizane anlayışım: "Nefis insandaki maddi arzuların üretim kaynağıdır" . Susamak nefistendir, içersen helaldir. Tercihin buz gibi biraysa haramdır, Sn Öztürk'ün ifadelerinden de bunu anlarım.

    Yanıtla (0) (0)
  • Neyzen / 26.01.2019 08:13

    Melamiliğin,melaminin temel özelliğini atlamışsınız,hocam! Allah'tan başkasından korkmamanın somut ve pratik yolu herkesin İŞ VE AŞ sahibi olması ve diğer tasavvuf,cemaat,tarikat yapılarında ki gibi BELLİ toplanma MEKANLARI olmayışı. Çünkü bu yapılar sosyopsijokojik hiyerarşilik üretiyor. Işte bu yaşayan pratik Mansur ve Nesimi gibi rahmetlilerin NE KULA KUL OLMA NE DE KULLUK YAPTIRMA MA kişilği sağlar.TEVHİD BUDUR. Şimdi "ya kula kul olan ya da kulu kendine kul yapanlar " var. Melamilik yolu zaman içinde yine bağlılarınca bozulmuştur.

    Yanıtla (0) (0)
  • Melike Demiryürek / 26.01.2019 06:46

    Akademisyen Ceren Damar öldürüldükten sonra -Allah gani gani rahmet eylesin,mekanı cennet olsun- eşi Levent Şenel'in konuşmasında ben bu ulviliği gördüm. "Bu olay bana kötülüğü kötülükle yenemeyeceğimizi gösterdi." dedi ve iyi bir insan olmamız gerektiğini salık verdi. Böyle güzel insanları örnek alıp affetmek ve sabırda sebat etmek boynumuzun borcudur. Teşekkürler güzel yazınız için.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 04:07

    Allah masumları zalimlerinin destekçisi yapmasın

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 02:30

    Sayın Öztürk; Kur'an da size de, bana da Hadid 23 ve 24 de bu anlattıklarınızın çözümü belirtilmiş...lütfen artık bir ilahiyatçı olarak İslam a eleştiri getiren Sayın Şengör ve Sayın Öğmen gibilere bilimsel bir makale yazın..

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar Okuru / 26.01.2019 02:30

    Kimi narsist olarak degerlendirdiniz? Bu yazi kimi anlatiyor?

    Yanıtla (0) (0)
  • Kur'an'da nefis terbiyesi vardır... / 26.01.2019 01:43

    "Tasavvuf bu hastalığın etiyolojisini “nefs” kavramına bağlamıştır; fakat bu bağlantı Kur’an semantiği açısından yanlıştır. " diyorsunuz. Çok hatalı bir görüş. Çünkü Kur'an'da bir çok yerinde nefsin terbiyesi tavsiye edilir. Nefis terbiyesi: 79/40-41; 91/9-10. Nefisle mücâdele: 29/6, 69; 79/40-41; bk. Hevâ ve Heves. Nefs ve çeşitleri: 12/53; 75/2; 89/27-28; 91/7-10. Nefs-i emmâre: 12/53. Nefs-i Mutmainne, Râdıye, Merdıyye: 89/27-30.

    Yanıtla (0) (0)
  • Sayın Öztürk, çok banal düşünceleriniz var... / 26.01.2019 01:25

    Yusuf Suresi 53: "Çünkü Rabbimin esirgemesi olmadıkça, nefis her dâim kötülüğü emreder." Bu ayeti bile bile nasıl da "...... nefs Kur’an’da insan bütünlüğünü ifade eden bir lafızdır ve bu lafzın semantik örgüsünde “insanın şeytani tarafı” gibi bir delalet yoktur." diyebiliyorsunuz... Hayret...

    Yanıtla (0) (0)
  • Denge / 26.01.2019 00:59

    Zulmedeni, ihanet edip gadre uğratanı affederken unutulmaması gereken bir söz vardır ki "Zalime merhamet, mazluma zulümdür."

    Yanıtla (0) (0)
  • Tarık Selim / 26.01.2019 00:56

    Azmettik kendiyle başı belada olanlardan olmaya...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 00:25

    "Hele de beynimizin kategorilerle öğrenmesi ve düşman kategorisi oluşturmayı daha çabuk becermesi dikkate alındığında vicdan, ahlak ve erdem çoğu zaman rafa kaldırılır." Üzerine düşünülmesi gereken bir cümle. Maalesef, kimilerini kimilerinin eline verseniz katliam olur. Haddi aşmayı ne çok seviyoruz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Stoacı / 26.01.2019 00:27

    Gerçekten insan olma niyetine sahipsek bir akıl ve vicdan muhasebesi yapıp nefsimizi hesaba çektikten sonra bir heykeli yontar gibi yontmaliyiz sevmediğimiz yanlarımızı. Goethe'nin şu sözü düşünen insanlar için güzel özetler hayatı: “Yaşamak, kendi kendini adam etmektir. Zeka ve bilgiyi kullanarak etinden kemiğinden kendi heykelini yapmaktır.”

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 26.01.2019 00:22

    ALLAH masumları zalimlerin elinden kurtarsın.

    Yanıtla (0) (0)