Süveyş Kanalı
İlber Ortaylı Hoca’ya göre 19.yy Osmanlı’nın en uzun yüzyılıdır. Mora İsyanı ile başlayan parçalanma giderek hızlanmış, imparatorluğun toprakları parça parça elden çıkmaktadır. Elden çıkan topraklarda ise katliam ve sürgünler yaşanmaktadır. İmparatorluğun tebaası perişan haldedir.
Bütün bu karmaşada büyük güçlerin -o zamanki adı ile Düveli Muazzama- özellikle gözlerini diktiği yerler vardır. İngiltere de bunlardan bir tanesidir ve onun hedefi de Mısır’dır. Sebebi ise Mısır’ın İngiltere’nin en önem verdiği sömürgesi olan Hindistan’a giden yolda önemli bir bypass noktası olmasıdır.
93 Harbi sırasında Osmanlı ağır bir yenilgi alır. Neredeyse İstanbul bile işgal edilir. Ruslar, Ayastefanos denen bugünkü Yeşilköy’e, Atatürk Havalimanı’nın arazisine kadar gelirler. İngiltere devreye girer ve payitahtın başkentini kurtarır. Karşılığında Mısır ve Kıbrıs’ı alarak.
Süveyş kanalı projesi aslında bu olaylardan daha eskidir. Sokullu Mehmet Paşa’nın bile daha 16.yy’da Süveyş’e kanal düşündüğü söylenir. Zamanla teknolojinin gelişmesi ile kanal hayata geçirilebildi. 1869 yılında tamamlandı. O zamanlar Mısır kâğıt üstünde Osmanlı’nın kontrolünde idi. Ama Fransız ve İngiliz etkisi almış başını gitmişti. Zaten, yukarıda yazdığımız gibi Osmanlı’nın elinden çıktı.
O gün bugündür, Süveyş Kanalı, Panama Kanalı ile birlikte Dünya ticaretinin en önemli noktalarından birisidir. Adeta deniz ticaretinin nefes borusudur. Zamanla daha da genişletilmiş, geçiş kapasitesi artırılmıştır. Daha sonra 1. Dünya Savaşı’nda, Kanal Harekatı’nda, 1956 Krizi’nde ve 6 Gün Savaşı’nda öncelikle hedef haline gelmiştir. Bu anlamda stratejik bir yer, bir hedeftir.
Geçtiğimiz günlerde Kanal’ın bu önemini bir defa daha gördük. Kanal’ın girişini tıkayan bir gemi hem ticaretin aksamasına hem de milyarlarda dolarlık zarara neden oldu. Bu olay her ne kadar sıradan bir kaza ise de akla getirdiği soru ve senaryolar yüzünden başka tartışmalara yol açtı.
Bunların başında Kanal’a bir alternatif yapılacağı iddiası var. İsrail’in Ashod ve Eliat kentleri arasında bir kanal yapılacağı ve bunun Süveyş’in yerini alacağı söyleniyor. Yerini tamamen alması mümkün değil. Zira kapasite ve coğrafya olarak bu imkânsız. Ama Süveyş’ten geçişleri azaltması ve dolayısı ile Mısır’ın gelirlerini düşürmesi muhtemel.
Hatta bazı komplo teorisyenleri Kanal’daki gemi kazasının kasıtlı olduğunu, bunun arkasında bazı istihbarat örgütlerinin aranması gerektiğini söylediler. Bu tarz teorilere hiç itibar etmediğimiz için bunları geçiyoruz. Süveyş Kanalı gibi Dünya ticaretinin en kilit noktalarından birini sabote edip bundan fayda sağlamaya çalışmak İsrail’in de başka ülkelerin de boyunu çok aşar. Ayrıca kırıma uğrayan gemi yüzdürüldü ve Kanal açıldı. Birkaç günlük duraksamadan uzun vadeli siyasi fayda sağlanması nasıl olacak?
Ama bir nokta var ki onu göz ardı etmemek gerekiyor. Dünya siyasetinde kutuplaşma arttıkça, adı konulmamış bir ikinci soğuk savaş dönemine girildikçe ticari hamleler, alternatifler, ambargolar hatta sabotajlar yaşanacak.
Bundan birkaç sene önce Basra Körfezi’nden Japonya’ya petrol götüren tankerlere sürekli olarak drone saldırısı oluyordu. Aynı bölgede korsanlık başladı. Suudi Arabistan’ın limanlarına kaç defa terör saldırısı yapıldı. Bir Kuşak Bir Yol projesinin geçiş noktalarından birisi olan Güney Çin Denizi’nde ABD ile Çin’in donanmaları kaç defa karşı karşıya geldiler. ABD savaş gemileri, ticari gemilerle çarpıştı, karaya oturdu vs.
Irak-Türkiye petrol boru hattının Suriye üzerinden bypass edilmesi, Kanal İstanbul, Almanya ile Rusya arasındaki Kuzey Akım… Bütün bunlar bu yeni soğuk savaşın kilit noktaları olacak. Meis adası yüzünden bütün Doğu Akdeniz’in bir savaşa meydanına dönme ihtimali hatırlayalım. Şu an için çok uzak ihtimal olsa da Panama Kanalı için de Nikaragua üzerinden Çin’in bir alternatif kanal hazırlığı var.
Daha önce bu sütunlarda yazdığımız gibi biz sıcak bir savaşa hiç ihtimal vermiyoruz. Ancak bu yeni soğuk savaşta ticari hamleleri çok göreceğiz. Yıkıcı etkileri olacak hamleler…