Normalleşme bitti, normale döndük
İktidar ile muhalefet, daha net ifadeyle Erdoğan ile Özel arasında denenen ve başarısızlıkla sonuçlanan girişim, toplumda bir hayal kırıklığı yarattı mı? Sanmam. Ortada beklenmedik bir sonuç yok. Aksine, herşeyin yolunda gitmesi beklenmedik hatta şaşırtıcı olurdu. Bizde siyasetin normali normal olamamaktır; o da oldu. Bundan sonra hem siyaset sınıfının hem de toplumun alıştığı düzen devam edecek. Böylelikle, icat çıkmamış olacak.
En azından şunu gördük. Erdoğan, yerel seçimde CHP’yi birinci sıraya taşıyan güce kayıtsız kalamadı. Ama bu mu yoksa MHP’nin tutumu mu derseniz işler değişir… Cumhurbaşkanı, MHP’nin tepkisi, baskısı ve hatta küskünlük izharına karşı hiç kayıtsız kalamazdı; nitekim kalamadı da. Daha önce kapattığı normalleşme faslını dün son kez kesin sözlerle bir daha kapattı. Üstüne bir de Sinan Ateş cinayeti üzerinden ittifak ortağına, iktidar ortağının bu süreçteki sözlerinin tekrarlayarak destek de verdi: “Gerek Devlet Bahçeli, gerek şahsım, saldırıların arkasındaki karanlık odaları net biçimde görüyor. Bunların meseleleri MHP’den ziyade Cumhur İttifakı’dır. Bu tuzağa düşmeyeceğiz, milletimizi de düşürmeyeceğiz.”
***
Bununla birlikte, iktidar ile ana muhalefet arasında ittifak olamayacağını söyledi ki, “normalleşme”nin böyle bir amacı veya vizyonu olduğunu bilmiyorduk. Tabii ki olamaz zira o zaman muhalefet diye bir unsurdan söz edilemez.
Sonucun başarısız olması, CHP ile Ak Parti’nin hiç olmazsa ortak zeminde birkaç kelam edebilme olgunluğunu becerememesi ve yumuşamasının akamete uğraması, normalleşmesinin yanlış bir fikir olduğunu göstermez. Hatta, buna hala ihtiyaç olmadığı da söylenemez. Doğru siyaset normal ve gerilimsiz icra edilebilecek bir faaliyettir. Ama, kutuplaştırıcı propaganda yöntemlerinin sandıkta netice alması normal olanın kıymetini yok etti. Yılların biriktirdiği gerilim ve düşmanlık potansiyelinin ardından, çok tecrübeli siyasetçi olarak bilinene Erdoğan’ın da, kendisi genç ama çok tecrübeli bir partinin lideri olan Özel’in süreci ayakta tutamamaları biraz da tarihi tecrübenin kopuşundan kaynaklanıyor. İki lider de, siyasetin en son ne zaman ve nasıl normal olduğuna dair hatıralara sahip değil. Yine de Bahçeli baskı yapmasaydı bunu bulabilme şansları olabilirdi.
***
Sonuçta az da olsa kazanan Özgür Özel oldu. CHP çevresinden gelen itirazlara rağmen “müzakere”yi denedi, sırasını savdı. Bugün artık, “Madem öyle şimdi mücadele ederim” diyebilir. Dedi de. CHP Lideri, birinci parti olmanın imkanlarını ve özgüvenini iyi kullandı, süreçten yara almadan çıkmayı başardı. Erdoğan ise büyük hevesle girdiği ve kendisine siyasi güç katacağını umduğu girişimi kendi elleriyle yıkmak zorunda kaldığı için kaybedendir. Unutmayalım ki normalleşmenin halkla ilişkiler kısmını Özel’den çok Erdoğan yapmıştı. Sonunda normalleşmenin neden olamayacağını halka anlatan da kendisi oldu. Muhtemelen bir süre daha hem MHP’yi yatıştırmak için hem de kendi tabanını hızla eskiye döndürmek için Özel’e yüklenecektir.
Böylelikle “normal”e döneceğiz. Kaldığımız yerden, alıştığımız kutuplaşmaya ve gerilime devam edeceğiz.
Bakalım, yıllardır iktidarın her zaman işine yarayan bu atmosfer bir kez aha sonuç üretebilecek mi? Ak Parti’yi CHP’nin önüne geçirecek mi? Bilhassa, Cumhur İttifakı’ndaki erimeyi durdurup yeniden yüzde 50’nin üzerine taşıyacak mı?