İyi Parti… Neden ve nereye?
Muhalefetin seçimden sonra depresyona gireceği ve 14/28 Mayıs’ta toplumla kuramadığı bağı toparlamak için yol bulmakta zorlanacağı sır değildi. Öyle de oldu, hatta daha fazlası oluyor. Altılı Masa partilerinin hepsi sandıktan hayal kırıklığıyla çıkarken, hiç hesap etmedikleri bir zeminde kalakaldılar. Hem Cumhurbaşkanlığı’nı, hem de Meclis’te çoğunluğu kazanmak umudu ve hedefine rağmen, tabelanın ikide sıfır yazması, bütün partileri kaçınılmaz olarak politikasız hale getirdi. Çünkü politikalar işe yaramadı, sezmen ikna edilemedi. Travmayı en hızlı ve en keskin şekilde atlatan CHP bile politikasızlığı halen aşamıyor.
***
Masanın CHP listesinden seçime giren partileri (Gelecek, DEVA, SP, DP) ise neredeyse hiçbir şey olmamış gibi yola devam ediyor. Seçim yenilgisinden en ağır etkilenen onlar oldu. Bilhassa DEVA ve Gelecek; çünkü yeni kuruldular ama iyi bir başlangıç yapamamış oldular. İttifak angajmanı yüzünden oyları da ölçülemedi… Oylarını saydırmak için şimdi yerel seçimi bekliyorlar. Siyaset rotalarını bu sayımdan sonra belirleyecekler.
Seçim sonrası en büyük sarsıntı ve travmayı, kamuoyunun olup biteni bir dizi film gibi izlediği İyi Parti yaşıyor. Hem politikasızlık, hem sevk ve idare problemi ve hem de sempati kaybı açık ara bu partide yaşanıyor. İlginçtir, seçimin ardından en hızlı kongre yaparak kendine çeki düzen verme iradesi gösteren de İyi Parti olmuştu. Ama Genel Başkan Akşener’in o kongrede yaptığı konuşmadan itibaren sular durulmadı, durulmak şöyle dursun kabardıkça kabardı. Bugün gelinen nokta ise izahtan vareste… Art arda gelen istifalar, görevden almalar, giden gitsin tavırları anlamak için Akşener’in zihnini okumak gerekiyor. Gelin görün ki istifacıların çoğu da o yoldan geçerek partiden ayrılıyor. Hepsinin problemi, “Sayın Genel Başkan…”
Kuruluşunun ardından kısa sürede yüzde 10 oy oranına ulaşan ve 2019 yerel seçimlerinde CHP ile ittifak kurarak siyasetin pratiğini değiştiren bir partinin bugün içinde bulunduğu gerileme şaşırtıcıdır. İyi Parti, yaşadığı ağır baskı ve muamelelere rağmen bunları aşabilen ve toplumla bağ kurabilen başarılı bir partidir. Öyle başladı an azından… Parti kimliği yeterince güçlü olamadı ve yeni bir siyaset oluşturamadılar ama sonuçta yüzde 10 oya sahip olmak kolay değildir ve başarıdır. Bunun kıymetini bilememeleri ve yerelde ittifak kurarak bilhassa Ankara ve İstanbul’da iktidarı mağlup etmişken bundan kolayca vazgeçmelerini anlamak zor. “Bakalım CHP biz olmadan kazanabilecek mi?” meydan okuması izaha yetmiyor. İttifak yapmadıkları için bazı belediyelerin iktidara geçecek olmasını İyi Parti tarafından izah edemeyeceği gibi…
***
Akşener’in sergilediği liderlik, alıştığımız bildiğimiz tarzın tamamen dışında ve bir örneği de yoktur. Önemli isimleri kolay gerekçelerle kaybediyor veya ekibinin en iyi isimlerini, parti içinde çözülebilecek meseleleri kamuoyuna duyurarak ihraç ediyor. Son anketlerde görülen oy düşüşü bu yaklaşımın İyi Parti’ye iyi gelmediğini gösteriyor. Meral Hanım kendisi olmadan CHP’nin başarılı olamayacağı ve bazı belediyeleri kaybedeceği varsayımıyla hareket edebilir ama kaybedilenleri kendisi kazanamadıktan sonra böylesi hiç de övünülecek bir sonuç olmayacaktır.
İyi bir başlangıç yapan İyi Parti’nin seçim sonrası sergilediği siyasetsizlik, dağınıklık ve tabiatıyla güven kaybı; yani “Neden böyle oldu?” sorusunun cevabı belirsiz, giderek de belirsizleşiyor. Akşener bunu yeterince anlattığını düşünüyor olabilir ama kimse bir şey anlamış görünmüyor. En başka partilileri ve yakın çalışma arkadaşları anlamıyor olmalı ki birer birer ayrılıyorlar.