Müslüman Toplumlarda Bir Zihniyet Sorunu: ‘Terk-i Dünya’

Hz. Peygamber, ‘kesb-i tayyib’ (temiz kazanç) deyimiyle helal kazancın önemini anlatır; “Kişinin yediğinin en hayırlı olanı, kendi emeğiyle kazandığıdır”; “Erdemli insan için temiz servet ne güzel!” buyurur. Böylesi uyarılara rağmen, çalışma ve mal mülk karşıtlığı, daha genel olarak ‘terk-i dünya’ şeklinde özetlenen normal dünya hayatının kötülenmesi önce tasavvuf çevrelerinde başlamış ve giderek Müslüman toplumlarda güçlü bir zihniyet sorunu haline gelmiştir...

Kur’ân-ı Kerîm, dünya malını ‘hayır’ (Bakara 2/272; Âdiyât 100/8), ‘Allah’ın ziyneti’ diye niteler. “Hem dünyanın hem ahiretin güzellikleri”ni (hasene) isteyenlerden övgüyle bahseder (Bakara 2/200-201). “Erkek olsun kadın olsun, kim inanmış olarak iyi ve yararlı (sâlih) işler yaparsa ona kesinlikle güzel bir hayat yaşatılacağını” müjdeler. (Nahl 16/97). “İnsanın, ancak çalışmasının karşılığını alabileceğini” (Necm 53/39-40) ve böylece dünya işlerinde başarının çalışıp üretmeye bağlı olduğunu bildirir.

Peygamberimiz de dünyadan el etek çekip ömrünü ibadetle geçirmeye karar veren bazı sahabesini, bu tutumlarının kendisinin ‘sünnetinden sapmak’ anlamana geldiğini belirterek uyarmıştır. Hadis kitaplarında emeğin değerine, helalinden mal mülk sahibi olup, malî hayırlar (infak) yaparak başkalarına da faydalı olmanın önemine işaret eden çok sayıda ayet ve hadis vardır. Hz. Peygamber, ‘kesb-i tayyib’ (temiz kazanç) deyimiyle helal kazancın önemini anlatır; “Kişinin yediğinin en hayırlı olanı, kendi emeğiyle kazandığıdır”; “Erdemli insan için temiz servet ne güzel!” buyurur.

Çalışıp kazanmayla ilgili Kur’an ve Sünnet’teki bu makul yaklaşım sonraki bazı İslâmî kaynaklara da yansımıştır. Mesela Ebû Hanîfe’nin gözde öğrencisi Muhammed eş-Şeybânî (ö. 189/805), el-Kesb başlıklı eserinde çalışıp kazanmanın peygamberlerin tutumu olduğunu örnekleriyle anlatır; bu konuda ayetlerden deliller getirir. Bazı ayetlere dayanarak çalışıp kazanmanın farz olduğunu, çünkü dünyanın (ülkenin ve toplumun) ancak bu sayede ayakta kalabileceğini belirtir.

***

Böylesi uyarılara rağmen, çalışma ve mal mülk karşıtlığı, daha genel olarak ‘terk-i dünya’ şeklinde özetlenen normal dünya hayatının kötülenmesi önce tasavvuf çevrelerinde başlamış ve giderek Müslüman toplumlarda güçlü bir zihniyet sorunu haline gelmiştir.

Oysa Kur’ân-ı Kerîm, İncil’deki İsa gibi “Nen varsa dağıt ve gel benim ardımca yürü” (Matta 19/21) ya da “Fani olan yiyecek için değil, fakat ebedi hayatta kalıcı olacak yiyecek için çalışın” (Yuhanna 6/27) demez. Bu birkaç örnek bile İslam dünyasındaki ‘terk-i dünya’ telakkisinin başka kültürlerden geldiğini gösteriyor.

Bu kültürlerin İslam’ın 5. yüzyılında, yani bundan bin yıl önce Müslüman toplumları nasıl kuşattığına bir delil olması bakımından o dönemin yetkin âlimlerinden Râgıb el-Isfahânî’nin ez-Zerî‘a… (Kahire 1985, s. 380) adlı eserinden yaptığım şu kısa alıntı bir belge niteliğindedir:

“Tasavvuf iddiasında bulunup da kazanç konusunda tembelliği seçenlerin… aklı fikri midelerini ve cinsel arzularını doyurmaktadır. Bunlar başka insanların kazandıklarını tüketiyor, onların geçimlerini zorlaştırıyorlar, karşılık olarak onlara hiçbir yarar da sunmuyorlar. Böylelerinden hiçbir fayda beklenmez. Bunlar (emeksiz tükettikleri için) sadece çarşı pazara zarar veriyor, fiyatların yükselmesine [enflasyona!] sebep oluyorlar.”

GAYRİMEŞRU KAZANÇ YOLLARINA SAPMAMALI

Elbette İslâmî kaynaklarda çalışıp kazanmayla ilgili ahlak kurallarına da yer verilmiştir. Şunlar gibi:

1. İş hayatında hem Allah’ın rızasını gözetmek hem de insanların huzur ve mutluluğuna katkıda bulunmak gibi egomuzu aşan yüksek amaçlar taşımalıyız.

2. Kalitesiz mal ve hizmet üreterek insanlara zarar vermemeliyiz, bunun için gerekli bilgi ve deneyimle donanmalıyız.

3. İnsanların beden ve ruh sağlığı için zararlı şeylerin üretim ve ticaretini yapmamalıyız.

4. Rüşvet, tefecilik, karaborsacılık, hırsızlık, yolsuzluk gibi gayrimeşru kazanç yollarına sapmamalıyız.

5. İslâm’ın genel ilkeleri çerçevesinde hem çalışanların hem de iş sahiplerinin haklarını gözetmeyiz.

YORUMLAR (89)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
89 Yorum
  • o aslan / 24 Mart 2025 12:15

    Teşekkürler hocam teşekkürler de dünya hayatını öteleyin ahret hayatına çalışan diye fetva verenlerin yaşamları ortadayken artık bu fakir fukarayi kandirmadan bir vaz geçilse olmazmi

    Yanıtla (2) (0)
  • Ahmed 61 / 24 Mart 2025 19:52

    Oysa siz dünya hayatını ahirete tercih ediyorsunuz,Oysa ahiret hayatı hem çok daha hayırlı, bemde devamlıdır.(A'la/16,17)

    Yanıtla (2) (2)
  • muzaffer / 24 Mart 2025 21:30

    Fakir fukarayı kandıranlar ahiret hayatını, dünya hayatına tercih edenlerdenmi oluyor.

    Yanıtla (3) (0)
  • M.D. Edep.Edep.. / 24 Mart 2025 23:34

    Arkadaş orada kast edilen Allah'ı hiçe sayıp dünya menfaatlerine dalanların olduğunu biliyorsun herhalde... Hz. Süleyman'nın duasını hatırlatırım ''Ey Rabbim! Beni bağışla ve bana benden sonra kimseye layık olmayacak bir mülk / hükümranlık bahşet. Şüphesiz, Sen çok bahşedicisin."

    Yanıtla (0) (0)
  • Hakan Çandır / 24 Mart 2025 12:24

    Mustafa Bey; yazınızdaki meseleye dair ciddi bir teklifim var ve bu teklifi "Müminler Dünyevileşmeliler" başlığında yazılı hale getiriyorum. Eğer irtibat kurmak isterseniz sizinle de istişare etmek isterim.
    İletişim: kaanbilgekutadgu@gmail.com

    Yanıtla (2) (0)
  • Hartum / 24 Mart 2025 20:58

    Mümin ahirete de dünyaya da değerini yerince vermeyi kavramış adamdır. Müslümanlar ise zaten dünyevileşmiş durumda.

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuru / 24 Mart 2025 01:18

    Fiyatlari Allah belirliyor....!! Çalışanların ve emeklilerin maaş artislarini ise iktidarlar - yönetenler - kapitalistler belirliyor ? Ne yaman celiski - çifte standart ! Ganimetler - fetihlerden elde edilen kazançlar, nasil dağıtılacak ? Zihniyet yalniz problem değildir... Kutsal emirlerin temeli hakkinda, bilgiyle ve vicdanla yönelmek gerekli fikrindeyim. Dinler galiba zenginlere odaklanmış.......Fakirlere cennette huriler... verilecektir ?

    Yanıtla (8) (2)
  • okur / 24 Mart 2025 01:39

    Ganimet dediğin zaten hırsızlıktır

    Yanıtla (8) (3)
  • Akılmı / 24 Mart 2025 07:41

    Nahl 126.Ayet: Eğer ceza verecekseniz, size yapılan işkencenin misliyle ceza verin. Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır.

    İslam müslümanlara bir hak tanımış size uygulananın aynısını sizde uygulayabilirsiniz hakkı, eğer savaşta kaybedersen adamlar senin malını alacaksa savaşta kazanırsan sende onun malını alabilirsin. Kısasa kısas gibi , aynı muameleye aynı muamele

    Yanıtla (0) (1)
  • Karar okuru / 24 Mart 2025 12:20

    Barış.... hoşgörü... sevgi....dininde, devamli olarak cezalar - savaşlar - kısas -ganımetler - gibi kavramların bulunması, nasıl izah edilir ??

    Yanıtla (1) (1)
  • okur / 24 Mart 2025 13:49

    ganimet bir savaş hukuku gereğidir. hırsızlık değildir. kelle alıp verme durumuna gelen insanlar birbirlerinin mallarını da alırlar. elbette doğru bir şeyi yanlış bir tarzda yapmak da mümkündür.

    Yanıtla (1) (0)
  • Hacı Bekir / 24 Mart 2025 19:20

    01:39 Okur, “Ganimet dediğin zaten hırsızlıktır demiş. Yanlış. Hırsızlık, menkul malın sahibi görmeden çalınmasıdır. Ganimet ise, savaş sonucunda ele geçirilen yerlerdeki her türlü maldır. Bunlar, arazi, hayvan, mal, para ve esir edilen erkek, kadın ve çocuklardır. Bu konuda Diyanet İslam Ansiklopedisinde geniş bilgi var. Örneğin Hz. Peygamber döneminde komşu Yahudi kavmi Beni Kurayza Gazvesinde esir edilen erkekler öldürülmüş, esir kadın ve çocuklar köle ve cariye olarak satılmıştı.

    Yanıtla (0) (0)
  • Karadavut / 24 Mart 2025 15:34

    Son derece güzel bir yazı. Ben de şu ilaveyi yapayim. Tasavvufta benimsenen "bir lokma bir hırka" felsefesi, Allah'ın yarattığı nimetlere sırtını dönmektir. Kesinlikle yaratılışa uygun bir tavır değildir.

    Yanıtla (0) (1)
  • Okur / 24 Mart 2025 13:31

    Yani kupon arsa peşinde koşmamalı, fakir halktan alınan vergilerle yapılan dev gibi, para canavarı lüks saraylarda yaşamamalıyız.

    Yanıtla (3) (0)
  • HAYRETI MUCIP / 24 Mart 2025 12:28

    Evet , Peygamberimizin sozlerine gore her iki dunyanin da dengrli bir sekilde yadanmasi gerektigi ortaya cikiyor ama kendi yaşantısına bakınca son derece mazbut , sade bir cizgi izlediği hatta belki de biraz mahrumiyet icinde yasafigi söylenebilir yani zenginlige , mala mülke pek deger vermeyen bir tavrı var , iyi de yeri gelince de insan bunlara da ihtiyac duyuyor , mesela savas hazırlıkları icin Hz.Ebubekir ve Hz. Osmanin bir cok büyük
    yardımları olmus ?
    Bu nasil izah edilmeli ?

    Yanıtla (2) (0)
  • Ahmed 61 / 24 Mart 2025 05:52

    Dünyayı terk Eden adamı nerede bulursun?ve hocam."..Onların bolluk içşnde yaşamaları sakın seni aldatmasın"(Al-i İmran/196)"Evlerinin kapılarını, yakalandıkları koltukları değerli madenlerden yapardık"(zuhruf/33)Kur'an'ın genel mesajı ahiret için yarışın, ahiret olsun.Ama "dünya için koşun" diye kaçtane ayet var bilmiyorum.

    Yanıtla (4) (0)
  • Muhriç / 24 Mart 2025 06:14

    Misal; Cuma Suresi 10. Ayet; "Namaz tamamlanınca artık yeryüzüne yayılın ve Allah’ın lutf u kereminden rızkınızı temine çalışın...". Ayrıca her tehiyyatta "Rabbımız; bize dünyada da, ahirette de iyilik ve güzellik ver" diye Kur'an lisanı ile dua etmiyor muyuz? İstediğimiz dünya güzelliği ve iyiliği ile kastedilen ne peki? Galiba bu noktada önemli olan, dünya-ahiret dengesini kurabilmek. Bizden istenen bu bence.

    Yanıtla (5) (1)
  • Ahmed 61 / 24 Mart 2025 12:21

    Muhriç; Allah cc rızgımıza kefil olduğu halde bütün edişelerimiz dünya için.Tabiki çalışacağız ama dünya delisi olmayacağız,dehşete düşmeyeceğiz.

    Yanıtla (1) (0)
  • Mehmet / 24 Mart 2025 12:18

    Keşke tasavvuf ehlini anlamaya çalışsanız. Anadolu Tasavvuf-İslam geleneği ile müslüman olmuştur. Ayrıca "El karda gönül yarda" diye hayatını kazanmaya çalışan bir sürü tasavvuf ehli vardır. Ehli tasavvuf dünyayı kazanın, ama değer vermeyin, ona bağlanmayın diyor. Dünya elinizde olsun, kalbinizde değil diyor. Allah anlayışınızı açsın.

    Yanıtla (2) (0)
  • H.B. / 24 Mart 2025 11:57

    1)Madalyonun diğer yüzündeki müslümanların haline değinilmş. Din adamlarımızın DiNi naklederken Hz. Peygamber döneminin şekli şemali/mekan & zaman kalıbından ziyade ölmez ruhunu geleceğe dönük şekilde güncellemeleri gerekir. Bu nakil & daha çokçası akıl yoluyla kaliteli olarak yapılırsa yeni nesiller “izm”lere kaybedilmez, kazanılır.

    2)Dünya 1sınav ortamı/köprü olduğuna göre Terk-i Dünya,maneviyatla köprüyü kırıp uçmağa çalışmak gibi 1şey. Allah yerçekimi kanunuyla yere çarpar süründürür.

    Yanıtla (2) (0)
  • karar okuru / 24 Mart 2025 11:43

    Bence, İncil ve Tevrat'tan geçenler 'başka kültürler' değil. aynı coğrafyanın ürünü. İslam öğretisinde, Tevrat ve İncil ilahi kitaptır. 'kazancın 0.9'u(onda dokuz) ticarettedir' diye bir hadis var. yani üretim ve üretimin önemi o yıllarda bilinmiyor. zaten ganimette başkasının malına el koymak. aslında her şey, gömleğin ilk düğmesini yanlış ilikleme ile başlıyor.

    Yanıtla (5) (1)
  • Dedem Korkut / 24 Mart 2025 11:28

    Ey kavmim diyor, Halil Cibrân ;



    Tanrıya yakarır ama firavunlara taparsın,Musa kızıl denizi açsa önünde,sen o denizden geçmezsin....

     

    Ey kavmim;

    Sen ki peygamberleri bile dinlemedin,beni hiç dinlemezsin... Hz. İbrahim olsan,sana gönderilen kurbanı sen pazarda satarsın..... Müslüman kim ?... İnsan kim ?.. Karamanî Heyreddin ;"yolsuzluk hırsızlık değildir", demişti.. ruhban sınıfı sıkıntı çekmez, muktedirlerle işbirliği yaparlar.. Firavun Kârun Hamân Belâm.. Ankebût sûresi!..

    Yanıtla (5) (1)
  • Mehmet Gürel yardım / 24 Mart 2025 11:23

    Ah Hocam ahhhh. Şu İslam alemi Kur'an'ı bir anlayıp hayatınıngayesi yapsa bütün problemler çözülecek.Batı bu işi çözmüş biz gönüllü sömürge olmuşuz.....

    Yanıtla (2) (1)
  • Akif Fikri Hepsöyler / 24 Mart 2025 10:54

    3 -''Allah'a dayandım! '' diye sen çıkma yataktan...
    Ma'na-yı tevekkül bu mudur? Hey gidi nadan!
    Ecdadını, zannetme, asırlarca uyurdu;
    Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?
    ...
    Alemde ''tevekkül'' demek olsaydı ''atalet''
    Miras-ı diyanetle yaşar mıydı bu millet?
    ...

    Yanıtla (3) (0)
  • Akif Fikri Hepsöyler / 24 Mart 2025 10:53

    2 - İhalelerden komisyon alma anlayışının vb. temelinde yatan da bu keşküldür , "çıkar" ilişkisine dayalıdır, veren de dilenen de memnundur. Tasımı doldur , keşkülü ye , senin yerine ibadet de yaparım , sevap da kazanırsın , günahlarından da kurtulursun , sen düşünme yorma beynini , ben düşünürüm , gel şöyle iki dönelim , biraz da şu afyon çubuğundan çek , içinde korku morku kalmaz... terk-i dünya zannımca bu olsa gerektir...

    Yanıtla (3) (1)
  • Akif Fikri Hepsöyler / 24 Mart 2025 10:53

    1- Dünyevî ve manevî ayrımını yapmadan yolundan çıkarılmış fikir ve dini hayatımızın, dervişlerin boyunlarına asıp gezdikleri keşkül (dilenme tası) etkisinde kaldığı söylenebilir. Keşkül tatlısı yapacağız diye dilendiklerinden tasın adı keşkül kalmış. Aslında bu dilenme anlayışı kilisede de havrada da budist tapınaklarında da var. Zihne yer eden dilenme anlayışı komşunun ağacındaki elmaya da göz diker, alınteri ile kazananın rızkına da.

    Yanıtla (1) (0)
  • İlkgun salih / 24 Mart 2025 10:41

    Böyle olsa cenneti dünyada yaşarız. Hacda bunu biraz hissediyoruz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Okur / 24 Mart 2025 10:33

    Bu gün Müslüman bildiğimiz bir çok idareci makamın verdiği güçle yapılan ihalelerden alınan komisyonu helal diye niteler hale geldi. Oysa haramı, helal sayıma girişimidir. Hakkında o kadar olumsuz yorumlar olmasına rağmen bu yoldan gittiği içim haram yemedim diyebiliyor. İnsanları kandırmak ,ikna etmek mümkün ama Allah nezdinde sanmıyorum.

    Yanıtla (1) (0)
  • okur / 24 Mart 2025 00:34

    “Oysa Kur’ân-ı Kerîm, İncil’deki İsa gibi “Nen varsa dağıt ve gel benim ardımca yürü” (Matta 19/21) “ demiyor.... ....diye aktarmışsınız sayın yazar...mevcut inciller muharref olduğuna göre isa peygamberin böyle bir şey dediğine emin miyiz? ben isa peygamberin böyle bir şey dediğini hiç sanmıyorum.

    Yanıtla (1) (8)
  • okur / 24 Mart 2025 01:44

    neden çokmu iyi tanıyordun arkadaş felanmıydınız hey tanrım

    Yanıtla (9) (3)
  • okur / 24 Mart 2025 03:25

    bu bilgi mantıklı değil. hayatın olağan akışına aykırı. hak dinde insanlara geçim imkanlarını terk etmek öğütlenmemiştir. orta yol önerilmiştir. "dünyadan nasibini unutma" denmiştir...peygamberlere iftira edilen söz ve eylemler çoktur..incil ve hatta tevrat bunlarla doldurulmuştur.."tanıyor muydun" diyen arkadaş...sanmıyorum dedim. biliyorum demedim. bi daa oku...

    Yanıtla (4) (0)
  • OkurM / 24 Mart 2025 02:09

    İncil mekke, Tevrat Medine dönemi gibi sayılabilir.
    İsa (as) tasavvufa, Tevrat ve devamı da şeriata benzetilir.
    Şirazeden çıkmış paragöz bir topluma sarsıcı bir ahiret çıkışı olabilir İncil ve isa (as)'ın yasayışı.
    İsa (as)'ın nispeten kısa sayılacak ömrü, bir terki dunya örneğidir.

    Yanıtla (1) (1)
  • okur / 24 Mart 2025 03:30

    isa marangozluk yapardı. geçimini böyle sağlardı. terki dünya etmemişti. insanların içinde yaşardı..elbette asıl odağı marangozluk değildi. o bir elçiydi. bir misyonu vardı... musa çoban, muhammed tüccar idi. örnekler çoğlatılabilir. tarikat zırvalarından kurulun. gerçek dinle tanışın.

    Yanıtla (4) (5)
  • OkurM / 24 Mart 2025 06:25

    Mesleği yoktu demiyoruz. Zenginlik peşinde değildi, dünyaya meyli olmayan zahidane bir hayatı vardı diyoruz.

    Yanıtla (1) (0)
  • okur / 24 Mart 2025 09:53

    mülk isteyen peygamber de vardı: hz. süleyman. ona ne diyeceksin? mülk zehir değildir. zehir mülke yüklediğin anlamdır. karun bunu yapmıştı: mülkü kendinden bilmişti. bu onun kibrini artırmıştı. mesele yüklediğiniz anlamdır. kişi fakirlik sebebiyle de yoldan çıkabilir. yüklediği anlam zehirli ise...terki dünya islamdışı bir uygulamadır. ve bu tarz aşırılıklar zıddına gebedir.

    Yanıtla (1) (0)
  • OkurM / 24 Mart 2025 15:50

    Terki dünya islam dışı bir uygulamadır denemez. Peygamberimizin Ebu zerril gifari hazretlerine tavsiye ettiği hayattır.
    Terki külli budur. Bir de zekatını verip, ibadetlerini gereğince yerine getiren kişi
    zwngin de olsa, dünyayı hükmen terk etmiş olur. Yani dünyanın kulu olmamış olur.
    Tasavvuf abdullah olmaktır. abduddünya olmaktan korunmaktır.

    Yanıtla (1) (0)
  • okur / 24 Mart 2025 06:01

    Dikkat ederseniz "İncil'deki İsa gibi" diyor yazar. Örneğin "İncil'de geçtiği gibi İsa" şöyle demiştir dese bahsini ettiğiniz anlam çıkabilir. İki kalıp farklı anlam ifade ediyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • Hakkı / 24 Mart 2025 10:27

    Hz.İsa (sav) kendine öğrenci olarak kabul ettiklerine belki demiş olabilir mi? Yakın uzak yerleşme yerlerine gidilerek insanlara anlatılacaktı, yani geneli kapsamayabilir bu durum.

    Yanıtla (1) (0)
  • Bilal / 24 Mart 2025 00:20

    İ’lem eyyühe’l-aziz!
    A-Dört şey için dünyayı kesben değil, kalben terk etmek lâzımdır:

    1. Dünyanın ömrü kısa olup, sür’atle zeval ve guruba gider. Zevalin elemiyle, visalin lezzeti zeval buluyor.

    2. Dünyanın lezâizi zehirli bala benzer. Lezzeti nisbetinde elemi de vardır.

    3. Seni intizar etmekte ve senin de sür’atle ona doğru gitmekte olduğun kabir, dünyanın ziynetli, lezzetli şeylerini hediye olarak kabul etmez. Çünkü dünya ehlince güzel addedilen şey, orada çirkindir.

    Yanıtla (5) (5)
  • Deli Kurt / 24 Mart 2025 10:24

    Yani işin özü , hırsızlık yolsuzluk yapmayın, haram ve rüşvet yemeyin , nasıl olsa öleceksiniz, demiş...

    Yanıtla (1) (0)
  • Vatandaş / 24 Mart 2025 10:23

    Namaz kılmak isteyen bir topluluğun önüne geçerek (imamlık) onlara namaz kıldıranların CEBİNE Devlet hazinesinden (vatandaş vergilerinden) para koymak TEMİZ kazanç mıdır.
    O topluluğun içinden biri pekala imamlık yapabilirken...

    Yanıtla (1) (2)
  • Hakkı / 24 Mart 2025 10:22

    "Oysa Kur’ân-ı Kerîm, İncil’deki İsa gibi “Nen varsa dağıt ve gel benim ardımca yürü” (Matta 19/21) ya da “Fani olan yiyecek için değil, fakat ebedi hayatta kalıcı olacak yiyecek için çalışın” (Yuhanna 6/27) demez." Değerli Hocam, bu ifade biçimi sorunlu olabilir. Sebebi dönem farkıdır. Bu tür kıyaslama uygun olmayabilir. Peygamberler dönemine uyanı söylemiştir. İfade ettiğiniz gibi de dinimiz ile de kıyamete dek gereken bildirildi. Saygılarımla.

    Yanıtla (0) (0)
  • Erdem / 24 Mart 2025 10:21

    Devlet tüketimi değil, üretimi teşvik eden bir çalışma hayatı ortaya koymalı. Maalesef çalışmıyoruz, ancak çalıştığımız da da emeğimiz faiz olarak başkalarına gidiyor. Kısaca "kesb-i mal" sadece ferdi bir mesele değil, sosyal politika yönü de vardır.

    Yanıtla (1) (0)
  • Takipci / 24 Mart 2025 10:07

    Tesekkurler Hocam...

    Yanıtla (1) (0)
  • ÖMER KUTALMIŞ / 24 Mart 2025 09:27

    Müslüman toplumlar asla terki dünya etmezler.
    Onlar Allah'la pazarlık yapar, namaz kıldım, oruç tuttum, şu kadar tespih çektim, şu kadar ismini tekrar ettim, şunun için şu kadar şu duayı okudum, hacca gittim, kurban kestim, sadaka verdim; karşılığını isterim, sağlık , varlık , düşman saydıklarımın kahrını.
    kulların iltifatını isterim derler. İbadet gibi görünün iş ve eylemler ve dahi ritüeller pazarlık masasına koyup karşılık istedikleridir.
    Allah'ın rızasını isteyen yok denecek kadar azdır.

    Yanıtla (2) (2)
  • Hakan / 24 Mart 2025 09:12

    Bugunun tasavvuf yapısında terki dünya mı kaldı, yapiş dünyaya geçerli akce

    Yanıtla (1) (0)
  • İhtiyar / 24 Mart 2025 09:04

    Muhterem hocam, şayet anlattıklarınız doğruysa Hz. Ebubekir’in ra malının tümünü bağışlayıp bir hırkaya bürünüp evden çıkamaması nasıl izah olunur? Keza Resullulahın sav mescidinde Ashabı Suffe’nin yaşamasını nasıl değerlendirirsiniz? Hz.EbuZer ra seçtiği hayat tarzını nereye koyacağız? Hz.Ali’nin Kv sadece içinde bulunulan öğün için tedarikte bulunması hakkındaki görüşünüz nedir? Aynı dönemde zengin (Hz. Osman ve Hz. Abdurrahman ra vb) sahabiler varken bunların fakrı seçmeleri yanlış mıdır?

    Yanıtla (1) (0)
  • Koç / 24 Mart 2025 08:58

    Müslüman toplumlarda cehalet diz boyu okumaz araştırmaz sadece dinler her şeyi bilir onun için fakirlik sefalet kan gözyaşı diz boyu .

    Yanıtla (1) (0)
  • Eylül / 24 Mart 2025 08:50

    Hocam hala 1400 yıldan bahsediyor sınuz. Ümmeti hep geçmişin hurafeleri ile avuttunuz..ülkede üretmeden tüketen koskoca bir Diyanet ve din adı altında cemaat ler var
    Aklınızın kullanında uydurma hurafe Emevi dininden kurtulun. Allah dinine dönün.

    Yanıtla (3) (0)
  • Okur / 24 Mart 2025 08:24

    Sayın yazar mükemmel bir konuya değinmiştir. Fakat yazı biraz soyut kalmış. Müslümanların güncel yaşamlarına, terki dünyanın müslümanları ne hale getirdiğine, müslümanların neden böyle bir yola başvurduğuna hiç atıfta bulunmamış. Hal böyle olunca yazı olması gereken etkisi üretmiyor. Bu yazının devamı gelmeli bence, belirttiğim konularla ilgili olarak

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuru / 24 Mart 2025 08:17

    Bu yazarın genel yaklaşımına göre dünyadaki tüm sorunların tek sorumlusu müslümanlar , eski Alimler , ve tasavvuf erbabı başkaca bir sorumlu yok zira müslümanlar ! bugün yönetimde , mecut kanunlar şer'i esaslara göre eski alimler ! tarafınfan yazıldı !! Ve bu kanunlarıda tasavvuf erbabı hayatın içinde uyguluyor !!!

    Yanıtla (0) (1)
  • Malkoç / 24 Mart 2025 08:10

    Bütün renkler kirlendi, önceliği beyaz'a verdiler... Önce ekmekler bozuldu, sonra herşey... Eski Türkiye de, mevsimler vardı .. ilkbahar, yaz , sonbahar , kış !... Mevsimler , ayrı ayrı yaşanırdı... Karpuz kabuğu denize düşünce, yaz mevsiminin geldiği belli olur, denize girilirirdi.. karpuzlar, kavunlar üçer beşer alınırdı.. ( şimdilerde dilimle bile almak zor ) .. sebzeler meyveler kasayla,kiloyla alınırdı.. dilim ve tane kültürüyle tanıştık .. yeni Türkiye de!.. bereket !?

    Yanıtla (1) (0)
  • Cem / 24 Mart 2025 07:56

    Bugün toplum gergin, gençler huzursuz ve gelecekten endişeli. Artan siyasi kutuplaşma ve belirsizlik ortamı, gençlerin zihinlerinde “Ne olacağım?” sorusunu giderek daha baskın hale getiriyor.

    -Ülkenin siyasi hayatı, belediyelerden merkezi yönetime kadar birkaç vilayete sıkışmış durumda. ( Trabzon , Rize , Of ,
    Güney -dogu ve doğu) Bölgecilik, her ne kadar yasalara uygun görünse de, tasvip edilemeyecek ölçüde yerel partizan eğilimlere ve güçlü bir nepotizme dayanıyor ...diyor , İlber Ortayl

    Yanıtla (2) (0)
  • Yamtar / 24 Mart 2025 07:52

    Muhalif belediyeler de hırsızlık, yolsuzluk varmış, gereği yapıldı , sorgular, davalar, tutuklamalar... Konu yargıya intikal etmiştir, elbette hırsızlık,yolsuzluk yapan, ihalelere fesat karıştıranlar hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır.. Allah'tan cumhur bileşenlerinin yönettikleri kamu kurum ve kuruluşlarında bilhassa belediyelerde işler
    meşrûiyet zemininde yürütülüyor da ! ...

    Yanıtla (0) (0)
  • Hamdi Denizci / 24 Mart 2025 07:50

    "Bu dünya önemsizdir... Bu dünya bir imtihan yeridir..." dediğinizde, bir mümine var gücüyle ibadet etmekten başka bir yol bırakmıyorsunuz ki. Yatacak kalkacak ibadet edecek. İnsanın başka konulara (ekonomi, bilim, spor, vb) odaklanmasını, kendini geliştirmesini teşvik etmeyen bir anlayış bu.

    Yanıtla (1) (0)
  • Okur / 24 Mart 2025 07:34

    Cenabı ALLAH rızkınıza kefilim demiş ama rızkı getirip ağzınıza koyacağım dememiş. Toprak vermiş, su vermiş, hava vermiş, tohum vermiş, hayatımızın idamesi için ekeceğiz, biçeceğiz sonra yiyeceğiz. Canı, Malı ,namusumuzu korumak içinde madenler vermiş, akıl vermiş aynı şekilde bunları kullanıp kendimizi koruyacağız, sen bunları kullanıp kendini korumazsan Cenabı ALLAH gelip sürekli seni koruyacakta değil. zaten peygamber efendimizde eline kılıcını almış savaşmış ama yenmiş ama yenilmiş.

    Yanıtla (2) (0)
  • B. ÖZEL / 24 Mart 2025 05:40

    Hocam, yapmayın Allah aşkına!
    Terk-i dünyayı bu işin ehillerinin nasıl anladığını bilmiyor olamazsınız. İbrahim Edhem`di sanırım, şöyle demiştir: Alabildiğine dünya içine gir ama dünyanın senin içine girmesine izin verme.

    Yanıtla (5) (0)
  • Cenk Cemil / 24 Mart 2025 05:13

    Sayın Çağrıcı...Bir tasavvufi terin olan Terk-i Dünya konusunda bir yanlış algılama olduğunu sanıyorum. Terk-i Dünya derken bu tsabirin analamı ve içeriğinin bir kenara çekilip, kendi maişetini daha başkalrının sırtına yükleyip, topluma yük olmak olmadığını söylemk istiyorum. Dünyanın ter edilemsi demek onun sevgisinin kalbe asla sirayet etmemesi demektir. Yoksa, geçimini ve aile ferdlerinin maişetini ihmal etmek demek değildir. Esasen, bunu akal getirmekve düşünmek bile absürd bir durumdur diye

    Yanıtla (6) (1)
  • Hakkı Söyler / 24 Mart 2025 05:09

    Kainat Allah'ın kitabıdır. Herşey bir ayettir. Kendi lisansları ile Allah'ı tesbih ederler. İnsanın yeryüzünü imar etmesi, ofsayt etmemesi Allah'ın emri, insanın görevidir. Dünya hayat için bir metdır. Ama materyalistleşmeden, dünyevileşmeden, Kadın gibi kapitalistleşmeden yaşamak ne israf ne sahip savurmadan , zulme gitmeden denge yaşamak ölçüyü kaçırmamak gerekir.

    Yanıtla (3) (0)
  • Cem / 24 Mart 2025 04:57

    Konda araştırmanın yaptığı anketin sonuçlarına göre , Toplumun % 69 u adalete güvenmiyor!... Yani her üç kişiden ikisi güvenmiyor..
    Prof. Dr. Sözüer: ‘Suç işleyenin yanına kar kalıyor’ düşüncesi var. Buna ‘cezasızlık algısı’ diyoruz; Prof. Dr. Sümer: Türkiye’de bu inanç çok zedelendi; Prof. Dr. Ergur: Kimilerinin vicdanına dokunan, canını acıtan olaylar başkasını rahatsız etmiyor .. bir zamanlar " huzur İslam'dadır" yazardı.. doğrudur, lâkin İslamcılar'da değilmiş

    Yanıtla (5) (1)
  • HAYRETI MUCIP / 24 Mart 2025 04:36

    Evet , Peygamberimiz, her iki dünyayı da dengede tutan, hayat felsefesini bu derece veciz bir şekilde ifade eden çok önemli bir beyanda bulunmus, insanoglunun bence hayat felsefesininn bu olmasi gerekir .
    Yine ' Yarın kıyametin kopacağını bilsen bile elindeki fidanı topraga dik ' diyerek aynı dengeli anlayışı yansıtmıştır.
    Ama ne yazik ki müslümanlar bunu hayata geçirmeye muvaffak olamamişlardır , belki de islam aleminin geri kalmasının en büyük nedeni de budur !

    Yanıtla (4) (1)
  • our / 24 Mart 2025 00:25

    hocam sanırım sofularda bir yön de bu. tanrı tembel olun dememiştir mutlaka. ama hristiyanlıkta da yahudilikde de hindularda da dünyadan epeyce elini çekip gece gündüz ibadet eden kesimler az da olsa var. müslümanlarda oransal olarak çok daha büyük ve tembellikle karışmış gibi. nasılsa boş dünya, nasılsa öleceğiz deyip tembellik içinde epey var sanırım. halbuki buradan bir hesaba inanıyorlar ise, dünyaya boş iş diye bakmamaları gerekir.

    Yanıtla (3) (1)
  • OkurM / 24 Mart 2025 01:52

    Nasıl olsa öleceğiz diye dünyadan ele etek çekmiş bir tane musluman bulun da, UNESCO koruması talep edelim...

    Yanıtla (3) (0)
  • Demokrat hukukçu / 24 Mart 2025 01:27

    Güzel tavsiyeler,teşekkürler hocam.Bugünlerde ve yıllardır bu prensiplerin ihlalini görüyor ve yaşıyoruz.İmandan olan haya yani utanma kalmamış.Kutularla, çantalarla çalıntı paralar gizli gizli sayılıyor.Ortaya çıkınca da bir yalan uyduruluyor.Yapan iktidarsa koğuşturulmuyor, muhalefetse bütün gücüyle saldırılıp yargılanıyor.Halk da bunları izliyor ve kanıksıyor.İşin vahimi dindar geçinen âlimler de ses çıkarmıyor.Hatta fetva veriyor.Vah halimize vah.Başımıza taş yağmaz mı?

    Yanıtla (1) (0)
  • Koray / 24 Mart 2025 01:01

    Dünya gerçeklerine dokunan mantıklı bir makale.

    Yanıtla (1) (0)
  • Dogru Söyler / 24 Mart 2025 00:50

    bizim islam toplumunda yazinizin sonunda saydiginiz o 5 maddeyi kötü yönde tam eksiksiz uyguluyoruz, cünkü sorunun temelinde Mezhepcilik var

    Yanıtla (3) (1)
  • Murat / 24 Mart 2025 00:47

    Cenab-ı Hak, kemal-i kereminden, en fakir adama en zengin adam gibi ve gedaya, yani fakire, padişah gibi, lezzet-i nimetini ihsas ettiriyor. Evet, bir fakirin, kuru bir parça siyah ekmekten açlık ve iktisad vasıtasıyla aldığı lezzet, bir padişahın ve bir zenginin israftan gelen usanç ve iştahsızlıkla yediği en a’lâ baklavadan aldığı lezzetten daha ziyade lezzetlidir.

    Cây-ı hayrettir ki, bazı müsrif ve mübezzir insanlar, böyle iktisadçıları hısset ile itham ediyorlar. Hâşâ! / Lemalar

    Yanıtla (4) (5)
  • Kemal / 24 Mart 2025 00:41

    Sayın Hocam,
    Bu yazınız ve muhtevası çok ehemmiyetli ve çok boyutlu bir mesele...Ana hatlarıyla çok önemli hususlara değinmişsiniz. Lakin konuyu etraflıca açmanız , sıhhatli tartısılması; anlasilmasinda önem arz etmektedir.

    Yanıtla (1) (0)
  • Bilal / 24 Mart 2025 00:21

    B-4. Düşmanlar ve haşerât-ı muzırra arasında bir saat durmakla dost ve büyükler meclisinde senelerce durmak arasındaki muvazene, kabirle dünya arasındaki aynı muvazenedir. Maahaza, Cenâb-ı Hak da bir saatlik lezzeti terk etmeye dâvet ediyor ki, senelerce dostlarınla beraber rahat edesin. Öyleyse, kayıtlı ve kelepçeli olarak sevk edilmezden evvel, Allah’ın dâvetine icabet et.Mesnevi Nuriye/ bsNursi ra.

    Yanıtla (4) (4)