İşsizler için istihdam oluşturmak da infaktır

Hakiki sevgi paylaşma erdemini doğurur. Bu nedenle Kur’ân-ı Kerîm’in rehberliğinde Hz. Peygamber, insanoğlunun nefret ve kavga üreten maddeci ve bencil yönünü düzeltmeyi hedefleyen bir öğreti geliştirmiştir. Bu öğretinin en önemli erdemlerinden biri, paylaşma sorumluluğudur. “Muhtaçlara nafaka sağlamak” anlamına gelen infak, yoksullara mali yardım olabileceği gibi, özellikle çağımızda işsizlere iş vererek ailelere nafaka sağlamak, istihdam alanları oluşturmak suretiyle de olabilir.

Peygamberimiz buyururlar ki: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız. Size, yapmanız halinde birbirinizi seveceğiniz bir şey söylememi ister misiniz? Birbirinizle selamlaşınız” (Müslim, ‘İman’, 94).

Başka bir hadis de şöyledir: “Hiçbiriniz kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz” (Müslim, “İman”, 71, 72).

Son hadisteki ‘Altın Kural’ı uygulamanın ilk şartı –çok sayıda ayet ve hadislerin de gösterdiği üzere- şu olmalıdır: Bir taraf, diğerinin çaresizliğini onun aleyhine kullanmamalıdır. Bu, iki kişi arasındaki ilişkiden uluslararası ilişkilere kadar her düzeyde gerekli olan yalın bir ahlâkî ve insani ilkedir. Kur’an’ın ayetleri ve Hz. Peygamber’in hadisleri âdil, dürüst, erdemli bir mümin olmak için çıkarcı hesaplardan kaynaklanan bütün istekleri hayatımızın son amacı olmaktan uzak tutmamız gerektiğini anlatan mesajlarla doludur.

***

Hucurât suresinin “Ey insanlar! Sizi bir erkek (Âdem) ile bir kadından (Havva) yarattık” mealindeki 13. ayetine göre yukarıdaki hadiste geçen ‘kardeş’ kelimesini, “bütün insanlığın özde kardeşliği, eşitliği diye anlamamız gerekir. Bir hadiste de “Bütün insanlık bir ailedir. Onların en hayırlısı da ailesine en faydalı olanıdır” buyrulmuştur.

Işığını bu vizyondan alan Gazâlî şöyle der:

“Gözleri Yaratıcı’da olanların [dolayısıyla hakiki dindarların] içleri ve dışları doğruluktan sapmaz. Onlar, içlerini Allah’a ve O’nun yarattıklarına karşı hissettikleri sevgi ile donatırlar; dışlarını da Allah’a ibadet ve onun kullarına hizmet ile süslerler ki, aslında kullarına yapılan hizmet de Allah’a ibadet etmenin bir türüdür. Çünkü kullara karşı güzel ahlaklı olmadan Allah’a hizmet edilmiş olmaz. Kul Allah’ın yarattıklarına hizmet ederek, namaz kılıp oruç tutanların derecesine, hatta daha da ilerilere yükselebilir” (İhyâ, Kahire 1332, II, 191).

Özellikle sufîlerin insan sevgisine ve bu sevgi duygusundan beslenen özveriye dair, günümüz insanlık hayatına ruh kazandıracak önemli mesajları vardır. Bunlardan biri olan Fudayl b. İyaz (ö. 187/803) adlı Horasanlı sufinin anlattığına göre, “Eski peygamberlerden biri, ‘Ey Rabbim! Senin benden memnun olduğunu nasıl anlayabilirim?’ deyince, Yüce Allah, ‘Fakirlerin senden memnun olup olmadıklarına bakarsan anlarsın’ buyurmuş” (Gazzâlî, İhyâ, II, 207).

***

Hakiki sevgi paylaşma erdemini doğurur. Bu nedenle Kur’ân-ı Kerîm’in rehberliğinde Hz. Peygamber, insanoğlunun nefret ve kavga üreten maddeci ve bencil yönünü düzeltmeyi hedefleyen bir öğreti geliştirmiştir. Bu öğretinin en önemli erdemlerinden biri, paylaşma sorumluluğudur.

Vahyin başlangıcından itibaren Resûlullah’ın sürekli gündemde tuttuğu paylaşma için Kur’an’da en sık geçen esas kavram ‘infak’tır. “Muhtaçlara nafaka sağlamak” anlamına gelen infak, yoksullara karşılıksız mali yardım suretiyle olabileceği gibi –özellikle çağımızda- işsizlere iş vererek ailelere nafaka sağlamak, bu amaçla istihdam alanları oluşturmak suretiyle de olabilir.

Bütün dinlerde yoksullara yardım övülmüş ve insanlar buna teşvik edilmiştir. Fakat muhtemelen ilk defa İslam’da bir ‘sosyal refah sistemi’ (zekât kurumu) zorunlu (farz) kılınmıştır. Hatta bu konuda Müslüman topluma, fıkıh kültüründe ‘farz-ı kifâye’ denilen, zekâttan daha ileri sorumluluklar da getirilmiştir. Gazâlî, “İhtiyaç durumu bir insanı sıkıntıya soktuğunda bu sıkıntının giderilmesi (Müslüman toplum üzerine) farz-ı kifâye olur” der (İ yâ, I, 301). Buna göre, bir toplumda bazı insanlar maddî, hukukî, psikolojik yönlerden acı çekiyorlarsa diğer Müslümanlardan yeterli bir kısmının bunu önlemeleri zorunludur; aksi halde toplumun hepsi günahkârdır.

YORUMLAR (37)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
37 Yorum
  • Ugur / 12 Mart 2025 01:05

    Sufilerin günümüz insanlık hayatına ruh kazandıracak söylemleri vardır demişsiniz hocam..çok haklısınız..netekim cübbeli hocamız ve menzil kardeşliği bu konuda çok gayretli çalısıyorlar..rabbim yardımcıları olsun..

    Yanıtla (3) (6)
  • erdoğan yeşiltepe / 12 Mart 2025 10:27

    evet milleti soyup soğana çevirerek, dinden rant devşirerek...

    Yanıtla (2) (0)
  • M.D. Edep.Edep.. / 12 Mart 2025 20:59

    Dalga mı geçiyorsun yoksa kafa mı buluyorsun kardeşim..

    Yanıtla (0) (0)
  • Z KUŞAĞI / 12 Mart 2025 12:05

    Hocam, Zariyat 19, zenginlerin mallarında ihtiyaç sahiplerinin hakkı olduğunu söylüyor. Sizce, Allah fakirin hakkını niye doğrudan fakire vermiyor da zengine verip, onun fakire vermesini istiyor? Bu dilemma fakirin imtihanı mı zenginin imtihanı mı?

    Yanıtla (2) (0)
  • or / 12 Mart 2025 13:21

    ikisinin de ve en önemlisi de senin. daha şartsız yaklaşmaya bak derim.

    Yanıtla (0) (0)
  • Z KUŞAĞI / 12 Mart 2025 13:47

    Merak ediyorum or. Bu olgunun fakirin hakkını cebellezi eden zenginin imtihanı olduğu kesin. Fakirin imtihanı meselesi biraz karışık geliyor bana. Allah, fakire, niye kılıcını çekip zenginden hakkını almadın, diye soracaksa; yani fakirin imtihanı, şapşal şapşal oturmayıp, hakkını almak için kalkışmaksa eyvallah. Bundan ötesi adil gelmiyor bana.

    Yanıtla (0) (0)
  • M.D. Edep.Edep.. / 12 Mart 2025 20:57

    Arkadaş yani pes sende herşeyi Allah'tan bekleme canım Allah senin haşa uşağın mı !!! Ne biçim yorum yapıyorsun .. O zaman sınavın, aklın, iradenin, iyi ve kötünün ne anlamı kalır..

    Yanıtla (1) (1)
  • karar okuru / 12 Mart 2025 18:05

    İstihdam, üretim, büyüme, gelir atışı, işsizlik gibi kavramlar daha yeni hocam. Dinin böyle bir derdi yok. insanlar dolaylı dolaysız her mal ve hizmet alımında vergi ödüyor zaten. gelir vergisini nereye koymak lazım. insanlara zekat ödeyin sadece, diğer vergilerden muafsınız dense koşa koşa gider herkes valla.

    Yanıtla (1) (2)
  • organik / 12 Mart 2025 20:01

    El-insaf! Adlandırmalarının değişmesi bu sorunların vahiy döneminde olmadığı anlamına mı geliyor? Dinin, şirkten bile öncelikli konusu, servet dağılımı, fakirliğin bitirilmesi yani sosyal adalet olmuştur. "Yuh olsun sizin dininize ki fakiri, yetimi doyurmuyor, itip kalkıyorsunuz. (Maun 1-3)" Adam gibi dağıtın, servet belirli ellerde toplanmasın. (Haşr 7)", “Çalışana ücretini, alın teri kurumadan önce veriniz. (İbn Mâce, Rühûn, 4)" diyen din mi bu konularda dertsiz?

    Yanıtla (0) (0)
  • M.D. Edep.Edep.. / 12 Mart 2025 20:51

    Arkadaş Kuranı bir kez olsun Kıraat etmeden işkembeden yorum yapıyorsun el insaf be... Bu senin yok dediğin kelime ve ifadeler Kuranın bir çok ayetinde geçer.. Üretim derken sana Keynesin üretim tarifi yapacak hali yok, ancak emek, gayret ve çabanın önemi vurgulanır. İşsizlik derken zekatın, infakın kimlere verileceği, bir boynu kölelikten kurtarma vb, zenginliğin bir zümre arasında olmaması gerektiği anlatılır kardeşim.. Kuranı idrak edersen bunların hepsini bulursun..

    Yanıtla (2) (2)
  • Okur / 12 Mart 2025 01:58

    Hocam, bari siz böyle yapmayın. Devlet vatandaşların yaşantısını asgari düzeyde ekonomik, sosyal, hukuki ihtiyaçlarını karşılamak için vardır, öncelikle. Liyakatsız idarecilerin elinde sefalet içine düşen halkı kişisel ‘insafa’ terk etmeyi güncelde ifade eden zekat, sadaka, infak vs yollar tavsiye edilemez.Devlet işsizliği, adaleti, ekonomik refahı garanti etmek zorundadır. Devletin ve idarecilerin İTİBARI öncelikle bu takdirde söz konusu olabilir. Sadaka, zekat, infak camide tavsiye edilebilir.

    Yanıtla (5) (1)
  • Okur / 12 Mart 2025 11:28

    Yazar zaten din konuşuyor siyaset yapmıyor

    Yanıtla (0) (0)
  • Okur / 12 Mart 2025 15:50

    Okur’a: ‘İşsizler için istihdam oluşturmak’ dini bir görev mi, yoksa siyasi ve politik bir görev mi? Şimdi: ‘infak etmek isteyen Müslümanlar yardımlarıyla bir fabrika açacaklar ve işsizlere istihdam meydana getirecekler’, bu mu? Yahu devlet, siyaset, bürokrasi nerede? Kış uykusuna mı yattılar da iş infak edecek Müslümanlara kaldı? Millet devlete niye vergi ödüyor? Yapmayın Allah’ınızı severseniz. Okuduğunuzu biraz anlamaya çalışın. Lakabınız da ‘okur’. Siz her okuduğunuzu böyle mi anlıyorsunuz?

    Yanıtla (0) (0)
  • talebe777 / 12 Mart 2025 15:50

    Güzel bir yazı, hocamızın ilmine ve ömrüne bereket olsun...

    Yanıtla (0) (0)
  • FARKLI AÇI / 12 Mart 2025 11:59

    Zekat, lafa gelince İslam'ın beş şartından biri. Uygulamaya bakınca fıkhın EN İHTİLAFLI konusu. Bizim fukaha, saray ve zengin dostudur. Eskisi de yenisi de. Örneğin, fabrika yatırımını demirbaş sayıp, zekattan muaf tutacak kadar, Allah'ı tanımaktan aciz varlıklar sayesinde içi boşaltılmış bir din şartı. Allah zekat ile serveti vergilemek isterken, "ulema" zengini daha az zekatla nasıl kurtarırım telaşında.

    Yanıtla (0) (0)
  • Hacı Bekir / 12 Mart 2025 14:20

    11.59 FARKLI AÇI rumuzlu Sn. Okur, her fabrika sahibi, eğer vergi kaçırmıyor vergisini doğru ödüyorsa, fabrikasının da fabrikadan elde ettiği gelirinde zekatını veriyor demektir. Yukarıda yazdığım gibi, günümüzde Devletlerin aldığı vergi tam da zekatın karşılığıdır, vergilerin harcama yerleri de zekatın harcama yerlerine karşılık gelir. Vergi kaçıran, zekatını vermeyendir.

    Yanıtla (0) (0)
  • FARKLI AÇI / 12 Mart 2025 15:19

    Sevgili Hacı Bekir vergi ile zekat ayrı ayrı kurumlar. Çok genellemişsin. Vergi kaçıran toplumun hakkını, zekatı vermeyen fakirin hakkını çalıyor. Toplumun bir kısmının aynı zamanda fakir olması zenginin iki borcunu bire indirmez. Fabrikatör arkadaş gelirinden vergi, fabrikası-makinesi-vergi sonrası geliri dahil servetinden zekat verecek.

    Yanıtla (0) (0)
  • YOLCU X / 12 Mart 2025 14:10

    “Cebrâil bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım.”(Buhari, Müslim) Müslüman toplumun sosyal dokusu "bunyanun mersus" ise, öncelikle birbirinin derdiyle dertlenmesi ve "bir vücudun azaları gibi" olmasıyla mümkün olmuştur. Bugün bu idealin çok aşağısında olsak ta, güclendirilecek eski binamızın temelleri mevcut.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARARLI / 12 Mart 2025 13:29

    Her dört kişiden biri işsiz. Gelir dağılımı, bir kişiye dokuz, dokuz kişiye bir pul dağıtım modeliyle. Asgari ücret sadece kiraya yetecek düzeyde. Ülkeyi böylesine fakirleştiren AKP genel başkanı, az önce partisinin grup toplantısında "doğurganlık oranı ve nüfus artış hızı düşüyor... nüfus bakımından giderek yaşlanıyoruz" diyerek, halkın, kendisini dinlemeyip, "köle" üretiminden vazgeçmesine hayıflanmış. Halk üremeyerek istihdam meselesini kökten çözmeye kararlı.

    Yanıtla (2) (0)
  • Hacı Bekir / 12 Mart 2025 12:55

    Hocam doğru, işsizlere iş vermek infaktır. Ama hiç kimseye iş vermese de tek başına çalışarak mal ve hizmet üreten, hatta mal ve hizmet tüketen herkes infak eder. Çünkü kazancın %15 ila %35’i vergidir. Tüketen kişi tükettiği malın %10 ila 20’sini KDV olarak verir. Vergi, yol, su, sağlık hizmeti, yaşlılar, kimsesizlere bakım ve herkese güvenlik hizmeti vs. olarak geri döner. “ Devlet İslam Devleti değildir, vergi yerine sadaka , zekât olarak şu vakfa verin." demek kul hakkı yemektir.

    Yanıtla (1) (0)
  • Erciyes / 12 Mart 2025 12:53

    Hocam, “muhtemelen ilk defa İslam’da bir ‘sosyal refah sistemi’ (zekât kurumu) zorunlu (farz) kılınmıştır.” diyorsunuz; bu yanlış. Tevrat’ta, zekat mahiyetindeki ödemeleri zorunlu kılan onlarca ayet var. Ayrıca Roma’daki “Alimentum” uygulamasına bakmanızı öneririm. Kaldı ki, zekat vergidir ve bilinen ilk izleri Sümerlerde ve Mısır’da görülür. Ayrıca İslam’ın bütün kurumları Mezopotamya devlet kültürlerinin yansımasıdır.

    Yanıtla (4) (0)
  • Suat / 12 Mart 2025 12:27

    Ben dedim, oldu! Sanki İslam'da sevap olarak infaktan başka ekonomik sarf sahası yok!

    Yanıtla (0) (1)
  • meraklı / 12 Mart 2025 10:21

    Hoca fetvayı vermiş; ama eksik bırakmış. Onu da ben tamamlayayım: Milyonlar/milyarlar kazanmak için iş kuran patronların yatırımı infak ise, süründürdükleri işçilerine verdiği üç kuruş da zekat sayılır artık.

    Yanıtla (2) (1)
  • S.KILIÇ / 12 Mart 2025 10:07

    O zaman Sayin Yazara ve inananlara yamyamlardan vecize:" Hayır yaparak yoksulluk çözülemez. " Kim olduğunu merak edin ve bulun.

    Yanıtla (1) (0)
  • HAYRETI MUCIP / 12 Mart 2025 10:05

    Hocamız , bu yazısında sünnetten bir çok güzel örnekler vermiş , teşekkür ederiz .
    Evet , dinimizin birinci derecede kaynagi Kuran , ikinci derecede ise sünnettir.Ne var ki Kur'anın kitap haline getirilmesinde olduğu gibi sünnetin toplanıp kitap haline getirilmesi de oldukça sorunlu ve tartışmalıdır ; Peygamberimizin ölümünden tam iki asır sonra ancak bu mümkün olabilmiştir, sahih olanların yanında bir çok tartışmalı olanlar da vardır.
    Hocamız acaba bu konuda bilgi lütfeder mi ?

    Yanıtla (1) (0)
  • HAYRETI MUCIP / 12 Mart 2025 09:30

    Köylü bir vatandas , kış mevsiminde , şehirde yaşayan oğlunun yanına ziyarete gelmis .Köyde olduğu gibi burda da yolda karşılaştığı herkese selam veriyormuş ancak tuhaf bir şekilde insanların çoğu selamını almıyor üstelik de tuhaf tuhaf bakıyorlarmış ?
    Akşam eve gelince durumu oğluna anlatmış , oğlu acı acı güldükten sonra ,
    -- Baba demiş , burası köy değil , şehir ; burda hiç kimseye selam vermen gerekmez !
    Yaaa . iste böyle !

    Yanıtla (1) (0)
  • Takipci / 12 Mart 2025 09:24

    ISTIHDAM. Degerli Hocam, bu kavrami dile getirdiginiz icin size tesekkur ediyorum, zira Islamci Terminolojide boyle kavramlar yok, varsa yoksa YARDIM vs. Bu kavrami MESLEK-URETIM-ISTIHDAM seklinde ifade edersek tam olur diye dusunuyorum. Burada kritik kavram MESLEK, zira MESLEKsizlik URETIMi engeller, dogal olarak AVANTA kulturunu besler, gunumuzde oldugu gibi...

    Yanıtla (2) (0)
  • Niyet / 12 Mart 2025 08:57

    İktisat buna gizli işsizlik der. İhtiyaç varsa zaten işe alım yapılır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Dedem Korkut / 12 Mart 2025 08:06

    CHP'li bir, DEM 'li belediyelere operasyonlar non stop devam ediyor... Yolsuzluklar, hırsızlıklar, ihalelere fesat karıştırmak vs ... Allah'tan AKP'li, MHP'li belediyeler var da en azından memleketin yarısı dürüst belediyeler eliyle yönetiliyor... Hamdolsun, tekbir ?.. Huzur İslam'dadır... Rüşvet alan da veren de melûndur !...

    Yanıtla (0) (0)
  • Mustafa / 12 Mart 2025 06:21

    İşsizlere iş veriyorlar ama geçici iş altı ay sonra tekrar bana muhtaç olsun diyerekten iş veriyorlar

    Yanıtla (2) (0)
  • Dogru Söyler / 12 Mart 2025 00:21

    Hayir Hocam yanlis, cünkü infak bir nafakadir, issizler icin istihdam yaratmak ise sosyal bir mecburiyettir ve yönetimin asli görevlerindendir

    Yanıtla (6) (0)
  • Isvecli gurbetci / 12 Mart 2025 00:17

    Hocam allah sizden razı olsun..gercekten günümüz islam dünyasının çok önemli bir problemine bir nebze olsa ışık tutmuşsunuz..yazınızdan istifade ettim..

    Yanıtla (1) (0)