İnsan olmak ve insan kalmak
Sığırlar da bakarlar, dinlerler, yerler, içerler. Ama yalnız insan güzelliği keşfeder; baktıklarında estetik, ahlâkî değerleri de görürler. Buradan bakan insan, artık Darwin’in ‘evrimleşmiş maymun’undan ötede bir hakikattir. Burada gören artık ruhun gözüdür. İşte olmak ve insan kalmak, bize üflenmiş olan bu ruhtan gelir.
İnsan, biyolojik olarak herhangi bir canlının evrim geçirmesi suretiyle meydana gelmiş ya da gelmemiş, önemli değil. Çünkü insan, özellikle tabiatın ötesindeki hüviyetiyle, ona hakikatini veren mahiyetiyle insandır. İnsana “insanlık” hüviyeti –Kur’an’ın o muhteşem tabiriyle- alelade fiziksel bir bedene Allah’ın “kendi ruhundan üflemesi (nefha)” (Secde 32/9) sonucunda verilmiştir.
Şu halde bir canlı, ‘nefha-i ilâhî’ değilse veya o özelliğini yitirmişse insan da değildir. Doğal bir evrim varlığı olmakla ‘insan olmak’ arasındaki eşik bu ‘nefha-i ilâhî’ ile aşılmıştır.
Kur’an’ın daha çok kalp kelimesiyle ifade ettiği, doğal dünyaya ait olmayan bir öz gerçeklik olarak var olduğumuzu apaçık biliriz. Bu bilgi, rasyonel yoldan kanıtlayamasak da daha güçlü bir şekilde kesinliğini ‘sezdiğimiz’ bir bilgidir. Bu sezgi, –Batı’da Descartes’ın, bizde de ondan altı asır önce İbn Sînâ’nın dediği gibi- fiziki varlığımızdan hiç haberimiz olmasa bile, bizde ‘verili’ (aprioric) bir bilgidir.
Aslında biz, kendi hüviyetimizi olduğu gibi Allah’ı, özgürlüğümüzü, güzelin güzelliğini, iyinin iyiliğini de sadece bu bilgiyle biliyoruz. Deneysel varlığımızın bu bilgilerle temelde bir ilgisi yoktur.
Fiziksel tabiatta dinî, estetik, ahlâkî inanma ve değer kavramı bulunmaz. Çünkü bunların üçü de normatiftir, yani ‘buyururlar, isterler’ ama determine etmez, zorlamazlar. Tabiat ise istemez; yapar, yaptırır, zorlar. Tabiat ‘sünnetullah’tır. Kur’an şu cümleyi dört defa tekrar eder: “Sünnatullahta değişme bulamazsın.” Onun için tabiatta özgürlük yoktur, zorunluluk vardır. Giyinmeyen üşür, üşüyen titrer.
Zihinsel işleyişimiz de böyledir; bilimsel bilgi bize kendi doğruluğunu ve sonuçlarını hiçbir seçim imkânı vermeksizin zorla kabul ettirir; kabul etmeyene de bedelini ödetir (günümüzde Müslüman dünyaya ödettiği gibi).
Ama sanat, ahlak ve din özgür seçim alanlarıdır; dayatmaz, buyurur, ister. Kur’an şöyle der: “Gerçek Rabbinizden gelendir; artık dileyen inansın, dileyen inkâr etsin” (Kehf 18/29). Evrende tek sorumluluk varlığının insan olması da bu özgürlükten gelir. Hem ahlâkî hem sosyolojik anlamıyla özgürlük yoksa insan yoktur; çünkü özgürlük bizim ‘nefha-i ilâhiyye’ olan ruhumuza aittir.
Sığırlar, ceylanlar da bakarlar, dinlerler, yerler, içerler. Ama yalnız insan görüp dinlediklerindeki güzelliği keşfeder; baktıklarında estetik, ahlâkî, mistik değerleri de görürler. Buradan bakan insan, artık Darwin’in ‘evrimleşmiş maymun’undan ötede bir hakikattir. Burada gören artık ruhun gözüdür.
İşte olmak ve insan kalmak, aslında bize ‘nefh’ edilmiş, üflenmiş olan ruhtan gelir. Gerçek sufîler ısrarla derler ki: Bu ruh kemale erdiğinde aşkın Hakikati, Güzeli ve İyiyi görmesinin önünden perde kalkar. Bizi beden hapishanesine tıkayan asıl sebep, hepsi de hayvani doğamızdan gelen bedensel taleplerimizi, kişisel/grupsal çıkarlarımızı, hükmetme eğilimlerimizi putlaştırmamızdır; efendileri olarak kullanacağımız bu şeyleri kendimize efendi yapmamızdır.
Günümüz dünyasına buradan bakarsak, dünyadaki bütün uyumsuzlukların, çatışmaların, acıların arkasındaki temel gerçekliğin bu ruh yoksunluğu olduğunu apaçık görürüz.
Öte yandan Kur’an’ın ifadesiyle “Şu insan gerçekten çok zalim, çok barbardır” (Ahzâb 33/72). En temiz kalması gereken dinini bile hayvani doğasına kurban ediyor.
Anlatırlar ki, Abdullah İbnü’l-Mübarek’e (öl. miladi 736) sormuşlar: “Aşağılıklar denince kimler aklına geliyor?” Cevap vermiş: “Dini kullanarak dünyalık elde edenler.”















Teşekkürler sayın hocam; “ Aşağılıklar denince kimler aklına geliyor?” diye sormuşlar “ dini kullanarak dünyalık elde edenler” diye cevap vermiş, diyorsunuz, çok doğru yerinde bir cevap, tamam, siz biz herkes çevresine baksın “ dini kullanarak dünyalık elde eden”kimler var, ne kadar çoklar değil mi?. Peki bu özelliklerini kabul ederler mi? Hayır, etmezler din İman ile insanları kadırıyorlar, onun içindir ki Allah cc. Fatır suresi 5 bu konuya dikkat çeker, “Allah adıyla aldanmayın” der.
Yanıtla (2) (0)Mustafa hocanın Ramazan boyunca yayınladığı en iyi yazı diyebilirim. özgürlük vurgusu çok yerinde. özgür irade yoksa her şey sakattır. 'Sünnetullahta değişme bulamazsın' deniyor ama Ateşin doğası gereği İbrahim'i yakması gerekirken, yakmaması, mucizeler sünnetullahın değişmesi değil mi?
Yanıtla (0) (0)Dinî inançta, gassalın elindeki meyyit gibi TESLİM olmak esastır.Sayın Çağrıcı, kendi gönlünden geçeni konjonktürel olarak yazıyor, yoksa piyasada böyle bir algı yok ve olmaz da zaten..Zira tarihî süreçler ortada ve böyle anlatıldığı gibi özgürlüğün Ö'sü bile yok.
Yanıtla (4) (0)Sizin anladığınız manada mucize diye bir şey yok..
Yanıtla (2) (0)Ama yaşamın kendisi zaten bizatihi bir mucizedir, yani irrasyoneldir..
Türkiye de boğaz köprüsü yapılırken halat düştü bu hata benim diye Japon mühendis intihar etti.
Yanıtla (4) (0)Bolu da yanan otelde 78 kişi öldü hiç kimse suçu kabul etmedi.
Insan olmaktan daha önemli,tabi ki insan kalmak.Bir şeyi kazanmak,onu korumaktan daha kolaymış.Gerçi biz insan olmadık,insan olarak yaratıldık.İnsan olmak bizim irademize bağlı değil ama,insan kalmak irademize bağlı.Mü'min ve müslim olmak önemli bir değer ve de özellik fakat bu değeri ve özelliği korumak yani son ana kadar mü'min ve muslim kalmak.Allah bizleri korumaya muvaffak eylesin.Allah bizleri müslim(müslimen) olarak vefat ettirsin ve sâlihlerin arasına. katsın.Âmin.
Yanıtla (5) (0)İnsanı diğer canlılardan farklı kılan BARİZ özellikler:
Yanıtla (3) (0)Önce kötüler:
▪UTANMAK
▪YALAN
▪İFTİRA
▪KUMPAS (Pusu değil)
▪RÜŞVET
▪YOLSUZLUK
▪DOLANDIRICILIK
▪YASAKLAR
▪İHTİRAS
▪KATLİAM
▪SOY KIRIM vs,vb...
Sonra iyiler:
▪BILİM
▪SANAT
▪FELSEFE
▪YARATICILIK vs,vb...
Allah (cc), yaratmadan önce bu bilgileri verip, seçme hakkı verseydi İNSAN olarak yaratılarak İMTİHAN olmayı seçerdim diyen varsa alkışlamak lâzım(!)...
Teşekkürler hocam da, insanlığın hangi coğrafyalarda yerlerde süründuğu ortada.
Yanıtla (5) (0)İnsanlık Can çekişiyor
“Dini kullanarak dünyalık elde edenler.” işte ben onlara şeytanlar diyorum
Yanıtla (13) (0)En karli ticaret Din Ticareti'dir(O. Bolukbasi)
Yanıtla (9) (0)"Öte yandan Kur’an’ın ifadesiyle “Şu insan gerçekten çok zalim, çok barbardır” (Ahzâb 33/72). En temiz kalması gereken dinini bile hayvani doğasına kurban ediyor"
Yanıtla (4) (0)Diyanet Isleri Meali, Tin 4,5: "Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık"
Evet , son cümle tam yerine oturmuş ; ' Dini kullanarak dünyalıklar elde edenler asağılığının aşağısında olanlardir ' !
Yanıtla (13) (0)Bence baska söze gerek yok .
Yaşadığım tecrübelere ve şahit olduğum olaylara dayanarak şunu söyleyebilirim ki müslümanlar içinde insan olanlar çok az. Saadet partililer en düzgün insanlar.
Yanıtla (2) (3)Toplumun çoğunluğunu “mutsuz insanlar” oluşturuyor.
Yanıtla (6) (1)Sokakları gülen insanlar değil, asık suratlı insanlar dolduruyor..
Yüzleri güldürebilmek için sadece iyimser mesajlar vermek ( cek , cak !)yeterli olmuyor, başka bir şeyler yapmak gerekiyor demiş
Zeki Ceyhan.. evet mümkün ; yapabiliriz.. mesela, hırsızlık, yolsuzluk yapmaktan, ihalelere fesat karıştırmaktan, haram ve rüşvet yemekten vazgeçmekle işe başlayabiliriz.. vatandaşı enflasyona ezdirtmedik, yani biz ezdik diyorlar..
İnsan olmak ve insan kalabilmek için adaleti savunmak gerekiyor. Kanunsuz suç olmaz denilen gerekçelerle binlerce kişiye ceza verildi ihraç edildi. Zira AİHM Yalçınkaya kararında kanunsuz suç olmaz dedi madde 7. Anayasa 90 derki AİHM kararları bağlayıcıdır. Bu masumlar haklarını almadan düzelemeyiz sayın hocam. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Sizlerinde bu mazlumlara ses vermeniz gerekmiyor mu sayın hocam.
Yanıtla (5) (0)Yer yüzünde sureten insanlar vardı ancak sireten insan değillerdi. Tengri insana terakki ve tedenni kapısı araladı, onu imtihan etmek istedi. İnsanı hayvanlardan ayıran aklı, şuuru, insani özellikleri verdi. Sureten insan olan sireten de insan oldu. Ancak her zaman sireten insan kalamadı. Kendine verilen aklı ve insani hasseleri sureten insan olan yanının emrine vererek hem kendi türüne hem de diğer türlere zulmetmeye başladı. İnsanın ekseri sureten insan kaldı ancak sireten insan kalamadı.
Yanıtla (5) (0)Cehul kelimesinin “barbar” diye çevrilmesi ilginç olmuş değerli hocam.
Yanıtla (2) (0)Evet “Dini kullanarak dünyalık elde edenler.” aşağılık denince akla gelen bu olmalı. Fakat dünyalık elde etmek için en kullanışlı enstrüman da din. Tabii bu mecrada ciddi bir rekabet de var. En ufak bir farklılıkta "kafir" ilan edilebilirsiniz. "Kafir" ilan edilirseniz ne olur derseniz, yaşadığınız ülkeye göre değişir. Resmi din görüşü varsa, bunun dışında bir şeyler söylemek hayrınıza olmaz. Mezhep ve tarikatların dünyalık için savaşları da ayrı bir tehlike. Tabii kimse dünyalık için demez
Yanıtla (10) (0)