Tehlikeli Çin bilmecesi

Durumu hiç ciddiye almayanlarla aşırı abartanlar arasında gezinerek corona virüsünü anlamak pek mümkün değil.

Birbirinden farklı komplo teorileri, yakın geçmişte çekilen bazı filmler ve yazılan bazı kitapların içeriğiyle kimi benzerlikler, Wuhan’daki katolik cemaatin Vatikan’ın otoritesini tanımak istememesi gibi bir yığın söylenti de olup biteni ayrınlatmaya yetmiyor.

On milyonluk şehirlerin karantinaya alınması ve insanların evlere hapsedilmesi pek görülmüş uygulamalar değil. Çin’e dünya çapında uygulanan ulaşım engeli ve oradaki çeşitli ülke vatandaşlarının tahliyesi, vuku bulan ikiyüzden fazla ölüm ve onbine yaklaşan vak’a sayısı şimdilik sadece sayılardan ibaret birer gösterge.

Virüsün aşısı henüz bulunmadı ama çalışmalar sürüyor. Daha şimdiden trilyon doları aşan ekonomik göçmelerden bahsediliyor. Her ülke kendince tedbir almaya çalışıyor ve virüsün yayıldığı ülke sayısı şimdilik 25.

Tarihteki veba salgınında dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri ölmüştü.

Bu yeni virüsün sonuçları ise henüz kestirilemiyor.

Dünyanın başındaki mevcut çoraplara (savaş, içsavaş, işgâl, sel felaketleri, söndürülemeyen yangınlar, kasırgalar ilh…) eklenen bu yeni çorap diğerlerinden farklı olarak yaygın, âcil ve öldürücü somutlukta küresel bir tehlike algısı ve gerçekliği oluşturuyor. Öbürleri de öldürücü elbette ama farklı olarak diyelim bir işgâl ya da savaşta görünürde de olsa bir kazanan var.

İnsanın ya da devletlerin lokal çapta yaşayıp farklı metodlarla baş etmeye, katlanmaya çalıştığı ölüm duygusu, küresel çapta yaşanınca başka algı temellerinin ve çatılarının oluşmasına yol açıyor.

Olup biten her şeyi camlardan tabletlerden izlemeye alışmış büyük çoğunluk şimdi sessizce izlemekle birşeyler yapamama tedirginliği arasındaki salıncakta akıl sallandırıyor.

Bir virüs, bir yerküre.

On gündür evinizdesiniz ve dışarı çıkmanız yasak. Ve durum bütünüyle belirsiz. Ne hissederdiniz?

Dünya, bir süredir Çin’in ticarî ve ekonomik baskısı altında şekilleniyor, onu hesaba katmadan yapılan planlamalar eksik veya yanlış kalıyordu.

Şimdi önümüzde başka bir durum var. Başka ve tedirgin edici bir Çin medikalizmi.

Geleneksel yaşam ve beslenme ritüellerini terkedip kuluçka fabrikası gibi üretime dayalı yeni yaşam modelinde toksit süreçlerin zaman zaman raydan çıkan sonuçları şaşırtıcı mı?

Dünya Sağlık Örgütü ve Çin’in işbirliği ile bu sorun aşılacak ve sorular öylece havada mı kalacak, yoksa şeffaf bir geriye bakışla buradan küresel sağlık için dersler mi çıkacak?

Bilmiyoruz, hiçbir şey bilmiyoruz, bekleyip göreceğiz.

Çevik devlet, çevik millet

2012 Mayısı’nda Kuzey İtalya’nın Emiglia-Romagna bölgesinde dokuz gün arayla iki deprem oldu (6.1 ve 5.8 büyüklüğünde, sırasıyla 20 ve 29 Mayıs). İlkinde yedi ikincisinde yirmi kişi öldü. Onbeş bin kişi evsiz kaldı. Birçok tarihi eserin de yıkıldığı depremin sadece depolardaki Parmesan ve Grano-Padano peynirlerine verdiği zarar ikiyüz milyon EUR olarak hesaplandı. Evsiz kalanların konut meselesi tam bir sorun yumağı haline geldi. Oysa bir yıl öncesi Van Depremi’nde evsiz kalanların sorunu altıncı aydan itibaren ciddi şekilde halledilmişti.

Elazığ Depremi’nde 24 saat içinde alınan mesafeye bakınca, deprem bölgesinin çok daha hızlı bir şekilde normale döneceğini söylemek mümkün. Arama ve kurtarma faaliyetinde geldiğimiz noktaysa takdire şayan. 1999 Marmara Depremi’nde sadece AKUT’un sınırlı sayıda üyesinin ve çoğunlukla yurtdışından gelen ekiplerin uyguladığı yöntemler ve kullandıkları teknolojinin daha ilerisi, ülkemizde birçok kurumun normali haline gelmiş. Farkındaysanız tıpkı Van Depremi gibi hiç dış yardım almadan millî kaynaklarla arama kurtarma faslını aştık.

Kayıplarımız için rahmet dileğinden başka yapabileceğimiz yok ama bu süratin ölü sayısının artmasının önleyen en büyük etken olduğunu söylememiz lazım. Türkiye nihayet olması gereken deprem bilincine yaklaşıyor. AFAD’ımız,Kızılay’ımız, belediyelerimiz, IHH’mız, AKUT’umuz ve nice STK’mızla hazır olmamız umut verici. Cem Sahir İslam-seyyahmedya.net

20-01/31/ekran-resmi-2020-01-31-234026.png

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum