Feda yılı

Feda yılı’ cümlesini hayatımıza Beşiktaş yönetimi sokmuştu. İçinden çıkılamaz bir süreci normalleştirmek için bazı başarı hedeflerinden vazgeçilmişti.

Bu süreyi borçlarını yeniden yapılandırmak ve tesisleşme için kullanmışlardı.

Aslında hepimizin aile hayatında bu şekilde feda yılları olmuştur. Annemiz bizleri karşısına almış, sıkıntının ne olduğunu anlatmış ve nelerden vazgeçmemiz gerektiğini de ifade etmiştir. Ondan sonra da kıyafetlerden, tatilden ve harçlıklardan vazgeçilmiştir.

Ailede kimse bu yaşananlara itiraz etmemiş ve beraber sorunlar sırtlanılmıştır. Baba daha çok çalışmış, anne masrafları kısmış, çocuklar da sessizce karara destek vermiştir. Çünkü sorun ailenin sorunudur ve beraber sırtlanılması gerekir. Herkes aynı şekilde ihtiyaçlarından vazgeçtiği için de kimse bu konularda birbirini eleştirmemiştir.

***

Şimdi gelelim ülkemizin durumuna. Geçen günlerde küresel borçluluk oranları ve miktarları açıklandı. Dünyanın en borçlu ülkesi ABD ve borçları dünyadaki bütün rakamın yüzde 32’sine denk geliyor. Milli gelir oranına göre en fazla borçlu ülke yaklaşık yüzde 240 ile Japonya olurken, bu ülkeyi yüzde 181.6 ile Yunanistan, yüzde 148.7 ile Lübnan, yüzde 132.6 ile İtalya ve yüzde 130.3 ile Portekiz takip ediyor.

Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, Türkiye’nin merkezi yönetim borcu, eylül sonu itibarıyla yaklaşık 230 milyar dolarla küresel borçların yüzde 0.4’üne karşılık geliyor. Söz konusu borcun, milli gelire oranı ise yüzde 30’un altında bulunuyor.

Yani anlayacağınız bazılarının felaket tellallığı yaptığı gibi ekonomi ve devletin durumu kötü değil. Ama bizim sorunumuz cari açığımız ve bunu kapatmak için bulmak zorunda olduğumuz döviz. Ayrıca büyümek için gereken dış kaynak da işin başka bir boyutu.

Bir önceki yazımda bununla ilgili olarak önerilerimi sıralamış ve kaygılarımı yazmıştım. Yazının çıktığı gün Rus stratejist Prof. Dugin’in röportajı Habertürk gazetesinde yayınlandı. Bundan sonra nasıl bir saldırı altında olabiliriz sorusuna;

“Kesinlikle bütün ekonomik ilişkileri kullanacaklar. Sürekli saldırı altında olacaksınız. İran’a, Rusya’ya yaptırım uygulanıyor. Türkiye’ye de yaptırım uygulayacaklarına o kadar eminim ki... Ekonominizi kurtarmak için B planı yapmalısınız” demişti.

Ben de yazımda aynı uyarıyı yapmıştım. Şimdi hepimize soruyorum. Bize bu güne kadar bedel ödeten bu sistemden nasıl bir feda yılı veya yılları ile kurtulabiliriz? Bunun için ne yapmamız ve nasıl bir yol haritası izlememiz gerekiyor?

Bir yetkili çıkıp bunları bize açıklasın ve bir yol haritası çizsin. Devlet de lüksten vazgeçsin bizler de. Yapmamız gereken neyse bu kısır döngüden kurtulalım.

***

Birisinin iki dudağı arasından çıkan sözlerle fakirleşmekten bıktım. Büyüyüp büyüyüp bir gecede devalüasyon ile geriye düşmekten yoruldum. Dünyanın en borçlu ülkesinin para birimi karşısında değer kaybetmekten de açıkcası yıldım.

Ben bu aziz milletin de bu durumdan oldukça şikayetçi olduğundan eminim. Biz bir aileyiz ve bu ‘B’ planını zaman kaybetmeden yapmak zorundayız.

İş işten geçmeden ve her şeyimizi feda etmeden bir karar vermeliyiz.

Biz varlıklarımızdan, onurumuzdan, ulusal kimliğimizden feda etmeden yalnızca lüksümüzden feda edip buradan çıkmalıyız.

YORUMLAR (40)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
40 Yorum