Trump’ın kendini ve Netanyahu’yu kurtarma planı mı?
ABD Başkanı Trump damadı Kushner ve ekibi tarafından hazırlanan Filistin sorununu çözüm planının siyasi ayağı siz bu satırları okuduğunuz sırada açıklamış olacak. Hatırlanacağı gibi planın ekonomik ayağı geçtiğimiz yıl 22 Haziran’da Manama’da (Bahreyn) yapılan bir bölgesel toplantı sırasında yine Kushner tarafından açıklanmış, ancak pek ilgi görmemişti.
Kushner barış olması, daha doğrusu planın açıklanması ertelenen siyasi ayağının Filistinliler tarafından kabul edilmesi halinde, 50 milyar dolarlık bir kaynaktan, 179 projeden söz etmiş, paranın bir kısmının da komşu ülkelere aktarılacağı söylemişti. Şarta bağlı, harcanması sıkı kontrollere tabi olacağı vurguladığı bu paranın büyük bir kısmının da Arap ülkelerince sağlanacağını belirtmişti.
Türkiye saatiyle dün 20.00 gibi Beyaz Saray’da düzenlenecek bir törenle açıklanacağı söylenen siyasi ayağının ise 100 yıldan fazla bir süredir gündemde olan sorunu çözeceği, sorunun her boyutunu içerdiği iddia ediliyor. Umarız öyle olur, sorun mucizevi bir şekilde çözülür. 1947’den bu yana oluşan BM müktesebatı temelinde bir çözüm üretilir. Cenevre Sözleşmelerinden, hakta, hukuktan ve adaletten söz edilir.
Fakat ne yazık ki tahminler ve beklentiler aksi yönde. Filistinlilere sorulmadan hazırlanan planın sadece İsrail’in çıkarlarına hizmet eder nitelikte olacağı ve Filistin yönetimi tarafından kabul edilmeyeceği, edilemeyeceği söyleniyor. New York Times Trump’ın kendini azil sürecinden korumak için böylesi bir hamle yaptığını, Haretz maksadın Netanyahu’yu kurtarmak olduğunu iddia ediyor.
Açıklanması bunca zamandır ertelenen planın tam da Senato’da azil davası görülürken, tam da İsrail seçimlere giderken, tam da Netanyahu’nun yargılanıp yargılanmayacağı konuşulurken açıklanmasını gerçekten de başka türlü okumak çok zor. Kaldı ki Trump yönetimi Filistin sorunu konusunda ciddi olsaydı İsrail’den iki başbakan adayının yanına bir de Filistinli temsilci eklerdi.
Daha da önemlisi mucizevi olduğuna inanmamızı bekledikleri planı açıklamadan önce muhataplarının görüşlerine başvururdu. Dünyada hiçbir barış planı herhalde muhataplarından bağımsız olarak hazırlanmamıştır. İngilizlerin manda yönetimi devrinde bile hazırlanan planlar, “Beyaz Kitaplar” bir şekilde müzakere edilirdi. Yine de “planı” hafife almamakta, seçim kampanyasına indirgememekte yarar var.
Okumadan, detaylarını bilmeden önyargıyla kanaat paylaşmak istemem ama basına yansıdığı kadarından çıkarttığım sonuç Trump’ın 1937’den buyana gündemde olan BM Genel Kurulu’nun ve Güvenlik Konseyi’nin pek çok kararıyla teyit edilen iki devletli çözüm fikrini öldürmek istediği yönünde.
Amaç Filistinlileri kantonlara bölünmüş olarak yaşamaya, eşitlik değil bir tür azınlık statüsünü kabul etmeye zorlamak. Kudüs’ün statüsünü değiştirmek, yeni ve yaratıcı çözüm adına Filistinlilerin hak talep ettikleri topraklar üstündeki İsrail egemenliğini tanımak, mülteciler sorununu unutturmak ve belki onları şiddet içinde eritmek.
Trump Filistinlilerin planı kabul etmeyeceklerini tabii ki biliyor fakat umursamıyor. Hatta onların önemli olmadığını söylüyor. Planın kabulünü İsrail’den bekliyor. Zaten bulunmaya çalışılan çözüm onlar için değil İsrailliler için. Belli ki onları hiçliğe mahkum etmeye, planla açıklayacağı anlayışın içinde yoğurmaya çalışıyor.
Washington’daki temsilciliklerini kapatmasına, insani yardımları kesmesine, büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasına, 1967 sınırları ötesindeki yerleşim birimlerini hukuki kabul etmesine bakıp başka bir sonuca varmak imkansız. Üstelik şartlar da bu tür bir “planı” kabul ettirmeye çok müsait.
Belli başlı hiçbir Arap ülkesinin dayatılacak çözümü veto etmesi söz konusu değil. Suudiler Amerika ve hatta İsrail ile ilişkileri normalleştirme peşinde. Bahreyn, BAE İran derdinde. İran deseniz zaten yeterince sorunu var. Suriye paramparça, Irak’ın kendi işi başından aşkın. Mısır Sisi demek, o da Trump’la iyi geçinmek ister. Türkiye de karşı karşıya olduğu sorunlar düşünüldüğünde çok fazla tepki gösteremez.
Evet, belki birkaç protesto düzenlenir, belki birkaç açıklama yapılır, Arap Birliği ve/veya İslam İşbirliği Teşkilatı toplanır, BM Genel Kurulu’ndan da destek alınır fakat sonuç değişmez. Bunu da Trump Yönetimi bizden çok daha iyi bilir. Ayrıca açılımlarının seçim ve kendini kurtarma yatırımı olarak görüleceği için hafife alınacağını düşünmemiş olmaları da mümkün değil.
Bu yüzden en uç noktalarda taviz beklemeleri, bölgesel zafiyetlerden yararlanmaya çalışmaları kaçınılmaz. Nihayetinde istedikleri çözüm değil zihniyet değişikliği, paradigmik bir sıçrama. Bir de unutmayalım ki bu plan dün hazırlanmadı. Kushner’in Jason Greeblatt, Dina Powell ve David Friedman ile birlikte bir plan üstünde çalıştıkları 2017 Kasım’dan beri herkesin malumuydu. Plan şimdi açıklanıyor çünkü açıklanması Trump’a ve Netanyahu’ya da yarayacak.
Amerikan seçmeni Trump’ı en İsrail yanlısı başkan olarak görecek, İsrail seçmeni de Netanyahu’nun politikaları yüzünden “böylesi güzel” bir planın hazırlandığını düşünecek. Ama aynı zamanda plan ne kadar saçma olursa olsun sonuçta Filistin sorununun çözümünde İsrail’e bir eşik daha atlatacak. Keşke yanılıyor olsam, sabah gazeteyi elime aldığımda açıklanan plana bakıp hata yapmışım desem, diyebilsem…