Kadınlar ne diyor?
İstanbul’un görece yeni düşünce kuruluşu PODEM’den üç genç araştırmacı, Zeynep Gülöz Bakır, Gülşah Dark Kahyaoğlu ve Rümeysa Çamdereli 12 şehri ve 2832 kişilik örneklemi kapsayan, kadınların siyasete, dış politikaya ve aslında dünyaya bakışını ortaya koyan niteliksel bir araştırma gerçekleştirmiş. Sonra da 84 kişiyle derinlemesine görüşerek bulgularının içeriğini teyit etmiş.
Her ne kadar araştırma Türkiye’deki kadınların 2018 sonu ve 2019 başındaki algılarını yansıtsa, daha sonra gerçekleşen ve düşüncelerini etkileyebilecek olaylar ölçülen kanaatin oluşmasına dahil olmasa da, genel eğilimlerin çok fazla değişmediğini varsayarak sonuçlarını sizlerle paylaşmak istedim. Ne de olsa kadınların rahatsız oldukları, onların hayata, siyasete ve dünyaya bakışlarını belirleyen konjonktür aynı.
* * *
Muhtemelen araştırma bugün de yapılsa kadınların büyük çoğunluğu yine siyaset sahnesindeki gerilimden rahatsız olacaklar, siyaseti yine olumsuz kavramlarla nitelendirecekler, siyasetin toplumun ve vatandaşın taleplerine cevap üretmediğini söyleyecekler, politikanın gündelik hayatlarındaki her şeyi etkilediğine inandıklarını belirtecekler, kendilerini siyasetin dışında hissettiklerini anlatacaklar.
Belki oranlar biraz farklı olacak, yüzde 54.9’luk değil de altında ya da büyük olasılıkla üstünde bir kesim siyasi gerilim huzurumu bozuyor diyecek. Kendisi siyasete girmeyi çok düşünmese de kadınların siyasete girmesini muhtemelen yine yüzde 63’e yakın bir oranda olumlayacak. Kadın adaylara yer veren partileri daha çok destekleyeceğini (araştırmada (% 58.7) kadınlara yönelik politikaları olan partilere oy vereceğini (araştırmada % 60) belirtecek.
Mesleki açıdan araştırmanın beni en çok ilgilendiren tarafı doğal olarak kadınların dış politika algısı. Bu konu çok derinlemesine sorulmamış fakat bazı veriler önemli. Mesela araştırmacıların geçtiğimiz günlerde yayınlanan raporlarında vurguladıkları gibi kadınlar Türkiye’yi komşularına göre daha güçlü görüyor. Bu algı siyasi partilere göre de çok değişmiyor, HDP seçmeni dışında güçlü diyenler güçsüz diyenlerden fazla çıkıyor. Genel eğilim yüzde 50.9 ile güçlü olduğu yönünde.
Ancak Suriye politikası dendiğinde başarılı bulanların oranı sadece yüzde 27.5’de kalıyor, yüzde 44.2 başarısız bulurken, yüzde 28.4 kararsız olduğunu belirtiyor. AK Parti’ye oy veren kadınların başarılı diyenlerinin oranı genel oranın 10 puan üstünde, yani yüzde 37.8. ABD yerine Rusya ile ilişki geliştirmeli diyenlerin genel oranı yüzde 37.2 olurken, Türkiye AB’ye üye olsa iyi olur diyenler pek çok başka araştırmada olduğu gibi yüzde 50’nin üstünde, tam olarak yüzde 56.
Araştırmadan Türkiye’de kadınların Suriyeli sığınmacıların varlığından rahatsız oldukları anlaşılıyor ki bu da aslında bilinen ve çözüm üretilmesi gereken bir gerçek. Neyse ki oran çok yüksek değil, yüzde 50.6. Vatandaşlık verilmesine karşı olanların oranıysa yüzde 67.6. Rahatsızlık konusunda belli ki parti dağılımdan bağımsız bir konsensüs var.
Yine de Suriyelilerin varlığından en az rahatsız olanların HDP’ye oy verenler, en fazla rahatsız olanların İYİ Parti seçmen kitlesi olduğunu belirtmek gerek. Türkiye’de kadınların belli toplumsal gruplara, kimliksel azınlıklara nasıl baktıkları, kendilerini bu gruplara ne denli yakın hissettikleri de araştırmada sorgulanmış. Suriyelilere karşı duyulan yakınlık burada da en alt seviyelerde ve tabii ki düşündürücü. Devlet kurumları arasında en çok hangilerine güvenirsiniz diye sorulduğunda açık ara polis ve kolluk kuvvetleri çıkması ise bence sevindirici. Kadınlar yaşadıkları tüm sorunlara rağmen yüzde 62.2 ile polise güveniyor. Ardından yüzde 30.8 ile mahkemeler, yüzde 30.7 ile ordu geliyor. Cumhurbaşkanlığı yüzde 25.6 ile kadınların dördüncü güvendiği kurum olarak çıkmış. Üniversitelere güven yüzde 16.6’da.
Medya ve şirketler ise güven endeksinde çok daha altlarda yer alıyor. Medya yüzde 9’da, şirketler ise yüzde 5.6’da. Araştırmaya güven derseniz bana güvenilir gibi geliyor. Kuşkusu olanların metodolojiyi incelemesinde, başka kurumların ve üniversitelerin yaptıkları benzeri araştırmalarla karşılaştırmasında yarar olabilir. Benim izlenimim güvenilir olduğu ve var olan sorunlarla örtüştüğü yönünde.
* * *
Umarım bu ve benzeri araştırmalar genel olarak siyasete, özel olarak da iktidara yol gösterir. Bundan sonra daha az çatışmacı, daha çok uzlaşmacı bir Türkiye’de yaşarız. Kimseyi tatmin etmeyen gerekçelerle üniversiteler, vakıflar kayyuma devredilmez. İfade özgürlüğü başta olmak üzere özgürlükler yeniden tesis edilir, hukukun üstünlüğü sağlanır.
Sığınmacılar konusunda algının değişmesi, bir arada yaşama koşullarının güçlendirilmesi için tedbirler alınır. Kadınların işsizlik, ekonomi, eğitim diye araştırmada en üst sıralara koydukları geleceğe ilişkin endişeleri giderilir, siyasete girmeleri daha fazla teşvik edilir. Depremde yakınlarını kaybedenlere başsağlığı, yaralılara acil şifa dileklerimle…