Göç, sığınma ve tartışma…
Göç herhangi bir nedenden dolayı bir grup insanın yerleşmek amacıyla bir yerden bir başka yere gitmesine verilen ad. Sebebi siyasi de olabilir, iktisadi de, muhtemelen artık daha çok ekolojik de. Baskı altında olduğunu hissedenler veya daha iyi bir yaşam standardını özleyenler bulundukları yeri bırakıp başka bir yere gitmeye çalışabilir.
Sığınma ise biraz daha teknik. Uluslararası sözleşmelerce tanımlanmış bir hak. Her hak gibi suistimale açık olduğu için hangi şartlar altında gerçekleşeceği belirlenmiş. Hedefi de kabaca insanların siyasal şiddetten zarar görmesini önlemek olarak tanımlanmış. Sınırların varlığı sığınmaya engel olmasın diye de tedbirler alınmış.
Alınan en önemli tedbir de bir ülkenin kara veya deniz sınırını bir şekilde aşanların iltica başvurusunun kayda alınması ve samimiyetinin araştırıp kendisine mülteci statüsünün tanınıp tanınmayacağının bireysel bazda belirlenmesi. Temel ilke de “non-refoulement”, yani geldikleri ülkeye güvenlikleri tehdit altında olmadığı tespit edilene kadar geri gönderilmemeleri.
Ancak bu ilke ne yazık ki pek çok devlet tarafından ihlal edilmekte ve hukuken tanınan sığınma hakkının kullanılması pratikte imkansız hale getirilmekte. Bir yandan sınırların aşılması vizeler ve mesela hava yolları şirketlerine uygulanan yaptırımlarla zorlaştırırlarken, diğer yandan sınırları aşabilenler de bir biçimde cezalandırılmakta.
İngiltere’nin bulduğu yöntem Ruanda’daki kamplarken, Yunanistan bir süredir Meriç veya Ege’den geçmeye yeltenenleri bazen iterek, bazen de motorsuz, küreksiz botlara bindirip ölüme terk ederek sorununu çözmeye, en azından hafifletmeye çalışıyor. Avrupa’da genel kabul gören bir başka yöntemse ırkçılık, ayrımcılık ve tabii ki aşağılama.
Bazen kıyıya vuran küçük bir çocuk cesedi kalpleri yumuşatsa da genelde rakamlara indirgenen trajediler faturanın insan kaçakçılarına ve insani yardım örgütlerine çıkartılmasıyla geçiştiriliyor. FRONTEX’in sınırları daha iyi nasıl koruyacağı, Türkiye’nin ülkesindeki Suriyeli sığınmacılara daha iyi nasıl sahip çıkacağı tartışılıyor. İhlaller için soruşturmalar açılsa da pratik pek değişmiyor.
Doğrusunu isterseniz bundan sonra da değişeceğe benzemiyor. Ama yine de New York Times gibi bir gazetenin üstüne gittiği Yunanistan’ın itme uygulamasının bir miktar değişme, komşumuzun bu insanlık dışı yöntemden biraz utanma ihtimali var. Çünkü gazetenin muhabirleri bu kez Pulitzerlik bir iş ortaya çıkartmış, tüm süreci belgelemiş.
Nimet Kıraç, Matina Gridneff, Sarah Kerr ve Kassie Bracken tarafından hazırlanan ve cuma günü yayınlanan haber 27 yaşındaki Somalili Naima Hassan Aden’in altı aylık bebeğine sarılarak ağlarken anlattığı Yunanistan’a iltica deneyimiyle başlıyor, onlara karşı kullanılan şiddeti tanımlıyor, sonra da fotoğraflar, belgeler ve diğer tanıklıklarla devam ediyor.
Muhabirlerin aktardığına göre Naima ve beraberindekilerin yaşadığı deneyim de diğerleri gibi dikkatlerden kaçabilir, şikayetler yine gerçek değil denerek Yunan makamları tarafından reddedilebilirdi. Neyse ki bu kez bir sivil toplum yardım çalışanı, Fayad Mulla tüm gelişmeleri filme alıp her şeyi belgeledi ve New York Times’la paylaştı.
Ben bu haberin Amnesty International, Human Rights Watch, Helsinki Committee raporlarıyla birlikte harmanlanarak ve akademik çalışmalarla beslenerek bizdeki ve onlardaki seçimler sonrasında Yunanistan’la gerçekleşecek olası müzakerelerde kullanılmasının iki ülke için de, sığınmacılar için de yararlı olacağına inanıyorum.
Unutmayalım ki sığınmacı sorunu basite indirgenebilecek bir konu değil. Geldikleri ve geçtikleri her ülke açısından bu kitlesel göçün sorun yarattığı gerçek. Kıt kaynaklarınızı paylaşıyorsunuz, bazen de risk alıyorsunuz. Sayıları UNHCR verilerine göre hala 3 milyon 600 bin kadar olan Suriyeli sığınmacıların bize yük olmadıklarını söylemek imkansız.
Benzeri Yunanistan, Almanya ve diğer pek çok ülke için de geçerli. Ancak yük olmaları insan olmadıkları, ulusal yasalar ve uluslararası hukuktan kaynaklanan haklara sahip bulunmadıkları anlamına gelmiyor. Onları ne Türkiye, ne Yunanistan, ne de başka bir ülke haklarından mahrum edemez, Yunanistan’ın yaptığı gibi ölüme terk edemez.
Yüzü maskeli güvenlik güçleri sığınma merkezlerinden alıp onları kapalı kamyonetlerlerle derme çatma iskelelerden sahil güvenlik teknelerine, oradan da motorsuz şişme botlara yükleyip Türkiye karasularına itemez. Sahile yaklaşan mülteci tekneleri ani manevralarla batırılmaya çalışılamaz. Karaya bir şekilde çıkmayı başaran insanların elindeki paralar, ziynet eşyaları gasp edilemez.
Türkiye’nin de ülkesindeki Suriyeliler söz konusu olduğunda tek derdi onları ne olursa olsun geri göndermek olamaz. Geri göndermek için önce güvenli koşulların sağlanması, ki o yönde bir çok ilerleme var, sonra geriye döneceklere imkanlar yaratılması şart. Durum tespitiyle de bir yere varmamız, yüklenmeye mecbur kaldığımız bir sorumluluktan kaçınmamız olanaksız.
Bizim, 28 Mayıs sonrasında cumhurbaşkanı kim olursa olsun, sorunu derinleştirecek toptancı ve büyük ölçüde de ırkçı, ayrımcı siyasi söylemi terk edip gerçekçi çözümler üstünde düşünmemiz, hiç bir şey için değilse bile insani sorunları çözmek, Yunanistan’ı hukuk dışı uygulamalarında vazgeçirmek için Atina ve hatta Brüksel’le konuşmamız şart…















Başından beri körfez ülkeleri Arabistan ve Katar çok zengin olmalarına rağmen bir tane suriyeli almadı sınırlarından geçirmedi aynı sünni Arap olmalarına rağmen yardım etmedi bizim üzerimize bıraktılar Biz salakmıyız yıllarca bunlara bakıyoruz misafirliğin kısa olanı makbuldür 12 yıl oldu birazda zengin araplar alsın bunları Avrupa veya Yunanistan ve Türkiye mecburmu bu nları almaya yeter artık kardeşim
Yanıtla (1) (0)Sayın yazar suriye Arap birliğine döndü kabul edildi 10 yıl aradan sonra Yunanistan ve Avrupa bunları almaz hatta Avrupa'ya kaçanlarıda yakında Suriye'ye gönderir savaş bitti her kes tüm arap ülkeleri kabul etti ve Suriye'yi kalkındıracaklar sen hala mülteciye sahip çıkalım Avrupa'da sahip çıksın diyorsun.
Yanıtla (1) (0)1- Tarihin büyük dönemeçlerinde büyük göçler ve nüfus hareketleri var. 2- Şimdiki büyük göçler; Asya despotları ile Avrupa/ batı zalimlerinin yüzünden. 3- Bu gidişle ya sınırları açarlar veya kendi kanlarında boğulurlar. 4- Türkiye; aşırıya kaçtı ve sebepte oldu amma insanlığın yüzakı oldu. Niyet ve kasıtta siyasi ihtiras kadar, mazlumu sahiplenme de vardı. Bu alacalı samimiyetin karşılığını Allah bu dünyada verir diye düşünüyorum...
Yanıtla (1) (1)İçinde yüz binlerce cihatçı terörist barındıran milyonlarca(13-15 milyon arası) Ortaçağ kaçkının kendi ülkelerini din ile cehenneme çevirip gittikleri yerde de şeriat istedikleri bir büyük göç mühendisliğini mülteci güzellemelanlar ya Abve ABD'nin foncuları ya ülkesinden bihaber entel dantel tayfasıdır.Ülke cihatçılarca işgal ediliyor siz masal anlatıyorsunuzr
Yanıtla (1) (0)Hocam dünyanın her yerinde göç ve sığınmacı sorunu var ama Türkiye'den başka bunu ensar muhacire indirip sulandıran yok. Onlara açık gizli her türlü desteği sağlayıp el altından vatandaşlık veren de yok. %90 Suriyeliler gitsin diyen halk aslında durumdan memnunmuş ki 2 yıl içinde hepsini göndermeye söz veren proje açıklayan adamı ters köşe yaptı.
Yanıtla (3) (0)Akgün her zamanki gibi kavramlari birbirine karistirmis. Göc tek tarafli bir eylem degildir. Göc edeceginiz ülkenin sizi kabul etmesi gerekiyor. Yani, kafaniza göre istediginiz her ülkeye göc edemezsiniz. Türkiye'nin Suriye'deki kosullari iyilestirmek, Suriyeyi imar etmek gibi bir yükümlülügü olamaz. Bu sorun, bütün dünyanin sorunu ama Akgün, bu TC'nin yükümlülügüdür imasinda bulunuyor. Ayrica muhalefeti irkci olmakla sucluyor. Peki mülteci kabul etmeyen körfez ülkeri ve AB neden irkci degil.
Yanıtla (7) (1)12 Eylül 1980 İhtilalinde Almanya'da bulunuyordum. Almanya sokakları Türkiye'den gelenlerden geçilmiyordu. O zaman vize serbestliği olduğu için bavulunu alan soluğu Almanya'da ve Avrupa'da alıyordu.Hepsi siyasi sığınma hakkı talep ediyordu. Bu duruma benzer bir olayda Marmara depreminde olmuştu. Depremi bahane edip soluğu Avrupa'da alan vatandaşlar hiç de az değildi. Bizim insanımız Batıya gitmek için nasıl can atıyorsa, Türkiye'ye gelmek için can atan insanların olması normal değil mi?
Yanıtla (1) (2)Almanya da türkiye gibi göç politikası uygulasa dediğiniz gibi türkiyenin çoğu almanyaya gider.ancak almanya 1 milyon sığınmacı alirim dedi ve sonrasinda almanyanin da parçası oldugu frontex yunanistanla birlikte türkiyede irkcilik dediğiniz politikayi uygular eger o siniri asabilen kucuk bir kesime o ovdugunuz insan haklarını uygular
Yanıtla (0) (0)Ben de 15 yildir Almanya'da yasiyorum. Almanya'da yasayan Türkiyeli sayisi kac? 3 milyonun altinda, ki bunlarin 1 milyonu Kürttür. 60 yilda bu nüfus, 1980'de sokaklari isgal edenler dahil, 3 milyona ulasmis. Türkiye'ye son 8 yilda giren nüfüs sayisi, 13 milyon. Bütün AB'ye giren nüfus, 1 milyon civarinda. 1980'inin Almanyasi, 2023'ün TC'sinden cok daha zengin ve güclü bir ülkeydi. Almanya'da okuma yazma ve Almanca bilmeyen biri vatandaslik alabilir mi? TC'ye girmek isteyen herkesi alacak miyiz?
Yanıtla (3) (1)"Sığınmacı istilası terörün kendisidir. ‘Göç artık masum değil’
Yanıtla (3) (1)Yunanistan'i hedef almaniz beni hic sasirtmadi. Sayin yazar, Yunanistan 10 milyon nufuslu kucuk bir ulke. Ekonomik durumu Turkiye'den daha iyi olsa da zengin bir ulke degil. Nufusun cogu Ortodoks Hristiyan. Aralarinda devletimizin Irkci poltikasi yuzunden Turkiye'den goc etmek zorunda kalmis Rum vatandaslarimiz ve bunlarin cocuklari, torunlari da var. Birkac yil once en kutsal mabetleri Ayasofya'nin kilicli hutbe okunarak camiye cevrilmesi de muslumanlara karsi nefretin artmasina sebep oldu.
Yanıtla (5) (6)Yazı ile yorumun ilgisini anlamadım. Yunanistanın yapdığını da laf aramızda çok kötü algılamıyorum. Bu kitle bizi ne hale getirdi. Yunanistan ne olurdu. Onların sayısı bile yok. Dip not. Türkiyeden Yunanistana giden Rum dediklerinizin çoğu Ortodoks Türktür. Benim için hep üzündü kaynağıdır. Nette var. Karamanlılar sonuna pdf ekleyin veya grek alfabesi kullanan türkler yazın.
Yanıtla (0) (0)"Turkiye'den Yunanistan'a giden Rum dediklerinizin cogu Ortodoks Karamanli Turktu." demissiniz. Karamanlilari biliyorum., 1923 mubadelesi ile bircok Rum vatandasimizla birlikte Yunanistan'a goc ettirildiler. Ben Cumhuriyet kurulduktan sonra devletin Irkci politikasi yuzunden (Varlik Vergisi, Askale Surgunu, 6-7 Eylul pogromu, Rum vakiflarina ait yuzlerce gayrimenkulun gasp edilmesi, Rum oksuzler yurtlarinin kapatilmasi, vs) goce zorlanan Rum vatandaslardan bahsediyorum.
Yanıtla (0) (0)Ortodoks Türkler benim atalarım mübadelede bir kısmı müslüman olup kalırken diğerleri göçmek zorunda kalmış o kadar aradalar ki ne Yunan ,ne Türk her iki taraftada kabul görmemek sevilmemek çok zorluklar yaşamışlar ve hala yaşamaya devam ediyorlar.Tek kelime Rumca bilmiyorlarmıs kendi aralarinda ise jala Türkçe konuşmayi tercih ediyorlar.
Yanıtla (0) (0)Okur rumuzlu yorumcu, Karamanlilarin anadili Turkce idi. Cogunun isimleri Rumca idi ama Rumca bilmezlerdi. Turkce dua ederlerdi. Turkceyi Yunan alfabesiyle yazarlardi. 1923 mubadelesi bir insanlik sucuydu. Turk vatandasi Karamanlilar ve Rumlarla, Yunan vatandasi Turkler zorla memleketlerinden goc ettirildiler. Secim haklari yoktu. Yunanistan'in eski basbakani Konstantin Karamanlis'in Karamanli Turk oldugu iddia edilir Buyuk ihtimal dogrudur bu iddia.
Yanıtla (1) (0)Sadece g. Ada dan dünyanın birçok noktalarına göç etmiş G, Ada lilarin hikayeleri yürek burkuyor. Dost yerine göç ettirmekle sadece dusmanliklarini kazandık.
Yanıtla (1) (0)Rahmetli Cemil MERİÇ " Bütün Kuran-ı Kerimleri yaksanız, bütün camileri yıksanız batılının(ABD+AB) gözünde siz Osmanlısınız yani Müslümansınız"derdi. Balkanlardan, Kırımdan ve Kafkasya'dan Sibiryaya zorla sürülen Kırım ve Ahıska Türklerini, Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan; Boşnak,Arnavut, Pomak ve Balkan Türkleri, Kırım ve Romanya Tatarları. Kafkaslardan göçen Revan Kürtleri, Gürcü ve Abazalar. Bunlar her türlü baskıya ve soy kırımına maruz kaldı. Ama sadece sizin sesiniz çıkıyor!
Yanıtla (1) (0)Peki vatandaşlık vererek mülteci statüsünden çıkarmak ve iltica ettiği toplumun yapısını bozabileceği göz önünde bulundurarak toplum hassasiyeti ne olacak?
Yanıtla (3) (1)Misaki Milli deyince mangalda kül bırakmıyoruz. Rahmetli TURGUT ÖZAL; Mısaki Milli sınırları biraz aşağıdan çizilmiş olsaydı bu insanlar bizim vatandaşımız olacaktı.Kaldı bu insanlar bizim vatandaşlarımızın akrabaları. Ben de diyorum ki evet bu gelenler bizden birileri; kimi TÜRKMEN kimi KÜRT kimi ARAP kimi SÜRYANI kimi YEZİDİ. Ama bizden işte.
Yanıtla (1) (1)Türkiye Yunanistan ın sığınmacılar a yaptığı geri ittirme, bet muamele ile kendini saklamayı, aklamayi düşünüyor. Turkiyenin - 25,30 derecede Van ın Başkale, Çaldıran ve saray sınır hattında Van a getirmeden gece yarısı sınır dışı ederek daha beterini yapıyor. Kanun kural dinlemeden Bakanlığın sözlü talimatına göre muamele yapılıyor. İnanın bu böyle..
Yanıtla (1) (0)Iltica Batı kulturunde olan bisi, biz doğumlular anlayamayız. Bugüne kadar solcusu , sağcısı, kürt , cemaatçi Avrupa'da sığınma imkani buldu.
Yanıtla (0) (0)Hep Avrupa ulkelerinin ulkemizdeki Suriyeli siginmacilardan bir kismini almasini istiyoruz. Ama zengin musluman ulkeler de Suriyeli siginmacilarin en azindan bir kismini alsinlar, yukumuzu hafifletsinler diyen bir kose yazarina rastlamadim. Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt, Katar, Azerbaycan gibi petrol, dogal gaz zengini ulkeler bugune kadar tek bir siginmaci almadilar. Yunanistan'i elestirmeden once biraz da zengin musluman ulkeleri elestirmek gerekmez mi?
Yanıtla (2) (1)Sayın yazar size bir sorum olacak; hayatınız boyunça çalıştınız, verginizi ödediniz, ülkeniz için 2 sene askerlik yaptınız. Birikiminizle zar zor bir ev sahibi oldunuz. Sonra birisi çıkıp sizin evinize yerleşmek istiyor. Sadece 1 odasına. Buna cevabınız ne olur?
Yanıtla (7) (0)Hocam, kalemine sağlık.. Çok anlamlı ve açıklayıcı olmuş...
Yanıtla (1) (3)Yaziyi sanki TC'de yasamayan biri yazmis. BM rakamlari Akgün'ün verdigi rakamlar degil. BM 5 milyondan fazla Suriyeli oldugunu belirtiyor. Türkiyedeki siginmacilar bize yük oluyormus, ama benzer sorunlar Yunanistan ve Almanya'da da varmis. Bütün AB'de, Türkiyenin 5'te biri kadar siginmaci yok. AB ile yaptigimiz geri kabul anlasmasi AB hukukuna aykiri. Yunanistan ve AB'yi ikna edemezsek ne olacak peki? Akgün bize diyor ki, 10 milyondan fazla insan bizde kalmali. Baska bir alternatif neden yok?
Yanıtla (4) (2)Yasa dışı kitlesel göç milli devletlerin bekası için açık ve yakın tehdittir. Gerisi fantezi. Tehditin farkında olan önlemini alıyor, farkında olmayan çene çalıyor.
Yanıtla (3) (1)