Ford tamircisi Tesla’dan anlamaz…
Başlığa çektiğim iddiayı -biraz farklı şekilde de olsa- dillendiren Amerika’nın en önemli uluslararası ilişkiler uzmanlarından biri. Princeton ve Chicago üniversitelerinden sonra Harvard’da çalışan, Foreign Policy’e düzenli katkıda bulunan Stephen Walt. Kendisi realist olarak tanınıyor ve büyük ölçüde realist öğretinin sınırları içinde yazıp, siyasi telkinlerde bulunuyor.
Foreign Policy’nin son sayısında da Biden’ın tamirciye değil mimarlara, daha doğrusu vizyonerlere ihtiyacı olduğunu vurgulayan bir yazı kaleme almış. Biden yönetiminin dış politika mekanizmasının nasıl işlediğini bilen insanlarla dolu olduğunu ancak onların eğitimini aldığı ve pratiğini yaptığı kurumların artık amaca hizmet etmediğini vurgulamış.
* * *
Ona göre şu an ABD’nin dış politikasının başında olanlar Ford ve Chevy bilen ama Tesla tamir etmeye çalışan teknikerlere benziyor. Yani benzinli, mazotlu arabalardan anlıyorlar fakat elektrikli arabaların bakımını yapmaya çalışıyorlar. Bu yüzden de verdikleri politik ve diplomatik tepkiler günün koşullarına uyum sağlamıyor.
Walt, Amerika’nın Rusya ve Çin’e karşı daha farklı ve daha yaratıcı çözümler bulması gerektiğini söylüyor. Biden’ın seçilmeden önce verdiği bazı sözleri yerine getirmesine rağmen Rusya ve Çin konusunda gerekeni yapmadığına inanıyor. Kayıtsız şartsız İsrail ve Suudi destekçiliğinden mutlu olmadığını okuyucularıyla paylaşıyor. Diğer yandan neyin yapılması gerektiğini de belli ki kendine saklıyor.
Yazısında ülkesinin kapsamlı bir stratejiye sahip olması, içeride de tutarlı davranması gibi metodolojik önerilerini saymazsak daha ziyade eleştiri, sanki biraz da “ben olsam daha iyisini yapardım” serzenişi var. Ancak bunlar tespitlerini geçersiz ve anlamsız kılmıyor. Tam tersine küresel bir soruna, kendisi de dahil çoğumuzda var olan bir eğilime, geçmişten ders çıkartıp geleceğe projeksiyon yapma alışkanlığına atıfta bulunuyor.
Bize dünyanın ve tabii ki dünya dengelerinin sürekli değiştiğini, bu değişimi anlamadan yapılan işlerin çözümden çok sorun yarattığını (belki de idrakinde olmadan, eski yazdıklarını düşünmeden) hatırlatıyor. Muhtemelen yapısalcılığa olan sempatisinden aktörün siyasi tercihlerinin politika inşa süreçlerinin ayrılmaz parçası olduğunu görmek ve anlamak istemiyor.
Olasıdır ki Walt’un aklında gerçek hayatta karşılığı olmayan sistemik anlamda rasyonel ve tartışmasız ideal bir yönetici, karar verici var. Yine de eleştirisi yerinde, Ford bilgisiyle Tesla tamir edilmiyor. Dünya hızla değişiyor, değişime kurumlar da devletler de bürokrasiler de ve hatta akademisyenler de uyum sağlayamıyor. Tarihe bakılarak gelecek okunamıyor.
En çok da İkinci Dünya Savaşı’na atıfla Ukrayna Savaşı anlaşılamıyor. Çünkü iki savaş birbirinden farklı. Hitler-Putin benzetmeleriyle propaganda dışında bir yere varmak, soruna çözüm üretmek mümkün değil. Nihayetinde ucu nükleere açık bir çatışmadan, bölgesel bir sorunun yenileni-kazananı olmayan küresel bir felakete yol açma potansiyelinden söz ediyoruz.
Unutmayalım ki, bu sefer nükleer silah tek bir devletin tekelinde değil. Rusya ya da Ukrayna hiçbir zaman Japonya olmayacak, nükleer silahların verdiği zarar da 1945’deki gibi sınırlı kalmayacak. Nükleer çatışmanın yarattığı sonuçlardan hepimiz etkileneceğiz. Ukrayna topraklarında patlayacak bir nükleer başlık enerji, tahıl ve gübre krizinin çok ötesinde sonuçlar doğuracak.
Bu yüzden tırmanmanın bir an önce durdurulması, diplomasiye şans tanınması şart. Caydırıcı olmak için destek de öyle ama Walt tarafından da öngörüsüz olduğu tescil edilen Amerika’nın diplomasiye ağırlık vermesi gerekiyor. 6 Aralık’ta olduğu gibi 864 bin 155 milimetrelik top mermisi, 12 bin Excalibur mermisi, 106 bin de GPS yönlendirmeli HIMARS füzesinin Ukrayna’ya hibe edilmesi için Kongre’nin prensip kararı alması yetmiyor.
Tamam, Ukrayna askerleri Almanya’da eğitilsin, istenirse Patriot hava savunma sistemleri de verilsin. Ama yeter ki bu savaş Rusya’nın Ukrayna’da yorulması, hırpalanması olarak görülmesin. Ukrayna’nın en iyi ihtimalle Nisan, en kötü olasılıkla da Ocak ayında başlayacak diye düşündüğü yeni bir Rus işgaline hazırlanıyor olması fırsat bilinsin. Söz verilen silahların Ekonomist’in son sayısında yazdığı gibi kolay kolay yerine ulaşamayacağı da anlatılsın.
* * *
Amerika’nın teşviki olursa Ukrayna’nın uzlaşmaya yatkın olma olasılığı yüksek. Zaten Economist Zelensky’nin 1991 sınırlarına dönüşten söz etse de ABD Dışişleri Bakanı Bilinken’in yardımların 24 Şubat öncesi sınırlara dönmek için verildiğini söylediğini aktarıyor. Dergi, Ukraynalı generallere atfen de Ukrayna silahlı kuvvetlerinin kaydettiği ilerlemenin sadece toprak kazanmak için olmadığının, Rusya’yı masaya çekmeyi de hedeflediğinin altını çiziyor.
Evet, Ruslar paralı askerleri ve yeni benimsedikleri stratejileriyle savunmada etkili olmayı başardı. En az 300 bin kişiyi de silah altına aldı. Belki gerçekten yeni bir saldırıya hazırlanıyorlar. Fakat yoruldular, dünya siyasetinde yalnızlaştılar, ekonomik sistemin dışında bırakıldılar, diplomatik yöntemlerle elde edebileceklerini asker kullanarak elde etmekte zorlandılar. İran’dan destek almaya başladılar. Bence ikna edilebilirler, siyasi sonuçları olan bir ateşkesi imzalayabilirler…