Dergi okumayı sever misiniz?
Aslında genel ve belki de saçma bir soru ama satış rakamlarına baktığımızda dergi okumayı çok sevmediğimiz ortaya çıkıyor. Yine de raflarda, digital kataloglarda azımsanmayacak sayıda dergi var. Bazıları edindiği misyon, bazılarıysa aldığı reklamla ayakta duruyor. Haklısınız çoğunun temel fonksiyonu haber ve yorum arasına ürün yerleştirme. Fakat okunacak, fikir verecek, bildiklerimizi sorgulatacak, önyargılarımızı kıracak dergi sayısı da hiç az değil.
Hepsini burada anmam, hatta bilmem imkansız. Ancak takip etmeye çalıştıklarımdan yola çıkarak farklı beğeni ve beklentiler hitap edecek zengin bir menü olduğunu söyleyebilirim. Sanat ve edebiyat seviyorsanız 1933’den bu yana yayınlanan Varlık, artık bir popüler klasik olan Milliyet Sanat, Yapı Kredi Yayınlarından Sanat Dünyamız okunmayı hakkedenler arasında. 83’üncü sayısı yayınlanmış Sözcükler dergisini ise ne yazık ki yeni keşfim.
Kapağında Oğuz Demiralp’in adını görünce aldım, uzun yıllardır diplomat kimliğiyle tanıdığım Demiralp’in Bruno Schulz üstüne yazdığı hikaye tadındaki muhteşem denemesini bir solukta okudum. Necmi Sönmez’in ressam Hakkı Anlı’yı anlattığı yazısını da dergiyi alırsanız mutlaka okuyun derim. Sözcüklerde Yılmaz Güney’den Josep Heller’e uzanan bir yelpaze var. Şiir sayısı da hiç az sayılmaz.
Bir başka yeni keşfim de Pathos. Güz 2019 sayısında Burhan Kum Kaplumbağa Terbiyecisi resmiyle tanıdığımız Osman Hamdi Bey hakkında çok iyi bir inceleme yazmış. Kayıp olan bir resminin nerede olduğunu sorguluyor, 1842-1910 yılları arasında yaşamış ünlü ressamın hayatının bilmediğimiz boyutlarını ve dönemini bize yetkinlikle anlatıyor. Avangart sanatın Marx’dan etkilenmiş Situasyonist Enternasyonali hakkındaki dosyayı da kaçırmamanızı öneririm.
Sanat ve edebiyat alanında olmasa da son günlerde aldığıma sevindiğim dergiler arasında Yetkin Düşünce var. Ekim-Kasım-Aralık 2019 sayısında İslamcılığı mercek altına alıyor. Mustafa Tekin’in İslamcılık ne önerdi sorusuyla açılan dergide köşe komşularım Mustafa Öztürk’ün makalesi ve Yıldız Ramazanoğlu’nun söyleşisi okunmazsa olmaz nitelikte. İslamcılıkla ilgilenmiyorsanız bile dergi tarihi değerde.
Tarih demişken Tarih Vakfı tarafından çıkartılan Toplumsal Tarih Dergisi’nden söz etmeden olmaz. Derginin son sayısında Türkiye’deki yılbaşı kutlamaları kapak dosyası yapılmış. Bu konuya ilişkin olarak Gökhan Akçura’nın yazdıklarını okumayı ihmal etmeyin derim. Onur İşçi’nin 1936-1939 yılları arasındaki Türk-Sovyet ilişkilerini anlattığı makale de bence öncelik tanınması gerekenler arasında geliyor, günümüz Montrö tartışmalarına ışık tutuyor.
Geçtiğimiz ay aldığım ama henüz bitiremediğim Birikim dergisinin Aralık sayısında ise toplumsal hareketler var. Begüm Özden Fırat’ın “Dron’lar ve Sokaklar”, Gençoğlu Onbaşı’nın “Toplumsal hareketler, siyasal teoriler” yazıları bu hafta sonumun gündeminde. Birikim Türkiye’de önemli bir sol entelektüel geleneğin temsilcisi, bildiğim kadarıyla çıkmaya başladığı 1970’li yıllardan bu yana kapağı ve mizanpajı değişmeyen dergilerden.
O zamanlar Monthly Review ve New Left Review ile eşdeğer gördüğüm, ODTÜ’de sindire sindire okuduğum bir dergiydi Birikim. Her sayısını olmasa da hala alıyorum ve okuyorum. Ama galiba eskisi kadar heyecanlanmıyorum. Belki yaşlandığımdan, belki zamanın doğal akışından, belki onların değişiminden, belki de mesleki eğilimlerin zorlamasından. Galiba biraz da elektronik veri tabanlarının artışından ve diğer dergilerin kolay ulaşılabilir olmasından.
Artık çoğu dergi abone olduğumuz bir veri tabanında mevcut. Mesleki olmazsa olmazlardan Foreign Policy’i, Foreign Affairs’i, Survival’ı, Insight Turkey’i ve daha nicelerini telefon ya da tablet uygulamaları üstünden okuyoruz. Ebsco, JStore, Dergipark ve benzerleri kütüphaneye gitmemize dahi gerek bırakmıyor. Eskiden elimize ulaşması günler, hatta bazen haftalar süren New York Times, Washington Post, Guardian, Jerusalem Post, Daily Star, Al Ahram Weekly, Aften Posten gibi gazeteler sadece bir dokunuş uzağımızda.
Habere ulaşmanın anlık hale gelmesi haber dergilerini kaçınılmaz olarak ve ciddi şekilde etkiledi. Economist, Atlantic, bir ölçüde Time, biraz da Newsweek direniyor ama dünyada da Türkiye’de de pek çoğu kapandı. Akis’e yetişmesem de Ercan Arıklı’nın çıkarttığı Nokta’yı iyi hatırlarım. 1980’li yıllarda Oslo’da okurken pazar sabahları merkezdeki Karl Johan Caddesine yakın, Saga Sinemasına bitişik gazete bayi Narvesen’den Nokta alırdık.
Az sayıda geldiği için Nokta’lar erken kalkan Türk öğrencilerin elinde kalırdı. Almanya baskısı Hürriyet de bir gün sonra Narvesen raflarında yerini alırdı. O günler her anlamda çok gerilerde kaldı. Oslo’da ya da başka bir yerde “yabancı” dergi, gazete arayan insan sayısı herhalde epeyce azaldı. Sanırım arkadaşım Gürcan Türkoğlu Financial Times’ı hala kağıt baskısından okuyan ender insanlardan biri.
Dünya değişiyor, diplomat olmanın kazandırdığı kararlılıkla Gürcan o değişime direniyor. Büyük bir olasılıkla o da çok fazla direnemeyecek, okuduğu dergileri, gazeteleri tabletine, telefonuna yükleyecek. Ama bundan galiba en çok fikir dergileri, dolayısıyla da bizler etkileneceğiz. Anlam dünyalarımız kuraklaşacak, derinliğine analiz okuma, konuları farklı boyutlarıyla tartışma, reklam ve tanıtım ötesinde bir sanat alanını anlama ve anlatma pek mümkün olmayacak. Çünkü muhtemelen kimse bu tür yayınlara reklam vermeyecek.
Bence geç kalmadan bir kitapçıya ya da büyükçe bir markete gidin size yakın gelen konularda çıkmış bir dergi alın, bugünlerin tadını çıkartın derim. Okunacak çok dergi var. Bazılarından bahsettim fakat raflar onlarcasıyla dolu. Nihayet Dergi, Kafkaokur, Arka Kapak, Makas, Notos, Kitap Sever aklıma gelenlerden bazıları. Eminim siz de yeni şeyler keşfedecek, kim bilir belki onlar sayesinde hayata farklı bir pencereden bakacaksınız. Bol okumalı ve keyifli bir tatil günü dileğiyle…