Hedef buysa eserinizle övünebilirsiniz

Bu köşede, içinde bulunduğumuz dönemde dindarların iyi bir sınav vermediğini her vesileyle tekrar tekrar dillendirmeye çalışıyoruz. Kimileri bu tavrın bir garezin sonucu olduğunu, dindarların her zaman örnek alınması gereken insanlar olduğunu belirterek itiraz ediyorlar.

Kuşkusuz Kur’an ve Sünneti esas alan, bu bağlamda sahici bir dindarlık bilincine sahip olan insanları töhmet altında bırakmak gibi bir niyet içinde olamayız.

Ama son dönemde AK Parti bağlamında yaşanan çarpık güç ilişkileri ve ahlaki çürüme özellikle dindarlar açısından hüzün verici bir tabloya işaret ediyor. Malum AK Parti Genel Merkezi’nde büro elamanı olarak çalışan Kürşat Ayvatoğlu adlı büro elamanının lüks bir araç içindeki kokain aleminin görüntüleri ibret verici bir manzarayı ortaya çıkardı. Elbette bir kişinin uyuşturucu ya da başka bir şey kullanması üzerinden ahkam kesmek doğru bir yaklaşım olmaz, bu bireysel bir durumdur, dolayısıyla biz yargılama makamı olamayız.

Esas sorgulanması gereken; dini ve ahlaki hassasiyetleri önemsediğini sandığımız bir partinin artık yolsuzluklara, usulsüzlüklere ve ahlaki yozlaşmalara ilişkin söyleyecek bir sözünün olmamasıdır. Çünkü bu çürüme, aynı zamanda bütün dindarları töhmet altında bırakan bir durumdur.

İşin başında “pudra şekeri” diyen, sonra kokain çektiğini itiraf eden, lüks arabalarda dolaşıp etrafa para saçan bu “becerikli Kürşat”ın bize gösterdiği yozlaşma resmi kelimenin tam anlamıyla bir ibret vesikası niteliğindedir. AK Parti’ye iktidardan nemalanmak için geldiğini adeta övünerek anlatan bu genç adamın şu sözleri gerçekten düşündürücüdür: “Benim durumumda yüzlerce genç var, bir çoğu nüfuzlu ailelerin çocukları.”

Peki bu duruma şaşırdık mı? Elbette hayır, çünkü hukuku, hakkaniyeti, liyakati ve ahlaki ilkeleri çoktan temel ilkeleri arasından çıkaran bu parti, ne yazık ki epey bir süredir yolsuzluk ve çürümüşlükle birlikte anılır hale gelmiştir. Maalesef bu gidişat esas itibariyle AK Parti’ye gönül verenleri yaralamaktadır.

Elbette Türkiye’nin en büyük partisinde her tür insan vardır ve zaman zaman bu tür çürük elmaların ortaya çıkması da kaçınılmazdır. Ama eğer bu tür yozlaşmalar bütün bir yapıyı kuşatır hale gelmişse, orada çok daha ciddi bir sorun var demektir. Her ne kadar parti yöneticileri bu ahlaki çürümeyi görmezden gelerek, “CHP’deki taciz-tecavüz skandallarını da görelim” diyerek esaslı bir özeleştiri yapmak istemeseler de AK Parti içindeki çürümüşlüğün çığırından çıktığını ne yazık ki ortadan kaldırmaya yetmiyor. 

İşin garip tarafı, AK Parti’nin bu gidişatı durdurmaya dönük ciddi bir adım atma niyetinin olmamasıdır. Elbette bütün bu yolsuzluk, usulsüzlük işlerinin sadece AK Parti ile başladığı gibi bir tez hakkaniyetli bir yaklaşım olmayacaktır. Ama bir gerçek var ki AK Parti ile birlikte yolsuzluk işleri daha da derinleşti ve sıradan bir olay haline dönüştü. Hatta öyle ki “eskiden de yolsuzluk ve rüşvet vardı” benzeri fetvalarla bu kirli işler bir bakıma meşrulaştırıldı.

Çok dramatik bir durum ama “becerikli Kürşat” örneğinde olduğu gibi AK Parti iktidarından nemalanmak isteyenleri engelleyen bütün hukuki yaptırımlar, ahlak ve liyakat kriterleri buharlaştığı için haksız kazanç elde etmek isteyenlerin önü sonuna dek açıldı. Öyle ki hakka-hukuka riayet etmek bir beceriksizlik göstergesi haline geldi. Ve doğal olarak parti içinde yer alan önemli bir kesim pastadan pay kapma yarışına girdi.

Hemen belirtelim, eğer dindar kesimler güce, iktidara, yozlaşmaya ilişkin esaslı bir sorgulama ve özeleştiri yapamazlarsa yarın ayaklarını sağlam basabilecekleri bir zemin de kalmayacaktır. 

Aslında dindar-İslamcı kesimlere mensup siyasal ve kültürel elitler geçmişte, yani iktidardan uzak oldukları dönemlerde yolsuzluk, rüşvet ve özellikle de ahlaki değerler konusunda ciddi iddialara sahiptiler ve bu konuda bir gelecek tasavvurları vardı. En azından öyle görünüyorlardı. Oysa bugün artık böyle iddiaları kalmadığı gibi yaşanan hukuksuzluklar ve yozlaşma konusunda da susmayı tercih ediyorlar. Çünkü iktidar, eleştirel tavır sergileme ihtimali olan İslamcı entelektüelleri de, muhafazakar sivil toplum kuruluşlarını da devletin ve gücün bir parçası haline getirdi. Şimdi onlar ‘itaat’ edip kendilerini mutlu ve huzurlu hissediyorlar…
 

YORUMLAR (99)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
99 Yorum