Faşizme karşı Lorca’nın şarkıları ve biraz da caz...
Aralarında Türklerin de bulunduğu Hanau’daki katliamın ardından Almanya’nın dört bir yanında ırkçılara ve Nazilere karşı yükselen sesler, Avrupa’daki ırkçı dalgaya karşı muhteşem bir insanlık şarkısıydı. Avrupa liginde Avusturya’nın Salzburg takımıyla önceki Perşembe günü sahaya çıkan Alman Einttracht Frankfurt taraftarları örnek bir davranışa imza attı.
Maç başlarken katliamda hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Tüm stat sessizliğe gömülmüşken tribünden bir kişi saygı duruşunu provoke ederek bağırmaya başladı. Bütün stat birden ırkçı sloganları önce ıslıkla protesto etti, ardından onbinlerce kişi hep bir ağızdan ‘Naziler dışarı’ sloganını attı.
Son yıllarda Avrupa’da artan yabancı düşmanlığının, bir dönemin kanlı ve karanlık sayfalarını adeta bir korku filmi gibi yeniden hafızalarımızda canlandırması son derece düşündürücü... Neyse ki Almanya’da Nazi çılgınlığına karşı sergilenen ortak dayanışma tablosu yüreğimize biraz olsun su serpti. “Gözyaşınız bizim gözyaşımız” pankartları, insanlığın ortak vicdanı adına umut verici. Demek ki insanlık henüz ölmemiş... Geleceğimiz için umutlarımızı tazeleyebiliriz.
Ne zaman dünyamızı yaşanmaz hale getiren güç sarhoşu popülist liderlere ve Avrupa’da yükselen Nazi ırkçılığına baksam, İspanyol şairi Lorca’nın o hüzünlü ve her dizesinde direniş kokan şiirlerini tekrar tekrar okuyarak güç kazanıyorum.
Bilindiği gibi faşist lider Franko ülkenin güneyini ele geçirdiğinde, tehlikeli gördüklerini öldürmek için “Kara Müfrezeler”i kurar. Kara müfrezeler, daha ilk günlerde yüzlerce insanı katleder. Bütün İspanya’da kitle halinde kurşuna dizmeler, toplu yargılamalar gerçekleştirilir.
Lorca İspanyol Sivil Muhafız Baladı şiirinde bu müfrezeleri anlatır:
/Karadır atları, kapkara
nalları da kapkara demir.
pelerinlerinde parıldar
mürekkep ve mum lekeleri
ağlamak nerede onlar nerede
hepsinin de kurşundan beyni
yoldan ağrı çıkageldiler
gönülleri cilalı deri.
o çılgınlar, o gececiler
boğarlar geçtikleri yeri
zamk karası bir sessizliğe
ve bir dehşete kum incesi…/
Şairlerin, yazarların, müzisyenlerin elde silah Franco faşizmine karşı savaştığı bir süreçte, elini eteğini her şeyden çekip köyüne dönmesine rağmen yazdığı bu şiir, geçmişteki muhalif tavrı Lorca’nın ölüm fermanının çıkarılması için yeterli gerekçe olur.
Lorca bir seferinde “kimse şairleri vurmaz, ben de bir şairim” demişti. Aslında kimse Lorca’nın katledileceğine inanmamakta; ama bir gün Endülüs’ ün tozlu bir köy yolunda caz müziğine aşık o Endülüs’ün ince ruhlu şairinin beyni faşizmin kurşunlarıyla dağıtılacaktır...
/Her akşam üzeri bir çocuk ölür,
her akşam üzeri Granada’da./