Sebep yok ama sonuç mükemmel!
Biliyor musunuz, bu galiba popülizmin hastalığı. Sebeplere hiç yüz vermeyip sonuçların kavgasını yapıyoruz. Hani insafsız ev sahipleri kiraları arttırır; insafsız marketler etiketleri yükseltir… Biri çıkıp da sormaz, o hâlde niçin insaflı ev sahipleri de kiraları normal – her ne demekse – seviyesinde tutup öncelikle kendi evlerinin kiralanmasını sağlamaz? İnsafsız bakkalın yanındaki insaflı bakkal niçin fahiş etiket koymayıp sürümden kârını katlamaz? Bodrum’da biri 2000 TL’ye lahmacun satıyormuş; insafsız, kitapsız. Peki, niçin biri yanına tezgâh kurup mesela 1500 TL’ye satmıyor? Daha ucuzu varken insafsız iflas etmez mi?
Popülizm satrançta bir hamleye takılıp ikinci, üçüncü hamleyi düşünmemek gibi bir şey. Ama popülizm makul. Rakibimiz tek hamleyi bile hesaplayamıyor ve biz böyle de kazanıyorsak neden olmasın? Eğer popülizmin müşterisi varsa neden yapmayalım? Afiyetle yiyorlar, inanıyorlar ve muhalefet de seçmen de insafsız ev sahibine, utanmaz markete, bakkala, lahmacuncuya sizinle birlikte bağırıyorsa ne mutlu. İş bitmiştir. Hadi herkes oy sandığına.
EĞİTİM VAR ÖĞRENEN YOK
Popülizm, evin soğuk olmasının hesabını duvardaki termometreden sormak gibi bir şey. Çözüm de kolay. Talimat verir, termometreye hohlatırız.
Ne var ne yok? Ekonomi yok, pahalılıkla mücadele var. Artık “Ben ekonomistim” diyene bile rastlamıyoruz. Ama pahalılıkla mücadelemiz bütün hışmıyla devam ediyor.
Birçok alanda da gözlüyorum. Büyük çabalar var. Hiç olmazsa büyük çabalar olduğu ifade ediliyor. Allah razı olsun yöneticilerimiz canları dişlerinde çaba gösteriyor. Çaba var, çabanın maksadı yok.
Eğitimde hâlimiz nedir? AYT denilen, üniversite yerleştirme sınavındaki alan yerleştirme test sonuçlarına bakalım. “Alan” öğrencinin seçimine göre. Yani ben fenciyim diyene fen soruları, ben sosyal bilimciyim diyene sosyal bilim soruları soruluyor. Kendi seçtikleri alandan… 2024 AYT sonuçları şöyle: Öğrenciler soruların ancak yüzde 19’una doğru cevap verebilmiş. Yüzde 81’ine yanlış cevap vermişler. Tek tek alanlara inildiğinde daha da vahim sonuçlar var. Toplam 13 kimya sorusundan ortalama 1’ine, 13 biyoloji sorusundan 2’sine, 6 din sorusundan 1’ine doğru cevap verilmiş. Sebep eğitimse sonuca “kazanım” mı demeliyiz? Eğitim var kazanım yok gibi görünüyor.
KANUN VAR HUKUK YOK
Hukuk maksattır, sebeptir. Kanunlar ve kanunların uygulanması sonuçtur.
Türkçede hukuk-kanun ayrımı kapı gibi. İngilizce böyle değil. İngilizcede hukuka da kanuna da “law” deniyor. Bundandır ki Fukuyama Siyasi Organizasyonun Kökeni eserinde tam 100 sayfa hukukla kanunun, hukukla mevzuatın farkını anlatmış. Hakkını yemeyelim, Kral’ın il il dolaşan mahkemesinin kararlarının nasıl içtihat hâline gelip İngiliz hukukunu oluşturduğunu anlatıyor. Belki en önemli hükümlerinden biri de şu: Kanun, önceki kanuna dayanmalıdır. Türkçesi: Kanun, hukuka dayanmalıdır.
Bir süre önce Adalet Bakanımız, Hukukun Üstünlüğü ölçümlerinde Türkiye’nin diplerde bulunmasını ve puanının yıllar içinde alçalmasını hak etmediğini söylemiştir. Bakanın sonuçlara üzülmesi takdire şayan. Ama burada da sebeple sonucu karıştırıyoruz. Kanunlar hukuka dayanmak, hukuku yerine getirmek zorundadır. Yani ahlakı, yani adaleti… Hukuk-kanun bağı koparsa kanunlar, açıkgözlerin delik bulup geçtikleri, adamına göre işleyip adamına göre işlemeyen oyun alanları hâline gelir. Kanunun deliğinden geçme becerisiyle, etrafından dolaşma ustalığı ile övünen tipler çıkar ortaya. Adalet yoksa bakanlığının, polisin, hapishanenin de maksadı başka bir şey olur; ama adalet olmaz. Mülkün, yani devletin temeli kanun değil, adalettir.
TEMELSİZ GÖKDELENLER ÇIKMAK
Demokrasi sebep, milletvekilleri ve meclis sonuçtur. Eğer meclis memleket meselelerini, kanunları tartışacağı yerde bağlı oldukları merkezlerin talimatına göre el kaldırıp indiriyorsa, yine sonuç var ama sebep yok demektir. Ne kadar tartışırlarsa tartışsınlar sonuç baştan belliyse sebep ortadan kalkmıştır. Sonuç var fakat maksat yoktur. Maksatsız sonucun da anlamı yoktur. Bir zamanlar yaptığım saçma tekliflerden biri de milletvekilleri seçmek yerine parti liderlerine çıkaracakları milletvekili kadar poker fişi vermekti. Bizdeki parti içi demokrasi göz önüne alındığında pek bir şey değişmez ve büyük tasarruf sağlardık. Hem meclis kavgalarını, dövüşlerini de çıkmadan engellerdik.
Bakınız benzer şekilde nas var ama din yok. Farz var ama ahlak yok. Ortalık sonuç dolu ama sebep unutulmuş.
Rahmetli Mümtaz Turhan, eğitim sistemimizi büyük bir gürültüyle dönen büyük bir çarka benzetirdi. Dönme dolaba... Çarkın su çekeceği, çorak Anadolu topraklarını sulayıp bereket getireceği umulmaktadır. Ancak dolap suyla temas etmemektedir. Bütün o gayret ve gürültü boşunadır. Gürültülü bir sonucumuz vardır ama sebep unutulmuştur.
Nihayet iktidar var fakat devlet yoksa vahimin ötesine geçiyoruz demektir. Adalet tereddütlüyse devlet de şüphelidir. Temel yoksa bina yükselebilir mi?