Niçin gelişmiş ülke değiliz?
Kendimi bildim bileli aklımdaki, yüreğimdeki soru budur. Bu soruyu saplantı hâline getiren yalnız ben değilim. Eminim milyonlar da aynı soruyu sordu, soruyor. Niçin Geri Kaldık?’tan Alt Akıl’a kitaplarımın ve çoğu yazılarımın altında da bu soru yatar. Soruya bir cevap bulursunuz, diyelim ki “A’dan ötürü kalkınmış ülkeler arasında değiliz.” dersiniz; hemen arkası gelir, “Peki, A’nın sebebi nedir?” Böylece devam eder…
Benim lise çağım, 1960 darbesi ve onu izleyen fikir, doktrin, ideoloji karmaşasına denk gelir. O dönemlerde bu soruya bol bol mühendisçe sebepler, sonuçlar, çözümler bulunuyordu: Köyden şehire göç; enerji dar boğazı; tasarruf, yatırım... Bunlar insana değil, maddi şartlara dayanan çözümlemelerdi ve muhtemelen yerden göğe haklıydılar da. O zamanki aklımla ben, epey farklı bir sonuca varmıştım. Şöyle ki: Almanya ve Japonya, İkinci Dünya Harbi’nden birer harabe hâlinde çıkmıştı. Bilhassa Almanya açlık ve sefalet içindeydi. Bölünmüş, sanayisinin büyük kısmı tahrip edilmiş, doğusunda kalan fabrikalar Rusya’ya taşınmış, çalışma çağındaki nüfusun büyük kısmı yok edilmiş… Ben, 1960’lardan baktığımda Almanya çoktan kendini toplamış, Avrupa’da ve dünyada tekrar başa güreşiyordu. Kol emeği gerektiren işlerde çalıştırmak için bizden işçi alıyordu ve bizim insanımız oraya gitme kuyruğundaydı. Ağır yenilginin, felaketin üstünden henüz 20 yıl bile geçmemişti. Yani bizim Ak Parti iktidarının süresinden daha kısa bir zaman.
ALMANLARDAN FARKIMIZ NE?
“O hâlde”, dedim, “gelişmişliğin sebebi, maddi şartlardan önce insana dayanıyor.” Acı gerçek şu idi: Bizi Almanya’ya, Almanları buraya taşısalar, yirmi yıl sonra Alman coğrafyası “kalkınmakta olan ülke”, buna karşılık Türkiye, Avrupa’nın bir numarası olacaktı! Öyle mi? Galiba öyle. O hâlde milyon liralık soru şu: Alman insanı ile Türk insanı arasında, birinciyi kalkındıran, ikinciyi bir türlü kalkındıramayan fark nedir?
İşte bu sorulara verilen cevaplardan biri şudur: “İnsan Sermayesi ~ Human Capital”.
Bu, diğer bütün sermayelerden kıymetli bir sermaye muhakkak. Fabrikalar sermayedir. Yollar, köprüler, araçlar, uçaklar, hazinedeki altınlar… Bunların hepsi maddi sermayedir. İşte bütün bunları sıfırlamış bir Almanya vardı ve çok şükür, kılına bile dokunulmamış bir Türkiye. Sonra... Sonra İnsan Sermayesi ile Almanya tekrar Almanya oldu ve biz bütün olumlu şartlara rağmen gönlümüzdeki Türkiye olamadık.
Nedir bu İnsan Sermayesi? Her şeyin bir ölçüsü var. İnsan Sermayesi’nin de… Zaten ölçemediğiniz şey üzerinde konuşmak zordur. İnsan Sermayesi, tek tek insanlarınızın bilgi ve becerilerinin toplamıdır. İnsanlarınızın diplomalarıdır ama aynı zamanda o diplomalarının kalitesidir de. Çalıştıkları meslekteki tecrübeleri, kaç yıldır o işte ustalaştıklarıdır.
İNSAN SERMAYEMİZİ ARTTIRALIM O HÂLDE
Cevap buydu. Bizim İnsan Sermayemiz, Almanya’nın epey gerisindeydi.
O hâlde gençlerimizi okutmalıydık. Mezunlarımızı ustalaştırmalıydık. Gerekirse yurt dışına yollayıp bilgi ve beceri kazandırmalıydık. Yapmalıydık, etmeliydik dedik. Diyoruz. Bu hâlâ çözülmemiş meselemizdir. Nereden mi biliyorum? Eğitimi de ustalaşmayı da ölçen çalışmalar var. Dünyanın birçok ülkesinde, 15 yaşındaki gençlerin bilgi ve becerilerini ölçen PISA sınavı var. Yetişkinlerin bilgi ve becerilerini ölçen PIACC var. Üniversitelerimizin dünya üniversiteleri sıralamasındaki yeri, bir başka İnsan Sermayesi üretme ölçüsü. Bunlara girmeyeyim, tekrar olur. Bu sınavların, sıralamaların sonuçları yüzümüzü güldürmüyor.
Dünyada parmakla gösterilen bir eğitime sahip değiliz. Değiliz ama sanki bize inat, pırıl pırıl gençlerimiz de yok değil. Yok değil de onların başarı hikâyelerinin çoğu, “Amerika’da bir Türk…”, “Almanya’da iki Türk…” diye anlatılıyor.
85 MİLYONDAN YETERLİ İNSAN ÇIKAR
Anlaşıldı. Gençlerimizi kalkınmış ülkelerdeki düzeylerde eğitemiyoruz, eğittikten sonra ustalaştıramıyoruz. Eğittiklerimizi ve ustalaşanları da elimizde tutamıyoruz. İnsan Sermayesi ölçümlerinde yukarı doğru bir hareket yok. Diplomalarımızın değeri artmıyor, azalıyor.
Fakirleştikçe, paramız devalüe edildikçe bizi haczediyorlar. Yani alıp götürülebilecek neyimiz varsa, bizim değersiz paramıza karşı onlar, değerli paralarıyla ucuz ucuz satın alıyorlar. Bu ürettiklerimiz de olabiliyor, vatandaşlığımız da menkullerimiz de gayrı menkullerimiz de ve yetişmiş, ustalaşmış insanlarımız da.
Onları da haczediyorlar. “Haczetmek” değerinin altında satın almaktır. Öyle oluyor. Giderlerse gitsinler diyoruz ya böyle dememize de gerek yok, zaten gidiyorlar.
Bunlar ortalamaları anlatan sözler. Fakat biz ortalamamızdan ibaret değiliz. Bu ortalamayı yukarıya doğru delip geçen gençlerimiz var. Değerli girişimcilerimiz var. Bakın biz büyük ülkeyiz; 85 milyonuz.
Yüzde onumuz gereken düzeyi yakalasa… Sadece yüzde onumuzdan bir Avusturya, bir buçuk Finlandiya, iki İrlanda çıkar. O değerlerimiz niçin mükemmellik merkezleri oluşturmuyor? Kendi kendini üretip çoğaltmıyor? Ülkeyi tutup yukarı kaldırmıyor?
Niçin? İşte bu son “niçin”in cevabı da bir başka sermaye: Toplum Sermayesi. Onu da yazacağım.















Yüzde on yetmez. Demokrasi; çoğunluğun oyuna, onun tercihlerine ve seçimlerde, sandıkta sayılan ve dahi vatandaşların oyuna dayalı bir sistemdir. Siz hiç gördünüz, duydunuz mu, ana babasından, kuzininden, yeğeninden şikâyet ettiği halde Çemişgezeklilere tavsiyelerde bulunan? Ben çok gördüm. Birbirinin ucuna ulamayın. Cümle düzenim aynı kalsın. Lütfen.
Yanıtla (0) (0)Hitler Yahudi bilim adamlarını Almanya'dan gönderinceye kadar, Almanya bilimin öncüsü konumundaydı. Yahudi bilim adamları Amerika'yı tercih edince bilimin öncüsü ABD oldu. Savaştan sonra harap olmuş Almanya'nın tekrar toparlanması, sahip olduğu bilimsel altyapının mevcudiyetidir. Bizim durumumuza bakacak olursak, Atatürk en az 20 yıl daha yaşamalıydı.
Yanıtla (6) (3)Yahudi bilim adamları kendilerini çoğunlukla Alman görüyordu, Hitlere rağmen
Yanıtla (0) (0)Hocam, teşekkürler. Kaleminize sağlık. İdeolojiciliği ve hemşehriciliği diğer yarıya bıraktınız diye düşünüyorum. Rahmetli Erol Güngör'ün münevver tanımında kaç kişi var diye de sormadan edemiyorum. Saygılarımla
Yanıtla (0) (0)Sevgili İskender Bey, benden önce yapılmış 131 yorumu üşenmedim okudum ve bir kaç tanesini ihmal edersek (131 kişinin yeterli bir gözlem kitlesini oluşturmadığını kabul etsek bile) Türkiye'nin daha da geri bir ülke olması gerektiğine kanaat getirdim....
Yanıtla (0) (1)İnsanlar kendi pencerelerinden gözlemleyerek cevap veriyor. Akademisyen olanlarda hepsini sentezliyor.
Yanıtla (0) (0)Samimi bir katkı için yazıyorum. Bu sorunun cevabını ben de aradım uzun süre.. Cevabını Max Weber in 'PROTESTAN AHLAKI VE KAPİTALİZMİN RUHU ' eserinde buldum. Küçük bir örnek; Almanlar, anne babasından bile değil karşılıksız,borç para isteyemezler.Dilencilik garibanizm yoktur. Devlet ve kamu kurumları hırsızlık ve yolsuzluk kapısı hiç olmamıştır. Hukuku herşeyin üstünde tutarlar. Zamanın değerini bilirler. Disiplinli ve çalışkan olmaktan başka geçim yolu yoktur. 1000 yıldır.
Yanıtla (15) (1)Çünkü onlarda şöyle bir gelenek var; her doğan çocuk için minimum 10.000 € gibi bir rakamı banka hesabına yatırırlar ve çocuk 18 yaşından önce o parayı çekemez. 18 yaşından sonra ebeveyninin kontrolünde o parayı faiziyle beraber çeker ve kendi hayatını kurar. Bu Avrupa’da çok yaygın bir gelenek.
Yanıtla (1) (0)Matematikte benzer sorular,benzer teorem ve aksiyomlarla( kurallarla cozulur).Fakat sosyal bilimlerin konusu insandir.Matematigin konusu,ihtiyar hakki olmayan,statik sorulardir.Statik sorular ve konular arasinda benzerlik kurularak,Tume varim ve tumden gelim yapilir.Nasil olurda,statik olmiyan,tercih hakki bulunan,insanlardan olusan, birbirine benzer gibi gozuken toplumlarin birisine uygulanan cuzumu diyerinede uyarliyorsunuz.Bu şablonculuk değilmi? Halbuki,her toplumun sisyolojisi farkli..
Yanıtla (1) (1)Protestanlık 500 yaşında. 1000 yıl olmaz o. Tek sebep değil, sebeplerden biri olabilir.
Yanıtla (0) (0)Max weber in kitabından bahseden cümleden sonra . Nokta vardı, görmemişsiniz:)) konu protestanlık değil, din değil, ahlak ve akıl. Batılılar bir birleriyle uğraşmazlar, eskiden çok uğraşmış bir faydasını göremeyip, akıllanmışlar. Bizim akıllanmaya niyetimiz yok.
Yanıtla (1) (0)30 yıl önce çok revaçta idi bu kitap ve Weber'in bu görüşü. Şimdi daha karşılaştırmalı ve daha fazla değişkenleri olan analizler yapılıyor. İlerlemenin, gelişmenin lineer ve de matah bir şey olduğunu kabul etsek dahi tek başına asketik Calvinist biriktirme/çalışma prensibi durumu açıklamaya yetmiyor. Konu üzerinde de hayli külliyat var. Genel bir okuma yapınız lütfen.
Yanıtla (0) (0)buna kafa patlatırım yıllardır. çok kötü eğitim...
Yanıtla (0) (0)Bu ülkede huzur ve geleceğe ilişkin garanti yok. Onun için her kes günübirlik yaşamak istiyor, diğer konularla ilgilenme gereği duymuyor. Çünkü, bu devlet meşru bir zeminde kurulmamış. Evet, Alman/ya olmak için bunlar bilinmeli, gereken yapılmalı.! Ama, yapılması için bilinen kültürün dışına çıkılmalı..
Yanıtla (1) (6)Meşru olmayan sensin Cemil. Sosyal hayata toplum yaşamına katkın nedir? Katma değerin nedir? Bunu samimiyetle sor kendine ve cevabını ver.
Yanıtla (6) (3)Her insan bulunduğu konuma uygun bir şeyler yapıyor. Bunların iyi-kötü olması da birileri tarafından belirlenmez, yani ölçüler farklıdır. Örnek; Kürdçe ve Kürdistan için en küçük bir adım bazıları için iyi, bazıları için kötüdür. İşte benim işimde bu. Takip ede bilirsin. Diğer yazılar; https://cemilhalis.wordpress.com/
Yanıtla (0) (0)Çıtayı bayağı yukarı taşımışsın. Meşru zeminde kurulmamış ne demek.
Yanıtla (1) (0)Çünkü, Başta Kürdistan/Kürdçe olmak üzere birçok toplumu ve dili hiçe sayarak Türkiye Devleti kurulmuş. Durum böyle olunca, doğaldır ki var olan toplumlar kendilerini temsil etmeyen bu Devlete sıcak bakmaz. Saygılar
Yanıtla (0) (2)Değerli Hocam, en can alıcı yaramıza parmak basmışsınız. Mükemmel bir değerlendirme, yerinde bir teşhis. Yazının ikinci bölümüne de merakla bekliyoruz. Kaleminize kuvvet!
Yanıtla (0) (0)Halkı bilinçlendirdiginiz için sizlere ne kadar teşekür etsem azdir
Yanıtla (0) (0)“Hakikat arayışını yöntemsiz yapacaksak bu konuda hiç düşünmezsek daha iyidir.” (Descartes) Nasıl bileceğiz, nasıl uygulayacağız, nasıl çözeceğiz, nasıl yöneteceğiz, nasıl gelişeceğiz vs. Bunlar önemli sorular. Yöntemsizlik, sistemsizlik de gelişmemişliğin ana nedenlerindendir. Yeni olanı tehdit olarak görmek, geleceğe kilitlenmek yerine geçmişe takılmak da ayak bağı olmuştur.
Yanıtla (1) (0)Toplumun geniş kesimlerinin tembel, beleşci bedavacı, kurnaz, çıkarcı ve entrikacı bir kültür yapısına sahip olması. Ayrıca bu hazin durumu zekilik olarak görüyor ve inanıyor olmasıdır. Bu sebeple ülkede esaslı bir zihniyet inkilabına ihtiyaç var.
Yanıtla (5) (0)Teşekkürler. Öncelikle biz Kur'an'ı yanık yanık okumak için mi, yoksa içerisindeki Kerimin ne olduğunu gelecek kuşaklara anlatmakla mi görevliyiz? Kişilerin Namaz oruçuna bakarak mi degerlendiriyoruz? Yoksa topluma karşı Allah'ın istediği değerlerle mi? (Din ile aldanmak)Bkz.Japonya. Dini olmayan bir ülke (bize göre) Liyakat ve adalet ile bizden ne kadar farklı. Bu ikisi ana direk.Bunlar cevlanmadikca burnunuz b...dan kurtulmayacak kanaatindeyim
Yanıtla (2) (0)turkler tarihte hic bir zaman uretici olmadilar.uretici olmadiklari icin kendi anavatanlarini ellerinde kilic at sirtinda terkedip baskalarinin topraklarina sahip ciktilar.savas ekonomisiyle beslendiler. ayni zuhniyet simdi de devam ediyor. avrupanin en buyuk tir filosu bizde diyoriz. petrol ve dogalgaz borulari bizim ulkemizden gecsin diye dort gozle bekliyoriz.bugday koridorlarindan medet umuyoriz.turizme bacasiz sanayi diyoriz. hala 600 yillik tarihinde insanlik icin hic bir uretimi olmayan
Yanıtla (7) (9)Herkesi kendin gibi sanma.
Yanıtla (2) (1)Üslup yanlış, imla yanlış, arada bir iki doğru cümlenin olması kurtarmaz. İnsan evladı, önce, kendi kültürünün olumlu yanlarını kavrayarak düşünmelidir. Olumsuz yorum, kişinin travmatik yapısını gösterir.
Yanıtla (3) (4)"Birisi" rumuzlu yorumcu, elestiriye tahammulun yoksa okumazsin olur biter. Gercekleri yazmanin travmayla uzaktan yakindan ilgisi yok. Imla hatasi var su var bu var diye insanlari kucumsemek de yanlıştır.
Yanıtla (1) (3)Bizde ülke idaresine sahip olmak için oluşturulan TBMM üyeleri sadece kendilerininve yakınalrının hayat ve yaşam standartlarını geliştirip, çabaladıkalrından ülkemizin gwelişmesine yeteri kadar mesai harcayamıyorlar ! Geri kalmışlığımızın yegane sebebi budur diye düşünüyorum.
Yanıtla (0) (0)Başlıktaki soruya herkesin muhakkak bir cevabı vardır. Benim cevabım ise aşırı korumacı kültürel anlayışımızdır. Bir insana birey olarak kendi ayakları üzerinde durmasını sağlayacak ortam yoksa, onun bir değer üretmesi için çaba harcamasına gerek yoktur. Hani o batının bize çok garip gelen,18 yaşında evi terk edip kendi parasını kazanma olayı var ya, işte o, kişiyi birey yapıp kendi ayakları üzerinde dururken ekonomik, kültürel vs değer üretmesini sağlayan düzendir.
Yanıtla (8) (1)"aşırı korumacı kültürel anlayış"
Yanıtla (0) (1)Çok doğru.. birde duygu değil, akıl ve muhakeme, din değil, bilim, nasıl tüketirim değil, nasıl çalışırım üretirim. Boş özgüven değil, kurnazlık değil, bir meslek sahibi olmak ve işinin en iyisi olmak için gayret. İdeoloji değil, farklı fikirlere tolerans ve işbirliği becerisi. Neyse, ne söylesek boş.
Yanıtla (3) (1)Eğitimde kaliteyi yakalamadığımız sürece, gelişemeyiz.
Yanıtla (0) (0)Bencillik içimizdeki kurt. Korumacilik en büyük tembellik.
Yanıtla (1) (0)..Milli Savunma harcaması sıfıra yakın. Artı Çin ve Sovyetlere karşı ticari olarak ABD himayesi aldılar. Öyle ben kalkınıyorum demek ile olmuyor. Türk demir çeliğine ABD yüksek vergi koyuyor. Japonyaya koymuyor. Yani jeopolitik bir durum var. Özal ABD'yi jeopolitik ortaklık konusunda ikna edemedi. Biatı reddedildi. İç şartlar bakımından popülizm ve kayırmacılık dejenere etti ortamı.Suç siyasilerde. Ortalama Türk insanını suçlamak kolaycılık.Gayet de çalışkan bir millet.Eğitim ve dış göçe dikkat.
Yanıtla (2) (0)Bu kadar kişi arsında tembelliği akla getiren niye yok?
Yanıtla (2) (0)Doğru, çok çalışkan sayılmayız. Fakat, çok da tembel değiliz. Metodlu çalışmıyoruz. Randımanımız düşük.
Yanıtla (2) (0)Gelişme, ilerleme her zaman pozitif bir değer taşımaz. (Bknz Postyapısalcı Fransız düşünürler ve Frankfurt okulu. Artı tüm bu devasa "ilerleme", "gelişme" milyonluk köle ticareti ve çocuk işçi emeği üzerine kuruldu (Bknz Kökler ve Oliver Twist). 2. Dünya Savaşı sonrası ise ABD hegemonyası rezerv para üzerinden devam etti. Sıfır maliyet ile basılan trilyon dolarlar ile dünyanın emtia ve işgücünü satın almak mümkün. İyi örnek olarak Japonya ve her şeye rağmen Almanya verilebilir. Bunlarda da....
Yanıtla (2) (2)Komutan çavuşa sorar:Top neden ateşlenmiyor?Cevap bir barut yok komutanım.Tamam gerisi kalsın,barut olmayınca her şey olsa da top ateşlenmez.Hocam gayet güzel açıkladılar:Her şey insandan başlar.İnsan ile devam eder ve insan ile biter.İnsan sermayesi olmayınca diğer her şey bizi ayağa kaldırmak için yetmez.Bunun için insan odaklı düşünce ve eylem birliği yapmak lazımdır.Okullara psikoloji dersi koymakla başlayalım.
Yanıtla (4) (2)Çok şaşırtıcı ,aynı hikayeyi Musto aga da paylaşmıştı bugün yaptığı bir yorumda,Allah Allah,çok enteresan :))
Yanıtla (1) (2)O hüda partili Musto'dur ,bin bir rumuz ,bin bir kişilik Musto:)
Yanıtla (1) (2)Kimin psikolojisini okutacaksin.Batili sosyal bilim adamlari Batili insanin psikolojisi ve onun ihtiyaclari uzerinden bir insan inşaa etmiye calidiyorlar.Eger sizde Freud,Jung,Adler...vs.nin ogretilerini baz alirsaniz,Bizim toplumumuzu,batili toplumlarin girmis olduklari cikmaz sokaklara sokmus olmazmisiniz?Ya,insanimizi,toplumumuzu,degerlerimizi yeniden okuyarak,bu degerlere uygun bir sistem arayişi için kafa yorup,kendimize ozgu bir yol kesfedecegiz,yada yok olup gidecegiz.
Yanıtla (1) (2)Merkel ,Reise Türkiye'deki üniversite öğrenci sayısını sormuş,cevabını ve Merkelin karşılığını ben yazmıyayım, internette bulun.
Yanıtla (0) (0)Bu yazı iki önemli noktaya değinmiyor: 1) Almanya'nın (ve Japonya'nın) kısa sürede kalkınmasında ABD sermayesinin rolü... 2) Türkiye'de kaynakları yiyip bitiren lenduha devlet.
Yanıtla (2) (0)Almanların çalışma tempolarına hiçbir Şarklı yetişemez, ayak uydurmaaz, bir hafta sonra sekteye uğrar. Zira onlarda derin bir meslek ve bilim aşkı mevcuttur. Herhangi Türkiye'de yetişmiş bir profesör Almanya'da yaşasa, kendisinin ancak Alman lise öğrenimli biri olduğunu hemen hisseder, bilimiyle kendine ve milletine hiçbir fayda veremeyeceğini ister istemez kabul eder.
Yanıtla (2) (0)Evet benim çocuğum Almanya'da Elektronik mühendisi olarak master yapıyor. Bana üniversitede yaptığı çalışmaları anlattığı zaman inanasım gelmiyor. Bizim ülkemizdeki doktora sonrası çalışma seviyesi var buradaki masterde. Aldığı dersleri ve kalitesini ben de mühendis olmama rağmen hayret etmemek mümkün değil. Ülkemizde master ve doktora yapan tanıdıklarımın yaptığı çalışmaları gördükçe bizde hakiki bir üniversite eğitiminin neredeyse olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Yanıtla (2) (0)Almanlar bu disipline nasıl kavuşmuşlar? Bu konuda Alman klasikleri ve bir dizi son 200 yılın Almanya’da en çok satan kitaplarını okumadan fikir sahini olamayız galiba. Sadece pedagog Jules Payot’un öğrenciler için yazdığı “irade terbiyesi” adlı kitabını okumak bile ciddi fikir verecektir.
Yanıtla (1) (1)"bizde hakiki bir üniversite eğitiminin neredeyse olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim."
Yanıtla (2) (0)Payot Fransız ama beslendiği kaynaklar ağırlıklı olarak Alman!
Yanıtla (0) (0)Bu yazıya göre gelişmiş ülke olamamanın sebebi üniversitelerdeki akademisyenler, camilerdeki hocalar, okullardaki öğretmeler, yazarlar ve kanaat önderleri; yazıda geçen almanyadaki meslektaşlarını örnek alsalar.... En az onlar kadar üretken olsalar, gelişme kendiliğinden gelir.
Yanıtla (2) (0)Hocam, dünyanın en iyi futbolcuyu bizim milli takıma koysak bir başarı elde edemeyiz ortam ve düzen olmadan yetenek ve beceri bir işe yaramaz!
Yanıtla (1) (0)Almanya’da 327 gazete ve 21 haftalık gazete var. Düzenli yayınlanan gazete dergi sayısı ise 5600 adet. Günlük gazete trajı ise 17 milyon. Sektör uzmanlarına yönelik yayınlanan yayın sayısı 4000 civarında. Rakamların güncellendiği yazılara bakılabilir. Almanya Çin Hindistan Japonya ve Amerika’nın ardından dünyanın en büyük 5. Gazete pazarı. Bizde yeah ve gazete dergi sayısı kaç:))
Yanıtla (0) (0)Söylenmesi çok acı,savaşarak alamadıkları topraklarımızı,o değerli paraları ile rahat rahat alıp gidiyorlar.Kaş Kalkan a gittim bir Türk vatandaşı olarak yüz metre kare toprak aradım.Bulamadım ,bulsamda alamıyacaktım.Bir vatandaşa şu karşı kayalıklarda birazcık bir yer yok mu,diye sordum.Hayır dedi.Tamamını İngilizler satın aldı dedi.Nasıl,beğendiniz mi?Meraklısı gidip görebilir.Vah Mehmedim bu topraklar için nasıl da şehid oluyordun.Çanakkale Ayvacıkta durum aynı.
Yanıtla (4) (0)16. yüzyıl sonlarında matematik ve felsefe, medrese müfredatından çıkarıldı. 19. yüzyılda, Tanzimat dönemi ile birlikte, tekrar matematik ve felsefeye başladık... Arada geçen 250 yıllık boşluk, fen bilimlerinde ve teknolojide geri bir toplum yapısı ortaya çıkardı... Bugünkü iktidar, o aradaki 250 yıllık boşluğun tekrar hortlamış şeklidir. İnsan sermayemiz zayıftı, şimdi daha da zayıflıyor.
Yanıtla (5) (1)Türkiye’de yaşayanlar eğitime yüksek para kazanmanın yolu olarak bakıyor. Varsa yoksa sınavlarda başarılı olmak için soru tiplerine ve çözüm yöntemlerine önem veriyorlar. Kuramlar, teoriler aksiyomlar anlamsız onlar işin. O yüzden gelişemiyoruz. Üniversitelerdeki eğitimin kalitesini arttırmak için üniversite sayısı azaltılmalı, bir de ders geçme şartları zorlaşmalı. Başarısız olanların üniversite ile ilişkisi kesilmeli. Başarılı olanlara daha fazla imkan sağlanmalı.
Yanıtla (5) (2)Bence bu sorunun cevabi basit. Bir kere Almanya savastan once de bilim insani yetistiren bir ulkeydi. Birikimi olan bir toplumdu. Ayrica Almanlar genellikle caliskan, uretken, koordinasyon ve yonetimde de basarili insanlar. Bunlar Alman kulturunde en az 200 yildir var olan, bizde olmayan nitelikler.
Yanıtla (8) (1)Almanlar bence iyi bir ornek degil, Zaten dunyanin basina epey bir dert actilar. Almanlarin bir kac sansi var. Birincisi Martin Luther'in iclerinden cikmasi, Almanlarda katolikten uzaklasmada onemli bir rol oynadi ama buna ragmen ta Bismark'a kadar birlesemediler. Uzunca bir sure Almanlarin bir numarali ihrac urunu parali askerlerdi, o kadar ki Amerika'da bagimsizlik savasi basladigi zaman Ingilizler ciddi sayida Alman parali askeri kitaya getirdi, Ama asil Goethe ve Kant.
Yanıtla (0) (3)Kant'in ne kadar onemli oldugunu Pratik muhakemenin kritigi adli eserinden su cumlesi cok guzel ozetler. “İki şey, üzerlerine sık sık eğilip ısrarla düşünülürse, insanın ruhsal yapısını hep yeni, hep artan bir hayranlık ve korkunç saygıyla dolduruyor: üzerimdeki yıldızlı gök ve içimdeki ahlak yasası.” Tercume vikiye ait.
Yanıtla (3) (0)“Two things fill the mind with ever new and increasing wonder [Bewunderung] 1 and reverence, the more often and more steadily one reflects on them: the starry heavens above me and the moral law within me. I do not need to search for them and merely conjecture them as though they were veiled in obscurity or in the transcendent region beyond my horizon; I see them before me and connect them immediately with the consciousness of my existence” (Critique of Practical Reason, 5: 161)
Yanıtla (1) (1)So what?
Yanıtla (0) (0)avrupanın son 500 yılda neler yaşadığını bilmiyor olamazsınız aydınlanma devrimi ve dinde reform olmadan öyle havadan gelişme falan gelmiyor
Yanıtla (10) (6)Natoş kardeş dinde reformu boş ver. Hazır Reforme edilmiş var, buyur protestan ol.
Yanıtla (1) (4)"Giderlerse gitsinler" diyen yöneticilerimiz olduktan sonra başka düşman aramaya gerek var mı?
Yanıtla (3) (1)İnsan sermayesinde ne Osmanlı döneminde ne de günümüzde nitelikli insan yetiştiremedik. Çünkü kul olarak yetişen toplumlar efendi olamazlar. Cumhuriyet döneminde bazı girişimler oldu, köy enstitülerini garip bahaneler ile kapattık. 1990 larda, yök ve meb yurt dışına doktora ve master için büyük gruplar gönderdi. Bunların büyük bir kısmını da fetö ele geçirdi. Şimdi bildiğim kadarıyla Akp hükümeti bu şekilde bir şey de yapmıyor, yada yandaşlarını gönderiyor.
Yanıtla (3) (1)Egitim sistemimiz ,kabiliyetleri gelistirmiyor deforme ediyor.Turk egitim sisteminin felsefesi "Kendi degerleri ile savas ve onlari tasfiye"dir. Biricik gayesi bu olan bir sistemden hangi basariyi bekliyebiliriz.Biz once yerli degerleri tasfiye edip,batili gibi inanip yasarsak,batililarin ulastigi gelismislik seviyesine ulasacagimizi hayal ediyoruz.Alman kendi degerleri ile degil,sadece hayatin zorluklari ile savasiyor.Biz kendi degelerimizi yikmaya calisiyoruz.Biz yikarken, Almanlar inşa ediyor
Yanıtla (6) (10)Dediginiz dogru olsa biz bu yarista geri kalmazdik. Orta cagda cografyadan ve yagmalamadan kaynaklanan buyuk bir servet olmasina ragmen zaman icerisinde geri kaldik ve o zaman batili olmaya hicde ozenmiyor, kendimizi de bayagi bir begeniyorduk. Bati reformu yapti, kilisenin etkisini kirdi, burjuva sinifinin onunu acti. Bizde ise ne burjuva ne aristokrasi olmadi, Verginin hesabi hic sorulmadi bugunde sorulmuyor. Kendi kendinize yalan soylemeyi birakin anca o zaman sansiniz olur.
Yanıtla (7) (1)Geri kalmanin dinamiklerini okuyamazsan geri kalirsin.Turkler, cumhuriyetle batilasmayi esas hedef telakki ettiler, 100 yildir 40 sente muhtac, Almanlar ve Japonlar ,ilerlemenin dinamiklerini garplilasma diye okumadilar, bu gun dunyanin onde gelen rekabetci ekonomilerine sahipler.piyasada japon malkari ve Alman mallari niye marka?
Yanıtla (3) (1)Almanlar zaten garpli, Japonlara gelince tam aksine batinin modernligini kendilerine ornek aldilar ve meiji devrimini yaparak yaklasik 40 sene icerisinde bati ayarinda endustriyel bir devlet oldular ve isin baslangicinda Osmanli'dan daha feodal bir duzene sahiptiler. Turklerin geri kalmasi cumhuriyetle baslasa dediginiz dogru olurdu ama gercek oyle degil. Onun icin fikir sahibi olmadan bilgi sahibi olmanizi oneririm.
Yanıtla (5) (1)Almanlar Alman ruhunu iskalayip,ne fransizlastilar,ne ingilizlestiler,ne de Turkler gibi Amerikan kulturunun esiri oldular.Japonlar,milli kimliklerini terketmeden,batidan sadece teknoloji aldilar.Cumhuriyet,harf devrimiyle,yerli ve milli olan her degeri tasfiye ile işe baslayinca,ortaya,ne batili olabilen ne de yerli olabilen kaduk bir nesil çikti.Dusunemiyen,akledemiyen, Hazlarin ve hizin,köse dönmenin esiri bir nesil.Bu neslin markasi,milliyetci olsaAtaturkcu olsa,islamci olsa ne yazar.
Yanıtla (1) (1)Allahım..Kılacağımız cuma namazının,gönderdiğin binlerce peygamberin,doğru yoldan ayrılmayan nezih kullarının HATIRINA.. Aklını kiraya vermiş kullarının ülkemize verdiği sefaleti yıkımı yoksulluğu telafi eyle..Tekrar akıllarını kullanmalarını nasip eyle..Aminnnn..
Yanıtla (11) (2)Musto kuluna ve de saz arkadaşlarına akıl,fikir ,hidayet nasip eyle,doğru yola ilet Rabbim ,amiiin!
Yanıtla (2) (11)Hocam yeni bir kitap cıktı..Atatürkün hitlerden kaçan bilim adamlarının listesi ve icraatları..Temeller doğru atıldı güzel işler yapıldı..Malesef devami gelmedi..Tarım toplumunu mesleki eğitime yönlendiremedik..Süreklilik sağlayamadık..Gelen iktidarlar,daim olmak İÇİN rasyonel davranmadılar..Bu iktidarda yapılanların kokune dinamit koydu..
Yanıtla (11) (5)Bu iktidari suclamadan evvel sebebleri sorgulamak gerekir cunku bu iktidar bir tepkidir, Newton'un her bir aksiyon kendine es bir reaksiyon dogurur prensibi sosyal hayattada gecerlidir. Iddia edildigi gibi Ataturk donemi basarili bir baslangic, saglam bir temel olsaydi bu gunlere gelmezdik. Kaldiki ortada basari olarak gosterilecek bir durum hic bir zaman olmadi, Olan kendi kendine yalan soylemenin ve kendimizin guzellemesini yapmaktan baska bir sey degildir, Oturun rakamlara bakin,
Yanıtla (2) (10)Atatürk dönemini iyi oku..Çikan kitabıda okumani tavsiye ederim..Günah keçisi aramayın..Beceriksiz iktidarların suçunu vebalini geçmişe yüklemeyin..
Yanıtla (7) (5)Daha dun kominist rejimden çıkanlar bizleri ikiye katladı. Birazcık öz eleştiri yapın...
Ben ataturk donemini cok iyi biliyorum ayrica mevcut iktidarida hic bir sekilde savunmuyorum. Soyledigim sey acik, bugunki iktidar Ataturk doneminin urunudur, Ataturk'un kurdugu ulkenin geldigi nokta budur, hala Ataturkculukten medet ummak en hafif tabiri ile safliktir. Problemin kaynagida odur ve bu yuzden mevcut iktidar her secimi kazaniyor.
Yanıtla (8) (10)Konu Atatürk mü? Atatürkçülük mü? Konu; Cumhuriyet, vatandaşlık, serbest teşebbüs, dışa açıklık, endüstrileşme mi? (Bunlar başarıyla yapıldı): Yoksa devrimler mi? Ki pek çoğu tuttu bazıları da tutmadı. Neyi kastettiğiniz belli değil. Gölge boksu yapıyorsunuz kusura bakmayın.
Yanıtla (2) (0)Hitlerden kaçak bilim adamları gidince arkalarında ne bıraktılar acaba? Bilen varsa beri gelsin ama delikanlıca.
Yanıtla (0) (1)Allahtan tek dileğim sizler gibilere akıl ihsan eylesin.. Bir asır geçmiş..Topu,topu 17,yıl iktidarda kalmış giderayak HATAYI,hediye etmiş..Adam 22,yildir iktidarda..22,yıl önce üretimdeki payimiz%0,75 0,80 Bugün,yine ayni..Üstüne üstelik 500milyar ilave borç yapmış..Gelde bu isin içinden ÇIK..
Yanıtla (4) (1)PISA sonuçlarına göre durmumuz vahim. Fizik kimya matematik biyoloji. Üniversite sınavında 40 soru soruluyor. Finlandiyalı öğrenciler ortalama 38 doğru, bizim çocuklar 6.9!? İnsan yerin dibine girer! Bizim bakanlık bırakın utanmayı okullara imam atayarak bu doğru sayısını 3 veya 2 ye çekmek istiyor! Bizim ülke kadar dine abanan başka ülke yok dünyada. 4 yaşındaki bebeğe dünyayı tanımadan cehennem korkusu aşılıyor, dengesini bozuyoruz. Ondan sonra o çocuktan başarı bekliyoruz. ../..
Yanıtla (12) (2)Finlandiyalılar okuması gerekeni okutuyor. Biz her gelene diploma vererek okuttuğumuzu sanıyoruz. Adam okumuyor. Yatıyor. Atılıyor. Gel oku diye af çıkarıyoruz. İmtihan sistemi berbat.
Yanıtla (0) (0)Gelişmek için kaliteli eğitim şart.Bizde olmayan bu.Liyakat önemsiz gibi gösteriliyor..Akraba ve torpil ilişkileri yüzünden bir türlü ilerleyemiyoruz.Üretmeyen ülke gelişemez.Türkiye üretimden vazgeçti.Sonu hüsran.
Yanıtla (0) (0)İskender bey, paramparça olmuş Almanya'dan değişik ülkelere gitmiş olan bilim adamları o ülkenin eğitimini, askerini, sağlığının temel taşlarını attı. Sorun bence yetişmiş eleman da değil. İnsan sermayemiz de var. Doğru insanların, doğru yerlere gelmesi. Bu inancın yerleşmesi. 20 yılda Kore, Japonya'da inanılmaz gelişmeler oldu. Ahlaksız, fasit toplumlar için ilerleme değil, sadece geçmiş yüceltilir. Omurgasız siyaset bunun sebebidir. Ülkeyi kurtarma idealleri, iktidar hırsı için heba oluyor.
Yanıtla (1) (0)Her alanda üretim ve ihtiyaç fazlasını ihraç etmek çıkar yoldur. 100 yıldır Maarifi düzeltemedik. Bunun sebebi Maarifin dünya sıralamasında sonda yer almasından kaynaklanmasın ! Maarif kavramından Milli Eğitim Bakanlığı ve Üniversiteleri de kastettim. Üniversitelerimiz senede kaç buluşla meydana çıkıyorlar acaba ? Sevgili ve sayın hocalarımız tv kanallarına çıkmayı bırakıp; bilimsel konularda zaman harcasalar, daha önemli iş yapmış olurlar.
Yanıtla (4) (0)Türkiye’deki en büyük sorun rejimidir. Köhnemiş ve işlevini yitirmiş bir sistemdir. 100 yıldır 2 ileri 3 geri adım atan bir zihniyet var… Rejimin değişmesi ve günümüz dünyasına hitap edebilecek bir yönetim şekli şart… Avrupa kendini her 20 yılda bir yeniliyor biz de ise gelen giden aynı biribirinden kötü. Ha Kemalizm ha Tayibbizm Ha Türkçülük ha da siyasal İslamcılık hepsi bu toplum ve bu ülke için felakettir Aydın ve cesur/dürüst insan yoksunu bir toplumuz Allah sonumuzu hayretsin inşallah
Yanıtla (3) (0)Almanlarla farklarımız: Onlar tam bir ulus devlettirler. Son derece disiplinli ve çalışkandırlar. Adildirler. Gösteriş meraklısı değildirler, İhtiyaçları olmayan bir şeye el alem görsün diye para harcamazlar. Soğuk kanlı insanlardır, duygularıyla hareket etmezler. Büyük ırksal farklarımız var. Türkler de zamanında böyleydi. Ortadoğu ve Arap coğrafyası ile karışana kadar. Zaten bütün büyük başarılarımız da o dönemde kaldı. Bugün o günlerle övünmekten başka hiç bir şeyimiz yok.
Yanıtla (5) (2)Gelişmişlik teknoloji üretmekle mümkündür. Eğitim de bunun içerisinde yer alıyor zaten. Teknolojiyi ancak üniversiteler sayesinde üretebilirsiniz. Batı'daki üniversiteler özel şirket gibi çalışıyor. Proje üretmeyenin işine anında son veriliyor. Bizde ise atamalar torpille yapıldığı gibi, asistan olarak girenler, prof. olana kadar maaş alıyor. Proje mroje hak getire. YÖK'ü kapatacaksın, devlet desteğini keseceksin. Atamaları da maaşları da kendileri yapacak. Bak o zaman nasıl gelişiyoruz
Yanıtla (3) (0)1947 Amerikan Marshall yardımlarının iki ön koşulu vardı.Radyo yayınları yapmak ve yabancı okullar ( kolej ) açmak.Bunları kabul edince ABD'nin kucağına oturduk.Böylece Atatürk devrimleri askıya alındı ve sömürge olduk.Küçük bir azınlığı eğitip emperyalizmin amacına hizmet eder hale getirmek onlar için yeterliydi ve geri kalan herşey için Master card dediler.O gün bu gündür emperyalizmin kölesi olduk.Şimdi de; yeni Afganistan olmamız isteniyor.Hepinize hayırlı Cumalar.
Yanıtla (5) (3)osmanlıda ne kadar yabancı okul vardı inceleyiniz. misyoner okullarının olmadığı yer yoktu.cumhuriyet kurulduğunda bu okullar faaliyetteydi.beğenelim ya da beğenmeyelim bu okulların kalitesi bizim okullardan yüksekti. o günün şartlarında devamını bir süre için zorunluluk olarak görmüş olabilirler.
Yanıtla (5) (1)Sen daha iyi okul kursaydın. Eli bağlı mıydı?
Yanıtla (0) (0)Almanlar batıp çıktı 20 senede, siz hala Marshall yardımları diyorsunuz. Savaş sonrası Almanya'ya da bir yığın tazminat ödettiler. Dış güçler değilse de dış güçler inancı bizi batırıyor.
Yanıtla (4) (3)Amerika’dan önce de İngilizler vardı, bankalarımızı onlar işletiyordu.
Yanıtla (0) (0)3-isgal ve talan ekonomisi ile bir baltaya sap olunamayacagini hala anlamadik. isci gonderdigimiz ulkelere gizliden goz dikiyoriz. burada cogalirsak buralari aliriz hayalleri kuruyoriz. once bir saglam nufus politikasi gerekiyor. en fazla iki cocuk. sonra cocuklarin militarist olmayan saglam bir egitimden gecirilmesi gerekiyor. spor satranc sanat vs. cumartesi gunleri de eskisi gibi ders olmali.ders saatleri artirilimali.
Yanıtla (1) (0)Muhterem hocam Almanyadaki üniversite ve öğrenci sayısı ne kadar acaba bizim gibi olmayacak adamları sekiz sene jöleleyip okullarda artizlik yaptırıyorlarmı alamanyada bu konulardada bizi bilgilendirirsen memnun oluruz kalemine sağlık.
Yanıtla (0) (0)2- osmanli hayalleriyle tatmin oluyoriz. bu kafayla almanya ve japonya gibi olmamiz mumkun mi? siyasilerimiz durduk yerde bizim kimsenin topraginda gozumuz yok diyor. sonra da azerbaycani kayitsiz sartsiz destekleyeceklerinden bahsediyorlar. bilinc altimiz toprak arsa arazi hayalleriyle yanip tutusuyor. elimizdekileri de uzerlerine insaat pisleyerek mahvediyoriz. ucakla amerikaya giderken seyretmesi en berbat olan tek ulke turkiyedir.aspirin yapamadan siha ve tank yapmakla ugrasiyoriz.
Yanıtla (0) (1)futbolun başına alman teknik direktör getirdiğimiz gibi, ülkenin başına da 10 yıl için merkel'i getirsek işlerimiz hızla düzelebilir.
Yanıtla (11) (2)Saka gibi soylemissiniz ama dogru ve tarihte ornegi var. Morgan Shuster. 20. yuzyilin baslarinda Iran ABD'ye biz kendi kendimizi yonetemiyoruz bize bizi yonetecek birisini gonderin dediler. Onlarda gonderdi. Adam o kadar basarili oldu ki Iran ustunde emelleri olan Birlesik Krallik ve Rusya Iran'a bu adami sinir disi etmesi icin ultimatom verdi. geri dondukten sonra "Strangling Persia" adli kitabi yazdi.
Yanıtla (1) (0)Adam 34 yaşında bir avukat iken maliye bakanlığında danışman sıfatına rağmen hızlı bir reform süreci başlatmış ve maaşlarını alamayan kadrolar maaşlarını almaya başladığı gibi iran meclisine de çalışmalarını devam ettirebilecek bütçe tahsis edebilmiş.
Yanıtla (1) (0)Degerli Üstat;bağlaç sorusu çok muhteşem.Süreki sormak lazım.Çünkü sormak öğrenmenin anahtarıdır,elbette.Aslında durum apaçık ortada,arada bir iyi yönetim yetmiyor.Malesef devlet,bizde tam Platon'un un dedigi gibi kullanılıyor,raki dövme sopası,buradan da iyi çıkmaz.Hizmet yeri,kavga yerine dönüştürülüyor.İşin içine,birde istismar,suistimal girince,içinden çıkılmaz bir hal alıyor.Bakan görür be Üstat.Bakıp görmüyorsak,tek adı vardır,bilmezlik.Ögrenmek emek ister.Bizde,anlamsız bir rahat etme?!Sy
Yanıtla (1) (0)Hocam yazınız için teşekkür ederim. Ülkemiz şu anda insan sermayesi olarak yeterlidir. Ancak 1960 yılından beri ülkemiz çeşitli siyasi kavgalar ile bu günlere geldi. . Oturmuş bir kurumlaşma ve kurallar bizde geçerli değil. Üniversitelerimizin derdi araştırma ve yeni buluş yapmak değil. Ülke sorunlarını çözen bir foksiyonu yok. Alman üniversiteleri yanında oturmuş bir siyasi yönetim sistemi çok güzel işliyor. Bizdeki gibi birinin yaptığını ötekinin bozduğu bir anlayış yok.
Yanıtla (2) (0)Mevlananın bir sözü..Lafa bakarım laf mı..Söyleyene bakarım adam mı diye..Benim işim mücadelem bataklığı kurutmak..Bataklığı kurutursak,sivrisinekler yaşam alanı bulamaz..
Yanıtla (1) (2)Mesele şu tüm siyasi partilere oy veren halkın büyük bir kısmı gelişmiş ülke olmayı umursamıyor o yüzden gelişemiyoruz boşuna ağzınızı yormayın
Yanıtla (1) (1)Düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bir ülkeyiz. Almanya'ya iltica başvurularında Suriyelileri takiben ikinciyiz. İltica edenler vasıfsız insanlar değil, çoğunluğu üniversite mezunu ve meslek sahibi... Doktor, mühendis gibi... İstanbul Erkek Lisesi gibi nitelikli lise mezunları dönmemek üzere Almanya yolcusu... Bunun üzerinde düşünülmeli...
Yanıtla (2) (2)Ülkeler; gelişmiş, gelişmekte ve gelişmemiş olarak üçe ayrılıyor. Biz gelişmeye niyeti olmayan ülke olarak dördüncü kategoriyiz. Sadece bireysel çıkarları düşünen, küçük hesaplar peşinde olan, köşeyi dönmek dışında bir derdi olmayan bir toplumuz... Çok basit bir kriterim vardır, sokağa çıkın taşıtların ve yayaların trafik kurallarına riayet derecesini iki saat gözlemleyin ülkenin durumunu anlarsınız.
Yanıtla (1) (1)Burada bir eğitimin modernizasyonu birimi kurarım. Gelen öğretmenlere Türkçe kursu veririm ve onların müfredatını aynen uygularım. Fizik haftada kaç saat, kimya matematik vs. Ara sınavlar nasıl ödev var mı? Hepsini didik didik eder uzmanlar ve Türk eğitim sistemi ortaya çıkar. Çok ciddi bir çalışmayla 5 senede bizim çocuklarda doğru oranı 6.9'dan 25'e çıkmazsa kellemi keserim. Bizim bakanların hesabı bebeleri nasıl papağana çeviririz. Vatansever milliyetçi bir ekip gerek bu ülkeye. HEPSİ BU!
Yanıtla (9) (3)Saygıdeğer hocam, planlamada staj yaparken ülkelerin kalkınabilirlik skorları üzerinde bir çalışma yapmıştım (... linkage analysis). Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler, geçiş ekonomileri ... vb kategorilerde yer alan ülkeler için. iki değişken öne çıkıyordu: 1- Eğitim, 2- Nüfus (demografik yapı-nitelikli nüfus, sınırlı ölçüde yüksek kalitede eğitimli yabancı içeren (%2 ve altı))... İnsan, insanoğlunun uluaşabileceği en yüksek teknoloji. Bi anlasak... Saygılarımla.
Yanıtla (4) (0)Üniversite mezunuydum. Aynı işleri döne döne aynı metodlarla yapıyordum. Gelişme yoktu. İşyerime bir konuyu incelemek için bir İngiliz geldi. Yaptığı işleri ağzım açık seyrettim. Benim yapamadığım iş kısa sürede yapıldı. İngiliz üniversite mezunu değilmiş. 50 yılı aşkındır teknisyenmiş. Utandım. İngiliz gibi olmak istedim. Eğitimlere gittim. Sınavlardan geçtim. İngiliz'in sahip olduğu sertifikayı aldım. İşte o zaman diplomamın değerinin olmadığını anladım. İşe giriş için sadece bir anahtarmış.
Yanıtla (3) (0)Hocam bazen hayal kuruyorum, ben milli eğitim bakanıyım; hemen Finlandiya eğitim bakanıyla kanka olurum. İki soru sorarım ona; ilkokuldan lise sona kadar ÖĞRENCİLERE NE ÖĞRETİYORSUNUZ? Bu sorunun cevabı kolay, kitaplarımızda yazan bilgiler! İkinci soru çok önemli; NASIL ÖĞRETİYORSUNUZ ki 38 doğru yapabiliyorlar? Hemen özel dersler edebiyat tarih dindersi gibi hariç bilim ders kitaplarını Türkçeye çevirtirim. Bakandan 20 çok iyi ingilizce bilen öğretmen isterim. 1 yıllığına. ../..
Yanıtla (6) (2)Sayın hocam sizin orta ve lise benim ilkokul çağım olan 1960'lı yıllarda Güney Kore, Taiwan, Singapur bizim gerimizdeydi.Kişi başına düşne milli gelir, bilimsel yayın sayı ve kalitesi teknik seviye gibi unsurlarda biz ilerideydik. Bugün onlar Avrupa'nın da ilerisinde1 NASIL BAŞARDILAR? kopye çekerek! Okulda kopye çekmek ayıp ve yasak gerçek hayatta kopye çekmek akıllılık ve takdir sebebidir. Mr Mahbubani diyor ki, bilimin dini milliyeti olmaz dedik, batıdan alduğu gibi aldık! .../...
Yanıtla (5) (1)Biz bir Martin Luther çıkartamadık. İnsanlar hala bilmedikleri ve de en önemlisi doğru dürüst telaffuz bile edemedikleri bir dilde papağan gibi ezberlediklerini tekrar ediyorlar ve buna ibadet diyorlar. Bilim denilince aklımıza dinden başka bir şey gelmiyor. Yüzlerce yıllık medrese geleneği bunun en önemli sebebidir. Alman prenslikleri bilim adamlarını yanlarında bulundurmak için yarışırken biz rasathaneyi bombalamıştık bile. Hepimiz neden olduğunu biliyoruz ama toplum baskısından söyleyemiyoruz
Yanıtla (7) (5)Bir Martin luther’imiz olsa fetöcü diye vatan haini ilan edip hapse tıkarsınız Turgay bey!
Yanıtla (1) (4)Şimdi en basit yorum " din bizi geri bıraktı " yorumu olur. Peki öyleyse 8 -- 12 yüzyıllarda doğudaki Aydınlanma nedir.( Kayıp Aydınlanma.. Frederick Starr). . O zaman sn. Hocamızın tartışmaya açtığı konu çok iyi araştırılmalı ve ana nedenler bulunup; ona göre yeni bir yol haritası belirlemeliyiz, yada yeni bir yol yapmalıyız .( HANNIBAL gibi..)
Yanıtla (1) (1)Din bizi geri bıraktı diyenler aslında dini kendi ellerimizle gerileten ve sapıtan bir unsur haline getirdik diyorlar.8-12. asırlarda din altın devrini yaşıyordu.Okula ihtiyaç yoktu camiler okul olarak kullanılıyordu.Okul ihtiyacını karışlayan camiler zamanla dinin en asgarisinin öğrenildiği yerler haline geldi. Bu gün insanlar çocuklarını camiye gönderip Elif-bayı öğrettikleriyle övünüyorlar, sinema ve tv’lerde izlemeye alıştığımız oyuncuların büyük çoğunluğu o cami eğitiminden geçmiş insanlar.
Yanıtla (0) (0)TÜİK, zaman zaman eğitim oranlarını açıklıyor. Okur yazar olmayan, sadece okur yazar, ilkokul mezunu, ortaokul mezunu, lise mezunu, üniversite mezunu, yükseklisans ve doktora oranlarına baktığınızda neden gelişemediğimizi ve neden bir Almanya olamadığımızı anlarız.
Yanıtla (3) (0)Bir profesör eğitimsizliği öven bir paylaşım yapmıştı. Fen ve Anadolu liseleri yerine imam hatiplerin tercih edilmesini istenmekte,bunun bir nedeni olsa gerek.
Yanıtla (2) (1)Tek bir nedeni yok. önce batıdaki rönesans, reform, aydınlanma sürecini iyi anlamak lazım. başkalarını batıl, kendimizi hakikatin temsilcisi olarak görmekten vaz geçmek lazım. eleştirel düşünce olmadan gelişmenin olmayacagını anlamak lazım.
Yanıtla (6) (1)Giden öğrencilerin miktarı ile olarak Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar mühendisliğinden bir rakam vermiştim. Durum şimdi daha da vahim oğlum bu sene yine çok ünlü bir vakıf üniversitesinin son sınıf Elektronik mühendisliği bölümünde okuyor dediğine göre kendi yakın arkadaşlarının tamamı evet tamamı yurt dışına bilhassa Almanya'ya gitmenin yollarını arıyorlar. Bize de deve sidiğinden şifa bekleyenler kalıyor.
Yanıtla (6) (3)Tesekkurler hocam. Haddim olmayarak konuyu basite indirgeyecegim; MESLEK-MESLEK KAVRAMI, maalesef yasadigimiz cografyada tam olarak olusmamis, YARDIM ile islerin duzelecegini sanmak iste bu idraksizligin sonucudur. Eski Turkiyemiz bu konuda ciddi adimlar atmis, o donemde yetisenleri(Beseri Sermaye) (kafir) Bati havada kapiyor, Yeni Turkiyede maalesef Orta Dogunun Mesleksiz Kuru Kalabaliklarina mahkum olduk...
Yanıtla (3) (0)Malzeme neyse ürün o dur hocam. Zihniyet zihniyet zihniyet.
Yanıtla (1) (0)Neden kalkınamıyoruz sorusunun cevabı: Kalıplarımız ve dolayısı ile siyaset anlayışımız. Önümüzdeki engel biziz. Yani biz değişeceğiz. Çöl ortasında kabileler topluluğu cehalet içinde sürüp giderken "Son vahiy" ile "Son söz" söylendi. Bu değişime çağrı idi. Ataları değişmeyen ve hataları tekrarlayan bir kavme. Değişin denildi. Ve değişerek çok kısa sürede çokça başarı kazandılar. Yeni bir medeniyet üretildi gıbta ile bakılan ahlakıyla beraber. "Son söz" kıyamete dek çağrısına devam edecek.
Yanıtla (0) (0)Almanya'nın 79 adt. NOBEL ödülü var..hemen hepsi fizik, kimya, biyoloji ...Bilim böyle bir şey. . İpine sarilirsan seni alıp götürüyor ...
Yanıtla (4) (0)Hiç kullanmadığımız için bizde beyin ve korteks yok. Her işimizi işkembeyle hallediyoruz.
Yanıtla (10) (2)Kıralı kıral yapan hâlinden memnun olan kölelerdir.
Yanıtla (6) (1)Eğitim insan sermayesinin oluşturulması için olmazsa olmazdır. Dünyadaki eğitim sistemlerini biliyoruz. Onları örnek alarak kendi sistemimizi kurabiliriz. Biz ne yapıyoruz, matematik ve fen derslerinin saatlerini azaltıp o saatleri din ve ahlak bilgisi dersine veriyoruz. Insan sermayesini gelistirmemek için daha ne yapilabilir?
Yanıtla (4) (1)Güzel soru niçin gelişmiş ülke değiliz. Bu ülkede nas var nas değilerek ülke ne hale geldi. Birtane aydın entelektüel bir ilahiyatçı çıkıp ta iki kelime edebildi mı. Kur'an in düşünmeyi aklet meyi sorgulama yi emrettiği önca eyet olmadinasina rahman bir tane ilahiyatçı akademisyen konuşabiliyor mu. Avrupa aydınlanmayı yaşarken bedel ödedi
Yanıtla (5) (1)Almanya'da devletin öğretim sunduğu en az 1700 meslek grubu mevcut, bu sayı bizde 50'yi geçmez. Projesi ve icati olmayan biri akademik kariyer elde edemez, dr., doç., prof. olamaz. Onlar, bütün meslek ve bilim dallarına ayrıntılı şekilde hakimler, doğa ve bilim kontrolleri altında, sağlık konusu müstesna, bilim ve teknik hürmetine hayat standartları yüksek, üstelik fazla bedensel emek sarfetmeden.
Yanıtla (2) (0)70 ve 80 yıllar..Tarım toplumuyuz..Meslek liselerimiz yetersiz,köylüden topladığımız yabancı formenlere ,eğittiğimiz elemanlar,hasat mevsimi koylerine dönerler...Haydi sil baştan tekrar..Süreklilik sağlayamadık...30,yıl önce çalıştığımız,Alman ile 30,yıl sonra yaşlanmış ve tecrübeli olarak tekrar çalıştık.22,yıllık iktidarımız,sadece hizmet sektörüne eleman yetistirdi.
Yanıtla (2) (1)Sn. İskender Hocam; Müslüman bir ülkeyiz ve hayata "din" penceresinden bakıyoruz. Bence soruyu; "Neden Dünyada gelişmiş bir müslüman ülke yok?" şeklinde sorarsak daha doğru olur diye düşünüyorum. Ya da ; "Aziz Sancar Türkiye'de bir üniversitede bilim adamı olsaydı Nobel Ödülü alabilir miydi?". Muhammed Abduh da diyor ki; "batı ülkelerine gittim İslamı gördüm, ama müslüman yoktu. Doğuya gittim, müslüman çoktu, ama İslam yoktu!" . Atatürk'ün 1920'li yllarda başlattığı modernleşmeyi becerememişiz!
Yanıtla (7) (2)Devamı.. Kant ve Geothe kültürel bir çıktıdır. Kültürel ortam çıktısı. Bizde soyutlama becerisi olarak Mevlana, Şeyh Galip bu ikisine üstündür. Orada üretilen bilgi, değer pratik hayata yansır orada kalmaz. Bir Katip Çelebi bir Piri Reis'in ürettiği bilgiyi niye kullanamadık? Yönetici sınıf İran etkili rindliğe yatkın. Yalnız kapitalist birikim anlayışına karşı olmak (kapitalizmin insan ve çevreye verdiği zararı düşününce) insani bir yaklaşım.Ancak üretim ve yenilik gücüyle bu sisteme yenildik.
Yanıtla (2) (0)Coğrafi keşiflerin yapılmamış olması, 16. YY sonu İran ve Avusturya ile yapılan verimsiz uzun savaşlar. Saltanat içinde iktidarın el değiştirmesinin sabit bir siateme bağlanmaması. Medreselerde pozitif bilinlerin zayıf kalması.(Maturudi irade serbestliği ve Hanefi esnekliğine rağmen).. Sermaye birikiminin arzu edilen bir şey olmaması.(Mehmet Gemç) Taşıyıcı sütun Türklerin savaş ve salgın sebepli demografik yıkımı. Devam..
Yanıtla (4) (0)Şaheser. Kaleminize sağlık hocam.
Yanıtla (6) (1)Sorunuzun tek bir cevabı var ; sistem ve yöntem. Bir arap ünlü demiş " Türkler kendi ülkelerinde değersizdir ama gittikleri ülkelerde inci gibi parlarlar' Iyi yönetilir ve organize olursak iyi sonuçlar alırız...
Yanıtla (5) (1)Zeka yönünden Alman milletinden farkkımiz yok. Ben 50 küsür senedir Almanyada bulunan biri olarak söyleyebilirimki tek sorun ahlak sorunumuz. Burada her köyde bir cami olduğu halde, Türkiyede olduğu gibi burada da din bize ahlak vermedi. Biz bile ikinci el araba alırken almanın arabasını almayı tercih ediyoruz. Gerisini siz düşünün.
Yanıtla (13) (3)Ekonomimiz 2017deki kadar olsun yeter
Yanıtla (0) (3)Bir kaynağa sahipseniz bu kaynağı en etkin nasıl yöneteceğiz temel bir sorununuzdur. Kaynak yönetimi başarılı bir ülke değiliz. En kötü yönettiğimiz ise insan kaynağımız. Tek başına bir kaynağın değerinden ziyade doğru yönetilen kaynağın yöneten katma değeri olur. İnsan kaynak yönetiminin kötü oluşunun muhtelif sebepleri var örneğin ideolojik, beceriksizlik, vizyonsuzluk vb.
Yanıtla (4) (0)almanya ve Japonya savaştan harabe halinde çıkmıştı, yeniden yapılandılar ama yahudilerin bir arada yaşayabilecekleri bir toprağı, ülkeleri bile yoktu.şu anda geldikleri nokta tüm akademide ders konusu olarak okutulmalı, dünyaya hükmediyorlar.
Yanıtla (2) (2)Hocam ,insan ihtiyaçlarının beslenme ve barınma temini aşamasına takılıp kaldık. Bunun üstündeki ihtiyaçların karşılanması için batıya doğru konum değiştirmek yada varlıklı bir aileden geliyor olmak gerekiyor. Ahlakın ve bilimin gelişimini imamhatip okullarının sayısını artırarak sağlamaya çalışan aklıevvellerle olmaz bu iş.
Yanıtla (4) (0)Üç kişiden biri imam ikisi mutiğ bir cemaat olarak eğitilirse ve buna halk destek veriyorsa, netice belirlenmiştir, itiraz etmeye kimsenin hakkı yoktur, sayın hocam.Yaptığımız günahları ya şeytana uyduk deriz , ya kadere bağlarız, alın yazımız deriz, sorumluluk yüklenmeyiz bir adım ötesi bir şeyhe bağlanır, ondan keramet bekletiz , böyle bir kültür ortamında nasıl gelişmişlik bekleyebilirsiniz?.. Deprem bölgesinde on kat bina yapıyoruz, çökünce kısmet bu kader diyoruz, biz değişmeyiz hocam....!
Yanıtla (11) (3)Eğitim sistemimiz, öğrenme alışkanlıklarımız ve geleceğe dair öngörülerimiz en asgari seviyede de ondan.Bu her alanda, her konumda ve her seviyede böyle. Neden, çünkü insan tabiatı gereği rahatına konforuna düşkün bir varlık da ondan.Devletler arasında ileri seviye, gelişmişlik, zenginlik ve bunların ön koşulu olan üretkenlik tembellikten kurtulmaya bağlı ve zihin tembelliğimiz en büyük konforumuz, konforumuzdan vazgeçemeyiz.Biri bize zihin konforunun düşünme eyleminde olduğunu öğretmeli.
Yanıtla (1) (1)Kalp duyguları beyin de aklı üretir. Aklı şekillendiren ve yönlendiren tamamen duygulardır. İlk önce duygular gelişir ve duyguların yönlendirmesiyle akıl şekillenir. Sonra akıl biriktirdiği bilgilerle duyguları kullanmayı öğrenir fakat bu öğrenme kolay değildir, çok uzun süreli bir disiplin ve o disiplini koruyacak sağlam bir irade gerekir. Birinin diğerinden bağımsız çalışması mümkün değildir. Rasyonalizme bu perspektiften bakmak gerekir zira, duyguların rasyonelliği ancak akla bağlıdır.
Yanıtla (3) (1)Değerli yazılarınızı devam... da önemli olan bunları okuyup ders almak...
Yanıtla (1) (0)Yapamazsiniz cunku bu ulke ideolojik kor. Ayrica birey topluma feda ediliyor, ustune ustluk birde korkak. Aykiri gorunmek, elestirmek ve elestirilmek bu ulke insani icin korkutucu. Bildiginiz herseyi unutup sifirdan baslamadikca, tarihinizi acimacizsa elestirmedikce yuzyillardir devam eden filmi seyretmeye devam edersiniz.
Yanıtla (7) (2)