Sandık darbesi

AK Parti seçim kazandığında CHP’liler “oylarımız çalındı” edebiyatı yapıyor, CHP seçim kazandığında ise AK Partililer “sandık yolsuzluğu” retoriğine sarılıyor… Demek ki problem şu veya bu toplum kesiminin demokratik olgunluğuyla değil, bizim toplum olarak topyekûn demokratik süreçleri algılayışımızla ilgili… Dolayısıyla seçim sonuçlarını sindirme güçlüğüne iktidar olmanın veya muhalefette olmanın psiko-sosyal dinamikleri değil ortak zihniyet kodlarımız yol açıyor…

Daha açık ifade etmek gerekirse, problemin kaynağında toplumumuzda siyaset, siyasi parti, siyasi mücadele ve seçim gibi kavramların zihinlerdeki asıl yerine tam olarak oturtulamamış olması yatıyor. Demokratik seçimleri toplum kesimleri arasında bir savaş gibi görmek, sözgelimi belediye başkanlığını kazanmayı ganimet olarak algılamak devlet ve siyaset kavramlarını devlet öncesi toplumsal örgütlenişlere ayarlı bir zihniyetin kavrayışının ürünü.

Ne yazık ki ülkemizdeki seçimlere katılım oranının yüksekliği de demokrasiye olan inancımızın bir göstergesi olmaktan ziyade devleti yönetme yetkisinin “bizden olmayanların” eline geçmesine engel olmaya yönelik bir refleksin ifadesi. Bu da toplum haline gelememiş olmamız, milletleşme sürecinin ilk basamaklarından yukarıya bir türlü çıkamayışımız gibi sosyolojik problemlerle ilgili bir durum.

* * *

Konunun teorik tarafını şimdilik bir kenara bırakıp aktüel boyutuna bakacak olursak, seçim sonuçlarına ilişkin itirazlar sandık sürecinin doğal bir parçası. Her seçimde ve seçimin her aşamasında hatalar yapılabiliyor. Seçim sistemimiz bu hataların mümkün olduğunca düzeltilmesine imkân veren mekanizmalara sahip. Hata dediğimiz şeye kasıtlı ve kötü niyetli müdahaleler de dahil elbette. Ancak bugün seçim sisteminin eksiklerini gidermeye yönelik yasal ve idari düzenlemeler kadar gelişen teknolojinin de yardımıyla sandık hilelerinin artık geçmişe oranla iyice zorlaştığını ve esasen seçimin sonuçlarını dramatik ölçüde değiştirebilecek boyutta bir yolsuzluğun veya müdahalenin mümkün olmadığını biliyoruz.

Düne kadar bu yöndeki açıklamaları AK Partililerden duyardık. Bugün ise roller tersine dönmüş görünüyor. “31 Mart günü Türk siyasi tarihinin en büyük sandık yolsuzluğunun yapıldığını” ileri sürüyorlar. Ama bunların toplumda ciddiye alınmalarını engelleyen birkaç sebep var. Seçim gecesinde Anadolu Ajansı, YSK ve TV kanalları ekseninde yaşananların zihinlerde oluşturduğu malum algı bir yana, ilk sebep bu iddiaların fazla abartılı bir retorikle ifadesi. Birtakım somut iddiaların önünde soyut hamaset perde oluyor. Maksadını bir hayli aşan ve arkasında durulması zor olan bazı ifadeler toplumun genelinde hoş karşılanmıyor.

* * *

Bazı gazete manşetleri için de aynı durum geçerli. Oy tutanaklarında tespit edildiği ileri sürülen hataların “sandık darbesi” gibi ifadelerle sunulması darbe kavramını sulandırmaktan başka bir anlam taşımıyor. Daha önce ekonomideki sıkıntıların kötü yönetimle veya yanlış karar ve tercihlerle ilgisinin olmadığını anlatmak için kullanılan “döviz kuru darbesi” gibi laflar neyse de “sandık darbesi” retoriği sandığı bugüne kadar siyasetin en büyük değeri olarak daima kutsamış olan AK Parti’ye yakıştırılmıyor.

Diğer yandan, sandık sonuçlarına yapılan itirazların sonuçlandırılması ve ileri sürülen iddiaların doğruluğunun veya yanlışlığının ortaya konulması için yargı gözetiminde ve bütün tarafların gözü önünde gerçekleşecek hukuki ve kanuni bir çerçeve ve prosedür varken toplumu galeyana getirmeye yönelik yayınlar ters etki yapıyor. Bu sürecin sükûnet içinde geçmesi ve sonucun sabırla beklenmesi yerine tarafları birbiri aleyhine kışkırtmaya ve hatta sokağa davet etmeye varan sertlikte yayınlar hoş karşılanmıyor.

Toplum genelinde de hoş karşılanmıyor bu, AK Parti camiası içinde de. Bu çerçevede toplum kesimleri arasındaki kutuplaşmayı keskinleştirmeye yönelik algı operasyonları ve seçim ortamında ister istemez tansiyonu artan psikolojik atmosferin birtakım yalan haberlerle “köpürtülme” çabası görülen o ki iktidar partisi içinde de endişe uyandırıyor ve amacı sorgulanıyor.

Hasılıkelam, bugün yaşadığımız seçim sonrası sürecin normal bir mekanizmanın işleyişinden ibaret olduğunu, bazılarının kumaş kalitesini ortaya çıkarmak dışında hayatımıza önemli bir değişiklik getirmeyeceğini bilerek sonucu beklemekte fayda var.

YORUMLAR (103)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
103 Yorum