Kanalı istemeyen yerli otoyu da beğenmesin
Yerli otomobil girişimi konusunda muhalefet cephesinden gelen olumlu ve destekleyici mesajlar kabaca iki türlü tepki uyandırdı: İlki “İşte doğru tavır, muhalefet yapmak demek ne olduğuna bakmadan iktidarın yaptığı her şeye ezbere itiraz etmek değil” yorumları...
İkinci yaklaşım ise şöyleydi: “Bunlara inanmayın, yerli oto girişimine destek veriyor görünüyorlar ama bunda samimi değiller. Samimi olsalardı iktidarın öbür projelerine karşı çıkmazlardı. Çünkü bu projeler arasında bir fark yok.”
Burada bütüncül bir destek talebi var. Ya hepsi ya da hiç!
Yerli oto girişimini olumlu buluyorsan Kanal İstanbul projesine de karşı çıkamazsın. Terörle mücadeleye destek veriyorsan ekonominin nasıl yönetildiğine, dış politikada neler yapıldığına bakmayacaksın. Turizm yatırımlarını beğeniyorsan tarım sektöründeki manzarayı da seveceksin…
Adeta vatandaşa esnaf lokantası jargonuyla “a la carte servisimiz yoktur” duyurusu yapan bir siyaset anlayışı…
Affedersiniz ama siz siyaset yapıyorsunuz, lokanta işletmiyorsunuz. Vatandaş müşteriniz değil ki “fix menü” mecburiyetine muhatap olsun.
***
Eğer siyaseti ille de lokantacı mantığıyla yapacaksanız, “müşteri”nizin hangi yemeği niçin sevdiğine ve hangi yemeği niçin sevmediğine dikkat etmeniz gerekir. Tabii, müşteri tutma diye bir derdiniz varsa…
Tamam, muhalefet cephesinden iktidara yöneltilen eleştirilerin etkisinin zayıflatılması için “bunlar zaten her şeye karşı çıkıyorlar” algısına ihtiyaç duyulduğu belli. Ama bu noktada küçük bir ayrıntı gözden kaçırılıyor: Yaptığınız işleri topluma beğendirme zarureti.
AK Parti’ye belirli bir süre boyunca “başarı” sağlayan kutuplaşma sürecinin artık yıkıcı etkiler göstermeye başladığı görülmek istenmiyor. İktidarda kalabilmek için ittifaka ihtiyaç duyar hale gelmesi, ittifaka rağmen İstanbul ve Ankara gibi merkezleri kaybetmiş olması, İstanbul’u ikinci defa ve bu sefer büyük bir öfke uyandırarak kaybetmesi… Bunların hiçbiri iktidar partisini kendisine çekidüzen vermesi gerektiğine ikna edemiyor.
Sanki yeniden seçim yapılmayacak, birkaç sene içinde ortaya yine bir sandık gelmeyecek gibi kamuoyunu umursamayan bir tavır egemen görünüyor iktidar partisinde. “Millet iradesi” kavramını ağzından hiç düşürmeyen bir siyaset geleneğinin mensupları “İsteseniz de yapacağız, istemeseniz de yapacağız” diye konuşabiliyorlar.
Millet iradesini, demokrasi anlayışını falan boş verin; halktan oy almak zorunda olan herhangi bir siyasetçi bu yolun yol olmadığını görmez mi?
***
Yerli otomobil girişimi etrafındaki tartışmaların meydana getirdiği tabloda görünen manzara şu: Kırk yılın başında toplumun bütünü tarafından benimsenen bir iş yapılmış, bundan nasıl bir ders çıkaralım diye bakılacağı yerde sanki bu işi de sevimsizleştirmeye çalışıyor birileri.