İmamoğlu şarap mı içmiş!

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hiç şüphesiz bugün iktidar cenahının dikkatle izlemesi gereken bir siyasi figür. 1994’te Erdoğan’ın kazandığı İstanbul belediyesini çeyrek asır sonra geri almış bir siyasetçinin dikkate alınmaması düşünülemez.

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun başlatıp yürüttüğü “toplumun geniş kesimlerine açılma” stratejisini başarıyla ulaştırmaya uygun -tıpkı Ankara’da Mansur Yavaş gibi- toplumsal bir figür olarak da siyasette neye tekabül ettiği hesaba katılmak durumunda.

15 bin oy farkıyla kazandığı seçim “oylar çalındı” diye iptal edilince 800 bin oy farkıyla aynı seçimi yeniden kazanmış olan bir siyasetçi olarak… Yani gücünü daha çok rakiplerinin yanlışlarından alan bir siyasetçi olarak... Seçimin “ilk turunda” esas olarak muhalefet bloğunun oylarıyla seçilmişken “ikinci turda” AK Parti tabanından blok oy alabilmiş bir siyasetçi olarak… Ekrem İmamoğlu -ve bu ismin temsil ettiği toplumsal değerler haritası- iktidar partisinin siyasi stratejilerini yeniden ele almasını gerektirecek bir nitelik taşıyor.

Peki, iktidar bu hususta ne yapıyor? 31 Mart seçiminde başarısızlığa uğrayan siyaset tarzını 24 Haziran’da terk etmemiş olması sanki kendisine bir başarı getirmiş gibi aynı üslup ve anlayışla devam ediyor…

***

İBB Başkanı siyasi pozisyonu gereği iktidar cephesinin hedefinde olacak elbette. Ama İstanbul halkının bu kişiyi tercihinde hangi kaygıların ve beklentilerin rol oynadığını bile hiç sorgulamadan -ve üstelik seçim sandığında un ufak olmuş olan siyasi stratejiden sapmadan- İmamoğlu’nu zayıflatmayı düşünmek akıl işi değil.

Merkezi iktidar ekonomik zorunluklar gereği her gün her şeye zam yaparken İSKİ’nin su zammını engelleyerek halkın gözüne gireceğini düşünen bir “siyasi akıl” İmamoğlu’nu zayıflatabilir mi? Halk o kadar aptal olsaydı oylar çalındı iddiamıza da inanırdı diye düşünmek gerekmez mi?

Uzun vadeli “stratejiler siyaseti” yerine günlük “esnaf siyaseti” ile yarına çıkılmaz… Ekrem İmamoğlu’nun veya Mansur Yavaş’ın “kişiliğini” değil, “iş yapma yöntemini” halkın gözünden düşürebilirseniz bu sizin için siyasi başarı olur. Öbürünün herhangi bir siyasi getirisi olacağından bile emin olamazsınız.

***

İmamoğlu’na veya Yavaş’a yöneltilen suçlamaların ezici çoğunluğunun CHP’li başkanların yaptıkları işle ilgili olmayışı neyin alameti olabilir? İktidar bloğunun siyaset üretme kapasitesindeki problemlerin mi?

İmamoğlu veya Yavaş mükemmel kişiliklere sahip oldukları için mi başkanlık seçimini kazandılar, yoksa AK Parti siyaseti halkı küstürdüğü için mi? İkincisi geçerliyse, İstanbul’un veya Ankara’nın mevcut belediye başkanlarının kişiliklerinin yıpratılması AK Parti için çözüm mü olacak? Halkın size olan güveni geri mi gelecek?

Mesela, “İmamoğlu davet edildiği yemekli bir toplantıda şarap içti” haberleri… İBB seçiminde oyunu aldığı dindar insanların içki içtiğini öğrenince İmamoğlu’na oy vermekten vaz geçecekleri mi düşünülüyor acaba?

Kaldı ki sözkonusu yemeğe katılanlar -aslında hiç gereği yokken- “Ekrem Bey o akşam su içti” açıklaması yaptıkları halde, bazı gazetelerde CHP’li siyasetçinin camide çekilmiş fotoğrafları içkili mekânda çekilmiş fotoğrafıyla yan yana basılıp “İmamoğlu’nun gerçek yüzü ortaya çıktı” diye yazılması nasıl bir din anlayışının ifadesi?

Bu arada şunu unutmayalım: AK Parti’yi iktidara getiren strateji Tayyip Erdoğan’ın Refah Partisi il başkanı olarak meyhaneleri gezip akşamcı vatandaşlardan oy istemesiyle hayata geçirilmiş ve muhafazakâr siyasetin kitleselleştirilmesinin önü açılmıştı. Şimdi ise “camideki vatandaşın da meyhanedeki vatandaşın da oyuna talip olma” sırası CHP’ye geçmiş görünüyor.

YORUMLAR (129)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
129 Yorum