Bir kez daha en başa dönmesek
Geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hatay’da yaptığı seçim konuşmasında söyledikleri şöyle bir tartışılıp unutuldu. “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı” demişti Erdoğan.
Bu sözlerin manası “Bizim partinin adaylarına oy vermezseniz hükümetten hizmet alamazsınız” şeklinde anlaşıldı. Başka türlü anlaşılmasına da imkan yoktu zaten.
Aslına bakarsanız, mevcut uygulama da bu yönde maalesef. Gerçi kürsülerde “Biz 85 milyonun hükümetiyiz” diye konuşuluyor ama özellikle belediyeler konusunda uygulanan ayrımcılık herkesin bildiği bir gerçek.
Devlet imkanlarının -yani hepimizin hakkının- siyasi parti çıkarı için tepe tepe kullanılması da bizdeki siyasetin etik ilke bilmeyen ve kul hakkı tanımayan karakterinin tezahürlerinden biri. Özellikle seçim zamanlarında devlet kurumları açık açık iktidardaki siyasi parti adına kampanya yürütüyorlar. Yalnızca bugünden mi bahsediyoruz? Eskiden yok muydu bu çeşit siyasi suistimaller? Hep vardı ama son dönemde bu iş adeta “devlet-parti bütünleşmesi” şeklini aldı. Nitekim hükümete yönelik itirazlar bugün neredeyse devlet aleyhtarlığı olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla iktidar partisine oy vermemek bile masum bir tutum gibi görülmüyor. Geçen yüzyıl boyunca örneklerini çokça gördüğümüz, bugün ise sayıları azalmış bulunan “parti devleti” modellerinden aşinayız bu bakış açısına.
Oysa vatandaşların oyunu alarak iktidar mevkiine gelmiş olan bir siyasi kadronun kendisine oy vermeyenleri düşmanları gibi görmesi modern olmayan bir tepki biçimi. Temsili demokrasinin söz konusu olmadığı zamanların iktidar kavgaları içinde anlaşılır sayılabilecek bir tepki.
Öyle anlaşılıyor ki toplumun bir kesiminin seçimde kendisini tercih etmemiş olmasını egemenliğinin meşruiyetini tanımamak olarak gören bir yaklaşım var burada. Egemenliğin millete ait olmadığı zamanların iktidar anlayışı bu.
Yani, “Oy vermeyene hizmet vermem” diyen siyasetçinin tutumu günümüzün değil geçmişin hem de çok uzak geçmişin devlet felsefesine dayanıyor.
***
Siyasi güç sahipleriyle ahali (yani yönetenle yönetilen) arasındaki ilişki karşılıklı alışveriş üzerine kuruludur.
Devlet adı verilen organizasyonun ortaya çıktığı en eski zamanlardan beri yönetilenin vazifesi yönetime vergi ve asker vermek, bunların karşılığı olarak yönetenin vazifesi de halkın güvenliğini sağlamaktır.
Siyaset felsefecileri ve siyaset bilimcileri bu ilişkiye sosyal mukavele (toplumsal sözleşme) adını veriyorlar.
Bu kavram önceleri (mesela Hobbes’da) halkın bir egemen ile yaptığı karşılıklı anlaşma olarak düşünülürken bilahare (mesela Rousseau’da) siyasi ve hukuki düzenin tesisi ve işleyişi konusunda eşit yurttaşlar arasındaki uzlaşma şeklinde anlaşılır oldu. Burada artık egemenlik milletindir.
Nitekim modern ulus devletlerde siyasi egemenliğin meşruiyeti eşit vatandaşların rızasına ve uzlaşmasına dayanır. Rıza ve uzlaşma ise “ortak çıkarlar” ve “kamu yararı” doğrultusunda oluşur. (Rousseau buna toplumun genel iradesi diyordu.)
On dokuzuncu asırdan itibaren modern ulus devletlerde temsilî demokrasi kökleşirken bir aileyi veya bir zümreyi devletin/ülkenin sahibi olarak görme anlayışı tarihe karışıp tamamen kayboldu. En azından Avrupa’daki burjuva dünya görüşünün baskın olduğu toplumlarda devletin/ülkenin ortak sahibi vatandaşlardır artık.
Türkiye’de millet egemenliği fikri Yeni Osmanlılar hareketine kadar uzanan bir geçmişe sahip. Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi gibi aydınlar hem modern manada bir millet anlayışını hem de hürriyet, temsil gibi kavramları ilk defa bir yönetim modeli önerisi çerçevesinde gündeme getirmişlerdir. İlki başarısız, ikincisi başarılı olan Meşrutiyet denemeleri ve Cumhuriyet devrinin demokratikleşme girişimleri hep bu ilk adımın bıraktığı izler üzerinde şekillendi.
***
Gelgelelim son on yıldır millet hakimiyeti kavramı iki önemli aşınmaya ve hatta bu anlamda tehdide maruz kaldı.
İlki, milletin bir kısmının (“asıl millet”in) milletin diğer kısmından (“yozlaşmış ve yabancılaşmış unsurlar”dan) daha fazla egemenlik hakkına sahip olduğu şeklindeki popülist kabulün yaygınlaşması.
İkincisi, “Hakimiyet milletindir” anlayışına “Hakimiyet Allah’ındır” diyerek din adına itiraz eden nevzuhur ve soyut bir demokrasi karşıtlığının söz konusu popülist millet anlayışına zemin yapılmak istenmesi.
Bu anlayış siyasi iktidara da kendisine oy vermeyene hizmet vermeme hakkına sahip olduğu vehmi veriyor. Oysa burada anlaşılmayan veya anlaşılmak istenmeyen husus şu: Bugünkü demokratik düzende siyasi iktidar toplumsal rızayı milletin yüzde elli artı birinin oyuyla değil, milletin tamamının tarafı olduğu anayasal sözleşmenin gereği olarak kazanmaktadır. Bu sözleşmeye göre seçime birden fazla aday girebilecek, halktan belirli oranda oy alabilenler seçilmiş olacak ve bunlar halkın tamamına hizmet edeceklerdir.
Geçmişte egemenin siyasi meşruiyetini kabul etmeye yanaşmayanların kılıç yoluyla rızası alınırdı. Çünkü bir ülkede egemenliğin tesisinin gereği buydu.
Milletin egemen kabul edildiği düzende ise yönetenlere muhalif olmak, oy vermemek iktidarın meşruiyetini tanımamak değildir, oy vermeyenler savaşılması gereken düşmanlar değildir. İki ayrı devlet kurumu olan hükümet ile belediye de rakip güçler değildir.
Millet egemenliği, demokrasi, anayasal yönetim, hukuk ve temsil gibi kavramların bunca zaman sonra yeniden tartışma konusu olması kaygı verici.
Bir kere daha en başa dönmeyelim…















Avukat, doktor, dişçi , emlakçı diyetisyenden vergi toplayamayan bir devlet var.
Yanıtla (16) (1)Toplamadığı vergiyi üstüne üstlük yandaşlara iade ediyor. Para basmasın da ne yapsın?
Yanıtla (1) (0)Eşeğini dövemeyen semerini dövermiş...
Yanıtla (0) (0)Gene aydın düşmanlığı. Asıl malum çevrenin zenginlerinin vergi borçlarına af geliyor. Her türlü teşviki alıyorlar. Çevreyi rezil edip İliç madenindeki gibi ülkeyi yabancılara peşkeş çekmenin gönüllüsü oluyorlar.
Yanıtla (0) (0)Dünyada üç tür ülke ülke var. Gelişmiş ülkeler, az gelişmiş ülkeler ve bir de bizim gibi bir türlü gelişemeyen ülkeler... Gelişmemizin önünde tek bir nedeni var, o da çağdaş bir siyaset sistemine sahip olmayışımızdır. Siyasette yapılacak reform, iktidarıyla muhalefetiyle siyasetteki isimleri baştan sona yenileyecektir. Siyasetteki yalakalar temizlenmeli, liyakatli siyasetçiler gelmelidir.
Yanıtla (2) (0)Nasıl?
Yanıtla (0) (0)Zaten kör topal , yarım yamalak , kafası gözü yarılmış bir demokrasimiz vardı , çok şükür onun da canına okudular!
Yanıtla (5) (0)Bizdeki ahlaktan yoksun , soysuz , her şeyin ayaklar altına alındığı bir siyasetin , dünyada eşi benzeri olduğunu hiç sanmıyorum!
Basa dönmemek için.. Dönüş yollarınin kapali olması lazım.. Uyanık ne istediğini bilen iradeli olarak..Millet kapatabilir sadece,,,öyle lutfen ayıp olur falan,filanlari kimse takmaz.. ınsanoglu oyun hamuru gibi oynar durur..Hatta başa dönüşü kurnaz politikaci ve palyaco gazteci,entel,dantel takımı ile sıfırdan başlangıç diye de yutturur...
Yanıtla (0) (0)Gerçekten halka hizmet eden belediyeler hangileri?
Yanıtla (0) (0)İncelenen kriterlerin de belirtildiği, sonuçlar açıklansa ya.
GAZATELER gerçekten işini yapmış olurdu
Yoksa belediye BENDENSE kötü değildir, hep geçerli mi olacak.
bu durumda inadına erdoğanın en çok korktuğu partiye oy vermek gerek.
Yanıtla (4) (0)Reis doğru söylüyor.İstanbul ve deprem olan 11 ilde kentsel dönüşüm lazım ama fon başka illerde heba ediliyor.Bizim Ankara'daki sağlam apartmanımıza yönetici ve 2 komşumuz kentsel dönüşüme sokmak ve kendi ayarladıkları müteahitten avanta sağlamak için çürük raporu alabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar.Kendi dairelerinde tadilat adı altında duvarları yıktırdılar sırf çürük raporu alabilmek için.Bu üç kağıtçı komşulara ve yoneticiyle başa çıkacak bir kanun bile yok.Bu konuda TBMM başarısız.
Yanıtla (32) (1)Gerekli mercilerden izin almadan konut veya dükkan içinde tadilat yaptırmanın cezasının 10 yıl hapis olması lazım. Başka türlü bu iş çözülmez. Yumuşak kat etkisi depremde ortaya çıkıyor. Kentsel dönüşüme sebep olan bu tadilattan dolayı eğer kat eksigi yok diye müteahit para istiyorsa, buna sebep olan ve daire içi tadilat yaptırıp duvar yıkan komşular ödemeli. TBMM'deki milletvekilleri ranttan yana kanu yapar hiç ahlaklı vatandaşını düşünür mü?
Yanıtla (15) (1)Yusuf Bey, bu ülkede kanun var. Kanunu uygulama yetkisi hükümettedir. Ters yönden gelen aracın yanından polis aracı geçiyor; uyarmak için dahi durdurmuyor. Şimdi bununla ilgili kanun mu yok? Yoksa icraat mı yok?
Yanıtla (7) (8)Kanun yok . Bina içi tadilat için sıkı denetimler ve caydırıcı müeyyideler lazım. Her önüne gelen kafasına göre tadilat yapmamalı.
Yanıtla (2) (0)Meclistekiler anca mangal partisi yaparlar. Onlara umut bağlamak hata. Rantsal dönüşüm yasası çıkarırlar. Daha doğrusu şirketokrasinin hazırladığı taslaklara sadece el kaldırırlar çünkü maalesef son 20 senede vekil eğitim kalitesi düştü. Kafasına göre tadilat yaptırıp duvar yıktırmanın cezasının hapis olması ve verdiği zararı ödemesi lazım.
Yanıtla (13) (1)Sadece konutlarda ve dükkanlarda mı tadilat yapıp duvar yıkıyorlar?Kamu kurumlarında ve iddia ediyorum bakanlıklarda da tadilat diye duvar yıkanlar var. Buna iktisat mezunu genel müdürler karar veriyor.Gerçekten de bunun bir izne tabi olması lazım. Yumuşak kat etkisi deprem gibi dinamik kuvvetler ortaya çıktığında oluşuyor. Bu zamana kadar bina içi tadilat ile ilgili bir kanun çıkarmayan ve müeyyide getirmeyen TBMM'yi şiddetle kınıyorum. Haydi şimdi Mangal partinize devam edebilirsiniz.
Yanıtla (15) (0)Bilerek apartmana zarar verecek tadilata hapis değil idam cezası getirilmeli. Meclis göreve!
Yanıtla (8) (7)Açları iktidara taşır yetki verirseniz doyurmazsınız......
Yanıtla (5) (0)Sn Yazar genel iradeye çoğunluk değil bazen bir kişi bile uygun düşebilir, tarzı mantığı nedeniyle her zaman azınlık ve tek adam diktatörlüklerinin sloganı ve sevilen düşünürü olmuştur.
Yanıtla (0) (1)Yorumları kesip biçerek ,devrik cümle haline getirerek yayınlanacaksa hiç yayınlanmasın.Yazar genel irade kavramını eksik araştırmıs; köşe yazarları herşeyi mükemmel bilecek diye birşey yok
Yanıtla (1) (0)Yetki onda para onda güç onda
Yanıtla (4) (0)Kin ondadır nefret onda öç onda
Bu durumda olur mu hiç suç onda
Odur şimdi bu dağların efesi
Paranın hatrına gel bize Sisi
Ozan İsyani
Bu tip iktidarlar milli irade deyip dururlar ama, milli iradeye zerre kadar saygıları yoktur. Milli irade bunların istemediği şekilde tecelli ederse hemen tehdit söylemine başlarlar. Bu az gelişmişliğin en tipik göstergesidir.
Yanıtla (2) (0)İslamcı düşüncenin hayat tasavvuru ister istemez kendisinden olmayanı yok saymak zorunda. öğreti böyle. mümin-kafir, inanan- inanmayan eşit şartlarda bir arada yaşayamaz. eşitliği kabul etmez en başta. öteki ile ilişkisi bir çeşit ''hakim-mahkum'' ilişkisidir. hakim olanın gözetiminde yaşamasına izin verilir. ''dini, dili, ırkı, rengi, mezhebi, felsefi düşüncesi ne olursa olsun tüm insanlar eşittir'' diyemez. henüz bu seviyeye gelemedi. bunun nedeni de hep arkaya bakmasıdır.
Yanıtla (6) (0)Şahin 80'li 90'lı yıllar cenazemiz var istediğimiz mezarlık kapalı dediler. Rüşvetle mezarlık satın aldık. Erbakan Kayseri Konya gibi Fatih gibi ilçelerde iyi bir belediyecilik yaptı. Adli tıptan cenazemizi alıyoruz Fatih Belediyesi'nin aracı tabutla kefenle geldi. Kayseri'ye kadar cenazemizi götürdüler.Halka böyle ulaştılar..Demirel İnönü ortaklığı Beşiktaş başkanı arkadaşımı kutlamaya gitmiştim yapılan pazarlıklar Mezarlıklar Müdürlüğü para kesiyor..Erdoğan bunların ekmeğini yedi...
Yanıtla (1) (0)Eee... zaten 70 yıldır böyle yapılarak iktidar sağlanmadı mı?Kendi düşüncesinden olmayan partilere oy vermeyerek vatandaşta bu tehditlere çanak tutmadı mı?
Yanıtla (0) (3)Yaptıklarını normalleştirmeyin..70 yıldır nerde böyle yapıldı? Hangi iktidar ülkeyi bunlar gibi karıncanın deliğine kadar yıkıma uğrattı, sağlam bıraktıkları bir ağaç dalı kalmadı! Ülke bitti, 20 milyon yabancı, komşu ile savaştayız, her cephede düşman edindik sayelerinde, bizi İsrail'e de komşu ettiler hayırlı olsun. çöpten meyve arıyor millet, 17 milyon zengin yandaş zengin yarattılar...benzeri olmayan bir yıkım yıllardır.
Yanıtla (4) (0)Bize oy vermezseniz size hizmet vermeyiz diyeni alkışlayanlar hizmet almamaya mustahakdir.
Yanıtla (5) (0)Şener Şen'in bas rol oynadığı Züğürt Aga rolü daha gerçekçi bu politik ağa figurlarindan,,..pek yok fark aralarinda sadece argumanlar değişik ,,ama hepsinin hedefleri politik aşiret ağalıği,,on yillardi hep aynı nakaratlar..
Yanıtla (1) (0)Kemalizmin 70 yıllık müstebit dayatmaları dönüştürülmek zorundaydı.Fakat dönüştürürken dönüşmekte kaçınılmazdı. Amma bu dönüşüm iyi güzel ve doğru esaslarda olmalıydı. Parti devlet bütünleşmesi kötü yönde bir dönüşüm.( mutasyon) Şeffaflık hukukun üstünlüğü adil bölüşüm israfsız devlet ideali terkedilemez...
Yanıtla (2) (6)Dönüşüm yaparken daha müstebit dayatmalar ortaya çıktı bu dönemde. Hukuk yok, adil paylaşım yok, itibar için herşey feda edildi... ben ne kadar yazsamda dönüşüm reel, adil ve hakkaniyetle olmadı, bu düşünce yapısı ve bu seçmen kitlesiylede asla olmayacak.
Yanıtla (2) (0)Sorun , Cumhurbaşkanının parti başkanı olması olmalı bence. Anayasa oylamasında bu madde konulacağı açıklanınca, mevcut Anayasada cumhurbaşkanının neden tarafsız olması gerektiğini düşündüm. Hayir oyu verdim.
Yanıtla (5) (0)Demek ki doğru düşünmüşüm
Mehmet Şimşek 1 Nisan şakası yapmadan, biz 31 Mart şakası yapalım ne dersiniz....
Yanıtla (10) (0)Yazınız yorumlarında taraftarlık yapanların karşılıklı atışması için bolca malzemeye sahip. Keşke yorumlar modernlik kapsamında bireyselleşme ve özgürleşmenin seçimler üzerine etkisi üzerinde yoğunlaşsa. Partilerin, siyasilerin değil modernitenin, medeniyetin konuşulduğu bir düzlem etrafında kümeleşse. Aslında seçimlerde iyinin değil, kötünün iyisinin seçildiği konusu tartışılsa.
Yanıtla (1) (0)Siyasilerin oy vermeyenleri düşmanları gibi görmesi "modern olmayan" bir tepki biçimi olduğunu belirtmişsiniz. Modernleşme bireyselleşme ve özgürleşme ile başlıyor. Aynı zamanda Reis ne diyorsa o tavrından uzaklaşmayı gerektiriyor. Bu haller dindar bilinci cahil, okumamış durumlarına sürüklüyor. Parti, cemaat kültüründen çıkıp özgürce düşüncesini ifade edemez halde bırakıyor. Biz bilmeyiz büyüklerimiz biliri devam ettiriyor. Ör. seçimi İstanbul'a Erdoğan'ın bürokrat ataması haline getiriyor.
Yanıtla (5) (0)Bu dünyada zevk sefa//
Yanıtla (6) (0)Bir devran sürmek varmış.//
Ulan kafa ah kafa,//
Bugünü görmek varmış.//
Şu ömrüm bile bile//
Baştan sona hep çile//
Rüşvet ile torpile//
Kafayı yormak varmış//
Ozan Arif kes burda//
Günaha girme bir de//
Biliyorsun mahşerde//
Hesap da vermek varmış.
..Ozan Ariften ..
1955 sonrası Demokrat parti de benzer yola saptı, ki yapıp ettikleri bugünün icraatı yanında hiç bir şeydi, o zamanın şartlarına göre sonrası malum. Bu politika ilanihaye sürdürülemez, sürdürülebilir zannetmesinler. Bir şekilde karşılığını bulur.
Yanıtla (4) (1)Şu halk dalkavukluğunu bir yana bırakıp sosyal, kültürel, ekonomik anlamda gelişme sorunu olan bir toplum olduğumuzu, eğitim ve yetişkin temel becerilerinde OECD içinde en gerilerde olduğumuzu bir idrak edebilsek daha düzgün bir zeminde tartışmak mümkün olmaz mı? Her sorumluyu kendi dışında arayan, daima talepkar ve itaatkar “çocuk toplum” olduğumuz ortada değil mi. Şimdi düzensiz göçler ile profil iyice bozuluyor ve güvenlik açısından da tehlikeli bir hal alıyor. Sokak giderek daha kötü oldu.
Yanıtla (6) (0)Bu tür tehditler ile iktidarını devam ettirmek istemek Müslümanca bir tavırmıdır.
Yanıtla (24) (0)Bu tehditlere boyun mu eğilecek yoksa arkadaş biraz haddini bil patron benim beni tehdit edemezsin mi denecek.
Sonucu 31 martta göreceğiz.
Müslüman olduğunu iddia eden bir lider,seçmenine bu şekilde hakaret etmemeli.Bunca kul hakkı ahirette nasıl ödenir acaba?
Yanıtla (16) (0)Sizce kul hakkını düşünüyorlar mıdır?
Yanıtla (9) (0)Öncelikle yazınız için teşekkür ederim.
Yanıtla (3) (0)Çünkü devlet ten yönetim den bir haber olanlar için güzel bir yazı.
İkincisi bir devlet vergi aldığı her yere hizmet vermek zorundadır.
Sen bir yerden vergi alacaksın,o vergileri oy vermedin diye başka yerlere aktaracak ondan sonra da Müslümanım diyeceksin.
Darül harp zihniyetine sahip insanların hertürlü hileyi meşru sayıp, şeriatı kurana kadar bu yolu denemeleri beklenir.
Yanıtla (5) (0)modern toplumu yozlaşmış diye gören gözlerin şaşı bence. Dinciler asıl millet öyle mi. yazık sana. kahve köşelerinde konuş orası sana daha uygun bence.
Yanıtla (1) (0)oğur'a mı lafınız? O da zaten bu ayrımı yapanları eleştiriyor ve bu tanımlar, oğur'un değil, bu ayrımı yapan mevcut zihniyetin.
Yanıtla (0) (0)Döndük bile. Şuan 1. meşrutiyet öncesi 1870 li yıllardayız. Bir meclisimiz bile yok.anayasamızda yok.Milletçe gayret içindeyiz.inşallah başaracağız.
Yanıtla (2) (1)Aslında hükümet/cumhurbaşkanı kendinden olmayana hizmet yok diyor ve böyle düşünüyorsa, o zaman kendinden olmayan şehirlerden vergi de almaması gerekiyor. Veya vatandaşın "hizmet yoksa vergi de yok" anlayışını dile getirmesi gerekiyor. Fakat buradaki sorun devletin güç kullanarak, zorla istediğini yapması. Çünkü bizde "baba" olan devlet her kafasına estiğini yapar. Çünkü devlet her zaman haklıdır. Bunun böyle olduğunu ve böyle anlaşıldığını "büyükler" de çok iyi biliyorlar.
Yanıtla (15) (0)İyimser bir yazi, ben daha acısını soyliyeyim, benden olmayana adalet te yok
Yanıtla (17) (0)Keşke en başa dönebilsek!
Yanıtla (7) (0)Oy yoksa hizmet yok diyenler varken. Adamın biri çıkıp açıkça Atatürk'e hakaret diyor herkes sus pus seyrediyor. Ekonomi her gün daha kötüye gidiyor sorumlusu emeklilerdir deyip itibardan tasarruf olmaz diye harcanan paraları görmeyenler varken. Bin lira emekli bayram ikramiyesi veriyoruz diye övünenler varken. Keşke en başa dönsek keşke bu kabustan uyanabilsek.
Kandırıldık hissi sizde de oluşuyor mu sayın yazar takiyyenin babasını yapmış Reis diyor musunuz umudun satılması duygusu bu ….
Yanıtla (9) (0)Mesele ne öyleyse geçmiş yıllarda bana oy vermezsen hizmet yok diyenlere karşı hayır böyle şey olur mu direk o şehir veya belde halkının cezalandırılması olur diyenler şimdi geçmişte yaptıklarının tam tersini yapıyorlar
Yanıtla (1) (0)menderes zamanında radyolardan vatan cephesine katılan aileler yayınlanırdı. özal ise eli kolu baglı belediye başkanı istermisiniz diye tehdit ederdi.akp geldi hepsine rahmet okuttu.rabbim de aklını kullanmayanın üzerine pislik yagdırırım diye emrediyo.r.bu yaşa geldim hala huzur yok.
Yanıtla (12) (0)Demokrasi; bilgi ister, ilim-irfan ister, emek ister, sabır ister, tecrübe ister, ahlak ister, hoşgörü ister, çalışmak ister...
Yanıtla (9) (0)Hakimiyetin Millette olduğunu "Millete" anlatamadık, bunu anlatmaya çalışanlara engel oldular, bu mücadele sürüyor, hakimiyetin Millete olduğunu anlatmaya devam, "Söyle canım söyle dinlesin canlar"
Yanıtla (4) (0)Günaydın. Yenimi öğrendiniz. Kimi belediyelerde kürt alevisi ,kimi belediyelerde ülkücü , kimi belediyelerde tarikat mensubu ,kimi belediyelerde kemalist olmak hizmette öncelik almak demektir. Hükümet nasıl kanunları kendi çıkarına göre yorumluyorsa belediyelerde 3194 sayılı kanuna rağmen yandaşlarının bina önlerinde kaçak ilavelere ,,parklarda ciğerci restoranlarına göz yumar. Ekmeğin 8 lira olduğu yerde w.c. 10 lira olur. kaldırımlar işgal edilir.
Yanıtla (3) (0)Bir kişi düşünün; Yirmi iki yıl devleti tek başına yöneteceksin, “dediğim dedik çaldığım düdük” diyeceksin, gıkı çıkanı içeri tıkacaksın, sonra demokrasiden haktan hukuktan bahsedeceksin, uçtuk şahlandık diyip milleti ekmek kuyruğuna mahkum edeceksin, sana oy mermeyene zırnık hizmet yok diyip, boş kuyudan gaz petrol fışkırdı diyeceksin, Gazze katliamını görmezden geleceksin , yalaka basın arkanda saf tutacak, bunlar olurken ahali bile bile sana alkış tutacak!. Bundan daha güzel ne olabilir!!.
Yanıtla (13) (0)Musto Erbakan Tayyip Erdoğan'ın hocası bunu unutma...
Yanıtla (2) (0)Mevki ve makamı ne olursa olsun, milleti tehdit etmek kimsenin haddine değil! Bu millet, devletini parti devleti haline getirmek isteyen adamlara mahkum olmayacaktır. Yaşasın cumhuriyet, yaşasın demokrasi, yaşasın temel hak ve hürriyetler, yaşasın hukukun üstünlüğü!
Yanıtla (20) (1)İktidar ve muhalefet seçmeni karşıtlarına ne hakaretler ediyor. Tahammül yok. İlla herkes kendi gibi inanıp düşünecek. En ufak eleştiride çok ağır sözler. Düşman gibi değil düşman görüyor karşıtlarının. İdeoloji parti ve liderleri ile hamaset dolu tarih anlatılarını din gibi görüyorlar. Kitap asla okumuyorlar. Ortaçağ karanlığı bu. Dogmatik skolastik kafa bu. Buradan nasıl demokrasi çıkar ki..
Yanıtla (12) (0)Sayın yazar Türklerin tarihi maalesef hep böyle. “Bir Türk dünyaya bedeldir” sözü trajik bir şekilde bunu açıklar. Güçlü olan bir kişi asıldır, gerisi teb’adır. O bir kişi hem devlettir, hem hükumettir, hem kutsaldır. Sorgulanamaz, tartışılamaz, eleştirilemez.
Yanıtla (3) (4)Özetle bir Türk dünyaya bedel ise diğerlerine gerek yoktur. Olsa da olur olmasa da olur.
Sayın hocam.
Yanıtla (10) (1)Erdoğan"nın söyledikleri unutulmadı bilakis bir köşeye yazıldı.
Seçimlerde Erdoğan bu söylediklerinin
hesabını millete verecek.
AKP belediyeleri milli görüşün belediyecilik geleneğini yok etti.. Yeni bir belediyecilik anlayışı getirdi.Rant yarat. Kaldırım taşlarını sök yerine asfalt.. Asfaltı kazı yerine beton. Betonu kır tekrar kaldırım taşı döşe..Bu devirdaim yandaşı yoldaşı akıl almaz gelirlere boğdu... geleneksel soygun sonucu belediyeler iflas etti. Erdoğan tulumbada su bitti dedi.. Belediyeler maaşları bile ödeyemez oldu.. Birçok Büyükşehir belediyelerini kaybetti. Kelin merhemi olsa başına sürer...
Yanıtla (22) (5)