Amerika önümüzde diz çöktü!
Amerika nihayet diz çökmüş. Gönderdiğimiz maske ve tıbbi yardımlar için üst üste gelen teşekkür mektupları bunu gösteriyormuş. Virüs salgını karşısında eli ayağı birbirine dolanan Sam Amca Türkiye’nin yardımına muhtaç durumdaymış.
Bir iki ay önce “Türk ekonomisini çökertmeye çalışan” ABD’nin kendisi çökmüş meğer! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yardım malzemesiyle birlikte gönderdiği mektubunda “Umuyorum ki önümüzdeki dönemde Kongre ve ABD basını da salgın sırasında sergilediğimiz bu dayanışmanın da etkisiyle, ilişkilerimizin stratejik önemini daha iyi kavrayacak ve ortak sorunlarımızla ortak mücadelemizin gerektirdiği anlayış içinde hareket edecektir” demesi zor durumdaki bir millete uzatılan bağışlama eliymiş.
“70 yıl önce ABD’den Türkiye’ye Marshall yardımı… 70 yıl sonra Türkiye’den ABD’ye Erdoğan yardımı…” diyorlar hatta.
İnsan ilk anda şaka olduğunu düşünüyor ama ciddi ciddi bunu söylüyorlar, buna inanıyorlar. Üstelik çok büyük bir kitle bu rüya aleminin içinde yaşıyor.
Tatlı rüya gören insan uykudan uyandırılmak istemez. Onun için bu arkadaşlar da kendilerine gerçek dünyayı göstermeye çalışanlara kızıp “Ülkesinin gücünün farkında değil, yabancı hayranı” falan diyorlar… Vatanseverliğin akıl ve mantıkla hareket etmeyi gerektirdiğini, milliyetçilik gemisinin lafla yüzdürülemeyeceğini kabul etmek istemiyorlar…
***
Haddizatında Amerikalılar da pek diz çökmemiş olmalılar ki biz kendilerine maske ve tıbbi yardım gönderirken onlar da aynı yardımı “bölgedeki müttefikleri” PKK/YPG’ye yapıyorlar. Hatta kimilerine göre böylece bizim yardımlar dolaylı yoldan PKK/YPG’ye gitmiş oluyor. Buna karşı Ankara’dan herhangi bir tepki de işitilmiyor.
Diğer yandan, Amerikan gazetelerini okursanız göreceksiniz ki onlar bizim hayırseverliğimiz karşısında hiç de medyun-ı şükran değiller ve bizim yardımlar hakkında bambaşka bir hikâye anlatıyorlar. Onlara göre Türk hükümeti FED’in swap hattının açılması yolunda Amerikan kamuoyundaki imajını düzeltmek için tıbbi malzeme yardımını araç olarak kullanmak istiyor, bunun için şirinlik (charm offensive) yapıyor. S-400’ler konusunu da aynı amaçla pazarlığa açtığımızı iddia ediyorlar. (Türk hükümeti ise Rus S-400 füzelerinin hizmete alınmasının ertelenmesinin yalnızca virüs salgınıyla ilgili bir tedbir olduğunu söylüyor.)
Açıkçası, virüs salgınının ekonomik neticelerinin Türkiye için yeni bir “dış finansman” ihtiyacı doğurduğu bir gerçek. Üstüne üstlük Türk ekonomisinin böyle bir sürece çok da iyi şartlarda girmediği ortada. 2017’de makro dengelerin bozulmasını takiben 2018’de resesyona giren Türk ekonomisi bu alanın uzmanlarına göre başkanlık sistemine geçtiğimiz bu tarihten beri kötü yönetiliyor. Oysa iktidarın vaadine göre başkanlık rejimine geçilmesiyle birlikte yönetimde istikrar sağlanacak, hızlı karar ve hızlı icraat sayesinde ekonomi uçuşa geçecekti. Tam tersi oldu.
Dolar kuru, enflasyon, işsizlik, bütçe açığı o günden bu yana sürekli arttı.
Hükümet bütün bunların dış güçlerin saldırıları yüzünden gerçekleştiğini ileri sürdü ve bugün ABD’nin bizim yardımlarımıza muhtaç hale geldiğine inananlar o zaman buna da inandılar. Belki de inanmaktan başka çare bulamadılar. Her neyse… Görmek istesek de istemesek de ekonomi alanında çok ciddi sorunlarımız var ve bugünlerde FED’in swap hattına dahil olmak sorunlarımızı tamamen çözmese bile kısa bir süre nefes aldırabilir uzmanlara göre.
***
Ne var ki Amerikan Merkez Bankası (FED) salgın yüzünden artan küresel dolar talebini karşılamak üzere 14 ülke ile kurduğu swap (döviz takası) hattına Türkiye’yi dahil etmemişti. Çünkü bu işlemi yapabilmek için Ankara’nın elinde yeterli miktarda Amerikan hazine tahvili bulunmuyordu. (2017’de 52,6 milyar dolar tutarında olan ABD hazine tahvili stokumuzu -yine 2018’den itibaren- hızla eritmiş olduğumuzdan bugün elimizde yalnızca 2,8 milyar dolar değerinde ABD Hazine tahvili var.)
Derken 9 Nisan’da Bloomberg “Türkiye FED’e swap için başvurdu ama olumlu cevap alamadı” iddiasını haberleştirdi. 10 Nisan’da Reuters’ın “Türk hükümetinden üst düzey üç yetkili”nin açıklamalarına dayandırarak geçtiği bir habere göre ise Ankara IMF yardımını istemiyordu ama FED swap hattı konusunda temas arayışındaydı.
Bilahare ABD’nin Ankara büyükelçisi swap konusunda iki başkentin görüştüğünü teyit etti. Ancak bu konudaki kararı politik değil, tamamen ekonomik gerekçeler belirleyecek dedi.
Uluslararası ekonomi yorumcuları swap için belirlenen kriterlere uymasa da “Türkiye’nin jeopolitik önemi” dolayısıyla Trump’ın FED’e bu konuda baskı yapabileceğini söylüyorlar. Ancak oradaki sistem itibarıyla tek başına Trump’ın istemesiyle bu iş olamayacağı için Ankara’nın da Amerikan kamuoyunun sempatisini toplamak -özellikle de Kongre’yi ve ABD basınını etkilemek- zorunda olduğunu ilave ediyorlar.
Türk hükümeti gerçekten de tıbbi yardımları bir diplomasi aracı olarak kullanmaya çalışıyorsa buna Türkiye’de hiç kimsenin bir diyeceği olamaz. Aksine başarılı olması için dua etmemiz gerekir. Ne de olsa ülkemizin çıkarı söz konusu burada. Ancak bir koyundan iki post çıkarmak istercesine aynı hikâyenin içeride “Amerika’ya diz çöktürdük, bize muhtaç hale geldiler” diye anlatılması yanlış olur. Çünkü insanımızın zihninin gerçeklikten koparılması şimdikinden çok daha ciddi problemlere yol açabilir. Hayal dünyasında hüküm süren vatanseverliğin ve milliyetçiliğin vatana ve millete faydası olmaz, aksine zararı olur.