15 Temmuz’un sahibi kim?

Elbette millet iradesini hedef alan bütün darbeler kötüdür ama bizim tarihimizde namlusunu doğrudan millete çeviren ilk ve tek darbe girişimi olan 15 Temmuz, bu bakımdan, maruz kaldığımız darbelerin en kötüsü, en iğrenci, en menfuru. Bu yönüyle milletin bütünü tarafından anında reddedilen, lanetlenen bir girişim…

Siyasi tarihimizdeki belirli ayrışmalar ve toplumdaki kutuplaşmalar yüzünden ne yazık ki 27 Mayıs’ı veya 12 Eylül’ü destekleyen veya hiç olmazsa hoş gören kitleler oldu ama 15 Temmuz’a iyi gözle bakan tek bir vatandaşımız bile olmadı. O gece sokaklara, meydanlara çıkan yüzbinler içinde de her siyasi görüşten insan vardı. İhanet çetesinin devletin uçaklarını kullanarak üzerine bomba yağdırdığı “Gazi Meclis”te darbeye karşı direnen milletvekillerimiz arasında da her partinin temsilcisi vardı.

15 Temmuz darbe girişiminin “Türk milletinin topyekûn direnişi sayesinde bertaraf edildiğini” boşuna söylemiyoruz.

Ne var ki birçok konuda olduğu gibi 15 Temmuz direnişine sahip çıkma konusunda da siyasi kaygılarla hareket edenler yok değil. Milletin bütününe mal edilmesi gereken direniş şerefinin şu veya bu kesimin uhdesine hasredilmesi hem gerçeğe, hakka ve adalete uygun değildir hem de milleti birleştirecek bir faktörün milleti ayrıştırma vesilesi yapılması çok tehlikelidir. 15 Temmuz direnişini milli birliğin tutkalı yapmak yerine ayrım yerlerimizi derinleştirmek için kullanmak vatanseverlik değildir. Zaten vatanseverlik hamasetle olmaz, eylemle olur. Gerektiğinde fedakarlıkla olur.

***

15 Temmuz darbe girişiminin bertaraf edilmesinin ardından oluşan toplumsal havayı hatırlayalım…

Aralarındaki parti farkını unutan her kesimden insanın omuz omuza demokrasi nöbeti tuttuğu günleri…

Bütün siyasi partilerin katılımıyla düzenlenen Yenikapı Mitinginde ortaya konulan birlik tablosunu…

Yenikapı’ya girerken parti, mezhep, ideoloji, etnik köken elbiselerini vestiyere bırakan “millet”i…

Adını KARAR’ın o günkü manşetinden alan “Yenikapı Ruhu” ne yazık ki sürdürülemedi… Siyasi ayrışmalar kısa zamanda yeniden gündeme geldi. AK Partili vatandaşların Yenikapı Mitingindeki konuşmasını memnuniyetle ve coşkuyla alkışladığı Kılıçdaroğlu’nun darbe gecesi havaalanında cumhurbaşkanını karşılayacağı yerde gelişmeleri televizyondan takip ettiği gündeme getirildi, “millet” direnirken “CHP’liler”in ATM kuyruğuna girdiği vs. söylenmeye başlandı…

Darbe karşıtlığının ve 15 Temmuz direnişinin şerefine ortak edilmediklerini gören CHP’liler de darbe sonrasının bazı uygulamaları bağlamında siyasi iktidarın darbe girişimini fırsata çevirdiğini, hatta darbe girişiminin de danışıklı dövüş veya tiyatro olduğunu söylemeye başladılar.

Hasılıkelam, “millet” olmaya çok da hevesli olmadığımız ortaya çıktı.

***

Peki, bu durumda FETÖ’nün 15 Temmuz gecesi sahneye koyduğu kanlı senaryo büsbütün başarısız oldu diyebiliyor muyuz?

15 Temmuz’da darbe girişimine cüret eden şebekenin herhalde öncelikli hedefi ülke yönetimini ele geçirmekti. Bütün darbelerde olduğu gibi… Ancak bundan sonraki sürece ilişkin ayrıntılı planlarını bilmiyoruz.

Elbette 17-25 Aralık girişiminden sonraki süreçte başlatılan devlet kurumlarına sızmış Fetullahçılara yönelik tasfiyede sıranın TSK içindeki çeteye geldiğini düşünerek bir nevi intihar saldırısı yapmaya mecbur kaldıkları düşünülebilir. Dolayısıyla panik içinde hareket ettikleri için ne darbe girişimini organize etmeye ne de darbe sonrası için ayrıntılı bir plan yapmaya yeterince vakit ayıramamış oldukları düşünülebilir. Ayrıca nedense girişimin devlet kurumları tarafından haber alındığı düşüncesine kapılarak alelacele harekete geçmek zorunda kalmış olmaları da ihtimal dahilinde.

Her halükârda cunta üyeleri girişimlerinin tam anlamıyla sonuca ulaşmasını umuyor olsalar da bu girişimin iznini veren veya yolunu açan güçler kalkışmanın başarısız olması durumunda dahi elde edecekleri başka bir hedefe yatırım yapıyor olmalıydılar.

Darbeyi yönetenler muhtemelen devleti tamamen ele geçirme ihtimalinin uzak olduğunun farkındaydılar. O gece TBMM’nin, Emniyetin ve MİT’in evvelemirde hedef alınması bu bakımdan anlam taşıyor. Silahsız sivillerin vahşice katledilmesi ise yalnızca darbecilerin içindeki kötülükle açıklanması yetersiz olacak bir konu.

Fetullahçı çete ve ABD devleti içindeki ortaklarının veya patronlarının önceliği herhalde darbe girişiminin başarıyla sonuçlanması ve kendilerini “Atatürkçü, ulusalcı, sosyaldemokrat vs.” gösteren cunta üyelerinin devletin yönetimini ele geçirip ülkenin kaderini değiştirecek birtakım adımları atmalarıydı.Ancak üst komuta kademesinin desteğinden mahrum bir darbe girişiminin başarı şansının az olduğunu ve iktidarı ele geçirmeyi başarsalar bile milletin tepki ve direniş göstereceğini bildiklerinden aslında devleti ele geçirmekten ziyade bir iç savaş ortamının oluşmasına ve nihai olarak ülkenin bölünmesine varacak bir yolu açmayı hedefledikleri düşünülebilir.

15 Temmuz direnişini ayrışmanın değil birliğimizi güçlendirmenin vesilesi yapmak bunun için önemli…

YORUMLAR (46)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
46 Yorum