Umutsuzluk ve ailenin bitişi

Erdoğan 2025 yılını Aile yılı ilan etti.

Yine de sorunu kabullenmiş olmaları güzel.

Sorunu kabullendiler ama teşhis tamamen yanlış.

Yarım doktor candan edermiş ya; durum aynen böyle. Ya da teşhis tedavinin yarısıdır deriz ya; yanlış teşhis ile tedavi mümkün olmaz.

O nedenle önce durum tespitini yeniden yapalım.

Türkiye’de doğum oranları AB birincisi olarak devam ediyordu. Dikkat edin; sadece doğum sayısını demiyorum, doğum oranlarını da diyorum.

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği 2014 yılında bile doğum sayısı 1 milyon 351 bindi. Doğam oranı ise 2,19 seviyesindeydi.

Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’de en büyük darbeyi aile aldı.

2023 yılında doğum sayısı 958 bine düşerken doğum oranı da 1,51’e indi.

Doğum sayısı ve de doğum oranında Avrupa’nın ilk sırasında yer alan Türkiye, şimdi en altlara doğru inmiş durumda.

Diyorlar ki, “refah artışı doğumu azalttı…” Bu cümleyi kurmak konu hakkında zerre bilgisizlik demektir.

Türkiye’de doğumu azaltan en önemli değişken UMUT düzeyidir.

Bir yıl sonra “daha iyi olacak” diyenler 2016 yılında %42,2 seviyesindeyken bu oran 2023 yılında %23,9’a düşmüş oldu.

Bir yıl sonra “daha kötü olacak” diyenler ise %9,4’den %26,1’e çıkmış durumda.

Toplam umut düzeyi ile doğum oranlarındaki seyir nerede ise bire bir örtüşüyor.

Umut bitmiş ve aileler çocuk yapmaz olmuşlar.

EV YOK…

Evlilik ve evlat sahibi olmak artık müthiş bir gözü karalık gerektiriyor. Şu anda çalışarak, yani ücret geliri ile bir ev sahibi olmak nerede ise imkansız.

2024 yılı rakamları ile söylüyorum: Asgari ücret 17 bin liraydı ama ortalama ücret 27 bin lira düzeyinde seyretti. Açlık sınırı ile yaklaşık olarak 18 bin 700 liraydı. Bu durumda ortalama ücretli bir aile açlık sınırında yaşayarak yılda sadece 100 bin lira kenara ev için ayırabilirdi.

Basit bir konutun bile fiyatının 3,5-4,0 milyon lira olduğunu düşündüğünüzde yılda 100 bin lira ile ancak 30-40 senede alabilirsiniz.

Böyle bir yaşamda evlenmek ve çocuk sahibi olmak gibi bir riske kim girebilir?

Bırakın çocuk sahibi olmayı; böyle bir umutsuz ve imkansız yerde insanın evliliğini bile sürdürmesi çok zor.

Nitekim 20 yıl önce 642 bin olan evlenme sayısı nüfus artışına rağmen 565 bine düşmüş duruma geldi. Aynı süre içerisinde 100 bin olan boşanma sayısı da 172 bine çıkmış oldu.

Evlenemiyor ama hızla boşanıyoruz.

Eve ekmek getirememek nedir, bilir misiniz?

Gülmeyi ve umudunu kaybeden bir toplumun nereye savrulacağını anlar mısınız?

Kiracılık oranının yüzde 21’lerden yüzde 28’lere gelmesi ne demektir; söyleyeyim: Yeni ailelerin nerede ise tamamının kiracı olması demektir.

Geleceğini kaybetmiş bir toplumun iyi bir evlat ve o evladına iyi bir gelecek hazırlamak gibi hayalleri olabiliyor.

İşte o hayalleri bitirdiler.

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı sonrası adeta yavaş yavaş o hayaller söndü.

Ve aile yılı ilan ederek toplumun geleceğini kurtarmaya çalışıyoruz.

UÇAN TÜRKİYE

Bir tarafı böyle ülke Türkiye…

Ama ya diğer taraf…

Türkiye uçuyor.

Türkiye şahlanmış durumda.

Türkiye Dünya’ya rol model olup meydan okuyor. ABD-AB ve hatta Rusya ve Çin bile bizim dediklerimize geliyor.

Afrika’da at oynatıyor; Orta Asya’da çadır kuruyoruz.

Libya-Suriye vs hep oyun kuran ülkeyiz.

Ukrayna bizim sayemizde ayakta…

Ama okullarda tuvalet bile temizletemeyen bir ülke Türkiye….

Nereden bakmak isterseniz orası size kalmış… İstediğiniz yerden bakın ve istediğinizi alın… Seçim sizin.

YORUMLAR (68)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
68 Yorum