Niye geçinemiyoruz?
Önce bazı veriler vereceğim: Son 4 yılın ilk 6 aylık ortalama verileri…
Açlık sınırı
2021: 352,4 $
2022: 352,0 $
2023: 495,6 $
2024: 545,8 $
Asgari ücret
2021: 361,1 $
2022: 288,7 $
2023: 431,7 $
2024: 537,8 $
SGK tüm çalışanların ortalama ücreti
2021: 539,7 $
2022: 431,4 $
2023: 656,6 $
2024: 845,1 $
2021 yılında açlık sınırının yüzde 53,2 üzerinde bir ortalama ücret alınıyordu. Bu oran 2022 yılında yüzde 22,6’ya geriledikten sonra 2023 yılında yüzde 32,5’e çıktı. Ama tekrar 2021 seviyesine bu yıl çıktı ve açlık sınırı 545,8 dolarken ortalama ücret 845,1 dolara yükseldi. Açlık sınırı ile ortalama ücret farkı şimdi yüzde 54,8…
Lakin açık sınırı ile asgari ücret farkı 2021 yılında yüzde 2,5 pozitifken şimdi bu oran yüzde -1,5 negatif düzeyde. Bu arada unutmayalım ki açlık sınırı asgari ücret farkı 2022 yılında negatif yüzde -18,0 ve 2023 yılında da yine negatif yüzde -12,9 seviyesindeydi.
Biz yine de ortalama ücret üzerinden gidelim…
Bundan sadece 2 yıl önce ülkemizde ortalama ücret 431,4 dolarken şimdi 845,1 dolara yükselmiştir. İşçi ücretleri dolar bazında yüzde 95,9 gibi muazzam artış göstermiştir. Aynı dönemde Türk-İş açlık sınırı ise yüzde 55,0 artış göstermişti.
Bu duruma göre en azından gıda açısından ücretlerde çok ciddi reel artış yaşanmış oldu…
Bakalım kira işlerine… 2021 yılından 2024 yılına kira fiyat artışı 4,01 kat olmuş… Lakin TL bazında ortalama ücret artışı 6,33 kat gerçekleşmiş. Şimdi burada ilk bakışta kira artışının da ücret artışından düşük kaldığını söyleyeceğiz.
O ZAMAN NEDİR BU FAKİRLİK EDEBİYATI?
Merkez Bankası konut fiyat endeksi verilerine göre 2021 yılı ilk 6 ayına göre 2024 yılı aynı dönemde fiyatlar 7,5 kat artış göstermiş. Konut fiyat artışına göre 2024 yılı ilk altı ay ortalama ücret 26,728 lira yerine 31,890 lira olmalıydı.
Yani ortalama ücretler sadece ve sadece konut fiyat artışlarının gerisinde kalmış görülüyor.
Bakınız mesela eğitim ücretlerinin çok fazla arttığından şikayet ediliyor. Oysa 2021 yılına göre genel eğitim fiyatları 2024 yılında 3,64 kat arttı. En yüksek artış gösteren üniversite eğitim fiyatları bile 4,15 katlık artışla ortalama ücretin 6,33 katlık artışının gerisinde kalıyor.
Fiyatlarından en çok şikayet ettiğimiz sektörlere bakalım: Ne gıda, ne kira, ne de eğitim fiyatları ücret artışlarından daha fazla artmamış. Ama geçinemiyoruz şikayetleri hat safhada…
Aslında yazıyı burada kesersek şunu dememiz gerekiyor: Boşuna fakirlik edebiyatı yapıyoruz…
İyi ama gerçek öyle mi?
Mesela Türkiye kesintisiz 14 yıldır büyüyor ama yoksul sayısı azalmadığı gibi tersine artmaya devam ediyor. Hatta son 3 yılda çok hızlı büyümeye rağmen yoksul sayısı 2021’de 17.636 bin kişiden 2023 yılında 18.219 bin kişiye yükseldi.
Türkiye’de büyüme yoksulluğu azaltmadığı gibi tersine artırmaya devam ediyor.
Acaba gelir artışı bu kadar olmasına rağmen neden geçim derdi azalacağı yerde artıyor?
Bunun ilk ana nedeni açıklanan enflasyon verilerinin gerçekliği ne derece yansıttığı olabilir. Ücret artışları karşısında fiyatlar gerçekten açıklandığı gibi mi artıyor?
Ben bugün bir diğer nedene bakacağım: Gelir dağılımının fiyat etkisine…
Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğunda en zengin yüzde 5’in gelirden aldığı pay yüzde 19,56 düzeyindeydi. Şimdi bu pay yüzde 24,74’e çıktı.
Mesele sadece gelir bozukluğu değil elbette. Bir başka neden de servet bozukluğudur. Mesela gayrimenkul zenginleri servetlerini reel olarak iki katın üzerinde artırmış oldular. Ve servet bozukluğu da gelir bozukluğunu tetikledi.
Böylece ortaya inanılmaz fiyatlar çıktı.
Mesela 2020 yılında 150 lira olan kaliteli bir gömlek şimdi 2.300 lira. Ama TUIK giyim fiyatlarını tam da bu dönem için %155,7 artışla ölçüyor. Evet, aslında fiyatı TUIK seviyesine yakın artan giyim ürünleri de var ama bu geneli yansıtmıyor.
Bu örneği genele aldığımızda şöyle bir tablo çıkıyor: Yüksek gelir ve servet etkisi genel fiyat dengesini çok feci bozdu. Aşırı fiyat artışlarını besleyen gelir ve servet bozukluğu geçim derdinin ana besleyicisi oldu.
Bu durumda şu notu düşelim: Zenginlerin sefası fakirlerin cefasına dönüştü. Onların dengesizliği tüm fiyat dengesizliğinin de baş nedeni oldu.
Gelir dağılımını düzeltmeden enflasyonla mücadelenin faturası çok ama çok ağır olacaktır… Daha bekleyin asıl faturanın gelmesini…Durum ciddi.