Küresel güçler zam yaptı
Bizim hiç mi hiç kabahatimiz yok. Yapılan zamlar küresel güçlerin ekonomiye saldırmasının sonucudur.
Hatta, küresel güçler ipin ucunu kaçırmış ve bize saldıralım derken kendileri de zamlardan perişan duruma düşmüştür.
İngiltere’de 1,20 sterlin olan akaryakıt fiyatlar 1,47 sterline çıktı bile (-AA haberi).
Zamlardan bunalan Avrupalılar raflara koştu ama ne çare... raflar çoktan boşalmış. Kuyruklarda perişan bir halde ürün arıyorlar.
Etme-bulma dünyası tabii... Bizim ekonomimizi çökertmeye çalıştıklarında kendi ekonomileri çöküverdi.
Siz bakmayın Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin İngiltere’yi ziyaret ettiğine. Bizler oralarda sermaye-para vs aramıyoruz. Onlar kötülük etseler de biz kötü günlerde İngilizlere, Almanlara, Fransızlara nasıl yardım edebiliriz düşüncesindeyiz!
Ne de olsa küresel oyun kurucu ülke olarak üzerimizde fazlaca sorumluluk bulunmaktadır.
***
Hatta son büyük hamlemizi görevde kalmış olsaydı Angela Merkel kim bilir ne kadar kıskanacaktı.
Bakın üniversiteli sayımızı artırmak için baraj puanını bile kaldırdık. Merkel şimdi ülkemizde 1 soru cevaplayanların bile üniversiteye girebildiğini duysaydı ne halde olurdu acaba....???
Çok feci çok...
***
Gelelim işin gerçeğine.
Yazının altında bir grafik var. O grafiğe iyi bakın.
Brent türü petrol fiyatını hem dolar bazında hem de TL bazında göreceksiniz. 2004 yılından beri fiyatları günü gününe veriyorum.
Alttaki mavi kutucuklar petrolün dolar bazında fiyatını gösteriyor. Kırmızı çizgi ise petrolün TL bazında fiyatını vermektedir.
Mesela 2008 yılı 03 Temmuz günü petrol 145,56 dolar ile zirve yapmış. Ama o gün o petrolün TL karşılığı 181,17 lira ediyordu.
Şimdi petrol 93,69 $; ama TL karşılığı tam 1.268,9 lira.
Pandemi ile 2020 Nisan ayında 20 dolara düşen petrolün TL karşılığı 137,0 liraydı. Çok kısa süre o fiyatlarda kalmış ve ardından hızla 40 dolar seviyelerine yükseliş gerçekleşmişti. Nitekim Haziran 2020’de petrol fiyatı 40 dolara geldiğinde TL karşılığı da 275 liraya ulaşmıştı.
Bakınız, bizler doğalgazı da boru hatlarından brent petrole bağlı fiyatlardan satın alıyoruz. O nedenle enerji (özellikle elektrik) üretiminde ana belirleyici fiyat petrol olmaktadır.
Şimdi asıl soruya gelelim: Nasıl oldu da dünyada Brent petrol fiyatı 40 dolardan 90 dolara yükselirken (%125) bizde fiyat 275 TL’den 1,250 TL’ye çıkıyor (%350)?
İşin kilit noktası burası.
Ama aslında hepimiz biliyoruz bunun nedenini...
Kur artınca fiyatlar katlanarak yükseldi.
İyi ama kur neden arttı?
Ortada Nas var deyip, faiz sebep-enflasyon sonuç mantığı ile gidince kurlar patladı.
Ve kurlar patlayınca zamlar da hiç sektirmeden yağmur gibi yağdı.
İyi ama biz hala neden herkese “elektrik zamlarının sebebi biz değiliz, zamları biz yapmıyoruz” diye açıklamalarda bulunuyoruz?
Tek bir nedeni olabilir: Sorumluluk üstlenmek istemiyoruz. Nasılsa “dış güçler” dediğimizde kabul edenler var; o zaman bunları da neden kabul etmesinler!!!
“Küresel güçler zam yaptı; biz bir şey yapmadık” dediğimizde ortada ne sorun kalır, ne de sorumlu...
ÇİFTE FATURA ÖDEMEK
Üreticilerinin çıplak fiyatını gösteren EPİAŞ toptan piyasasında geçen yıl Mart-Nisan aylarında elektrik 30 kuruş seviyelerindeydi. Şimdi (şubat ayı ilk yarısı) bu fiyat 1 lira 38 kuruş ediyor. Petrolde olduğu gibi elektrikte de fiyat artışı yaklaşık yüzde 350 seviyesinde.
Demek ki neymiş?
Kur artışı elektrik fiyatlarını da patlatmış.
Kur neden artmış...(az üstte yazmıştık)
EPİAŞ fiyatı ile nihai satış fiyatı arasına 1-iletim 2-dağıtım 3-kayıp, kaçak ve 4- vergiler giriyor. Ve nihai elektrik satış fiyatı EPİAŞ fiyatının yaklaşık olarak 1,2 kat üzerinde oluyor.
Kısaca söyleyelim: Bugün EPİAŞ piyasasında 1,38 kuruş olan elektrik nihai tüketiciye 3, liradan satılmak durumunda. Ama sübvansiyon uygulanıyor e EPİAŞ fiyatından (52 zamlı kısım) meskenlere elektrik satılıyor.
Çok mu iyi???
Siz neden elektrik üretim maliyetleri ve fiyatları bu derece arttı diye sormazsanız... 1-doğrudan tükettiğiniz elektrik faturasını ödersiniz. 2- tüketmediğiniz elektriğin dahil faturasını da vergilerinizle ödemeye devam edersiniz.
Tıpkı, geçmediğin köprünün, gitmediğin hastanenin parasını ödediğiniz gibi. Galiba bu işe alıştık.