90’lardan daha karanlık
Çöpten yiyecek toplarken “çok yaşa reisim” diyorsanız orada demokrasi bitmiştir. Fakirliğe alışıp zenginliği kötülerseniz orada kalkınma ve ekonomik gelişme de bitmiştir.
Bugün Türkiye karanlık 90’lı yılların bile çok gerisine düştü. Mesela sağlık sisteminde hastane önünde günü birlik kuyrukların yerini, 4-5 aylık bilgisayar kuyrukları aldı. İlaç ise erişilemez noktaya gelmeye başladı.
90’lı yıllar karanlık diyoruz ama o yılların ortalama işsizlik oranı bugünden daha iyi. En iyisi gelin rakamlara bakalım:
1981-1991 arası 15+ çalışabilir yaştaki nüfus 29.866 bin kişi. Bunun 16.835 bini iş gücünde, yani iş gücüne katılım yüzde 56,4 gibi yüksek bir rakam. Bu iş gücünün de 15.444 bini bir işte çalışan olarak görülüyor. Böylece geriye kalan 1.392 bin kişi işsiz ve yüzde 8,3 işsizlik oranıdır.
1991-2001 arası 15+ nüfus 40.534 bin kişi. Bunun 20.558 bini iş gücünde, yani iş gücüne katılım yüzde 50,7’ye düşüyor. Ve ortalama işsiz sayısı 1.670 bin kişiye çıkıyor ama işsizlik oranı yüzde 8,1’e düşüyor. Tıpkı son yıllarda yeniden yaşadığımız olay. Yani işsiz sayısı artıyor ama işsizlik oranı düşüyor. Bunun temel nedeni “İş gücüne katılım oranı”dır.
Şimdi gelin bu analizi tersten okuyalım: 90’lı yıllarda iş gücüne katılım düşmeseydi, yani, insanlar umutlarını kaybetmeyip 80’li yıllardaki gibi iş gücüne katılım %56,3 oranında kalsaydı ne olurdu? İş gücü sayısı 20.558 bine yerine 22.833 bin olurdu. Ve 18.888 bin istihdam dışında kalanlar olarak işsiz sayısı 1.670 bin yerine 3.945 bin kişi olacaktı. Böylece 90’ların gerçek işsizlik oranı da 8,1 yerine 17,3 çıkacaktı.
Felaket değil mi? Ya da felaket nasıl umutsuzlukla örtülmüş.
90’lı yıllarda da gerçek işsizlik, iş gücüne katılım düşerek örtülmüş. Oysa ekonomik gelişme ile işgücüne katılım azalmayacak, tersine artacaktı.
Gelelim bu verilerle şimdiki durumumuzu çözmeye.
Ağustos 2018- Ağustos 2021 dönemine bakıyoruz. 15+ yaş nüfus 62.230 bin kişi. Buna karşılık iş gücüne katılan insan sayısı 31.853 bin kişi. Yani iş gücüne katılım oranı %51,2 ila 90’lı yıllara yakınız. Bu iş gücünün de 27.685 bini çalışanların sayısı. Geriye kalan 4.168 bin kişi son 3 yılın ortalama işsizi.
Bu hesaba göre işsizlik oranı %13,1. Ama 80’li yıllardaki gibi iş gücüne katılım ortalaması %56,3 olsaydı, iş gücü sayısı 31.853 yerine 35.054 bin kişi olacak ve işsiz sayısı da 7.369 bine çıkacaktı. Bu durumda son 3 yılda yüzde 13,1 görülen işsizlik oranımız da %21,0 olarak karşımızda duracaktı.
Aynı iş gücüne katılım oranı üzerinden;
1981-1991 arası işsizlik oranı %8,3
1991-2001 arası %17,3 ve
Son 3 yıl %21,0
Hadi bu 80’lerin baz hesabını Ocak 2015’den Ağustos 2021’e kadar geçen 6,5 yıla uygulayalım:
O zaman da gerçek işsiz sayımız 3.234 bin yerine 5.719 bin ve işsizlik oranımız da %11,8 yerine %19,1 çıkacaktı.
Aslında ülkemizin gerçek durumu budur. Yani iş gücüne katılım oranını düşürerek, umutsuzları işsizlik dışına çıkartmadan ölçümü yapmaktır. Bu ölçüme göre ülkemizde işsizlik oranı 80’lerin yaklaşık 3 katına çıkmış durumdadır. Yani Özal ile Erdoğan arasında istihdam yaratma, çalışıp ev ocak geçindirme başarısı ölçülemez bir gerileme yaşamıştır.
***
Burada bir bakıma şunu anlatıyoruz: Ekonomik kötülük umutsuzluğu ve iş aramayı bitiriyor. Eğer bu umutsuzluk olmasaydı (ki örnek 80’li yıllar) 90’lı yılların işsizlik oranı %17,3 ve şimdilerde de %21,0 olacaktı.
Umutsuzluk ve fakirlik adeta kaderimiz olmuş. Şu notu da hatırlatayım: AK Parti’nin başarılı yıllarında da temel işsizlik sorunu çözülmemiş. Sadece üstü örtülmüş...
Bugün muhalefetin 30 yıldır adeta hiç çözülmeyen ve kronikleşen ÇALIŞMAYAN TÜRKİYE sorununa çözüm üretmesi gerekir. Bu sorun öyle mali-finansal dengelerle çözülemez. Bu sorun YAPISAL-DEVRİMSEL çözüm modelleri gerektiriyor.
Aksi halde fakir ve yaşlı bir ülke olarak kalacağız.
(Bu konuda Zekeriya Temizel’in çok değerli görüşlerine başvurulması gerektiğini hatırlatmak isterim. Uzun süreli işsizliğin sadece istihdam alanı oluşturularak çözülemeyeceği, daha yapısal ve kapsayıcı çözüm modelleri gerektiğini ilk ve tek olarak kendisinden dinlemiştim)
***
Bakınız 15+ yaş nüfusun işsizlik oranında %5,1 seçimlerde sınır çizgisiymiş. İşsizlik oranı bu orana ulaştığında (çalışabilir tüm nüfusun) seçmen iktidarları değiştirmiş ve yönetimden kovmuş.
Bugün (2021 yılı) 15+ yaş işsizlik oranı tamı tamına %10,8 gibi felaket ötesi bir noktada. Yüzde 5,0-5,1 seviyelerinde seçmenin iktidar değiştiği sınırın iki katına gelmişsiz. Ama seçmen ‘çöpten ekmek toplarım reisime sahip çıkarım’ havasında.
Bu rakamlar Türkiye’de demokrasinin ve seçmen tercihinin ekonomiden çıktığını, seçmenin yoksulluğu kabullendiğini, hatta yoksulluğu sevdiğini bile söyletebilir seviyelerdir.
Dar tanımla bile aslında işsizliğin yüzde 20’lerin üzerinde kronikleştiğini, sadece TÜİK’in sanal verileri ile bunun kağıt üzerinde %12,0’lerde gösterdiğini, aslında umutsuzluktan iş bile aranmadığını görüyoruz. Ülkemiz, karanlık 90’lı yılların bile gerisinde kalırken, bu sefer asıl büyük felaketin uzun dönemli kronikleşen fakirlik olduğunu anlıyoruz.
Buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Felaket tellallarına inanmayın” sözü sizce ne ifade ediyor olabilir?
Ben cevap vereyim: Felakete inanmayın tabi, çünkü felaket ötesi bir ekonomik tablo yaşıyoruz...















Hep KARANLIK hep karanlık
Yanıtla (0) (3)Yeter artık yeter
Bir avuç kar beyazı
Bir adım yol bana
Bir nefes ver bir fısılda
Dağlar duvar olsa önüme
Yollar kör düğüm düğümlense
Dönmem gözümü dağlasalar
İpe götürseler
Bir kuş uçur yeter.. /..Rahmetli Kayahan güzel yazmış.! Sezen Abla da hakkini verir...!.
Adam ekonominin halinden bahsediyor, divan edebiyatından değil.
Yanıtla (1) (0)Madem işin içinde sin,bana 128 milyar doların harcandığı(avantanın) verildiği yeri,bir de 10000 euro alan akepeli milletvekilinin ismini burada verebilirmisin.
Yanıtla (0) (1)Size de hiçbir şeyi beğendiremiyoruz. Avrupa ülkeleri %2 bile büyüyemiyor. Ona rağmen Avrupa ülkelerinin 10 katı kadar büyüdük hala mazeret uyduruyorsunuz. Daha ne yapalım? Türkiye'de ekonomiyi rayına oturttuk, terörün belini kırdık, sağlık sisteminde devrim yaptık, yol köprü hastane altyapı yatırımlarını yaptık, İHA ve SIHA sistemlerini geliştirdik, uzaya çıkmak için hazırlıkları yaptık, yerli uçak ve araba yolda, yerli savunma sanayisi gurur kaynağımız oldu.Bu kadarını tarihte kim başarabildi?
Yanıtla (2) (59)Öncelikle yaptık, ettik diye anlattığın kişiler, siz kimsiniz? Benden vergi alma "siz" istediğinizi yapın bu durumda. Hem parayı benden al hem bana racon kes var mı böyle bir adalet? Şaka mı sın kardeşim sen...Troll bile olsan her işin olduğu gibi bunun da bir adabı var! Avrupa ülkeleri %2 büyümesin tamam sen %10 büyüyorsun da yarı GSMH'ya geliyormusun? Yooo! Hayatın palavra...
Yanıtla (34) (1)Birader büyüyen sadece sizin cüzdanlarınız, vi,cdansızlığınız ve göbekleriniz. Sen yüzde 10 büyüyorsun adam yuzde 2 ama senin paran değer kaybediyor öyle mi? Hala siha/iha diyor. Adamın sana sattığı Airbusun parasını çıkarmak için kaç iha/siha satman lazım? Ayrıca sihanın motorunu kimden alıyorsun? Uzaya çıkacakmış? Birader Özbekler bile çıktı uzaya...
Yanıtla (32) (1)Mensur, aynı cümleleri ezberleyip bunları defalarca buraya yazman, senin yapay zekaya sahip bir robot olup olmadığın konusunda beni iyice kuşkuya düşürdü.
Yanıtla (31) (2)Yapay bile olsa bir zekadan mı bahsediyorsunuz?
Yanıtla (1) (0)Hacı Mensur için hem de?
:))))
(kafir) Batililarin rakamlari yalan soylemez, bizdeki rakamlar yalan soyluyor...
Yanıtla (20) (1)Mansur bin ubeyde madem bu kadar buyuyorsun bu buyumeden neden memur emekli pay almiyor. Sen arabayi ucagi uzaya gitmeyi ruyanda gorursun. Isiniz gucunuz. Yanlis yanli davranmak. Hukumet 2022 yili icin devlet harclarina yuzde 36.2 zam yapiyor ama 2022 yili icin memura emekliye yuzde 12 zam veriyor. Kendi.memurunun emeklinin hakkini yemeye tenezzul eden bir hukumeti bize ovmeyi birak isine gucune bak. Gerci sen bu isten kazaniyorsun. Gelen zamlar memurun emeklinin aldigi maaslar eridi.
Yanıtla (17) (1)Akparti nin en iyi yaptığı şey bu işte: propoganda. Halkı bir hayal dünyasında yaşatmak... Her cümleye verilecek cevaplar var ama, artık yoruldum. Alla sonumuzu hayır etsin diyorum. Torunlarımız bizi ve bugünleri hiç iyi anmayacak, o kadar.
Yanıtla (15) (0)Bu kadar ciddiye almamali
Yanıtla (4) (0)bu ülkeyi yaptığı yatırımlarla tarihinin en büyük batağına siz sürüklediniz.
Yanıtla (4) (0)bire 10 maliyetlerle bu ülkenin vergilerini kendinize ve yandaş müteahhitlerinize peş keş çektiniz. o da yetmedi merkez bankasının yedek akçesi dahil kasasını boşalttınız.
sahip olduğu tüm varlıkları yok ettiniz.
gözünüz hala doymadı gözünüzü kanal istanbuldan çıkacak hafriyat doyursun.
Büyüme oranları palavranın daniskası. Kişi başı gelir düşerken ülke ekonomisi büyüyorsa bilin ki bu büyüme gerçek bir büyüme değildir. Ülke borç içinde batma noktasında olabilir ama ekonomi de büyüme hesaplanabilir. Tüketerek büyüyebilirsin ama nereye kadar.
Yanıtla (2) (0)İbni Ubeyde, senin görüşlerinin hiçbirine katılmıyorum.
Yanıtla (2) (0)Yıllar önce devlet maaş ödeyemeyecek iflas etti diyen sen değil miydin
Yanıtla (4) (6)90 larda insanlarda utanma da var dı
90'ları da gördük bugünleri de. 90'lar da iki büyük problem vardı. biri terör, diğeri enflasyon. şimdi terör bitti, kaldı enflasyon. enflasyon da üretim istihdam ve ihracat ile tasfiye edilme yoluna girdi. az bekleyin , geliyor gelmekte olan.
Yanıtla (3) (21)Demek üretim ve istihdamla halledildi her şey. E o zaman anlat bakalım nasıl Asgari Ücret ortalama ücret haline geldi ve 300 dolar seviyesine düştü? E hani bu büyümenin, üretimin, istihdamın sağladığı artı değerler?
Yanıtla (13) (1)20 yıldır bekliyoruz zaten. Bir başörtüsü sorunumuz için 7-8 sene bekledik. Ama 20 senedir de eğitim adalet sağlık ekonomi sorunumuz bekliyor. Gidiyor gitmekte olan. Yapılanlar var ama yetersiz.
Yanıtla (2) (1)Devlet ben işime başlarken 1991yılında 25 yıl sigortalılık süresi ve içinde 5 bin gün prim yatır emeklilik hakkın olsun dedi. Hiçbir şekilde devlet yalan söylemez. Kanunu geriye iletip, Vatandaşını aldatmaz, tuzak kurmaz, kamu eliyle gasp yapamaz vatandaşı kanunu geriye işletip ödeyeceği maaşını gasp edemez. Kanunu geriye dönük işletilip ödemediği ve ertelediği maaş gasptır. Devletin ilk getirdiği kanuna güvenmeyelim mi?” Sn: Erdoğan 45 yaşını bitirdiği gün emekli oldu.
Yanıtla (5) (0)O dönemdeki İski Skandalı'na konu olan rakam şu anki dönem için haber değeri bile taşımaz.
Yanıtla (8) (1)Dokunmayın Şaban’ı ma,pardon “MENSUR” a yazıktır.IQ’sın daki kelime dağarcığı o kadardır.Hoş görün arada kaynayıp gidiyor zaten.
Yanıtla (4) (0)Ulkemden sesler;
Yanıtla (7) (1)Biri konusuyor akp ye oyvermek sevaptir.
Vekil konusuyor,hirsizlar ordusuna dondunuz.
Bir baskasi beni hirsizlarin cuvalina attiniz.
Vtandas,bu sene karpuz yiyemedim.
Vekil, kuru ekmek yiyorsan karnin doymustur.
Varandas kombiyi kapattim soba kurdum ama komurun fiyati uctu.
Akp li az isinin ,az yiyin
İktidar,herkesin arabasi tv si telefonu var.
18 bin liralik ihale 15 trilyona verilmis.
Vatandas soyuluyoruz.........
Sizlere ulkemden birkac manzara sundum.
el vijdan yahu asgari ücretliler araba değiştirmenin peşinde memur eşine de araba alma nın peşinde bir tık üstü müdürler yurt dışında tatil yapmanın peşinde cafeler avm ler oto galeriler oteller sizleri çarpar inanın bazısı Allah Rab demiş sanki o Allah ne müsriflikte yaşadığımızı görmüyor ve sanki o Rab yalancının hesabını sormayacak yazık çok yazık
Yanıtla (1) (21)Gerçek asgari ücretli araba değil karnını doyurmak peşinde. Senin sözünü ettiğin asgari ucretliler kayıt dışında olup asgari ücretin beş on katını vergisiz olarak kazananlar olabilir ancak.
Yanıtla (7) (0)Sayın Kahveci
Yanıtla (3) (0)En az üç sonra Allah ne verdiyse kuşağı gelmedi daha.İşgücüne katılımına erişsinler asgari ücretle iş bulup çalışana madalya vereceğiz
Saygılarımla
Cari açık verdiğimiz sürece TL değer kaybedecektir.
Yanıtla (9) (3)Dengelenme kuru denilen bir değer var.
Bu değerde cari açık sıfırlanır.
Cari açığın sıfırlanması demek dışardan borç alınmıyor demektir.
Bu yapılmadığı sürece faiz yükünden ve borçtan kurtulamayız.
Mesela o kur 20 TL olsa ne olacak? Cari açık kapandı sorun yok mu diyeceğiz. Bu türk halkının emeğinin yok pahasına yağmalandı ve yabancılara peşkeş çekildiği bir köle düzeni olmayacak mı? Türkiye'nin sorunu iktisadi değil yapısal ve yonetimseldir. Öncelikle teşhisi doğru koymak ve hastalığı kabullenmek gerekir. Tedavi sonraki aşama.
Yanıtla (4) (0)Otarşik yani içe kapalı ülkeler de cari açık vermiyor. Mesela 2000'li yıllarda Özbekistan cari açık vermiyordu. Pamukla altınla fazla bile veriyordu ama oradan evlenmeme rağmen asla orada yaşamayı düşünmedim. Birden fazla sebebi olan sorunlara bu böyle tek değişkenli mucizevi çözümleri göstermek cidden bilimsel olabilir mi? Cari açığın sebebi ithalatın ihracattan fazla olmasıdır evet. Peki bu ithalatın yüzde 77'si ara mal için yapılıyorsa cari açığı kapattığında üretimini nasıl idame ettirirsin?
Yanıtla (4) (0)Ekonimistlerde gazete yazarları da komik bir biçimde aynı soruyu soruyor.
Yanıtla (3) (1)Dolar yükselince ithal malların fiyatıda yükselecek ihracaat için de ithalat yapmak zorundayız diyorlar.
100 tl ihracaat için 77 tl ithalat yapıyorsan 23 tl cari açığı kapatıyorsun demektir..
Dolar yükselse de bu durum değişmez.
Üretim için ithalat gerekiyorsa elbette ithal edeceksin
Ama konut saray yapmayacaksın. Suriyeye Libyaya savaş açmayacaksın. SUV otomobiller almayacaksın .Toplu taşıma geçeceksin vs.
biride yazmış benden vergi alma varsa böyle bir yaşam ülkesi söylede oraya gidelim
Yanıtla (1) (4)Üniversitede çocuğu okuyan asgari ücretli bile çocuğuna kiralık daire peşinde aman yurtta ezilmesin sıkılmasın diye yapmayın allah aşkına yaşadığınız /mız lüksü genzinize sıçratmayın
Yanıtla (2) (18)Vahim olan, böyle bir zihniyetin milleti bu denli yozlaştırıp iktidarda kalıp kalmaması değil, hala yüzde 30 'larda oy oranı ile desteklenmesi korkunç.
Yanıtla (13) (1)Tarihimizin en kotü yönetimi bir yana, bu kötü koşullarda Rabbim garibana, aç olana, ihtiyacı olana yardım etsin. Kötü insanların yaptıkları da yanlarına kar kalmasın inşallah…
Yanıtla (33) (1)Garibana fakire Rabbin sana yardim etsin diyor...Rab zaten yardim eder...
Yanıtla (7) (1)Dua mantigin yanliş...
Biz yapacagiz sen yapacaksin yardimi...
Torpil yok....
Kolayina kacmak yok....
Tarihde bir kez olmuş, o da israil oğulları gökten yağan yiyeceklerle beslenmiş. Bir daha da olmamış. Hikmetinden sual olunmaz. Yüce Rabbim, ben bu insanları kudret helvasi, bıldırcın ile besledim, gittiler gene put yaptılar. Demek ki bu insanları beslemeye gelmez. Akıl verdim. Rızkını kendi bulsun, bulamıyorsa ölsün " demiştir. O tarihden beri milyonlarca insan açlıktan, hastalıkdan ölmüştür, hala da ölmekde. Dolayısıyla boşuna beklemeyin, gökten artık yağmıyor
Yanıtla (3) (3)Suat kardeşim, Rabb onlar üzerinden bizlere misalen kudret helvası ve bıldırcın örneğini verirken, onların doğrudan Allahtan gelen ilahi hediyeyi yeryüzünde bulunan değersiz yiyeceklerle değiştirmelerini eleştiriyor. Peki, bizlere Allahtan gelen ilahi kitap (Kur'an) varken, onu sadece ölüler ve hastalar üzerine okunan bir kitap seviyesine düşürüp, birçoğu insan uydurması ve peygambere hakaret içeren ibarelerle dolu olan hadisleri din haline getirmemiz ne oluyor? Ayni şey değil mi? " (Furkan-30).
Yanıtla (4) (0)Sayın Kahveci, Türkiye Gazetesi yazarı Rahim Er diyor ki 2002 yılında AKP iktidara gelmeden önce Türkiyede elektrik yoktu ve millet karanlıkta yaşıyorlarmış. Bu ne kuyruklu yalan kardeşim AKP gelmeden Araba, Telefon,Buzdolabı, Çamaşır Makinası ve Bulaşık makinası yokmuş. Bunlarin Hepsi vardı Allah Tugut Özaldan razı olsun köylere varıncaya kadar telefon ve elektrik bağladı ve onun eserleri ile hayatımızı sürdürüyoruz. AKP ancak yandaşlarını doyurdu ve yandaşlarına 3'er 5'er maaş veriyor.
Yanıtla (11) (1)Ortalama eğitim seviyesi ilkokul terk, kerrat cetveli nedir bilmeyen topluma rakamlarla bir şeyler anlatmaya çalışıyorsunuz ısrarla. Başka bir yol deneyin.
Yanıtla (16) (0)Eskiyi daha çoooook arayacagız.
Yanıtla (6) (0)Eskinin imtiyazlı, vesayetçi, halka tepeden bakan kesimi şimdi mutsuz.
Yanıtla (1) (16)Türkiyede/Türkçede "18.888 bin" şeklinde bir sayma sistemi yok. Ya 18.888.000 ya da 18,888 milyon dersiniz, olup biter.
Yanıtla (1) (0)Sn.yazar, bugünkü yorumum yazınız üzerine değil de Halk Tv. deki, isteyen istediği gibi giyinir,Devlet buna karışmamalı demişsiniz.Sn.yazar bu düşünceniz özel yaşamda doğru Devlette yanlış.Yargı,polis, Asker,sporcular gibi üniforma giyilmesi gereken meslekler var.Ben subay kıyafeti değil pardesümü veya çarşafımı giyerek bu mesleğimi yapar veya voleybol oynarken forma yerine pardesü giyerim olmaz. Devlet giyim konusunda bazı kısıtlamalar getirebilir.Devlet memurluğu panayır yeri değildir.
Yanıtla (8) (2)Oturdugun coplukten ucucncu sinif irk bireyi nasil olunur onun tanimini yapmissin,aferini aldin hadi!
Yanıtla (0) (5)Doğu 90,lı yıllar karanlık yıllardı.
Yanıtla (12) (1)Fakat insanların umudu hep vardı.
Günümüzde milyonlar hayattan umudunu kesmiş.
Bu insanları hayata döndürmenin tek çaresi,Birlik olup dayanışmayı sağlamamızla olacaktır. Önceliğimiz bu olmalıdır.
Bunu başardığımızda, aramızda ufak tefek problemler olsada aklın yolunu bulup,ortak paydada buluşuruz.
Önemli olan bu iktidara layık olduğu dersi sandıkta vermek. Gücümüz buna yetecek kadar büyük.
ekonomik ve siyasi krizlerin kol gezdiği 90'larda inanların nasıl umutlu olabiliyormuş? o kadar umutlularmış ki tünelin ucunda 2001 ekonomik iflas göründü.
Yanıtla (1) (11)Aç kalırım ama reisi yedirmem zihniyeti milyonların beynine işlendi. Ben geleceğimizi umutsuz görüyorum.
Yanıtla (7) (3)Ibrahim kardesim kalemine saglik.20 milyon devletten beslenen kesim tam Akp nin oy oranina esit % 33?.sosyal yardimlar ve devletten para alanlar,maas,is yapanlar,belediyelerden beslenenler vs Akp yi birakamiyor,cunku bedavadan besleniyorlar,gelen elimizden alir diye korkuyorlar.Onlar beslenirken toplumun calisan,emek eden kesimi fakirlesip,batiyor.
Yanıtla (8) (0)Sayın yazar
Yanıtla (1) (2)meselenin çözümü için müşahhas önerileriniz var mı ?
Hukumet hala ekonominin cok iyi oldugunu anlatiyorlar. Devlet kendi harclarina 2022 yili icin yuzde 36.2 zam yapiyor. Ayni hukumet 2022 yili icin memur ve memur emeklisine yuzde 12 zam veriyor. Yani hukumet memurun ve memur eklisine yuzde 24.2 eksik zam veriyor. Ve hala ekonimi cok iyi diyorlar. Gelen zamlar karsisinda memurun emeklinin aldigi maas eridi bitti. Hala ekinomi cok iyi diyorlar. Acaba hala bu gercek olmayan sozlere inanlar varmi.
Yanıtla (8) (0)sayın yazar türkiyede bir kesim çalışıyor üretiyor.diger bir kesim varki emlakçılık, al satcılık, galericilik,komisyonculuk yaparak hem bu çalışan kesimi sömürüyor hemde asalak bir ekonomik model oluşturuyorlar.bunun gelişmiş toplumlarda oldugunu zannetmiyorum bir dahaki yazılarınızda buna deginirseniz devletin buna nasıl çare üretecegini yazarsanız cok faydalı olur.
Yanıtla (3) (0)Bugünün Türkiye’sinde düşünce özgürlüğü yok, gerçi daha önce de yoktu ama neyse….Müslümanlığa hoş geldiniz.
Yanıtla (3) (1)İnsanlar kendi yaşantılarından bilir.
Yanıtla (10) (0)Harcayabileceğiniz para kazancınız kadardır.
Eğer fazla harcarsanız sonuçta sorunlarla boğuşur borcu ödeyinceye kadar fakir kalırsınız.
Türkiyenin başına gelen de bu.
Dışardan her ay alınan 5 milyar dolara yaklaşan borçların ödeme zamanı geldi.ve fakirleştik
Yanılıyorsunuz. Yüksek kazançlı ve nitelikli bir işte çalışıyorsanız, belli sınırlar dahilinde borçlanmak ve bu borcu ödemek sorun olmayacaktır.
Yanıtla (1) (0)Sen her durumda yırtanlardansın.Rakamla oynaman seni ve avaneni temiz kılmıyor.Cila çekmek için her zaman bir postal bulur senin gibiler.Tescilli spekülatör.
Yanıtla (0) (5)Rakamlar ve tarihler sizin için ne ifade ediyor? Baz aldığınız tarih ve verilere göre, ülkeye gelen sığınmacı sayısı ve işsizlik oranındaki artış arasında korelasyon kurulabilir mi? (Okuyup değerlendirme fırsatına sahip olmak bakımından çok değerli görüşlerin yazılı kaynağına niçin atıf yapmadınız?)
Yanıtla (1) (7)Bu cok dogru bir yorum. Turkiyede sayilari 8-10 Milyon arasinda degisen Siginmaci ya da kacak gocmen var ve tc hukumeti sanki bu insanlar burada yasayip, pastadan pay almiyormus gibi yorumlar yapip, istatistikler yayinliyor. Onlar da hesaba katilsa, tc de ne kadar devasa bir fakirlik oldugu ortaya cikar cunku.
Yanıtla (11) (0)Cari açığı kapatmak için katma değeri yüksek üretim yapalım diyen biri ezbere konuşuyordur.
Yanıtla (18) (1)Bugün başlasak belki 30 yılda teknolojik ürünler üretmeye başlarız.
Diğer bir sorunda her teknolojik ürün katma değer yaratmaz.
Vestel %2 kazançla ürün satıyor. Otomobil firmalarınında kazancı çok düşük
Anahtar cümle "Ama seçmen ‘çöpten ekmek toplarım reisime sahip çıkarım’ havasında". Tıpkı yolsuzluk yapan ama çalışan bir siyasetçinin yeniden tercih edilmesinde olduğu gibi. Neden sorusunun cevabı kısmen kültürel kodlarla ilgili. Olaylara çoğunlukla analitik (rasyonel) değil "ideolojik" veya "ilişkisel" bakıyoruz. Basitçe bizden mi değil mi diye bakıyoruz.
Yanıtla (24) (1)Maalesef iliskiselligin kurumsallasmis boyutu anayasamizda da var. Partili cumhurbaskanligi gibi.
Yanıtla (8) (0)Ev kadınları işgücünden sayılmıyor galiba Türkiye’de…eğer işgücünden sayılırsa işsizlik yüzde 40’lar düzeyinde olabilir diye düşünüyorum
Yanıtla (8) (0)Toplumun bir bölümü açlıktan ölsek de çok sevdiğimiz bizden biri olan liderimiz için ölelim diyorlar işin içinde dini duygular da var zaten önemli olan ahiret ne acı çeksek olur diyorlar bir nevi intihar ediyorlar ama devletin ve diğer yurttaşların da geleceğini yok ediyorlar anlatsanız kulakları kapalı dinlemiyorlar, diyolog yok sanırım dindar kindar kitle aşaması tamamlanmış.Zor işimiz.
Yanıtla (23) (0)