“Erken seçim yok” diyor AK Parti; buna kararı onlar vermeyecek ki…
Türkiye’de son yerel seçimden bu yana neredeyse her gün, ülkemizde ‘erken seçim’ konuşuluyor.
Bunu doğal karşılamamız gerekir.
Ülkeyi 22 yıldır yöneten ve her seçimden ilk sırada çıkmayı başaran AK Parti, ilk kez son yerel seçimde ikinciliğe düştü ve sandıktan birinci parti olarak CHP çıktı.
Ne zaman böyle bir durum gerçekleşse, demokrasilerde, sandık birincisi ‘erken seçim’ talebini gündeme taşır.
CHP bunu ilk günden yapmak yerine gecikmeli gerçekleştirdi; son zamanlarda “Hemen şimdi” diye başlayan cümleler kurulsa da, başlangıçta istenip istenmediği belli olmayan bir flulukta konuşuluyordu konu…
Nihayet daha keskin cümleler duymaya başladık CHP genel başkanı Özgür Özel’den…
Sebep belli: İktidarın küçük ortağı MHP’nin lideri Devlet Bahçeli tarafından gündeme taşınmış ‘Öcalan’lı teklif, iktidarın büyük ortağı AK Parti’nin hoşuna gitmedi ve AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hoşnutsuzluğunu fazlasıyla belli etti.
Defalarca dile getirilmiş teklifi ağzına bile almayıp susarak…
Bahçeli, teklifiyle neyi amaçladığını tam anlatamadan, geri adım atmak zorunda kaldı.
İlk kez oluyor bu…
Şimdiye kadar MHP ne istemiş ve Bahçeli ne demişse sonunda gerçekleşen o istek ve uyulan da Bahçeli’nin istediği şey olmuştu.
Bu yeni durum, seçim tarihinin erkene alınmasıyla sonuçlanır mı acaba?
Yabana atılacak bir soru değil bu…
MHP’nin ülkeyi tam iki kez -2002 ve 2018’de- erkenden seçime götürmeyi başardığı bilindiği için özellikle…
Önceki erken seçim -2002- AK Parti ve CHP dışındaki bütün partilerin yüzde 10 barajına takılması sonucunu doğurarak AK Parti’ye iktidar yolunu açmış, ikinci erken seçim de -2018- Cumhuriyet’in 100. yılına yeni bir siyasi sistemle girilmesini ve Erdoğan’ın ‘tek adam’ olmasını sağlamıştı.
AK Parti’nin 22 yıl sürmüş iktidarının sonunu da, başlangıcında olduğu gibi, ‘erken seçim’ çağrısıyla yine Devlet Bahçeli getirebilir.
Seçim tarihinin çok erkene alınmasına pek hevesli görünmeyen Özgür Özel’in tavrını böyle bir beklenti değiştirmiş olabilir…
AK Parti sözcüsü Ömer Çelik’in konuya ilişkin açıklamaları böyle bir endişenin iktidarda da var olduğuna işaret ediyor.
Bir yandan “Daha önce de söylediğimiz gibi Türkiye'nin gündeminde bir erken seçim söz konusu değildir” derken, bir yandan da her gün seçim varmış gibi çalıştıklarını ifade etme ihtiyacı duyması bunun kanıtı.
Çelik’in aynı açıklamada “Kuşkusuz bugün bir seçim olsa yine aynı yenilgiyi tadacaklar” demesini de manidar buldum.
Hangi aynı yenilgiyi?
Son genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AK Parti’yi büyük yenilgiden Cumhur İttifakı içerisinde MHP ile ortak olması kurtarmıştı. Yine de, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tura kalındı ve güçsüz rakip o turda yüzde 48 oy almayı başardı.
Yerel seçimde ise, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bütün önemli büyükşehirlerin belediye başkanlıklarını kaybetti AK Parti; sandıktan ikinci parti olarak çıkabildi.
O yerel seçimde partilerin aldıkları oy oranları yapılacak ilk genel seçime yansıyacak olursa, yüzde 7’ye indirilmiş olmasına rağmen seçim barajına MHP’nin takılması pekala mümkün ve bu da iktidarın el değiştirmesini getirebilecek bir sonuca dönüşebilir.
Erken seçim ne kadar erken olursa iktidar da o kadar erken değişebilir.
Dediğim gibi, buna da kararı, sözcüsü tarafından yapılmış ve korkunun dağları beklediğini düşündüren “Cumhur İttifakı’nı susturmak mümkün değildir” açıklamasının geldiği AK Parti değil, onu 2017 sonrasında iktidarda tutan MHP verebilecek…
Meclis’in yeni yasama yılına başladığı ilk gün ve sonrasına damga vuran MHP lideri Bahçeli’nin Öcalan’lı girişimine suskun kalarak mukabele eden Erdoğan’ın tavrının, ortağı tarafından değerlendirmeye tabi tutulduğunu sanıyorum.
Oradan gelen mesajlar bu yönde.
Değerlendirme sonucunda “Bu kadar destek yeter” kararına varılırsa, seçim tarihinin yalnızca erkene alınmasını değil seçimin yapılacağı tarihin ilanını da Bahçeli belirleyecektir.
“Hazırız” dediğine göre Ömer Çelik, onlar da bunun farkında.