Vesayete mahkum olmak
Tek parti dönemi toplumun seküler bölümü için bir aydınlanma, batılılaşma, medenileşme süreci olarak okundu ve kutsandı. Ancak muhafazakar cenahta bu esas olarak bir tahakküm, eziyet ve vesayet yılları olarak yaşandı. Çok partili hayat her iki taraf açısından da bir ‘yumuşamayı’ ifade etti. Laikler için olumsuz, muhafazakarlar için olumlu bir yumuşamaydı bu… Sosyal alan bir miktar çeşitlendi, farklı kültürel öğeler nispi bir karşılaşma yaşadı. Siyasi alanda da bir açılım ve genişleme oldu. Ancak bürokrasi tek parti döneminin ideolojik ve yönetimsel mirasını devralmıştı. Söz konusu maddi manevi hiyerarşi altında, toplumun bir kesimi ‘aydınlanmacı’ militanlara dönüşürken, geri kalanı ‘vesayeti’ daha da fazla hissetmekteydi. Çünkü devir değişmiş, normlar yükselmiş, tahammül çıtası düşmüştü…
***
AK Parti bu parantezin kendi mantıksal sınırlarına geldiği bir noktada sahneye çıktı. Muhafazakar modernleşmenin ivmesiyle iktidara yürüyerek modernliği laik aydınlanmacı paradigmanın vesayetinden kurtardı. Aynı zamanda çoğunluğa hitap eden duruşu ve politikalarıyla siyaseti de bürokratik vesayetten kurtardı…
O noktada önünde atıp atmayacağı belli olmayan bir hamle daha vardı: Başkalarının vesayetinden kurtarmakla yetinmeyip ülkeyi her türlü vesayetçi bağlamdan çıkartacak demokratik açılımı yapmak veya yapmamak… AK Parti’nin özelliği hem bunu yapabilecek güç ve meşruiyete sahip olması hem de temsil ettiği kitle açısından bunun tercih edilebilir bir değişimi ifade etmesiydi. Çünkü genişleyen ve esneyen muhafazakar bir tabana dayandığınızda, artık elinizde vesayetçi güç imkanlarının olmasına muhtaç kalmadan yönetebilir ve eskiye bir daha dönmemeyi garanti edecek dönüşümü gerçekleştirebilirsiniz…
2013 yılı ortasına kadar AK Parti bu misyonun açık taşıyıcısıydı. Sonrasında bu hedeflerden bir miktar sapılsa ve yönü belirsiz kalsa da toplumsal desteği hala hak ediyor çünkü söz konusu dönüşümün tek olası öznesi olmayı sürdürüyordu. Ancak 2015 başında hissedilir, bir yıl sonrasında ise apaçık hale gelen bir başka ‘cereyan’ AK Parti’yi eline geçirdi. Parti kendi fabrika ayarlarına değil, Cumhuriyet’in fabrika ayarlarına döndü. ‘Nasıl yönetmeli’ sorunsalından hızla uzaklaşılarak ‘kim yönetmeli’ derdine düşüldü. Bunun vesayet sistemine dönmek anlamına geleceği üzerinde durulmadı. Çünkü ‘vesayet’ sistemin adı… Kimin yönettiğine bağlı olarak ortadan kalkmıyor. Her yönetimin elinde demokratik olmak ya da vesayetçi kalmak şeklinde bir seçim var ve son bir yılın AK Parti’si maalesef ikinci yola girdi.
***
Cumhurbaşkanlığı sistemi demokratikleşme yönünde değil, vesayeti çoğunlukçuluğa dayanarak meşrulaştırma yolunda bir adım. Yetki sivilleşmedi… Bazı siviller devletin yetkisini pekiştirerek sahiplendi. Yeni sistem, pratikte yürütmeyle uyumlu bir yargı ile yürütmeyi denetleyemeyen bir yasama üretiyor. İstenen atamalar yapılacak, hızlı karar alınabilecek… Ama bunlar ekonomiden dış politikaya yaşanan sorunları çözmek için ne yeterli ne de gerekli. Aksine o sorunları katmerleştirmeye aday bir düzenleme.
Bazıları yeni sistemde hükümetin reformcu olmasını bekliyor. Keşke… Ancak öncesinde yapılamayacak ve cumhurbaşkanlığı sistemi sayesinde yapılabilecek hiçbir reform yok. O nedenle normalleşme ihtimali hala çok uzak. Yetkilerin arttığı ama başarının geciktiği her ortam vesayetçi yönetim tarzını davet eder... AK Parti daha uzun yıllar iktidarda kalabilir ama eğer sistemi gerçek anlamda dönüştüremeyecek, sadece kimliksel damganızı vurmakla yetinmek zorunda kalacaksanız siyasetin ne anlamı var? Nüfuz yoğunlaşmasından ve bir başka kötü örnek olarak anılmaktan başka...















Kendini çokiyi bilen yorumcu;siz lütfen kenara çekilin E Mahçupyanın sizin koruma veya savunmanıza ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. Kafanızın ve kafanızdaki kavramların karışık olduğu yorumdaki ifadelerinizden anlaşılıyor. Benim örneğimi 'ejnebi arkadaşların takip edebiliyorsa sizinde haydi haydi anlayıp takip edip takdir ediyor olmanız gerekir. Takdir duygularımı da sizden alıp,ejnebi arkadaşlarınıza tevdi ediyorum.
Yanıtla (0) (0)Mahçupyan ın kendisini liberal olarak tanımladığını hiç sanmıyorum,hatta ünlü tartışması vardır atilla yayla ile liberallik ve demokratlık üzerinden.kendisi 2. Kimliği daha çok tercih ediyor sanırım.
Yanıtla (0) (0)Hakikaten ta 2013'e kadar AK Parti'nin bu misyonu taşıdığına inanıyor musunuz?
Yanıtla (0) (0)Etyen okumak devam eden bir alışkanlığım. Daha fazla okuyamıyacağım. 3 4 yıldır bizden bir şeyi itinayla saklamaya çalışıyor. Sanki uzaylı olmuş.
Yanıtla (0) (0)@Okur: İslamcılık ile kemalizm arasında özde bir fark yok, sadece sembolleri farklı. İkisi de problemin özünü ıskalamış, skolastik-normatif bir kimlik meselesine kafayı takmış durumdalar. Adaptasyonun, kılık kıyafet ya da alfabe ile doğrudan ilişkisi yok tabi. Alfabenin Latin olması nasıl seni otomatik olarak uygarlığa ulaştırmıyorsa, Arap olması da dertlerini çözmüyor. Önce ekonomik sonra sosyal sonra kültürel altyapının değişmesi gerekli. Bunlar çözüldükten sonra Japon alfabesine geçsek de farketmez.
Yanıtla (0) (0)ak parti nefreti insanı kanser yapabilir. bu sitedeki kindarlara duyurulur
Yanıtla (0) (0)Kırk yıldır Erbakan'ı engelleyenler...
Yanıtla (0) (0)Bizdeki Batıcılar, bu yazdıklarından sadece 21. Madde için gayret ettiler. Onun dışında, milletin orasını burası açıp, alfabesini değiştirmekle meşgul oldular. İnançlarını yaşamalarını yasakladılar. Demek ki muasır medeniyet, milletin orasını burasını açtırıp, geleneğini reddetmekle olmuyormuş. Olsa idi biz olmuştuk. Bu memleketi iki yüz yıldır Batıcılar yönetiyor. Ama patinajın sebebi yine Müslümanlık. Ne güzel demiş Ziya Paşa: İslam imiş devlete pâ-bend-i terakki / Evvel yoğ idi işbu rivâyet yeni çıktı. (Devletin yükselmesine ayak bağı olan İslamiyet imiş / Önceden yoktu, bu söylenti yeni çıktı.)
Yanıtla (0) (0)Sayın mahcupyan, Biz araba motorunun kalitesini elleyerek anlamaya çalışan insanlardan oluşan bir milletiz,dolayısıyla öngörme gudumuzde gelişmemiştir.En büyük özelliğimız ise sadece on hafızaya sahip olmamız. Son dönemlerde politika sahnesinde yine Baykal var,en hafif tabiriyle emanetine ihanet eden,anadolu insanı için emanet evlatla eşdeğerdir,bu utanmaz bizi kendisi gibimi görüyor, bilmiyorki utanılacak görüntülerin merkezi.
Yanıtla (0) (0)Ak parti iktidar gücü ve nimetleri için devleti kullanıyor. Devlet ise muhafazakar kitlenin biriken enerjisi ile vesayeti form ve isim değiştirerek güçlendiriyor. Win win... Atatürk yerine bence yeni şey veya isim ikame edilecek artık. Osmanlı kavramı. Vb.
Yanıtla (0) (0)sayın karar okuru, çok değişik bir nokta yakalamışınız. tebrik ederim.
Yanıtla (0) (0)'Fetoyu kim yerlestirdi devletin, burokrasinin icine?'...Naçizane; cevabım içinden biri: a) Geyik, b)Odun, c) Üst akıl, d) Hepsi, e) Hiçbiri. Alt akıl listeye giremedi, o sürüngenlerde de var.
Yanıtla (0) (0)Vesayetçi YENİ AKP ile Kemalizm arasında bir fark yoktur. Etyen'in bunu vurgulamak adına AKP "Cumhuriyet'in fabrika ayarlarına döndü" ifadesi çok şık olmuş. Vesayetin hepsi zulümdür. Laikçi vesayet de, dinci vesayet de zorbalıktır.
Yanıtla (0) (0)mahçupyan sen adamsın, kusurumuza bakma.
Yanıtla (0) (0)liboş ne demek?
Yanıtla (0) (0)Alakası yok. Koşullardaki değişim: 1) tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş 2) kentleşme 3) devletten bağımsız, finansal açıdan güçlü tüccar/sanayici sınıfının oluşması 4) cemaatten bireye geçme 5) kurumsal eğitim 6)sorgulama kültürünün önkabullerin yerine geçmesi 7) Hukukun devlete karşı bireyi koruması 8) finansal Piyasaların gelişimi 9) tümevarımın tümdengelimin yerine geçmesi 10) bilginin kaynağı olarak deney ve gözlemi kabullenme 11) kalkülüs 12) kütleçekimi kuramı ve sonuçları13) elektrik kuramı ve sonuçları14) termodinamik kuramı 15) genel görelilik 16) kuantum kuramı 17) evrim kuramı 18) buhar makinesi 19) penisilin 20) otomobil 21) Doğum kontrol hapı 22) antibiyotik 23) uçak 24) bilgiişlem kapasitesi ve hızı 25)televizyonun sosyal yapı ve bilgi dağılımındaki etkisi26).....
Yanıtla (0) (0)Ali Hakan: Kavram karmasasi mi yasiyorsunuz ? Yaptiginiz yorumlari bir kez daha okuyup, Etyen icin sarf ettiginiz iddialara bakar misiniz lutfen ? Ben sizin niyetinizi nasil bilemez ve ancak ne yazdiginizdan sonuca varabilirsem ( ki hala ayni dusunuyorum), siz de ayni sekilde Etyen in niyetini okuyamaz ve onu "siparis"cilik ile suclayamazsiniz. Tutumumu takdirle karsilamaniza ihtiyacim yok. Ne sizin, ne baskasinin. Takdir -olursa eger- Allah dandir. Belki biraz daha acik kafali olursunuz, agzinizdan bir kelime cikmadan once 10 kez dusunursunuz diye verdim o ornegi. Gayri muslim arkadaslarimla gecinip sizinle “gecinemememin” nedeni , onlarin, kendilerine gosterilen “iyi niyet” cabalarini “art” niyetleri dogrultusunda kullanmayip, en son cumlenizdeki ornegi takip ediyor olmalari. Dilerim, Allah size de nasip eder, verdiginiz guzel ornekleri yasamayi.
Yanıtla (0) (0)mahcupyan sen liboşsun kusura bakma.
Yanıtla (0) (0)Sayın anothervorld, yorumumu dikkatlice bir defa daha okuduğunuzda "sipariş" yazıların sizin tarafınızdan işaret edilerek sayın Mahcupyan tarafından yazıldığına dair bir ima veya ifadenin olmadığını anlayacaksınız.Öyle anlaşılacak en küçük bir iz, işaret ve niyetim olmadığı halde nasıl böyle yargı varıp ejnebi arkadaşın üzerinden örnekler veriyorsun.Bu arada o tutumunuzuda takdirle karşılıyorum. Tartışma gayemizin "aynı graniti yontan iki heykeltıraş"örneğini hatırdan çıkarmamak olduğunu unutmayalım.
Yanıtla (0) (0)Yüreğim yangın yeri yıllardır desteklediğim AKP sayesinde.. Sağım solum her haneye bir ateş düşmüş yanıyor işinden evinden çocuğundan anasından babasından ayrı düşmüş.. ben neyleym başkanı neyleyim ekonomiyi bir yanım kan ağlarken...
Yanıtla (0) (0)Müthiş bir tespit. Aynı sebepler aynı sonuçları doğurur
Yanıtla (0) (0)Ak parti eleştirisi, düşmanlığı:vatan düşmanlığı...!! öylemi? Allah size akıl, fikir ve izan versin efsane beyfendi.
Yanıtla (0) (0)Siz kendinizi biliyorsunuz : Insanin kalbi nasilsa, agzindan cikan sozcukler de o dogrultuda olur..Etyen in bir onceki yazisina yaptigim yorumda, herkesin ortaklasa hemfikir olabilecegi bir yazi yazmasi temennimi dile getirirken Etyen'e “siparis” vermiyordum. Etyen in okuyuculari olarak, politik konularda birbirimize tahammul edemesek de, hepimizin kalbine dokunacak bir konuda gunun birinde lutfeder ve belki dusuncelerini paylasirsa Etyen, bu durumun hepimize “hemfikir DE “ olabilecegimizi, biririmize herseye ragmen yakinlasabilecegimizi dolayisiyla hemfikir olmadigimiz konularda birbirimize karsi empati duyabilecegimizi ogretebilecegini temenni ediyordum. Fakat siz bu gorusumu senelerce dusunsem aklima gelmeyecek bir noktaya cektiniz.Ve bundan daha daha kotusu, benim ortaya attigim fikir ile, bundan haberi bile olmayan ve belki fikrime sicak bile bakmayacak olan Etyen'e iftira attiniz. Hafta sonu koyu katolik arkadasim evimde kaldi. Ben odamda namaz kilarken, o salonda Incil ini okuyordu. Her sene duzenli ziyaretime gelen, Alman asilli en azilisindan ATEIST olan arkadasim bu sene ramazan da gene bana kalmaya gelecek, gene dinden siyasetten konusacagiz muhtemelen ve gene O benim oruc acma vaktime kadar aksam yemegini erteleyecek. Birkac blok otede oturan hristiyan-yahudi karisimi, bir gun dine inanip oteki gun vazgecen arkadasimsa bu sene gecen seneden farkli olarak 1 gun degil uc gun benimle oruc tutmak istedigini soyledi. Hayat tarzi olarak, paylastigimiz meslek haricinde hicbir ortak noktam olmayan bu insanlarla bile ortak nokta bulup, kavgasiz-asagilamasiz-manipulesiz-iftirasiz bir dostluk paylasabiliyorum ama en saf duygularimla ortaya attigim bir fikirden oturu , muhtemelen cok daha fazla ortak noktamin oldugu ayni memleketin “insan”lariyla bulamiyorum. Cok hayal kirikligi yaratici bir durum..Yazik..Cok yazik..
Yanıtla (0) (0)Nedir değişen koşullara uymak?.. Kılık kıyafeti, alfabeyi, örf adeti dipçik zoruyla gavura benzetmek mi? Gavuru dünyalık güce erdiren; kılık kıyafeti, alfabesi miydi? Bu dayatmadaki çelişkiyi görmeden olmaz. Bu dayatmanın ürünü olan da bunu göremez...
Yanıtla (0) (0)Fetoyu kim yerlestirdi devletin, burokrasinin icine?
Yanıtla (0) (0)Hemfikir olmadiginiz bir insana "siparis" makaleler yaziyor diye iftira atiyorsunuz. Yani sizinle hemfikir olmayan kalemini satmis oluyor. Mahcupyan AK Partiyi senelerce destekledi. O zaman da mi siparis uzerine makale yaziyordu? Siparis yazilar gormek istiyorsaniz pelikancilari, trolleri okuyun. "Tutarli", "objektif" gibi kelimeler kullanmissiniz. Tutarli yazarlar istiyorsaniz troller cok tutarli. iktidari elestiren tek bir cumle bulamazsiniz orda. isiniz gucunuz onurlu insanlara iftira atmak. Kemalistler'in onlarca sene kullandigi bir yontemdi bu. Sizde de ayni davranis bozuklugu var. Ahlak, vicdan, insaf...insani insan yapan degerlerden nasibinizi alamamissiniz.
Yanıtla (0) (0)Kami vicdanında. Meşruluğu onaylanmamış bir seçim sonrası yapılmış narıncı kədəri ilə səslənmiş bir yorum
Yanıtla (0) (0)Aydın olmak sözünün dinlenmemesi imiş Etyen bey sizi anlasalar Türkiye nin geleceği daha güzel olur bence ya da sizi anlasalar
Yanıtla (0) (0)Etyen bey yine deneme yanılma yöntemini seçtik malesef
Yanıtla (0) (0)Sayın Mahçupyan, referandum öncesi siyasi analizlerinizde Batı yı ideal demokrasinin beşiği görmenizden ve Ak Partinin tavırlarını olumsuzlayan üslubunuzdan dolayı sizi eleştiren bir kaç yorum yazmıştım. İslamcılar -pelikancılar polemiğinden bu yana yazdığınız yazılar( bugünkü yazınız dahil ) objektif, yerinde tespitler ve entellektüel birikiminizi hissetiren gerçek bir aydın okuması olarak değerlendiriyorum. Hep böyle akıl eksenli ve duygusallıktan uzak makaleler yazmanız dileğiyle saygılar sunuyorum.
Yanıtla (0) (0)Tamam. Kısa vadede az şey farkeder. Uzun vadede farketmez.
Yanıtla (0) (0)Bir makinanın durmasını yada bozulmasını istiyorsan kapalı sistem yaparsın şu anda Türkiye'de olanda bu dünyadan soyutlanmış bir kapalı sistem ve içe dönük iki dua okur halkın gönlümü kazanırsın bununla kandıramadıklarına makarna kömür ve iş umuduyla ve geriye kalanlarıda hain terörist diye çamur atarsın. Kapalı devre geri kalmış ülkelerde olağan şeyler
Yanıtla (0) (0)Cok farkeder. Degisim ve gelisim iki kanaldan olabilir. 1) toplumsal guclerin mucadelesi/zorlamasi, 2) bilgili/akilli yonetimlerin politikalari. Bilgiye, tarihsel deneyime ve dogru liderlige sahip bir ulke 100 yilda varacagi yere 20 yilda da varabilir, hele digital cagda...
Yanıtla (0) (0)Milletin bir yerde tutulduğu yok. Milletin kendisi 300 senedir değişen koşullara adapte olmayı beceremiyor.
Yanıtla (0) (0)Farketmez. Demokrasi aktörlerin iradesi ile gelmez. Aktörler arası ilişkilerin bir sonucu olarak belirir. Batı Avrupa'da demokrasiye giden yol, 11. Yy'da malsahibi aristokratların kasabalı tüccarların dükkan kiralarına zam yapmaya kalkmaları ile başlamıştı.
Yanıtla (0) (0)Türkiye'nin kriz yaratmak için dışarıdan desteğe ihtiyacı yok çok şükür. Altyapımız yeterince müsait. Eh bu altyapıyı yönetmeyi ve iyileştirmeyi beceremeyenler yüzünden kriz üstüne kriz de çıkıyor. Kendimizi küçük görmeyelim yani.
Yanıtla (0) (0)Etyen bey son günlerde yaşanan siyasi olayları yakından incelerseniz. Sistemin kararsız,ideolojisiz veya başarısızlığı otomatikman nasıl dışına attığını görebilirsiniz. Bkz: Baykal'ın " Genel başkan olarak cumhurbaşkanlığına aday ol yada çekil." Çekilsede çekilmesede kaybedenin barınamıyacağı bir sistem olarak görüyorum ya siz?
Yanıtla (0) (0)Uzun zamandır Ak Partiye kızıyorsunuz. Kızdıkça sinirleniyorsunuz. Ak Parti sizi kısır döngüye soktu, kurtulamıyorsunuz. Siz bu kısır döngünün içindeyken, Ak Parti Türkiyeye, milletin iradesinin önünü açacak, başkanlık sistemini getirdi. Ancak dipçikle iktidar olabilenlerle saf tuttunuz şimdi de vesayetten dem vuruyorsunuz. Aşan bilir karlı dağın ardını. Bu millet yüz senedir karlı dağın ardında tutuluyor. Öyle masabaşında üretilen vesayet masallarına itibar etmez.
Yanıtla (0) (0)2013 yilininin ortasina kadar ak parti bu misyonun acik taşıyıcisiydi diyorsun.... insaf be insaf o tarihten itibaren fetö hükümete, devlete açiktan operasyon cekmeye basladi sen unuttun herhalde..
Yanıtla (0) (0)Sayın Mahcupyan,"sipariş" lere bütün hızı ile devam ediyor.Sağolsunlar. Bu hâliyle yazılarının içeriğine bir türlü giremiyorum.Bunun farkındayım.Çünkü bilindiği üzere"usul esastan önce gelir" diye bir söz vardır.Yazarımızın önceliği farklı.Herhalukarda "sipariş"ı yetiştirmek. Usul ,esas, doğru, yanlış,ilke-ilkeler, önceleri aynı konuda ne demişim,ne yazmış,ne söylemişim gibi her insanda ve yazarda olması gereken "tutarlılık" çizgisini son günlerde Mahcupyan'da bir türlü bulamıyoruz,göremiyoruz. Bu konuda yazarın "sipariş" aldığı alabileceği mahfili işaret etmesi ve de anothervorld ve karar okuru yorumcularının "objektif" anlayış, arayışını yerine getirmek için sözü Sayın Doğan Gürpınar'ın"Türkiye' de Aydın' ın Kısa Tarihi"kitabından şu satırlarına bırakıyorum.Yazarının izniyle.Yazar öncelikle 'entellektüel' ve 'aydın' kavramlarını birbirinden ayırıyor.Sonra,bu iki kavrama yüklenen anlamları, irdeleyerek, bu kavramlara ve sıfatlara tarihin akışı içinde nasıl bir işlev yüklendiğini mercek altına alıyor.Ve bu çerçevede, ideolojik olarak zıt kutuplarda yer alan aydınları/ entellektüelleri yeri geldiğinde'Kemalizm paltosu' altında birleştiren süreçleri ve mekanizmaları işaret ediyor."Siparişlerin muhtemel adresi belli oluyor.Yazar bunu farkettirmeden yaptığını zanetsede......
Yanıtla (0) (0)Sahi komşularla sıfır durumu (!) neydi?
Yanıtla (0) (0)olsun! imf'ye borcu kapattık ya...
Yanıtla (0) (0)AKPnin demokratik bir zihniyeti, gelenegi ve kulturu yok, gercek bir demokrasi hedefi de hic olmadi. Ama iktidara egemen olana kadar demokrasi treninde seyahat etti. Iktidara egemen olunca da demokrasi treninden indi, diktatorluk atina bindi. Dunyadan bihaber, Turkiye' yi her alanda gerileyen bir ulke haline getiren bir iktidar bu. Islamcilar bir yuzyil sonra iktidara gelerek Turkiye' nin gelecegini yeniden karartiyorlar..
Yanıtla (0) (0)Üstyapının değişmesi için altyapının değişmesi gerekir. Türkiye'de devletten bağımsız bir tüccar/sanayici sınıfı oluşmadan, yani paranın esas kaynağı devlet değil küresel, rekabetçi, adil piyasa olmadan üstyapı değişmez. Anadolu kaplanları bunu yapar gibi oldular ama devamını getiremediler onlar da sırtını devlete dayadı. Anlamlı değişim için daha iki-üç nesil var gibi görünüyor. Yeni kentlilerin 3. ve 4. kuşağını beklemek gerekecek.
Yanıtla (0) (0)Alacak ile borcun arasında 45 kat fark varsa bu durumdan demokrasi mi çıkar diye sormak /düşünmek gerekir.(17.6 milyar dolar alacak,793.3 milyar dolar borç...)
Yanıtla (0) (0)Sn mahcupyan, yine çakma yöntemini kullanarak akpartiyi tuu kaka göstermeye devam ediyorsunuz. Bu akparti düşmanlığı dolayısıyla vatanada düşman olmaya başlıyorsunuz. Onun içinde feto pkk ve diğer odakları parlatma görevi yürütüyorsunuz. Allah herşeye kadir. 16 nisan maglubiyetinizin, öngörüsüzlugunuzun özür yazısı gelmedi. Kılıçdaroğlu 48,5 bir blok var diyor. Sanki CHP almış gibi HDP PKK FETO ve bilumum ayrilikcilari kendi başarısı gibi sunuyor. Bu halkta bunları yiyor zannediyor ama yemiyor. Sizde yiyen tarafindasiniz. Siyaset neden kirleniyor. Siz ve artıkların boş hayallerini gerçekmiş gibi yutturulmaya calisilmasindan.
Yanıtla (0) (0)Cocuk bahcesinde her istenildigi zaman dovulen bir cocuk durumunda bir Turkiye vardi. Gezi olaylarindan itibaren dogrulup iyi kötü bir tepki vermek zorundaydik ki 15 temmuz darbesi de dahil dik durduk. Bizi pataklamaya gelen iri cocuklara karsi sukunetimiz koruyup sularina gitmenin bize bir faydasi olmayacakti, siz isteginiz kadar hersey cok farkli olabilirdi deyin.
Yanıtla (0) (0)akp cumhuriyetin fabrika ayarlarına dönmedi, islamcılığın fabrika ayarlarına döndü...cumhuriyete bu kadar önyargılı olmasaydınız bunun olacağını öngörebilirdiniz ama öngöremediniz... bugünkü ekşimiş çorbada sizin de tuzunuz var...
Yanıtla (0) (0)Erdogan'in misyonu omur boyu lider koltuguna oturmakti. Yerini saglamlastirmak icin dostlar alisveriste gorsun hesabiyla "acilim"lar yapti. Artik koltugu saglam. Simdi artik acilma degil kapanma donemi. Ati alan uskudari gecti gercekten de.
Yanıtla (0) (0)