Ve Şebnem Korur Fincancı tutuklandı
Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği 26 Ekim 2022 günü “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan gözaltına alınan Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasına karar verdi.
Peki mahkeme hukuki bir karar mı verdi, siyasi mi?
Bir anket yapılsa ve “mahkemenin Fincancı hakkında verdiği karar hukuki mi, siyasi mi?” diye sorulsa nasıl bir sonuç çıkar?
***
2004’te hazırlanan Türk Ceza Kanunu’nun mimarlarından olan ülkemizin saygın hukuk bilginlerinden Prof. Dr. İzzet Özgenç hocamızı aradım, Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliğinin Şebnem Korur Fincancı hakkında verdiği tutuklama kararının nasıl değerlendirdiğini, bir ceza hukukçusu olarak bu kararın hukuki olup olmadığını sordum. Sayın Özgenç dedi ki:
“Bahsini ettiğiniz kişi, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan Türk Tabipler Birliğinde yönetim görevi ifa eden birisidir. Kişi açıklamasını bu kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşundaki yönetim görevi ile ilişkilendirerek yapmış olsa bile, bundan dolayı bahsi geçen meslek kuruluşunun tüzel kişiliğine yöneltilebilecek bir suçlama olamaz.”
Sayın Özgenç şöyle devam etti:
“Kişinin yaptığı açıklamanın içeriğinden ve bu açıklamayı hangi yayın organında yaptığından haberdar değilim. Dolayısıyla, bu konuda bir değerlendirme yapamam. Şayet bu açıklamalar bağlamında suç işlendiği hususunda şüphe ortaya çıkmış ise, bu sebeple ilk harekete geçmesi gereken, Cumhuriyet savcıları olmalıydı. Siyasi şahsiyetlerin yaptıkları tepki mahiyetindeki açıklamalar sonrasında Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma başlatması, ‘talimatla’ hareket edildiği izlenimi oluşturmuştur. Bu da yargının bağımsızlığına gölge düşürmüştür.”
***
Belki de mahkeme gerçekten hukuki bir karar verdi…
Peki hukukun gereğini yerine getirdiğine kamuoyunu inandırabilir mi?
Prof. Özgenç hocamız da dikkat çektiği gibi eğer toplumda yargının kendiliğinden harekete geçtiği görülseydi, o zaman ‘evet’ denilebilirdi…
Oysa Şebnem Korur Fincancı ile ilgili yargısal sürecin nasıl işlediği, yargının ne zaman harekete geçtiği ortada.
***
TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı 19 Ekim 2022 tarihinde Medya Haber Tv diye bir kanalda bir programa çıkmış. Aynı zamanda adli tıp uzmanı olan Dr. Fincancı’ya, canlı yayında “Irak’ın kuzeyinde yürütülen askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı” iddiaları soruluyor. Bunun üzerine Fincancı sosyal medyada dolaşıma giren görüntüleri gördüğünü ve incelediğini belirterek şöyle diyor:
“Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli gazlardan, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Tabii çok çeşitli kimyasal silahlar var. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da ne yazık ki bu yasaklanmış silahların çatışmalarda kullanıldığını da görüyoruz. Böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağının da Minnesota Protokolü’yle ele alınması gerekiyor. Bağımsız heyetlerce bu bölgelerde inceleme yapılması bir zorunluluk.”
Ne zaman söylemiş bu sözleri? 19 Ekim 2022 tarihinde. Nerede söylemiş, PKK’ya yakınlığı ile bilinen bir televizyon kanalında. Yani büyük bir ihtimalle devletin sıkı takipte olduğu bir kanal.
Peki yargı Fincancı’nın bu sözlerinden dolayı harekete geçmiş mi? Hayır...
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ne zaman soruşturma başlatmış?
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Şebnem Korur Fincancı’yı hedef almasından ve Erdoğan’ın yaptığı “Türk Tabipleri Birliği Başkanı ile ilgili yargı harekete geçmiştir” açıklamasından sonra.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ve AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun açıklamalarına kadar da Fincancı’nın “kimyasal silah” iddiasını duymamıştım. Sadece ben değil sanırım kimse duymamıştı.
Fincancı’nın “TSK kimyasal silah kullandı” dediğini Erdoğan ve Bahçeli ve iktidar kanadı sayesinde şimdi sadece ülkemiz değil bütün dünya biliyor.
Fincancı’nın katıldığı televizyondan, televizyonda “kimyasal silah” iddiasında bulunmasından yargımızın gerçekten haberi yok muydu? İktidar yetkililerinin yaptığı açıklamalar sayesinde mi haberdar oldular?
Cumhurbaşkanı Erdoğan Fincancı’yı hedef alınca mı suç unsuru olduğunu fark ettiler?
Yargı o zamana kadar adım atmak için neyi bekledi?
Bu soruları sormayalım mı?
Olması gereken şu değil miydi?
Elbette ki Fincancı’nın “TSK kimyasal silah kullandı” görmezden gelinecek, üstü örtülecek bir iddia değil. Hiçbir devlet böyle bir iddiayı görmezden gelmez. Gelinmez de…
Mevzu önemli. Çünkü bir devletin kimyasal silah kullanması o devletin uluslararası platformlardaki itibarına ciddi zararlar verir.
Buna karşı ne yapılmalıydı?
Savunma Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri “Şebnem Korur Fincancı’nın neye dayanarak böyle bir iddiada bulunduğunu, elindeki belge bilgi ne varsa kendileriyle paylaşması gerektiği” yönünde bir açıklama yapabilirlerdi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Fincancı’yı ifadeye davet edebilirdi. Fincancı da neye dayanarak, kendi devletini, ülkesini töhmet altında bırakacak iddiaları neye dayanarak söylediğini gider devletin savcısına anlatırdı. Ve tabii kendisine sorulurdu, sosyal medyada dağıtılan görüntüler, “kimyasal silah” gibi çok ağır bir ithamda bulunmak için yeter midir? Elinizde başka deliller var mı?...
Bu kadar basitti…
Peki ortaya nasıl bir fotoğraf çıktı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli hedef aldı, yargı harekete geçti ve mahkeme Şebnem Korur Fincancı hakkında tutuklama kararı verdi.
Yargımız bağımsız ve tarafsız mı? Yargıya güven duyalım mı? Daha önemlisi, böyle bir yargı görüntüsü, Türkiye’nin “uluslararası platformlardaki itibarına” değer mi katar, zarar mı verir?
Türkiye’nin ciddi bir terör sorunu ve teröre karşı kesinlikle haklı bir mücadelesi var; bu mücadelenin bir boyutu da hukuk ve itibardır, buna gölge düşürmekten sakınmak da terörle mücadelenin zorunlu bir gereğidir.