Allah yaptırıyormuş!
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu böyle demiş! Allah yaptırıyor, yapan biz değiliz demiş. Bursa AK Parti İl Başkanlığında parti mensuplarına yaptığı konuşmada üstüne basa, basa şöyle diyor:
“Kim derse desin, onun için sadece bizim yaptıklarımıza bakmayın. Biz kendimiz yapmıyoruz. Biz inanıyoruz ki; bize yaptıran Allah’tır, bize yaptıran Allah’tır, bize yaptıran Allah’tır. Bizim inancımız bu.” (28 Aralık)
Bakan Soylu “ben” demiyor, “biz” diyor. Allah’ı sadece kendi yaptığı icraatlarının sorumlusu olarak değil, AK Parti iktidarının topyekun icraatlarının sorumlusu olarak gösteriyor!
Aynı zamanda bunu yaparken AK Partiyi kutsal, yüce bir yere de oturtuyor!
Bakan Soylu diyor ki: Evet, hoşunuza gitmeyen şeyler olabilir, bazı yaptıklarımızdan hoşnut olmayabilirsiniz ama bunun sorumlusu bizler değiliz, Allah bizden ne istiyorsa bizler de onu yapıyoruz!
Bakan Soylu diyor ki: Yapana değil, yaptırana bakın!
İstanbul Büyükşehir Belediyesi personeliyle ilgili “terör örgütleriyle irtibatlı iltisaklı/irtibatlı olduğu yönünde ihbar, şikayet var” gerekçesiyle “özel teftiş” başlatılmasını da Allah mı istemiş oluyor bu durumda?
“Biz kendimiz yapmıyoruz” diyen İçişleri Bakanına göre bu durumda mesela, İBB operasyonun AK Parti’nin ayağına dolanmasının sorumlusu kim oluyor? Sonuçta Sayın Soylu “Bize yaptıran Allah’tır” diyor, yani kendisi değil, Allah ona yaptırıyor?
Bugün ülkemizde yoksulluk sınırının 13 bin 72 TL, açlık sınırının ise 4 bin 13 Tl olmasının sebebi iktidar partisinin kötü yönetim anlayışı değil!
***
Bakan Soylu “biz” diyor, bu durumda şöyle mi anlamalıyız?
Ülkemizde 10 milyonu aşan işsizliğin nedeni iktidarınızın kötü yönetimi değil! Halkın evine ekmek götüremeyecek hale gelmesinin sorumlusu AK Parti iktidarı değil, ülkemizin bütün yetkileri tek elde toplayan hükümet sistemiyle yönetilmesi değil.
Hoyratça bir buçuk milyon kişinin alnına “terörist” damgası yapıştırılmasının, yargı sisteminin sürekli “pardon” demesinin, binlerce devlet memurunun hukuksuz bir şekilde ihraç edilmesinin sorumlusu iktidar yetkilileri değil!
AK Parti’ye kalsaydı ülke bu kadar yoksullaşmazdı, enflasyon alıp başını gitmezdi, yargı sistemi adaletsizlik üretmezdi, 10 milyon insanı işsiz bırakan bir ekonomi politikası yürütülmezdi, öyle mi?
Doğruya doğru, Süleyman Soylu dini hoyratça siyasete alet eden ne ilk AK Partili bakan, milletvekili, siyasetçi ne sonuncusu olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan döviz kurunun 18.34 seviyesini görmesine sebep olan “düşük faiz” politikasıyla ilgili “Benden başka bir şey beklemeyin, bir Müslüman olarak nasslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu!” sözlerinin üzerinden kaç gün geçti ki? (19 Aralık)
Ancak Soylu çıtayı öyle tehlikeli bir yere çıkardı ki, Berat Albayrak’ın kulakları çınlasın, bir bildiği olmalı ki istifa ederken “Allah sonumuzu hayır etsin” demiş!
“Esenyurt kaybedilirse Kudüs’ü kaybederiz, İslam’ı kaybederiz”, “Sivas Belediye Başkan Adayımıza verdiğiniz oylar berat belgeniz olacak” sözleri bile daha masum kaldı!
Çıtayı öyle tehlikeli bir yere çıkardı ki, çıtanın yükseleceği bir yer kalmadı. Ancak Soylu’nun sözlerinden daha vahim olanı ise Bakan Soylu’nun sesini alabildiğine yükselterek üç kez tekrarladığı “Bize yaptıran Allah’tır”, “Bize yaptıran Allah’tır”, “Bize yaptıran Allah’tır” sözlerinin salondan alkış almasıdır!
Asıl vahim olanı budur! İçler acısı olan budur.
Yer AK Parti İl Başkanlığı binası. AK Parti İl Başkanı o salondadır, AK Parti Belediye Başkanı o salondadır. Bursa AK Parti milletvekilleri de o salondadır. İsim isim saymaya gerek yok, mesele isimler değil. Kim oldukları değil. O isimlerin, kişilerin dindarlıklarıdır.
Soylu’nun “Biz kendimiz yapmıyoruz, bize Allah yaptırıyor” sözlerinin dinen ne anlama geldiğini bildikleri halde alkış tutmalarıdır.
O salondakilere ve iki gündür sessizliğe gömülen AK Partililere sormak istiyorum:
O salondaki AK Partili arkadaşlar siz neyi alkışladınız?
Soylu’ya “Sayın Bakanım bize yaptıran Allah’tır” diyorsunuz “Bunu biraz izah eder misiniz, anlatır mısınız” diye sormak aklınıza gelmedi mi?
En azından ilahiyatçı AK Partililer, milletvekilleri sizler iki gündür niye sessizsiniz?
Duymadınız mı?
Doğru mu yani bütün olumsuzlukları size Allah mı yaptırıyor?
Hukuksuzluğun, adaletsizliğin sorumlusu sizler değil misiniz? Allah mı istiyor bütün bunları?
***
AK Parti ile Allah arasında böylesi bir bağ nasıl kuruldu? AK Parti hangi ara “Yapan bizler değiliz Allah yaptırıyor” aşamasına geldi?
Geldi diyorum çünkü iki gündür AK Partide derin bir sessizlik hakim. Beştepe’den Soylu’nun sözlerine bir kınama gelmedi.
***
Soylu’nun sözlerini ve yükselen alkış seslerini dinlerken aklıma yine İstiklal Şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy’un aklıma İstiklal Marşı şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy’un “Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı” dizeleri geldi.
Bütün bu olup bitenlerden rahatsız olup, itiraz eden, tepki gösteren kıymetli isimleri ayırarak soruyorum:
Sesi soluğu çıkmayan AK Partili arkadaşlar, sahiden de yok mu bu hamasetin, bu dibe vurmuşluğun, bu zilletin bir sonu. Artık duralım, dine bu kadar zarar vermeyelim demeyecek misiniz?
Bütün kötülüklerimizin müsebbibi Allah deme aşamasına gelmişiz bundan ilerisi yok muhasebesi yapmayacak mısınız?
Durunuz durağınız olmayacak mı?
***
Sayın Soylu’nun “Biz yapmıyoruz Allah yaptırıyor” sözlerini dinleyen gençler, vatandaşlar ne düşünür?
Allah böyle istiyormuş diye tevekkül mü eder? Kaderimizde böyle yazılıymış diye kabullenir mi, her şeyi?
Allah böyle isteği için adaletsizlik yaşıyorum, hakkımda haksız yere terör soruşturması başlatıldı ama sorumlusu İçişleri Bakanı değilmiş, Allah öyle istemiş Bakan Soylu da o da öyle yapmış mı der?
Bir buçuk milyon insan hakkında terör soruşturması başlatılmasını Allah mı istedi?
AK Parti iktidarının son beş yılda yaptıklarına ettiklerine bakanlar dindar olmak isterler mi? Dindarlığa heves ederler mi? Yoksa dinden, diyanetten soğurlar mı?
***
Gelelim madalyonun öteki yüzüne:
Sayın Soylu’nun bu sözlerini dinin siyasete alet edilmesiyle açıklamak bile mümkün değil. Dinin siyasete alet edilmesi aşamasını fersah, fersah aşan ifadeler çünkü.
Ama bütün vahamet karşısında merhum Sezai Karakoç’un “Hızırla 40 Saat” şiirindeki “yeşil sarıklı ulu hocalarımız” maalesef suskunlar.
2017 referandumunda bir din alimi altı üstü bir sistem değişikliğini neredeyse “iman küfür” noktasına getirdiği gün inzivaya çekildiler, konuşmama orucuna niyetlendiler ve oruçlarını bozacak iftar bir türlü gelmiyor.
Yazımı 20 Ocak 1600’de Papa VIII. Clement tarafından dalaletle suçlanıp, saçları tıraş edildikten sonra “Campo de’ Fiori” Meydanında diri diri yakılan İtalyan filozof ve gökbilimci Giordano Bruno’nun yüzyıllar sonrasında bile güncelliğini koruyacak şu sözüyle bitireyim:
“Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar.”