Karanlık ve kötülük belli ki dipsiz

2017’nin 18 Kasım’ından, Kavala’nın tutuklandığı o günden bu yana, her aşaması ayrı bir hukuk faciası olan soruşturmalar, davalar, hükümler, silsilesi yaşandığı muhakkak. Zira silsilenin anlamı açık: Yoktan bir suç üretmek, fail yaratmak ve ceza vermek…

İşte bu çerçevede, Gezi davasında Osman Kavala, hükümeti devirmeye teşebbüsten ağırlaştırılmış müebbette, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman’a da 18’er yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Sanıkların tümü 2020 Şubat’ta Gezi Davası’ndan beraat etmişti. Beraat gecesi Kavala tahliye edilirken, siyasi marifet yoluyla, alelacele bir soruşturma üzerinden, bu kez darbe girişimi suçlamasıyla tutuklanmış, daha sonra bu dava bozulan Gezi dosyasıyla birleştirilmişti. Yine siyasi marifet yoluyla…

Hukuksuzluğa, ihlale ve keyfiliğe alışılmıyor. Akıl bu kadarını almıyor, insan bu kadarını beklemiyor. Belki birileri adına “utanma” duygusuna sığınıyor. Nitekim, yaşanan onca rezalete rağmen, Gezi Davası’ndan böyle ağır hükümler beklenmiyordu. Ağırlaştırılmış müebbet ve 18 yıllık cezalar, delilsiz, keyfi, siyasi bir dava bu denli ağır hükümlerle bitmez diye düşünülüyordu.

Ancak karanlık ve kötülük belli ki dipsiz...

Bu koşullarda görünen odur ki, adaletin sağlanması yine siyasi yolla gerçekleşecektir. Mevcut siyasi iktidar seçimleri kaybederse veya kaybeder kaybetmez, yeni gelenlerin ilk atacağı adım bu rezilliğe son vermek olacaktır.

Umarız daha erken tecelli eder adalet. İstinaf, temyiz aşamasında “hakimler var” dedirtecek bir durum hasıl olur, masum insanların hayatından çalının saatler, günler, yıllar sona erer.

Hukuk devletlerinde yargı hükümlerini kanunlar çerçevesinde millet adına verir.

Gezi davasındaki ceza ise bir siyasi anlayış adına, topluma, millete verilen cezadır.

Bu hükümler, Gezi Olaylarının arkasındaki toplumsal talep, toplumsal tepki ve toplumsal direnç halini, bir kalkışma olarak tanımlamaktadır. Bu yolla, toplumsal talep, itiraz, tepki hallerini, haklarını kriminalize ederek imhaya yeltenmektedir. Hüküm giyen 8 kişi nezdinde, Gezi olaylarına katılanları, destekleyenleri, anlayanları külliyen mahkum etmektedir.

Hükümler şunu açıklıkla ortaya koymuştur: Bu iktidardan yumuşama adına hiçbir şey beklenmez.

Erdoğan ve cumhur ittifakı, geri dönüş ve stratejik yumuşama köprülerinin tümünü yakmıştır. Bundan böyle iktidar, tüm siyasetini bulunduğu cephenin otoriter ve milliyetçi değerleri etrafında, kural ve kurumu, takdir ve faydayla ikame ederek derinleştirecektir.

Adına ister “yerli-milli-otoriter-şahsi” siyaset hattı, ister “güçlü siyasi irade, beka, milliyetçi siyaset” hattı deyin, ülkede yarış bu hat ile evrensel, özgürlükçü, akli değerler arasındaki yarış olacaktır.

Kavala dava silsilesi, Gezi Davası bu kavganın işareti haline dönmüştür.

Gün gelecek, demokrasi fikrinin ulusal simgelerinden birisi olacaktır.

Er ya da geç..

Buna hiç şüphe yok…

Umalım er olsun…

YORUMLAR (27)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
27 Yorum