Yılbaşı şiiri uyduran sofuluk
Bayramlarda alışıldık bir durum artık, yanlışlık eseri Can Yücel'e mâl edilen şiir paylaşmak neredeyse klasikleşti. Ona şaşırmıyorum.
Ama bu yılbaşı Mehmet Akif Ersoy'un ağzına uydurulan noel şiiri görmek, beni şaşırttı. Meğer geçmiş yılbaşlarında da olmuş, ben ilk kez rastlıyorum.
Yanlışlıkla Can Yücel'den bilinen bayram şiirinin, en azından onunla bir alâkası var. Can Dündar'ın satırlarıydı onlar, isim tutuyor bari.
Hem Can Yücel, hiç bayram şiiri yazmamış da değil. Bayramlık şiiri onun meselâ.
Ama Mehmet Akif'e noel şiiri yazdırmak, külliyen uydurma. O bağnaz çiziktirmelerin şiirle de uzaktan yakından alâkası yok ayrıca.
Bayramlarda kartpostal âdeti sürseydi eğer... Ece Ayhan'ın Meçhul Öğrenci Anıtı'ndan şu dizeleri arkasına yazar, bazı eski dostlarıma gönderebilirdim belki:
“Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında/Bir teneffüs daha yaşasaydı/ Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür."
"Devlet dersinde öldürülmüştür."
“Aldırma 128!...Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek.”
Fakat kimseye de tutup, noel şiiri diye aşağıdaki şeyi yazdığım bir yılbaşı kartpostalı göndermezdim:
"Ya Rab! Böyle mi olacaktı, benim cennet yurdum/ Baktım da etrafıma yalnızım, ağladım durdum/ Bir mânâ veremedim, şu Milâdî yılbaşına/ Şaştım da kaldım, Müslümanların vah telaşına/ Çevirdim başımı, nereye ettimse bir nazar/ Gördüm ki, Noel için hazır, yer-yer çarşı-pazar/ Haykırmak gelmişti içimden, seslendim millete/ Heyhat! Duyuramadım, ne Ahmed'e ne Mehmed'e/ Ey Âlem-i İslâm'ın baş tacı, büyük Türkiye/ Mukaddesati unuttun, Avrupa diye diye/ Yurdumu işgal eylemiş, şu garbin safsatası/ Kiminin maymunu var, kiminin Noel babası!..."
Hele şuradaki şairânelik, şu döktürmeler beni benden aldı:
"İslâm'dır bu vatanın dini, kitabı Kur'an-ı Kerim'dir/ Müslümanın bayramı, Ramazan ve Kurbandır/ Kalamaz bu böyle Fatih'in, Yavuz'un diyarı/ Noel kutlamada, geçerek hıristiyanları..."
Arkadaş, ne bu bir şiirdir ne de tek kelimesi Mehmet Akif'e âit. Yanarım da ona yanarım.
Dilinden, üslubundan, tarzından da mı, Ali okulu seviyesindeki bu bayağılığın Mehmet Akif'ten çıkmayacağını anlamaz yerli ve milli biri?
Neylersiniz ki şiir sanatını ve milli şairini o kadarcık dahi tanımayan aklıevveller, bunu edebiyat ve onun sanıyor.
Cumhurbaşkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezini derhal göreve çağırıyorum. Bu şeyi, Mehmet Akif'in diye yayan bir Cumhurbaşkanı Başdanışmanı oldu. O arkadaşın yanıltıcı paylaşımlarına karşı da halkı uyarmak, görev tanımlarına girmiyor mu?
Sağ olsun, Anadolu Ajansı'nın teyit hattı, 2 sene önce araştırıp çarpıtmayı ortaya çıkarmış. Mehmet Akif'in, Yılbaşı Şiiri diye bir şiiri yok. Teyit.org'la Malumatfuruş siteleri de bu yöndeki iddiaları yalanlamış.
Yine de ham softalıkla kaba yobazlığa Mehmet Akif'i âlet eden cehalet, en olmadık yerlerde dahi karşımıza çıkabiliyor. Oktay Saral Bey'e biri, bilmediği işlere karışmamasını, yalan yanlış bilgi yaymamasını söylemeyecek mi?
İlla Mehmet Akif'e bir şiir mâl edecekse ortalıkta dolaşan şu Sofuluk Şiiri'ni niye mâl etmiyor? O da bu hâliyle Mehmet Akif'in değil ama Safahat'ın Âsım bölümündeki dalkavukluk yergisinden alınmış. Bozulmuş, değiştirilmiş olsa da bir aslı, benzerliği var hiç değilse.
Şiiri de andırıyor bakın:
"Sofuluk satıyorsun, elinde boy boy tespih/ Çevrende dalkavuklar; tapınır gibi, lâ-teşbih/ Sarık, cübbe ve şalvar; hepsi istismar, riya/ Şekil yönünden sanki; Ömer’in devri, güya/ Herkes namaz oruçta; hepsi sözünü dinler/ Zikir Kur’an sesinden, yerler ve gökler inler/ Ha bu din, iman, takva; inan ki hepsi yalan/ Sen onları kendine taptırırsın vesselam/ Derdin davan sadece, hep nefsi saltanatın/ Şimdilik putu sensin, tapılan menfaatin/ Hey kukla kafalı adam, dinle sözümü tut/ Bunların dilinde Hak; ama kalbi dolu put..."