Yeni yıla lahavleyle başlarken
Cumhurbaşkanı Erdoğan; senenin ilk iş günü, "ey gayrimilliler, burayı iyi dinleyin" diyor.
Kim mi bu "gayrimilliler"? Milletin, AK Parti'ye ve Erdoğan'a oy vermeyen kesimleri...
Oysa Erdoğan, 2022'ye "28 Şubat heveslisi kesimler"in fenalıklarını hatırlatarak veda etmişti.
Yılbaşından bir gün önceydi, İlahiyat Yıldızları Ödül Töreni'nde konuşuyordu. Hedefine, "tek parti faşizmini yeniden hortlatmaya çalışan darbeci 28 Şubat zihniyeti"ni koymuştu.
Milli, gayrimilli diye milleti bölmek ve bir kısım milleti, milletten saymamak; 28 Şubat ayrımcılığıydı. 28 Şubat 1997'deki MGK kararlarına dayanan vesayetçilerden kalma bir ayrımcılık. Sürecin kudretli generallerinin ve sivil uzantılarının diliydi. Erdoğan'ı da kapsayan Milli Görüş çizgisine, gericilikle suçlanan siyaset ve toplum kesimlerine karşı söyleniyordu.
Milli iradeye antidemokratik müdahaleleri geri getirme ve tek parti faşizmini hortlatma hevesi, korkulacak bir şeyse... Böyle bir tehlikeden kaçınırken 28 Şubat ayrımcılıklarını tersinden canlandırmak, Türkiye Yüzyılı'na ne kadar iyi bir başlangıç?
İçişleri Bakanı Soylu ise 31 Aralık gecesi, yeni seneyi şu Necip Fazıl dizeleriyle karşılıyor:
"Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama/Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!"
Herkesin, iyi yıl dilek ve temennilerinden bahsettiği bir anda slogan atıp sağ yumruğuyla havayı döven bir İçişleri Bakanı!
Günün anlam ve önemiyle alakası ne!
O dizeler, sırf içinde "çatla, patla" kışkırtmaları geçtiği için seçilmiş görünüyor.
Millete refah, huzur, sağlık dileyeceği saatte; kavgalı, gürültülü bir yıl vaat eder mi siyasetçi? Hem de yönetme soumluluğu taşıyor, asayiş ve huzur, kendisinden soruluyorsa?
Uysa da uymasa da araya bir Necip Fazıl öfkesi serpiştirmek, yeni yıla iyi bir başlangıç mıydı?
Erdoğan, "ülkemizi dünyanın şampiyonlar ligine taşıyacağız" sözüyle kapattı geçen seneyi.
Açık tarihli bir vaat olsa bile umut ve iyimserlik aşılıyor. 2053'te mi, 2071'de mi; vaat edilen şahlanışın miladı ne zaman, belirsiz. Yine de yeni bir yıla ve yüzyıla merhaba derken hiç değilse pozitif bir mesajdı.
2022 için "çok diş sıktıran bir seneydi" demiştim.
2023 de hız kesmeden lahavle çektirmeye devam edecekse "Cenab-ı Hak sonumuzu hayreylesin".
ERDOĞAN'LA DAVUTOĞLU AYNI GÖRÜŞTE
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, bir noktada buluştu. O da tarihi bir yol ayrımında olduğumuz.
Türkiye, hangi kritik eşikte peki?
Erdoğan, ilahiyatçılara konuşmasında şöyle ifade etti:
"Türkiye, 2023 seçimlerinde sadece gelecek 5 yılının değil 25 yılının, 50 yılının, hatta 100 yılının nasıl olacağına karar verecektir. Türkiye ya güçlü, vizyoner, dirayetli liderlik altında geleceğe yürüyecek ya da kavganın, entrikanın gırla gittiği arkaik bir yapının esiri olacaktır."
Erdoğan'a göre; milletin önünde iki yol var. Biri, AK Parti'yle aydınlık yarınlara yürümek. Diğeri de AK Parti öncesinin karanlığına dönmek.
Ve gençlerden şunu istiyor:
"Özellikle gençlerimizden, sandığa gittiklerinde sadece iki siyasi ittifak arasında değil, aynı zamanda iki Türkiye arasında da bir tercih yaptıklarını unutmamalarını istirham ediyorum."
Davutoğlu da aynı fikirde; önümüzdeki seçimlerin, iki parti ya da ittifak arasında bir tercihten çok daha fazlası olduğunu düşünüyor.
Görüşlerini, Politikyol sitesine yazdı. "Altılı Masanın Tarihi ve Düşünsel Arkaplanı" başlığıyla.
Diyor ki:
"200 yıllık modernleşme, 150 yıllık parlamenter, 100 yıllık Cumhuriyet ve 75 yıllık demokrasi tarihimizin bütün birikimi, sembolik bir yılda yapılacak bir seçime düğümlendi."
Davutoğlu'na göre...
Cumhurbaşkanlığı Sistemi, tek tip dayatmasının özündeki 'tek lider' anlayışı ile muhafazakarların üç nesillik idealist birikimini tüketti; lider-bağımlı güç yozlaşması ile bunu yaptı, fikren geriletti, zamanın gerisine götürdü. İktidar ittifakı partileri, geçmişi temsil ediyor. Kendilerini yenilemeden de geleceğe yürüyemezler.
Ve...
Altılı Masa’nın tarihi misyonu, topluma giydirilen milliyetçi-muhafazakar-laik otoriterliğin karşısına milliyetçi-muhafazakar-laik demokratlıkla özgürlükçülüğü koymak.
İkisi arasında seçim sizin.