Yapay ette hedef bizsek niye onlar yiyor?
Absürtlükleriyle meşhur bir gazete, ‘gençliğin imanını nasıl çaldılar’ diye meraklanmıştı. Ve şarkılarla çaldıkları sonucuna ulaşmış, hangi şarkıcıların çaldığını da bulmuştu.
Oysa ‘milletin gerçeklerini nasıl çaldılar’ diye merak etmeleri gerekmiyor. Deli saçması komplo teorileriyle kimin çaldığını ve nereye sakladığını, çalandan iyi kim bilecek?
Suçu başkasının üstüne yıkmadan, gerçeği ortadan kaybedip yerine sahtesini koyamazsınız.
‘Algınızı bozuyorlar, aklınızla oynuyorlar, oyun büyük, hedef sizsiniz’ yaygarasıyla dikkat dağıtacaksınız ki, akıllarıyla oynayıp gerçeği araklayabilesiniz.
Canan Karatay, Kurban Bayramı vesilesiyle buyurmuş ki:
“1968-1970’ten beri yapay et konusu var; yalandır, dolandır, aldatmaca. Tamamen insanların çoğalmasını engellemek, yok olmasını sağlamaktır.
Resmen bizi kendilerine bağlamak için, faşizm...”
Yapay dedikleri, hayvan hücresinden çoğaltılmış kültür eti.
Kim peki, bizi kendine bu etle bağlamak isteyen faşist güç?
Komplocuların favori günah keçisi, Bill Gates.
Kültürlenmiş et üretimi ABD’den Rusya’ya, Hollanda’dan İsrail ve Türkiye’ye birçok ülkede çalışılıyor.
Gates ise iklim değişikliği, açlık ve salgınla mücadeleye yoğunlaşan bir vakıf kurdu. Bazı projelere fon sağlıyor.
Öyleyse hepsi Bill Gates’ten mi para ve emir alıyor?
Üstelik Gates, fakir ülkelerin kültürlenmiş et yiyemeyeceğini, çünkü tuzlu geleceğini, satın alamayacaklarını söylüyor.
Yani kimse içine çip gizleyip yutturmak için kimseye bedava vermeyecek o eti. Zorla da yedirmeyecek. Parayla satacaklar. En çok da zengin Batı toplumları erişebilecek...
Aşıda olduğu gibi.
Karatay, “koronavirüs salgını bir senaryo” diye de esip savuruyor. Sahtekarlar, aşının yan etkilerini şimdi maymun çiçeği etiketiyle örtbas ediyormuş.
Anlayacağınız yine dünya toplanmış, büyük masraflara girerek bizim soyumuzu kurutmak için tiyatro çeviriyor.
Zehri vurdurup çipi kendimize taktıralım diye kendilerini aşılatan ve bizi inandırmak için maymun çiçeğine yakalanan bu sahtekarlar kim peki?
En yüksek aşılama oranı Batı’da, İsrail’de...
Yoksul ülkelere parasız vermeyip parayla kendilerini aşılıyorlar. Fakat asıl hedef biz ve dünyanın az gelişmiş yoksul ülkeleri mi oluyor?
Astarı, yüzünden pahalı...
Aldatmacaysa, Batılılar kendi kendilerini aldatıyor.
İnsanların çoğalmasını önlemek, yok etmekse; hedef kendi toplumları.
‘Hedef biziz’ diyen bizimkiler niye tasalanıyor?
Hedef bizsek niye hep kendi ayaklarına sıkıyorlar? Ahmak olmaları lazım.
Sırf bizi yaya bırakmak için araba yaptıklarına inanmak bile daha akıllıca.
Çünkü her neyse yaptıkları, en alasına kendileri biniyor, en önce kendileri kullanıyor. Yapay köfteyi kendileri yiyip arıtılmış atık suyunu kendileri içiyor.
Acı olan, aklın almayacağı bu karartmaların yine de gerçeği perdeleme ve göz boyamada etkili olabilmesi.
ALTINDA REŞATÇILARLA CUMHURİYETÇİLER KUTUPLAŞMASI
Vaka sayısı yükseldiği için Sağlık Bakanı Koca, uyarıyor.
Ancak hatırlatma dozu yaptırmaya, kalabalıkta maske takmaya yanaşmayanların sayısı da artıyor.
Hiç aşı olmayıp maske de takmadığını söyleyen Canan Karatay’a daha çok güveniyorlar.
Sağlık Bakanı’na ve iktidara bu güvensizlik, muhafakar kesimlerde de çoğalıyor.
Bakan’ın tavsiyelerine uymakta gönülsüzler. Çünkü Prof. Karatay’ın karşı çağrılarını, yine iktidar medyası duyuruyor.
Hedefin kendisi olduğuna inandırılmış bir kere, inandıran bile o kişiyi aksine ikna edemez bundan sonra. Nuh diyor da peygamber demiyor.
‘Ourduğu yerden gizli oyunları hep bozuyor, planlarına tehlike arz ediyor, o çoğalmasın’ diye kendi halindeki insanımızla uğraşıyor, deli paralar harcıyormuş küreselciler. Her kimlerse...
Hem İstanbul’u elinden alıp Kostantiniyye yapmak için oyunlar oynandığına inanıyor. Hem da arkasında Arapça “Kostantiniyye’de basıldı” yazan Osmanlı Reşat altınını, Atatürklü Cumhuriyet’e tercih ediyor.
Darphane, piyasayı taklitlerine bırakmamak için Reşat altınlarını yeniden basmaya başladı.
Altına talepte Cumhuriyetçiler ile Reşatçılar bölünmesi yaşanıyor bu yüzden, bir o eksikmiş gibi.
Sonuçta suyu, iktidar propagandası bulandırsa da balığı, uçtaki muhalefet avlar.
Bir tarafın aklına, en saçma aşı paranoyalarını körükleyen hangi partiyse o yatar.
Diğerinin oyunu, nabzına ‘göçmenler sessizce istila ediyor” şerbeti veren hangisiyse o alır.
Siyaseten yararlanmak için kafa karıştırıp deli gömleği giydirmeye kalkarsanız, olacağı budur.