Türkiye'den giden gençler pişman mı?
Rakamların doğruladığı bir gerçek var. Türkiye, Doğu'dan göç alıp Batı'ya göç veren bir ülke.
Diyeceksiniz ki, depremlerin göçü bile Doğu'dan Batı'ya. Güneş dahi Doğu'dan doğup Batı'ya göçüyor. Türkiye, Doğu'dan alıp Batı'ya göç vermiş, çok mu? Bundan doğal ne olabilir?
Ama öyle değil.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan da Erzurum'daki Gençler Buluşması'nda bunu doğal kabul etmedi.
Erdoğan, "Türkiye bir doktor, mühendis, sanatçı kaybetti; falanca ülke kazandı" şeklindeki söylemlerden rahatsız.
Dedi ki:
"Ülkesini beğenmeyip yurt dışı güzellemesi yapanlara bakmayın, sonrası hiç de öyle söylendiği gibi olmuyor."
Belli ki Cumhurbaşkanı'na gidenlerin bin pişman olduğu, hayal kırıklığıyla dönmenin yollarını aradığı söylenmiş. Dönmeyenlerin de utanma belâsına, inat yüzünden, gurbetteki sıkıntılara katlanma pahasına kaldığını ifade etti.
Durumları için "biliyoruz", dediğine göre Cumhurbaşkanı'na giden bilgi böyle.
Oysa TÜİK verileri öyle demiyor.
Türkiye'ye göç edenlerin sayısı, 2023'te yüzde 35,9 azalarak 316 bin 456 kişi olmuş.
Türkiye'den yurt dışına göç eden kişi sayısı ise yüzde 53 artışla 714 bin 579.
Gidenlerin ne kadarı mı vatandaşımız?
Türkiye'ye yurt dışından gelenlerin 101 bin 677'si kendi vatandaşımız. Dönüş yapmış.
Türkiye'den yurt dışına gidenlerinse 291 bin 377'si bizden.
Yani 2023'te, dönenlerimizin 3 katı kadar da giden olmuş.
Yaş ortalamasına gelince...
Hem giden hem dönen vatandaşlarımızda ağırlık gençlerde. 15-30 yaş arasındakiler başı çekiyor.
Türkiye'ye göç eden ve Türkiye'den göçen yabancılar listesini sorarsanız...
İlk sırayı Ruslar alıyor. Irak, İran, Afganistan, Türkmenistan arasında değişiyor sonra.
Bu tablonun mesajı ortada. Türkiye'de hayat, Doğu'ya göre câzip bulunuyor. Ama Batı'da yaşamayı Türkiye'den câzip bulanlar daha çok.
Türkiye'nin aldığı göç azalırken verdiği göç artmış. Hem de hatırı sayılır oranlarda.
Giden gençlerimiz pişman olup dönmek mi istiyor peki? Verilerden öyle anlaşılmıyor.
Cumhurbaşkanı'na TÜİK raporu dışında bir bilgilendirme yapıldıysa başka.
Fakat bilgilendirmede bir yanlışlık olsa da olmasa da... Erdoğan'ın gençlere şu çağrısı sevindirici:
"Her ne şekilde olursa olsun teröre bulaşmamış, bu şartla bu ülkenin kapıları da milletimizin gönlü de tüm evlatlarına sonuna kadar açıktır. Bizim keyfi yere fedâ edecek tek bir insanımız, tek bir gencimiz yoktur. Hepinize; her birinizin hayâline, birikimine, becerisine bizim ihtiyacımız var."
CHP'Lİ BELEDİYELERİ "SİLKELEME" OPERASYONU DEĞİLSE
Haberler doğruysa SGK, prim alacaklarını toplamaya CHP'li belediyelerden başlamış. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Mersin büyükşehirlerin hesaplarına haciz konduğu yayılıyor.
İktidar, belediyelerin SGK'ya prim borcunu tartışmaya açtığında belediyeler arasında ayrım yapılmayacağı söyleniyordu.
Halbuki listede hiç AK Partili belediye yok.
Yine... Amacın, muhalefet belediyelerine mali darbe vurmak, onları çalıştırmayıp başarısız göstermek, iktidarı seçmediği için halkı cezalandırmak olmadığı da anlatılıyordu.
Gerçi bu anlatıda bile ufak bir sorun vardı. AK Parti yönetiminden devraldığı birikmiş borcu hemen çıkarıp ödemesini CHP’li Başkan’dan istemek gibi örnekler çıkıyordu.
SGK, orada 10 yıl, burada 20 yıl bekledi de tam belediyeler CHP’ye geçince mi paraya sıkışmış, alacaklarının peşine düşmüştü?
Bu soru hâlâ cevapsız.
Onu bırakın; kamu bankası, şarkıcı Serdar Ortaç'ın kumar borcuna bile kıyamamıştı. Bu kıyağı, bizzat Ortaç şöyle dillendirmişti:
"Valla en son aldığım krediyi ödeyemediğim için koskoca devlet bankası; sen Serdar Ortaç’sın, seni mahkemeye verir miyiz evlat, dedi ve borcumu 8 ay erteledi."
Serdar Ortaçlardan devlet babacanlığı esirgenmezken hacizle belediyelerin boğazına çökülmesi de ayrı bir garabetti.
Bunun bile ikna edici bir açıklaması olabilir ama ya şuna ne demeli...
Amaç, CHP'li belediyeleri "silkemelek" değil de SGK alacaklarını tahsil etmekse özel sektörden başlanırdı.
Mansur Yavaş haklı. SGK'ya prim borçlarının yüzde 90'ı özel sektöre aitken neden önce patronlar silkelenmiyor? Kaç gözde patrona, ne kadar alacak için haciz kondu?